Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Güncel
İl İl Türkiye
66 - Yozgat
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="Suskun" data-source="post: 271372" data-attributes="member: 21093"><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><p style="text-align: center"><span style="color: Red"><strong>YOZGAT DUALAR VE BEDDUALAR </strong></span></p><p></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red">DUALAR</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Allah kolan kuskun bekliği versin.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Tuttuğun altın olsun.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Altın halkalardan tut.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Kızınan komşu, oğlununan oba ol.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Eline sağlık, babana rahmet.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Ömrün uzun olsun, düğünün güzün olsun.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Allah seni helal süt emmişlere eş etsin.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Hızır Aleyhisselam yoldaşın olsun.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Ne ediyim, nice ediyim deme, kül diye avuçladığın altın olsun.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Kurban olduğum Allah, ömrümden alsın ömrüne versin.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">İtin olayım, kulun kölen, kurbanın olayım.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red"></span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red">BEDDUALAR</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Babanın bekini, zıkkımın kökünü ye.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Baba ciğerine sarılsın.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Yaşın donun kara gelsin.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Sağlığına sap çekiyorum.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Allah canını alsın.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Sesin kara yerlerden gelsin.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Kaynar kazanlara gir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Allah kınalı parmak tutturmasın.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Muradın koynunda kalsın.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Sakalın gözüne ekilsin.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Allahından bul, kör olasıca, adı batasıca.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Sürüm sürüm sürünsün inşallah.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Allah belanı versin</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red">FOLKLORİK DEĞERLER </span></strong></p><p></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red"> Yaşam Şekli</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Yönetim ve ticaret merkezlerinden uzaklığı yanında,ulaşım ağlarının da dışında kalması,İlde öteden beri içe dönük bir yaşama biçimi oluşturmuştur. 1930 da Ankara kara ve demiryolunun yapımı kapalı yapının kırılmasında en büyük etkendir. Ancak tarımın insan gücüne dayanması,yeni iş alanlarının açılamaması yöre yaşamını pek değiştirememiştir. Bu geleneksel doku zaman içinde çeşitli göçmen topluluklarının yöreye yerleşmesiyle küçük değişimlere uğramıştır.1951 de Bulgaristan’dan gelen göçmenler de İl merkezi ve çevresinde yerleşmiştir. Aynı dönemde ülke genelinde beliren siyasal eğilimler,tarımda makinalaşma,kentleşmeye paralel olarak gelişen yapı işleri,İl yaşamında da Cumhuriyet sonrasının en büyük devrimini yaratmıştır. Yine aynı dönemde II. Dünya Savaşı yıllarından başlayarak,doğurganlığın artması sonucu,tarım alanları yöre nüfusu için yetersiz kalmıştır. Ticaret alanındaki canlanma,kırsal kesimden kente doğru bir çekim yarattıysa da,kasaba ve kentlerde bu alan kısa zamanda doymuş ve 1960 sonrasında il dışına ve yurt dışına göç olgusu başlamıştır. İl Merkezi dışında canlılık gösteren Akdağmadeni ve Sorgun çekim odakları olmuş ve ulaşımın yaygınlaşmasıyla kentlere yönelişi hızlandırmıştır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red"></span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red">Halk Giysileri</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Başkente yakınlığı,Yozgat giyim – kuşamı da büyük ölçüde etkilemiştir. Dokuma ve evde dikilen giysilere dayanan geleneksel giyim-kuşamın yerini hazır giyim almıştır. Geleneksel kadın giyiminde üçetek en yaygın entaridir,altına don yada büzmeli şalvar giyilir. “Delme yelek” veya “Salta” ve bunun uzun kollusu “libade” özellikle genç kızlarda yaygındır. Başa,pullu veya kudazı,fes,tepelik üstüne düz ve açık renkli yazma bağlanır. Varlıklı kesim,özel günlerde bele gümüş kemer bağlar,ayağa yün çorap,lapçın kundura veya çarık giyilir. Dışarlak olarak kullanılan çarşaf daha sonra mantoya dönüşmüştür. Geleneksel erkek giyiminde; yakasız mintan,geniş kollu hırka veya kolsuz salta ve yelek üst giysileri arasındadır. Çeketi andıran bol dikimli aba ve zıpka geleneksel erkek giyiminin özgün öğelerindendir. Başa kudazı,fes veya eğri dolanmış kefiye giyilir. Yün çorap lapçın,kundura,çarık giyimi bütünleyen öğelerdir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: red"><strong> YÖRESEL MİMARİ</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Yöre mimarisinin gelişmesi ve biçimlenmesinde; doğal yapı ve gereçler,iklim,kapalı yaşama biçimi vb. öğelerin yanında,çeşitli toplulukların,Rum ve Ermenilerin etkisi olmuştur. Yerleşmenin doğal konumuna bağlı olarak sokaklar girintili çıkıntılıdır. Sırtlarını yamaca dayamış,ayrık düzende,bahçeli evler güneye bakar. Bunlar ev içindeki yaşamın gizliliği düşüncesiyle insan boyunda duvarlarla çevrilmiştir. “Kanatlı” denilen çift kanatlı büyük bir kapıdan toprak döşeli avluya girilir. Ahır,kümes,hela,tandır,kuyu buradadır.Yörede tek katlı,toprak damlı,yalın görünüşlü evler yanında 2-3 katlı,saçakaltı odalı,saray yavrusu denilebilecek büyüklükte konaklar da çoktur. Bunların yer katı blok vermeden veya taştan,üst kat duvarları ise “istidoz” tekniğidir. Sıvalı,iklimin sertliği nedeniyle kalın duvarlar genelde ak badanalıdır. Tek katlı yapılarda birkaç basamakla sofaya çıkılır. Odalar sofanın yanlarına mahzen (Kiler) arkaya yerleştirilir. Çok katlı yapılarda yer katı mahzen,depo,mutfak ve hizmet bölümlerine ayrılmıştır. Konuk odası,yatma ve oturma odaları gibi yaşama mekanları üst katlardadır.İç mimaride ahşap çok kullanılır. Tabanlar tahta döşemeli,katları bağlayan basamaklar ince oymalı ahşap korkulukludur. Dolaplar,kapı kanatları,lambalıklar ahşap oymalıdır. Tabanlar da göbekli,geometrik ve bitkisel motiflidir. Günümüzde ise ahşap karkas,betonarme karkas yapılar giderek yaygınlaşmıştır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red">YÖRESEL MUTFAK</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Yöre beslenmesi,büyük ölçüde buğday ürünlerine,unlu yiyeceklere dayanmaktadır. Bulgur,yarma ve düğürcük hemen her tür yemekte ve çorbada kullanılmaktadır. Yarma,bulgur ve diğer kışlık yiyecekler genellikle yazdan hazırlanır. Bunların başında “Gırmızı Pevleri” denen domates salçası,”Go pahla” denen kurutulmuş taze fasulye,”Çalma, Pekmez, ekşi” turşular, meyve ve “madımak” denen madımak kurusu, ”Kıyma, sızgıt, pastırma” türü et hazırlıkları gelir. Makarna,erişte de ev yiyeceklerindendir. “Ağ kabak” (Su kabağı) tan çorba pişirilir ve kış için kurutulur. “Şalak” denen kelek turşusu yörenin özgün turşu türlerindendir. Özel günlerde “arabaşı” en çok rastlanan yemektir. Ayrıca; İlimize özgü en ünlü yemeklerinden biriside Testi Kebabıdır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red"> YÖRESEL EL SANATLARI </span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Yozgat’ta eski yaygınlığını yitirmiş olmakla birlikte dokumacılık,örücülük gibi el sanatları,günümüzde de sürdürülmektedir. Kilim,halı,bez başlıca dokuma türleridir. Ancak bunlarda özgün süslemelerden veya dokuma tekniklerinden söz edilemez. Halılar Kayseri halılarını,kilimlerde Şarkışla kilimlerini andırır. Geometrik motiflerle stilize bitki ve hayvan motifleri yaygın süslemelerdir. Dokumacılıkta bordo,lacivert ve yeşil renkler egemendir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red">YÖREYE HAS ÖZELLİKLER</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Nüfus bakımından kaynaklanan çeşitlilikler,toplumsal ilişkilerde kısıtlayıcı etkiler yaratmıştır. 1950 sonlarındaki göçler,1960 larda yoğunlaşan kentleşme eğilimleri bu yapıyı da etkilemiştir. İnançlardaki yaşam farklılıklarının ve geleneklerin,günlük maddi yaşam koşulları ve yaygınlaşan çağdaş değerlerle yeniden biçimlenmeye yöneldiği gözlenmektedir. Bu değişim kırsal kesimde daha yavaş olmaktadır. Kadınlarla erkeklerin aynı sofraya oturmaması,yolda yürürken kadının erkeğin önüne geçmesinin ayıplanması,aile içinde,büyükler varsa karı-kocanın birbirlerinin adlarını anmadan konuşmaları,sürdürülen gelenek ve töreler arasındadır. Yozgat İlinde özel kutlama günü olarak Atatürk’ün Yozgat’a gelişi olan 15 Ekim, 1981 yılından bu yana her yıl kutlanmaktadır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red"> Yozgat Yöresinde Kadın ve Erkek Kıyafetleri : </span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong> Kadın Kıyafetleri :</strong> Yozgat Yöresinde kadınlar eskiden şu parçalardan oluşan kıyafetleri giyerlerdi ;</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Fes : Düz keçe dövülerek üçgen şekline getirilip başa oturtulur. Üzerine beyaz kumaş kare şeklinde kesilip, iğne ile işlenip yukarıya doğru daraltılır. Fesin ön kısmı altın paralar, işlemeler ve boncuklarla süslenir. Merkeze bağlı köylerde feslerin önünün ay yıldızla da süslendiği görülmektedir. Üzerine de kıvrak bağlanır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Çepken : Yuvarlak yakalı ve uzun kolludur. Önü açıktır. Her tarafı Gümüş, Altın veya düz simle işlenir. Genelde Şalvarla aynı renkte olup, birlikte giyilir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Şalvar : Şalvar üç etek altına giyilen ve cepken altına giyilen olmak üzere iki çeşittir. Çepken altına giyilen şalvar, çepkenle aynı kumaştan olup çepkendeki işlemeler şalvarda da vardır. Üç etek altına giyilen şalvar, tek renk olabileceği gibi işlemelide olabilir. Şalvarın bel kısmında bir iple bağlanabilmesi için iki parmak kalınlığında uçkurluk vardır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Entari : Üç eteğin içine giyilir. Yaka ağızları ve kollar kanefiçe denilen işleme ile süslenir. İşlemelerde kök boya ile boyanmış ipler ve canlı renkler kullanılır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Bel Boncuğu : Bel kuşağının incesi olup, boncuklarla ve püsküllerle süslenerek yapılmış ve kuşağın ucuna takılan bir parçadır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Çorap : Beyaz yün veya renkli yünlerden işlemeli çoraplardır. Günümüzde bu parçalardan oluşan kıyafetler sadece özel günlerde giyilmekte olup, kadın kıyafetleri boydan elbise ve etek ceket olarak görülmektedir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Erkek Kıyafetleri </strong>: Erkek Kıyafetleri de kadın kıyafetleri gibi eskiden şu parçalardan oluşurdu;</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Fes : Dövülmüş düz keçe külah şekline getirilerek elde edilir. Üzerine “Poçu” veya “Kıvrak” bağlanır. Cepken: Kilim tezgahlarında dokunan kabaca kumaşlardan dikilir. Önü tamamen açıktır. Kollar uzundur. İlik ve düğme bulunmaz. Kol ağızları yırtmaçlı ve işlemelidir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Potur : Genel olarak keçeli kalın kumaştan dikilir. Bel kısmında iki parmak kalınlığında uçgurluk bulunur. Uçgurluk iple bağlanır. Poturun paça kısımları aşağı doğru daralır, kalça kısmı toplu bir şekilde genişçe dikilir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Bel Kuşağı : El tezgahlarında renkli ve düz olmak üzere iki şekilde dokunmuş eni 20-30 cm arasında değişen uzun kuşaktır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Çorap : Beş şişle örülen yünden çoraplardır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Çarık : Tabaklanmış deriden yapılır. Üst kısmı Deri veya iple büzülerek ayakta kalıplanarak giyilir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Yağlık : Bel kuşağına tutturularak yana bağlanan mendil.</span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: red"><strong></strong></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: red"><strong>MAHALLİ HALK OYUNLARI </strong></span></p><p><strong><span style="color: red">HALK OYUNLARI:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Yozgat mahalli halk oyunları açısından zengin bir potansiyele sahiptir. Orta Anadolu’nun en zengin folklor merkezi olan İlimizde; 15 ayrı kadın oyunu, 50’ye yakın türkü, 10’a yakın erkek oyunu ve bir çok oyun havası vardır. Milli oyunlarda kadın kıyafeti; 3 etek ve pullu festir. Kadın oyunları davul-zurna, cümbüş, darbuka, keman ve saz eşliğinde oynanır. En çok oynanan kadın oyunları; burçak tarlası, kunduralım, nalinim, feyli turnam, darine-dariney, vıy vıy ve madımaktır. Erkek oyunlarında kıyafet; derme yelek, renkli gömlek, püsküllü fes ve şalvardır. Erkek oyunlarından en çok oynananları; Yozgat ağırlaması, Bopbili, Tekayak, Üçayak, cemo, yerli gelin, çekirge, aynalı ve kamalı'dır. Bunların yanı sıra, kaşık oyunları, çiftetelli, asmalarda Üzüm, loli, keçeci baba, vıy vıy, karanfilli, gelin, dünür gibi oyunlar da sergilenir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Mahalli halk Oyunlarımızı: "İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Evci Köyü Erkek Halk Oyunları Topluluğu" temsil etmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca 25 Eylül 2004 tarihinde Ankara'da yapılan yarışmalarda birinciliğe layık görülen bu topluluk "Yozgat Ağırlaması, Bopbili, Tekayak, Üçayak" adlı oyunlarıyla tescillenmiştir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Ayrıca, bazı yörelerde semahlar da yaygındır. En yaygın olarak bilineni "Bozok Semahı" da denilen "Kırklar Semahı'’dır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: Red">SEYİRLİK OYUNLAR</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: Red">SAYA OYUNU:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Saya Oyununun geçmişini ve kısaca oynanış şeklini şu biçimde anlatabiliriz: Rivayete göre oyunun kökeni, Orta Asya Bozkırlarına kadar dayanmaktadır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Derler ki ilkbaharla birlikte koyun ve keçilerin yavrulama zamanlarına 15-20 gün kala oyun oynanmaya başlanırmış. Kendileri için her şey demek olan sürülerinin, o seneki yavrularının sağlıklı, verimli ve bereketli olması ümidiyle bu oyun oynanmaktadır. Belki bir yaşam biçimi, belki de uğruna inanılan bir şey ama şurası muhakkak ki, sosyal yaşantıyı ve sosyal dayanışmayı vurgulayan bir tarafı var, Oyun, her sürü sahi binin kapısında tek tek oynanmaktadır. Bu evlerden tuz. ekmek, yağ vb. gıda maddeleri toplanarak Baş arap lakaplı oyuncu nun evinde pişirilip köy halkıyla birlikte bir kısmı yenmektedir. Diğer kısmı ise herkese azar azar dağıtılmaktadır. Bu yiyeceklerden hayvanların yemIerinede katılmaktadır ki sağlıklı doğum, bolluk ve bere ket olsun diye. Bir evin kapısına gelindiğinde aşağıdaki mani okunur:</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">"Sayacı geldi duydun mu?</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Selam verdim aldın mı?</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Hey ne kaldı, ne kaldı?</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Şurda elli gün kaldı,</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Elli günden az kaldı,</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Otuz günden tez kaldı,</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Oğlağın yağı yetti,</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Kuzunun tüyü bitti.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Şu derede tütün tüter,</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Çocumanlar (çocuklar) kefen üter,</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Heey çocumanlar heeeey"</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">denilerek evdeki küçük çocuklar, elleri ve yüzleri boyalı oyunculardan bağırılarak ev halkı uyarılır ve evin kapısı çalınarak oyuna başlanır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Oyunun oynanışı şu şekildedir:</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Seksen-doksan yaşlarında bir ihtiyar, onbeş- onaltı yaşlarında genç bir kızla evlenir fakat kız bu durumdan memnun değildir. Bir süre sonra kız ihyarı bırakıp kaçar. Baş arap lakaplı oyuncu, yine oyunculardan tilkiye, halkı koklatarak kızı buldurur. İhtiyar kıza neden kaçtığını sorduğunda ise, kız çeşitli bahaneler uydurur. Bu arada tilki lakaplı oyuncu, ihtiyara: "Bu kız sana değil bana yakışır." gibi sözlerle kendisine pay çıkarmaya çalışır. Bunun üzerine ihtiyar, kızın kendi eşi olduğunu halka anlatmaya başlar. Bu amaçla kızın kendine ait olduğunu ispatlayacak ve onu kendisine getirecek bir ara bulucu seçer. Bu ara bulucu sahneye çıkar fakat oyuncular bu arabulucuyu sopalarla döverek oyun dışına atarlar. Oyuncular kostüm olarak koyun-keçi postu, sopa, çıngırak, çeşitli boncuklar, tahta kılıç,el aynası,siyah boya,deri giyecekler vb. kullanmaktadır. Arap baş arap, kınalı,ala,siyah,beyaz gibi lakaplar ise oyunculara takılmıştır. Lakapların bu şekilde kullanılmasında ki amaç sa doğacak yavruların bu şekilde beklenmesi, istenmesinden dolayıdır. Oyunun çeşitli yörelerde değişik versiyonları olabilir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red">YASTIK GÜREŞİ:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Yaşlı bir insanın hayatla mücadelesinin sembolize edildiği yastık güreşi oyunu, hem güldürün hem düşündüren mesajlarla dolu bir oyundur. Malzeme olarak bir yastık, yere sermek için kimim ve yastığı tutmak için bir kişinin kullanıldığı oyunda, çeşitli güreş figürleriyle izleyiciye sunulur.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red">DEVECİ OYUNU:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Deveci oyunu bir hırsızla bir çobanın kovalamacısını anlatır. Bir hırsızın Deveci katarından bir şeyler çalmaya çalıştığı oyundaki tiplemeler,kostümler, sarf ettikleri sözler alıştığımız salon tiyatrosunun dışında geleneksel Türk tiyatrosunun doğaçlamasının hoş bir örneğidir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red">ERKEKLERARASI DÜĞÜN OYUNLARI:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Düğünlerimizin son gecesi, gelinin kına gecesidir. Bu, aynı zamanda düğüncünün gelin almaya geleceği günün gecesi demektir. Bu gelme işi bir köyden başka bir köye olduğu gibi, aynı köyde bir mahalleden bir mahalleye de olur. Her iki türlüsünde de erkekler düğün odasında, kadınlar düğün evinde gece yarılarına kadar güler, oynar, eğlenir, halay çekerler. Düğünün önemli gelenek ve törelerini işlerler.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Daha ilginci, temsil, öykünme (taklit), orta oyunu türünden diyebileceğimiz bir çok eğlence türüne yer verilir. Oyun ya da seyir çıkarma denilen bu işler, çokça sı erkekler arasında görülür. Daha çok da gelin almaya gelen düğüncüye yaptırılır. Bu eğlenceler, yalnız düğün evinde değil, eğer düğün köyden köye ise düğüncünün misafir olduğu odalarda da sabahlara kadar devam eder. Bu düğünler, köylünün mahsulünü kaldırıp eli para gördüğü sonbahar ve kış günleri yapılır. Çünkü o mevsimde köylünün işi de yoktur.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red">KOCALARIN YÜZÜNÜ:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Erkeklerden bir kaçı kız biri de ana kılığına girer. Düğün evinden özel kadın giysileri getirtilir. Hazırlık odasında kendilerine çeki düzen verip, düğün odasına girerler. Kızlardan her biri odadaki erkeklerden birer koca seçip yanlarına otururlar, kollarını da kocalarının boynuna sararlar. Bir elleriyle de kirmen çevirirler. Avuçlarının içinde un vardır. Oyunu yöneten ana, "Kızlarım, evinize bir misafir gelince, kocalarınızın yüzünü ağartın" der demez, avuçlarındaki unu kocalarının yüzüne sürerler.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red">ET SATMA OYUNU:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Bir et satan kişi çıkar ortaya. Kendine bir yazıcıyla, sözde gizliden üç tane de kırbaçları koyunlarında saklı yardımcı alır ki adları, Arap, Çerkez, Hıdır' dır. Erkeklerden bir kısmına yalancıktan et satılır. Bir yandan da herkesin aldığı et, borç olarak yazılır. Sıra alacak toplamaya gelir. (bu hemen de olabilir, kısa bir oturuştan sonra da olabilir) Önemli olan, alacak toplanırken borçlulardan bir kısmı borçlarını ödeyemez olmalarıdır işte o sırada et satıcı yardımcılarına sırasıyla ve gerektikçe kırbaçlarını birer birer çıkarttırır, tekerlemeyi söyler;</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">"Arap</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Vermeyenin Hali Harap</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Çerkez</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Ne Halt Eder De Vermez</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Hıdır</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Vermeyenin Hali Budur"</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Her gelen ne kadar borç için çağrıldıysa ona o kadar kırbaç vurulur. Oyun böylece biter.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red">TALEBE OKUTMA</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Birisi hoca olur, tespihi, asası, içine su dolu tas oturtulmuş sarığıyla, erkekler arasından şakaya uygun bir kaç kişiyi öğrenci olarak seçer ve diz çöktürür. Bunları sırasıyla okutmaya başlar;</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">"Elifcimlisin bori.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Başındadır zoru,</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Elinde asa,</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Dikkat et tasa"</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Bu sözleri hoca söyler, onlar da birer birer yineler. Bunun üzerine hoca, iyi bulduklarına sırasıyla tesbihimin asasını armağan eder. En iyi buldum dediği öğrenciye de kendi başından çıkarıp onun başına geçirmek yoluyla içi su dolu sarığını armağan eder. ters çevrilerek verilen sarığın içindeki su dolu tas, öğrencinin başına geçer.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red">CİRİT, GÜREŞ VE AT YARIŞLARI:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Yozgat köylerinin harman yerlerinde gençler güreş tutardı. Düğünlerde koç konurdu hediye olarak, başı alan pehlivan koçun sahibi olurdu. Yine düğünlerde köylerde cirit oynanırdı. Meşhur ciritçiler köyden köye davet edilirdi.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Yozgat merkezde” Abdullanın Bostanı”nda ciritler oynanırdı mevsimin değişik zamanlarında.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">At yarışları hemen her ilçede yapılırdı. Yozgat’ta ise Kırıklı Mevkiinde ve Ofisüstü’nde at yarışları olurdu. Meydan iple çevrilirdi, biletli olurdu bu yarışlar. </span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Suskun, post: 271372, member: 21093"] [FONT="Book Antiqua"][SIZE=4][CENTER][COLOR="Red"][B]YOZGAT DUALAR VE BEDDUALAR [/B][/COLOR][/CENTER] [B][COLOR="red"]DUALAR[/COLOR][/B] Allah kolan kuskun bekliği versin. Tuttuğun altın olsun. Altın halkalardan tut. Kızınan komşu, oğlununan oba ol. Eline sağlık, babana rahmet. Ömrün uzun olsun, düğünün güzün olsun. Allah seni helal süt emmişlere eş etsin. Hızır Aleyhisselam yoldaşın olsun. Ne ediyim, nice ediyim deme, kül diye avuçladığın altın olsun. Kurban olduğum Allah, ömrümden alsın ömrüne versin. İtin olayım, kulun kölen, kurbanın olayım. [B][COLOR="red"] BEDDUALAR[/COLOR][/B] Babanın bekini, zıkkımın kökünü ye. Baba ciğerine sarılsın. Yaşın donun kara gelsin. Sağlığına sap çekiyorum. Allah canını alsın. Sesin kara yerlerden gelsin. Kaynar kazanlara gir. Allah kınalı parmak tutturmasın. Muradın koynunda kalsın. Sakalın gözüne ekilsin. Allahından bul, kör olasıca, adı batasıca. Sürüm sürüm sürünsün inşallah. Allah belanı versin [CENTER][B][COLOR="red"]FOLKLORİK DEĞERLER [/COLOR][/B][/CENTER] [B][COLOR="red"] Yaşam Şekli[/COLOR][/B] Yönetim ve ticaret merkezlerinden uzaklığı yanında,ulaşım ağlarının da dışında kalması,İlde öteden beri içe dönük bir yaşama biçimi oluşturmuştur. 1930 da Ankara kara ve demiryolunun yapımı kapalı yapının kırılmasında en büyük etkendir. Ancak tarımın insan gücüne dayanması,yeni iş alanlarının açılamaması yöre yaşamını pek değiştirememiştir. Bu geleneksel doku zaman içinde çeşitli göçmen topluluklarının yöreye yerleşmesiyle küçük değişimlere uğramıştır.1951 de Bulgaristan’dan gelen göçmenler de İl merkezi ve çevresinde yerleşmiştir. Aynı dönemde ülke genelinde beliren siyasal eğilimler,tarımda makinalaşma,kentleşmeye paralel olarak gelişen yapı işleri,İl yaşamında da Cumhuriyet sonrasının en büyük devrimini yaratmıştır. Yine aynı dönemde II. Dünya Savaşı yıllarından başlayarak,doğurganlığın artması sonucu,tarım alanları yöre nüfusu için yetersiz kalmıştır. Ticaret alanındaki canlanma,kırsal kesimden kente doğru bir çekim yarattıysa da,kasaba ve kentlerde bu alan kısa zamanda doymuş ve 1960 sonrasında il dışına ve yurt dışına göç olgusu başlamıştır. İl Merkezi dışında canlılık gösteren Akdağmadeni ve Sorgun çekim odakları olmuş ve ulaşımın yaygınlaşmasıyla kentlere yönelişi hızlandırmıştır. [B][COLOR="red"] Halk Giysileri[/COLOR][/B] Başkente yakınlığı,Yozgat giyim – kuşamı da büyük ölçüde etkilemiştir. Dokuma ve evde dikilen giysilere dayanan geleneksel giyim-kuşamın yerini hazır giyim almıştır. Geleneksel kadın giyiminde üçetek en yaygın entaridir,altına don yada büzmeli şalvar giyilir. “Delme yelek” veya “Salta” ve bunun uzun kollusu “libade” özellikle genç kızlarda yaygındır. Başa,pullu veya kudazı,fes,tepelik üstüne düz ve açık renkli yazma bağlanır. Varlıklı kesim,özel günlerde bele gümüş kemer bağlar,ayağa yün çorap,lapçın kundura veya çarık giyilir. Dışarlak olarak kullanılan çarşaf daha sonra mantoya dönüşmüştür. Geleneksel erkek giyiminde; yakasız mintan,geniş kollu hırka veya kolsuz salta ve yelek üst giysileri arasındadır. Çeketi andıran bol dikimli aba ve zıpka geleneksel erkek giyiminin özgün öğelerindendir. Başa kudazı,fes veya eğri dolanmış kefiye giyilir. Yün çorap lapçın,kundura,çarık giyimi bütünleyen öğelerdir. [COLOR="red"][B] YÖRESEL MİMARİ[/B][/COLOR] Yöre mimarisinin gelişmesi ve biçimlenmesinde; doğal yapı ve gereçler,iklim,kapalı yaşama biçimi vb. öğelerin yanında,çeşitli toplulukların,Rum ve Ermenilerin etkisi olmuştur. Yerleşmenin doğal konumuna bağlı olarak sokaklar girintili çıkıntılıdır. Sırtlarını yamaca dayamış,ayrık düzende,bahçeli evler güneye bakar. Bunlar ev içindeki yaşamın gizliliği düşüncesiyle insan boyunda duvarlarla çevrilmiştir. “Kanatlı” denilen çift kanatlı büyük bir kapıdan toprak döşeli avluya girilir. Ahır,kümes,hela,tandır,kuyu buradadır.Yörede tek katlı,toprak damlı,yalın görünüşlü evler yanında 2-3 katlı,saçakaltı odalı,saray yavrusu denilebilecek büyüklükte konaklar da çoktur. Bunların yer katı blok vermeden veya taştan,üst kat duvarları ise “istidoz” tekniğidir. Sıvalı,iklimin sertliği nedeniyle kalın duvarlar genelde ak badanalıdır. Tek katlı yapılarda birkaç basamakla sofaya çıkılır. Odalar sofanın yanlarına mahzen (Kiler) arkaya yerleştirilir. Çok katlı yapılarda yer katı mahzen,depo,mutfak ve hizmet bölümlerine ayrılmıştır. Konuk odası,yatma ve oturma odaları gibi yaşama mekanları üst katlardadır.İç mimaride ahşap çok kullanılır. Tabanlar tahta döşemeli,katları bağlayan basamaklar ince oymalı ahşap korkulukludur. Dolaplar,kapı kanatları,lambalıklar ahşap oymalıdır. Tabanlar da göbekli,geometrik ve bitkisel motiflidir. Günümüzde ise ahşap karkas,betonarme karkas yapılar giderek yaygınlaşmıştır. [B][COLOR="red"]YÖRESEL MUTFAK[/COLOR][/B] Yöre beslenmesi,büyük ölçüde buğday ürünlerine,unlu yiyeceklere dayanmaktadır. Bulgur,yarma ve düğürcük hemen her tür yemekte ve çorbada kullanılmaktadır. Yarma,bulgur ve diğer kışlık yiyecekler genellikle yazdan hazırlanır. Bunların başında “Gırmızı Pevleri” denen domates salçası,”Go pahla” denen kurutulmuş taze fasulye,”Çalma, Pekmez, ekşi” turşular, meyve ve “madımak” denen madımak kurusu, ”Kıyma, sızgıt, pastırma” türü et hazırlıkları gelir. Makarna,erişte de ev yiyeceklerindendir. “Ağ kabak” (Su kabağı) tan çorba pişirilir ve kış için kurutulur. “Şalak” denen kelek turşusu yörenin özgün turşu türlerindendir. Özel günlerde “arabaşı” en çok rastlanan yemektir. Ayrıca; İlimize özgü en ünlü yemeklerinden biriside Testi Kebabıdır. [B][COLOR="red"] YÖRESEL EL SANATLARI [/COLOR][/B] Yozgat’ta eski yaygınlığını yitirmiş olmakla birlikte dokumacılık,örücülük gibi el sanatları,günümüzde de sürdürülmektedir. Kilim,halı,bez başlıca dokuma türleridir. Ancak bunlarda özgün süslemelerden veya dokuma tekniklerinden söz edilemez. Halılar Kayseri halılarını,kilimlerde Şarkışla kilimlerini andırır. Geometrik motiflerle stilize bitki ve hayvan motifleri yaygın süslemelerdir. Dokumacılıkta bordo,lacivert ve yeşil renkler egemendir. [B][COLOR="red"]YÖREYE HAS ÖZELLİKLER[/COLOR][/B] Nüfus bakımından kaynaklanan çeşitlilikler,toplumsal ilişkilerde kısıtlayıcı etkiler yaratmıştır. 1950 sonlarındaki göçler,1960 larda yoğunlaşan kentleşme eğilimleri bu yapıyı da etkilemiştir. İnançlardaki yaşam farklılıklarının ve geleneklerin,günlük maddi yaşam koşulları ve yaygınlaşan çağdaş değerlerle yeniden biçimlenmeye yöneldiği gözlenmektedir. Bu değişim kırsal kesimde daha yavaş olmaktadır. Kadınlarla erkeklerin aynı sofraya oturmaması,yolda yürürken kadının erkeğin önüne geçmesinin ayıplanması,aile içinde,büyükler varsa karı-kocanın birbirlerinin adlarını anmadan konuşmaları,sürdürülen gelenek ve töreler arasındadır. Yozgat İlinde özel kutlama günü olarak Atatürk’ün Yozgat’a gelişi olan 15 Ekim, 1981 yılından bu yana her yıl kutlanmaktadır. [B][COLOR="red"] Yozgat Yöresinde Kadın ve Erkek Kıyafetleri : [/COLOR][/B] [B] Kadın Kıyafetleri :[/B] Yozgat Yöresinde kadınlar eskiden şu parçalardan oluşan kıyafetleri giyerlerdi ; Fes : Düz keçe dövülerek üçgen şekline getirilip başa oturtulur. Üzerine beyaz kumaş kare şeklinde kesilip, iğne ile işlenip yukarıya doğru daraltılır. Fesin ön kısmı altın paralar, işlemeler ve boncuklarla süslenir. Merkeze bağlı köylerde feslerin önünün ay yıldızla da süslendiği görülmektedir. Üzerine de kıvrak bağlanır. Çepken : Yuvarlak yakalı ve uzun kolludur. Önü açıktır. Her tarafı Gümüş, Altın veya düz simle işlenir. Genelde Şalvarla aynı renkte olup, birlikte giyilir. Şalvar : Şalvar üç etek altına giyilen ve cepken altına giyilen olmak üzere iki çeşittir. Çepken altına giyilen şalvar, çepkenle aynı kumaştan olup çepkendeki işlemeler şalvarda da vardır. Üç etek altına giyilen şalvar, tek renk olabileceği gibi işlemelide olabilir. Şalvarın bel kısmında bir iple bağlanabilmesi için iki parmak kalınlığında uçkurluk vardır. Entari : Üç eteğin içine giyilir. Yaka ağızları ve kollar kanefiçe denilen işleme ile süslenir. İşlemelerde kök boya ile boyanmış ipler ve canlı renkler kullanılır. Bel Boncuğu : Bel kuşağının incesi olup, boncuklarla ve püsküllerle süslenerek yapılmış ve kuşağın ucuna takılan bir parçadır. Çorap : Beyaz yün veya renkli yünlerden işlemeli çoraplardır. Günümüzde bu parçalardan oluşan kıyafetler sadece özel günlerde giyilmekte olup, kadın kıyafetleri boydan elbise ve etek ceket olarak görülmektedir. [B]Erkek Kıyafetleri [/B]: Erkek Kıyafetleri de kadın kıyafetleri gibi eskiden şu parçalardan oluşurdu; Fes : Dövülmüş düz keçe külah şekline getirilerek elde edilir. Üzerine “Poçu” veya “Kıvrak” bağlanır. Cepken: Kilim tezgahlarında dokunan kabaca kumaşlardan dikilir. Önü tamamen açıktır. Kollar uzundur. İlik ve düğme bulunmaz. Kol ağızları yırtmaçlı ve işlemelidir. Potur : Genel olarak keçeli kalın kumaştan dikilir. Bel kısmında iki parmak kalınlığında uçgurluk bulunur. Uçgurluk iple bağlanır. Poturun paça kısımları aşağı doğru daralır, kalça kısmı toplu bir şekilde genişçe dikilir. Bel Kuşağı : El tezgahlarında renkli ve düz olmak üzere iki şekilde dokunmuş eni 20-30 cm arasında değişen uzun kuşaktır. Çorap : Beş şişle örülen yünden çoraplardır. Çarık : Tabaklanmış deriden yapılır. Üst kısmı Deri veya iple büzülerek ayakta kalıplanarak giyilir. Yağlık : Bel kuşağına tutturularak yana bağlanan mendil. [CENTER][COLOR="red"][B] MAHALLİ HALK OYUNLARI [/B][/COLOR][/CENTER] [B][COLOR="red"]HALK OYUNLARI:[/COLOR][/B] Yozgat mahalli halk oyunları açısından zengin bir potansiyele sahiptir. Orta Anadolu’nun en zengin folklor merkezi olan İlimizde; 15 ayrı kadın oyunu, 50’ye yakın türkü, 10’a yakın erkek oyunu ve bir çok oyun havası vardır. Milli oyunlarda kadın kıyafeti; 3 etek ve pullu festir. Kadın oyunları davul-zurna, cümbüş, darbuka, keman ve saz eşliğinde oynanır. En çok oynanan kadın oyunları; burçak tarlası, kunduralım, nalinim, feyli turnam, darine-dariney, vıy vıy ve madımaktır. Erkek oyunlarında kıyafet; derme yelek, renkli gömlek, püsküllü fes ve şalvardır. Erkek oyunlarından en çok oynananları; Yozgat ağırlaması, Bopbili, Tekayak, Üçayak, cemo, yerli gelin, çekirge, aynalı ve kamalı'dır. Bunların yanı sıra, kaşık oyunları, çiftetelli, asmalarda Üzüm, loli, keçeci baba, vıy vıy, karanfilli, gelin, dünür gibi oyunlar da sergilenir. Mahalli halk Oyunlarımızı: "İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Evci Köyü Erkek Halk Oyunları Topluluğu" temsil etmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca 25 Eylül 2004 tarihinde Ankara'da yapılan yarışmalarda birinciliğe layık görülen bu topluluk "Yozgat Ağırlaması, Bopbili, Tekayak, Üçayak" adlı oyunlarıyla tescillenmiştir. Ayrıca, bazı yörelerde semahlar da yaygındır. En yaygın olarak bilineni "Bozok Semahı" da denilen "Kırklar Semahı'’dır. [B][COLOR="Red"]SEYİRLİK OYUNLAR SAYA OYUNU:[/COLOR][/B] Saya Oyununun geçmişini ve kısaca oynanış şeklini şu biçimde anlatabiliriz: Rivayete göre oyunun kökeni, Orta Asya Bozkırlarına kadar dayanmaktadır. Derler ki ilkbaharla birlikte koyun ve keçilerin yavrulama zamanlarına 15-20 gün kala oyun oynanmaya başlanırmış. Kendileri için her şey demek olan sürülerinin, o seneki yavrularının sağlıklı, verimli ve bereketli olması ümidiyle bu oyun oynanmaktadır. Belki bir yaşam biçimi, belki de uğruna inanılan bir şey ama şurası muhakkak ki, sosyal yaşantıyı ve sosyal dayanışmayı vurgulayan bir tarafı var, Oyun, her sürü sahi binin kapısında tek tek oynanmaktadır. Bu evlerden tuz. ekmek, yağ vb. gıda maddeleri toplanarak Baş arap lakaplı oyuncu nun evinde pişirilip köy halkıyla birlikte bir kısmı yenmektedir. Diğer kısmı ise herkese azar azar dağıtılmaktadır. Bu yiyeceklerden hayvanların yemIerinede katılmaktadır ki sağlıklı doğum, bolluk ve bere ket olsun diye. Bir evin kapısına gelindiğinde aşağıdaki mani okunur: "Sayacı geldi duydun mu? Selam verdim aldın mı? Hey ne kaldı, ne kaldı? Şurda elli gün kaldı, Elli günden az kaldı, Otuz günden tez kaldı, Oğlağın yağı yetti, Kuzunun tüyü bitti. Şu derede tütün tüter, Çocumanlar (çocuklar) kefen üter, Heey çocumanlar heeeey" denilerek evdeki küçük çocuklar, elleri ve yüzleri boyalı oyunculardan bağırılarak ev halkı uyarılır ve evin kapısı çalınarak oyuna başlanır. [B]Oyunun oynanışı şu şekildedir:[/B] Seksen-doksan yaşlarında bir ihtiyar, onbeş- onaltı yaşlarında genç bir kızla evlenir fakat kız bu durumdan memnun değildir. Bir süre sonra kız ihyarı bırakıp kaçar. Baş arap lakaplı oyuncu, yine oyunculardan tilkiye, halkı koklatarak kızı buldurur. İhtiyar kıza neden kaçtığını sorduğunda ise, kız çeşitli bahaneler uydurur. Bu arada tilki lakaplı oyuncu, ihtiyara: "Bu kız sana değil bana yakışır." gibi sözlerle kendisine pay çıkarmaya çalışır. Bunun üzerine ihtiyar, kızın kendi eşi olduğunu halka anlatmaya başlar. Bu amaçla kızın kendine ait olduğunu ispatlayacak ve onu kendisine getirecek bir ara bulucu seçer. Bu ara bulucu sahneye çıkar fakat oyuncular bu arabulucuyu sopalarla döverek oyun dışına atarlar. Oyuncular kostüm olarak koyun-keçi postu, sopa, çıngırak, çeşitli boncuklar, tahta kılıç,el aynası,siyah boya,deri giyecekler vb. kullanmaktadır. Arap baş arap, kınalı,ala,siyah,beyaz gibi lakaplar ise oyunculara takılmıştır. Lakapların bu şekilde kullanılmasında ki amaç sa doğacak yavruların bu şekilde beklenmesi, istenmesinden dolayıdır. Oyunun çeşitli yörelerde değişik versiyonları olabilir. [B][COLOR="red"]YASTIK GÜREŞİ:[/COLOR][/B] Yaşlı bir insanın hayatla mücadelesinin sembolize edildiği yastık güreşi oyunu, hem güldürün hem düşündüren mesajlarla dolu bir oyundur. Malzeme olarak bir yastık, yere sermek için kimim ve yastığı tutmak için bir kişinin kullanıldığı oyunda, çeşitli güreş figürleriyle izleyiciye sunulur. [B][COLOR="red"]DEVECİ OYUNU:[/COLOR][/B] Deveci oyunu bir hırsızla bir çobanın kovalamacısını anlatır. Bir hırsızın Deveci katarından bir şeyler çalmaya çalıştığı oyundaki tiplemeler,kostümler, sarf ettikleri sözler alıştığımız salon tiyatrosunun dışında geleneksel Türk tiyatrosunun doğaçlamasının hoş bir örneğidir. [B][COLOR="red"]ERKEKLERARASI DÜĞÜN OYUNLARI:[/COLOR][/B] Düğünlerimizin son gecesi, gelinin kına gecesidir. Bu, aynı zamanda düğüncünün gelin almaya geleceği günün gecesi demektir. Bu gelme işi bir köyden başka bir köye olduğu gibi, aynı köyde bir mahalleden bir mahalleye de olur. Her iki türlüsünde de erkekler düğün odasında, kadınlar düğün evinde gece yarılarına kadar güler, oynar, eğlenir, halay çekerler. Düğünün önemli gelenek ve törelerini işlerler. Daha ilginci, temsil, öykünme (taklit), orta oyunu türünden diyebileceğimiz bir çok eğlence türüne yer verilir. Oyun ya da seyir çıkarma denilen bu işler, çokça sı erkekler arasında görülür. Daha çok da gelin almaya gelen düğüncüye yaptırılır. Bu eğlenceler, yalnız düğün evinde değil, eğer düğün köyden köye ise düğüncünün misafir olduğu odalarda da sabahlara kadar devam eder. Bu düğünler, köylünün mahsulünü kaldırıp eli para gördüğü sonbahar ve kış günleri yapılır. Çünkü o mevsimde köylünün işi de yoktur. [B][COLOR="red"]KOCALARIN YÜZÜNÜ:[/COLOR][/B] Erkeklerden bir kaçı kız biri de ana kılığına girer. Düğün evinden özel kadın giysileri getirtilir. Hazırlık odasında kendilerine çeki düzen verip, düğün odasına girerler. Kızlardan her biri odadaki erkeklerden birer koca seçip yanlarına otururlar, kollarını da kocalarının boynuna sararlar. Bir elleriyle de kirmen çevirirler. Avuçlarının içinde un vardır. Oyunu yöneten ana, "Kızlarım, evinize bir misafir gelince, kocalarınızın yüzünü ağartın" der demez, avuçlarındaki unu kocalarının yüzüne sürerler. [B][COLOR="red"]ET SATMA OYUNU:[/COLOR][/B] Bir et satan kişi çıkar ortaya. Kendine bir yazıcıyla, sözde gizliden üç tane de kırbaçları koyunlarında saklı yardımcı alır ki adları, Arap, Çerkez, Hıdır' dır. Erkeklerden bir kısmına yalancıktan et satılır. Bir yandan da herkesin aldığı et, borç olarak yazılır. Sıra alacak toplamaya gelir. (bu hemen de olabilir, kısa bir oturuştan sonra da olabilir) Önemli olan, alacak toplanırken borçlulardan bir kısmı borçlarını ödeyemez olmalarıdır işte o sırada et satıcı yardımcılarına sırasıyla ve gerektikçe kırbaçlarını birer birer çıkarttırır, tekerlemeyi söyler; "Arap Vermeyenin Hali Harap Çerkez Ne Halt Eder De Vermez Hıdır Vermeyenin Hali Budur" Her gelen ne kadar borç için çağrıldıysa ona o kadar kırbaç vurulur. Oyun böylece biter. [B][COLOR="red"]TALEBE OKUTMA[/COLOR][/B] Birisi hoca olur, tespihi, asası, içine su dolu tas oturtulmuş sarığıyla, erkekler arasından şakaya uygun bir kaç kişiyi öğrenci olarak seçer ve diz çöktürür. Bunları sırasıyla okutmaya başlar; "Elifcimlisin bori. Başındadır zoru, Elinde asa, Dikkat et tasa" Bu sözleri hoca söyler, onlar da birer birer yineler. Bunun üzerine hoca, iyi bulduklarına sırasıyla tesbihimin asasını armağan eder. En iyi buldum dediği öğrenciye de kendi başından çıkarıp onun başına geçirmek yoluyla içi su dolu sarığını armağan eder. ters çevrilerek verilen sarığın içindeki su dolu tas, öğrencinin başına geçer. [B][COLOR="red"]CİRİT, GÜREŞ VE AT YARIŞLARI:[/COLOR][/B] Yozgat köylerinin harman yerlerinde gençler güreş tutardı. Düğünlerde koç konurdu hediye olarak, başı alan pehlivan koçun sahibi olurdu. Yine düğünlerde köylerde cirit oynanırdı. Meşhur ciritçiler köyden köye davet edilirdi. Yozgat merkezde” Abdullanın Bostanı”nda ciritler oynanırdı mevsimin değişik zamanlarında. At yarışları hemen her ilçede yapılırdı. Yozgat’ta ise Kırıklı Mevkiinde ve Ofisüstü’nde at yarışları olurdu. Meydan iple çevrilirdi, biletli olurdu bu yarışlar. [/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Sarı kırmızı renkleri ile ünlü futbol takımımız?
Cevapla
Forumlar
Güncel
İl İl Türkiye
66 - Yozgat
Top