55 - Samsun

Suskun

V.I.P
V.I.P
Havza Atatürk Evi (Samsunun Tarihi ve Turistik Yerleri)

1900'ün ilk yıllarında yapıldığı zannedilen 3 katlı bir binadır. "Mesudiye Oteli adıyla hizmet vermekte iken M.Kemal Paşa'nın 25 mayıs 1919 tarihinde Havza'ya teşrifleri ile birlikte zamanın kaymakamı Fahri Bey tarafından kendisinin ikametine tahsis edilmiştir. 25 Mayıs - 13 Haziran 1919 tarihleri arasında çalışmalarını yürüttüğü bu binanın odası eşyaları ile muhafaza edilerek Gazi Odası adı altında ziyaretçilere açık tutulmuştur. 1984 yılına kadar binanın Gazi Odası haricindeki bölümleri belediye hizmet binası olarak kullanılmıştır. 1993 yılında İl özel idaresinin maddi desteğiyle Kaymakamlıkça tamiratı yapılarak ziyarete açılmıştır. 2001 yılında Kültür Bakanlığı binayı komple restore ettirerek 2002 yılında Mustafa Kemal Paşa'nın Havza Karargahı ( Atatürk Evi ) adıyla yeniden hizmete ve ziyarete sunulmuştur. Daha önce Belediye İtfaiye Amirliği'nce kullanılan zemin kat, bu birimin kendi binasına taşınmasından sonra restore edilerek Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğüne tahsis edilerek hem kaplıcalarda kalan turistler için zaman değerlendirme ortamı haline getirilmiş, hem de halk eğitim kurslarını bitiren kursiyerler için eserlerini sergileme ve pazarlama olanağı sunulmuştur. İkinci katta Atatürk'ün çalışma odası, yatak odası, Havza Odası ve dinlenme odası o dönemde kullanılan eşyalarla birlikte yeniden düzenlenmiştir. Üçüncü katta, Milli Mücadele'nin ön hazırlıklarının yapıldığı illere atfen Amasya, Sivas, Erzurum ve Ankara odaları düzenlenmiştir. Bu odalarda o dönemlerde yapılan çalışmalar resim ve yazılarla yansıtılmıştır. Ayrıca iki katın salonlarında etnoğrafik ve folklorik malzemeler teşhir edilmektedir

Gazi Müzesi
Samsun Atatürk Evi Mıntıka Palas'ta Samsun Belediyesince düzenlenerek ziyarete açılmıştır. Atatürk Dokuzuncu Ordu Kıt'aları Müfetişi olarak 18 kişilik kadrosuyla 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun'a geldiği ve Bandırma vapurundan çıkarak karaya ayak bastığı zaman coşkun gösterilerle karşılanmış ve şehrin en iyi binası olan Mıntıka Palas'da misafir edilmişti. Burası iki katlı taş bir bina idi. 1902 de yılında Abacıoğlu adında zengin birisi tarafından otel olarak yaptırılmıştı. Atatürk'ün Samsuna geleceğini duyulur duyulmaz o günlerde kapalı olan otel Mutasarrıfın emriyle açtırılmış Askeri hastaneden karyola ve sandalyeler taşınarak döşenmişti. Atatürk bir hafta süre ile bu binada kalmış Anadolu'da başlattığı Milli Mücadeleyi ilkin bu binada açmıştı.

Cumhuriyetin ilanından sonra 20 Eylül 1924 günü eşi latife hanımla birlikte Samsun'a ikinci kez gelen Atatürk bu sefer Samsunlu Şahinzade Remzi Bey'in evine konuk olmuştur. O gün Samsun'a ilk geldiği zaman kaldığı eski Mıntıka Palas Belediyece kendisine hediye edilmiş Atatürk bundan çok duygulanmıştır. Samsundan ayrılışından sonra Belediye binayı dayayıp döşemiş Atatürk Evi olarak korumuştur. Harf inkılabı günlerinde 16 Eylül 1928 de üçüncü kez Samsuna gelen Atatürk kendi evinde iki gece üç gündüz dördüncü gelişi olan 28 Kasım 1930 tarihinde de dört gece beş gündüz kalmıştır.
Samsun Atatürk Evinin üst kat odaları Atatürk'ün yatak odası çalışma odası Toplantı odası salonu olarak düzenlenmiştir. Alt katta l930 yılında açılan Gazi kütüphanesi 1972 yılına kadar hizmet vermiş daha sonra kütüphane buradan taşınmıştır.
Samsun Belediyesinin düzenlediği Atatürk evi Milli Mücadele tarihimizin ilk sayfası hatta önsözüdür. Bu yönüyle tarihi değeri büyüktür.

Bandırma Vapuru (Samsunun Tarihi ve Turistik Yerleri)

Türkiye Cumhuriyetine giden yolda, büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ü ve 18 kader arkadaşını Samsun'a getirip, milli mücadelenin başlamasına vasıta olarak önemli bir görev yapan "Bandırma Vapuru" artık hep Samsun'da.
Bandırma Vapuru, Samsun'da, Doğu Park sahilinde, artık hep orada kalmak üzere demir atmış durumda 19 Mayıs 1919 tarihini simgeleyen en önemli vasıta olan Bandırma Vapurunun, Samsun'da özgün bir örneğinin eksikliği hissedilerek, aslına uygun ölçülerde yapımı için, yoğun çalışmalar sonucu İl Özel İdaresinin 2000-2001 yatırım programına alınmasıyla, 09.05.2000 tarihinde ihale edilip yapımına başlanmıştır.

Doğu Park dolgu sahası mevkiinde bir koyda, 2000 m² si karada, 1000 m² si denizde olmak üzere 3000 m² alan, gemi-müze yapımı için Milli Emlak İdaresince İl Özel İdaresine 29 yıllığına tahsis edilmiştir.

Gemi, Taşkınlar Gemi Sanayi Tic. A.Ş. tarafından yapılıp, 15.04.2001 tarihinde teslim edilmiştir.
Müze olarak kullanılacak olan Gemi'de, Atatürk ve 18 arkadaşının yine özgün boyutlarda, Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN' in atölyesinde yaptırılan balmumu heykellerinin bulunacağı bir salon, kaptan köşkü ve diğer mahaller bulunmaktadır.

Arkeoloji ve Etnografya Müzesi
Eski fuar alanı içerisinde Atatürk Müzesinin yanındadır. 1981 yılından itibaren faaliyet gösteren müzede samsun ve çevresinde yapılmış olan arkeolojik kazılardan çıkan eserler sergilenmektedir. Bu eserler kalkolitik eski tunç çağı Hitit Helenistik roma Bizans Osmanlı dönemlerine ait eserdir. Ayrıca Samsun yöresine ait etnografik eserlerde mevcuttur. Müzede sergilenen nadir eserler arasında; Amisos mozaiği Bronz heykel ameliyatlı kafa tasları Amisos mezar odası buluntuları (amisos hazinesi) sayılabilir.

Amisos Hazinesi (Samsunun Tarihi ve Turistik Yerleri)

1995 yılında amisos antik kenti sınırları içinde; yumuşak kaya kitlesinin oyulmasıyla yapılmış tavan-taban ve duvarları horasanla sıvanmış 5x5 m. Ebadında 2.30 m yüksekliğindeki mezar odası içerisine yerleştirilmiş 5 mezar bulunmuştur.

Üçünün kullanıldığı ikisinin boş olduğu bu mezarların aile mezarı olduğu tespit edilmiştir. Kullanılan üç mezardaki iskeletlerin ve som altından ölü hediyelerinin oluşturduğu buluntular ziynet eşyaları çanak çömlek cam ve mermerlerden yapılmış arkeolojik eserleri ilk inceleme ve değerlendirmelerinde mezarlardan birinin pontus krallığının en üst düzeydeki yöneticilerinden (kral komutan prens) birine ait olduğu diğer mezarların ise bu kişinin eşine ve kızına ait olabileceği düşünülmektedir. Amisos mezar odasında bulunan eserler M.Ö.4. yy. sonu ile M.Ö.3.yy. başlarına tarihlenmektedir. Altın eserlerden altın taç küpe bilezikler vd. işçiliklerinin güzelliğiyle dikkat çekmektedir.

Eski Samsun (Amisos) M.Ö. 7. YY'da Grek asıllı Miletos kolonistleri tarafından kurulmuştur. Miletoslular Kıt'a Yunanistan koIonistlerinden daha geç olarak kalonizasyon hareketlerine başlamışlardır. {M.Ö. 670). Ege Bölgesini işgal edilmiş bulduklarından Marmara ve Karadeniz kıyılarında ticaret ve balıkçılık merkezi olmaya uygun yerlere yerleşmişlerdir. Bu yerleşme yerlerinin önemlilerinden biri de Amisos olmuştur.

Amisos Hazinesi
Samsun Merkez İlkadım Belediyesinin Cedit Mahallesinde Amisos Antik Kenti içerisinde yol genişletme çalışmaları sırasında 28 Kasım 1995 Salı günü bir oyuk görüldüğü ihbarı üzerine Müze araştırmacıları ile bildirilen yere gidilerek hemen çalışmalara başlanmıştır. Konklemera tipi kaya kilitlesinin oyulması ile yapılmış tavan-taban ve duvarları horasınla sıvanmış 5x5 m. ebadında 2.30 m. yüksekliğinde mezar odası içerisine yerleştirilmiş (5) adet mezardan üçünün kullanıldığı ikisinin boş olduğu görülmüş ve böylece burasının bir aile mezarı olduğu tespit edilmiştir. Kullanılmış olan üç mezardaki iskeIetlerin oluşturduğu buluntuların incelenmesinde birisinin erkek ikisinin bayan mezarı olduğu; ayrıca altın ziynet eşyaları (ölü hediyeleri) çanak-çömlek cam ve mermerden yapılmış arkeolojik eserlerin inceleme ve değerlendirilmesinden erkek mezarının Pontus Krallığının en üst düzeyindeki yöneticilerinden (kral komutan prens gibi) birine bayan mezarlarından birinin bu ünlü kişinin (kralın) eşine (kraliçeye) diğerinin de kızana ait olabileceğini düşünmekteyiz. İnsitü halde bulunan mezarda ölü hediyelerinin (takılarının) uygun yerlere yerleştirildiği görülmüştür. (yani taç-kafa üzerine kolye boyunda küpe kulak hizasında vb.)

.....Amisos en parlak dönemini (altın çağını) Pontus Kralı Mithridades VI zamanında yaşamış imparatorluğun yönetim merkezi olmuştur. Kültür ve sanatda bu dönemde gelişip yaygınlaşmış antik çağın en gelişmiş sikke darphaneleri ile birlikte seramik atölyeIeri de Amisos'ta bu dönemde kurulup geliştirilmiştir. Bu mezarların zenginliği ölülerdeki altın hediyelerin kalitesi ince işciliği ve kullanılan semboller Mithridades VI döneminde basılan Amisos Sikkeleri üzerindeki şekil ve sembollerle büyük benzerlik göstermektedir. Bu mezar odasının iki ayrı dönemde kulIanıldığı pişmiş toprak (seramik) cam ****l ve mermer eserlerin M.Ö. IV. YY'a tarihlenmesi gerektiği; altın süs eşyalarının ise M.Ö. 1. yy'a ait olduğu sanılmaktadır.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Samsunun Doğal Güzellikleri - Samsunun Turistik Yerleri

Kızılırmak Deltası
Kızılırmak Deltası Türkiye'nin Karadeniz sahilindeki doğal özelliklerini koruyabilmiş en büyük ve en önemli sulak alanıdır. Samsun ilinde, Kızılırmak Nehri'nin denize döküldüğü yerde Bafra, Alaçam, 19 Mayıs ilçeleri sınırları içinde kalan kısmıdır. Samsun-Sinop Karayolunun Kuzeyinde kalan alanda 56.000 hektar genişliğinde delta ovası uzanır. Deltanın doğu sahilinde göller, sazlık alanlar kumullar, su basar çayırlar ile birlikte yaklaşık 12.000 hektar alanı kaplayan sulak alan vardır. Batı yakasında da yaklaşık 1.500 hektar genişliğinde Karaboğaz gölü ve çevre sazlıkları bulunur. Delta sulak alan ekosistemi biyolojik çeşitlilik açısından son derece zengindir. Flora ve Fauna zenginliği yapılan bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur. Özellikle kuş varlığı ve kumullardaki bitki örtüsü ile sazlıklar deltanın canlılar için vazgeçilmezliğini sağlamaktadır. Kızılırmak Deltasında bugüne dek tespit edilen kuş türü sayısı 318'dir. Yaklaşık 140 tür kuşun ürediği deltada aynı zamanda kış döneminde 100.000 dolayında su kuşu kışlamaktadır. Bu rakamlar deltanın uluslar arası ornitolojik önemini açıkça ortaya koymaktadır.

Deltadaki Turizm Olanakları

Türkiye'nin ender su basar karakterli ormanlarından biri olan Yörükler Galeriç Ormanı piknik ve doğa yürüyüşleri için bulunmaz bir alandır. Bafra ilçesi Doğanca beldesi sınırlarında bulunan Çernek Gölü ise özellikle kış ve ilkbahar dönemlerinde kuş gözlemciliği için çok uygundur.

Kızılırmak Deltasında Kuşlar


Deltada bugüne kadar toplam 318 kuş türü saptanmıştır. Türkiye'de ise 420 kadar kuş türü bulunmaktadır. Bölgede görülen türlerden bazıları Türkiye'de çok ender ve ancak zaman zaman görülmektedir. Bu türlerde Büyük Deniz Düdükçünü Phalaropus tricolor ve Northern Treepipit Kuzey İncirkuşu, Anthus hodgsoni bugüne dek Türkiye'de sadece Kızılırmak Deltasında saptanmıştır. Yine küçük Kirazkuşu Emperiza Pusilla ve Kirazkuşu Plektrophenax nivalis son 20 yılda Türkiye'de sadece Kızılırmak Deltasında görülmüştür. Bölgede saptanmış türlerden bazıları ise tüm Dünyada nesli tehlikede olan kuşlardır. Tepeli Pelikan Pelicanus cripus, Cüce Karabatak Phalacrocorax pygmeus ; Alboyunlu kaz Baranta ruficollis; Dikkuyruk :xyura Leucocephala; Şah Kartal Aguila heliaca; Deniz Kartalı Hali aaetus albicilla; Küçük Kerkenez Falco noumanni; Toy Otis tarda. Bu türlerden Deniz Kartalı geçmişte deltada üremiş, tepeli Pelikan ise günümüzde de üremektedir. Bölgede üreyen diğer kuş türleri arasında, yine sayıları Batı Avrupada azalmakta olan Kara Leylek Ciconia nigra, Leylek C.ciconia ve Turna Grus, yanısıra yüzlerce balıkçıl Ardeidae, ördek Anatidae, Yağmurcun Charadrüformes ve ötücü kuş Passeriformes bulunmaktadır.


Termal Turizm

Havza Karadeniz'in en önemli kaplıca merkezlerinden birisidir. Yeni ve eski binalardan oluşan 5 hamamın yanısıra termal otel-motellerde mevcuttur. Birçok hastalıklara derman olduğu kanıtlanmıştır. Yine Ladik ilçemizde bulunan Kaplıca, tedavi ve kür uygulamalarında içerdiği radyoaktif elemanlarından dolayı "Gençlik Duyu" da denilmektedir.


Kunduz Ormanları

Kunduz ormanlarındaki Geyik Üretme İstasyonu; Vezirköprü'yü ziyaret edenlerin en çok uğradığı mekanların başında gelmektedir. 1984 yılında iki geyikle 7 hektar ormanlık alanda başlanılan geyik üretme sahası daha sonra 85 hektara çıkarılarak üretim alanı genişletilmiştir. Üreyen geyikler zaman zaman doğal ortama salınarak kendi doğal ortamlarında üremeleri sağlanmıştır. Avlanması yasak olan geyiklerin doğal ortamdaki sayıları kesin olarak bilinmemektedir. Geyiklerin korunması için bekçi görevlendirilmiştir. Geyik üretme istasyonunu ziyaret eden herkes geyikleri yakından görebilmektedir.

Simenit Gölleri

Terme tarafından denize akan bir çayın, arazinin çok düz olmasından dolayı denize dökülmeden önce geniş bir alana yayıldığı, iç içe göller oluşturduğu görülmektedir.

Hacı Osman Ormanı
İlimiz Çarşamba İlçesi Gelemen Çiftliği bitişiğinde yer alan Hacı Osman Ormanı, Orman İşletme Müdürlüğü Mülkiyetinde ve koruması altındadır. Orman alanı dişbudak, meşe, gürgen ve akçaağaç türlerinden oluşmaktadır.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Samsundaki Camiler (Samsundaki Dini ve Kültürel Yapılar )

Dini ve Kültürel Yapılar
Büyük Camii Ulu Camii Hamidiye Camii gibi çeşitli adları da vardır. 9 Eylül 1884'te Batumlu Hacı Ali tarafından yaptırılmıştır Sultan Abdülaziz'in annesi tarafından onarımı yapılmıştır. Büyük avlu içinde yer alan cami kesme taştan yapılmış çifte minarelidir. Çifte minaresi tek şerefelidir. Samsun'un en büyük camisidir.

Yalı Camii Buğday Pazarı'ndadır. 1312 yılında Sadık Bin Abdullah tarafından yaptırılmıştır.
Pazar Camii Pazar Mahallesi'nde Hazinedar Zade Süleyman Paşa Vakıf ve hayratındandır. 14.yy. İlhanlı yapısıdır.

Kale Camii Kuyumcular çarşısındadır. M.S.1314'te İlhanlı Valisi Emir Timurtaş Paşa adına yaptırılmıştır. Onarımlarla mescide dönüştürülmüştür.

İsa Baba (Ese Baba) Camii ve Türbesi Cedit Mahallesi'ndedir. 15.yy. da yapılan ilk yapı özgün biçimi ile günümüze ulaşmıştır. Kare planlı küçük bir mescit ve türbeden oluşan yapı 1895'te onarılmış 1975 - 1976'daki son onarımda ise cami ve türbeye dönüştürülmüştür.
Şeyh Seyyid Kudbettin Cami ve Türbesi Caminin yapıldığı tarih belli değildir. Şeyh Kudbettin tarafından yaptırılmıştır. Camii ile türbe bitişiktir. Dikdörtgen planlı camii ahşap çatıyla örtülüdür. Şeyh Seyyid Kudbettin büyük İslam alimi ve mücahidlerindendir. Abdulkadir-i Geylani (M.1078 - 1166) hazretlerinin torunu olup babası Muhyiddin'dir. Eski tarihle 722 yılı Sefer ayının 15'i günü (M.1322) ölmüş ve buraya gömülmüştür.

Kılıçdede Camii ve Türbesi Kılıçdede Cami Kılıçdede Mahallesi'nde eski caminin yıkılmasından sonra yapılmış yeni bir camidir.

Türbe; caminin mihrap tarafındaki bahçede ağaçlar arasında üstü açık etrafı beton ve mozaikle çevrilmiş büyük bir mezardır. Kılıçdede'nin Şeyh Seyyid Kudbettin ve İsa Baba ile beraber geldikleri 1078 - 1116 tarihleri arasında Selçuklu savaşlarında buludukları ve şehit oldukları söylenmektedir. Mezarın baş tarafında "Fatih Kılıçdede burada medfundur" yazılıdır. Halk tarafından ziyaret edilen murat yerlerindendir.

İtalyan Katolik Kilisesi Ulugazi Mahallesi'nde yer almaktadır. 1846 yılında yapılmıştır. Bina kargir olarak iki katlı inşa edilmiştir.

Süleyman Paşa Medresesi Saathane yakınındadır. Binanın vakıf tarihi 1813'tür. At nalı şekline bir plana sahip yığma tuğladan inşa edilmiş iki katlı bir yapıdır.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Samsunda Yapılan Festivaller Şenlikler



Uluslararası Halk Dansları Festivali : Samsun Milli Fuarı bünyesinde 23-29 Temmuz tarihleri arasında düzenlenmektedir. 1986’dan beri her yıl çeşitli ülkelerden ve yurtiçinden davet edilen halk oyunları ekiplerinin katılmasıyla yapılmaktadır. Kültür alışverişinin ve dostluk bağlarının kuvvetlenmesinde ve tanıtımda etkili olmaktadır.


Hıdırellez : Türk ulusunun mevsimlik bayramları arasında yer alan Hıdırellez, her yıl ülkemizde olduğu gibi ilimizde de mayıs ayının 6'sında kutlanır. Halkımızın inançlarında, duygu ve düşüncelerinde ve dolayısıyla geleneklerinde, örf ve adetlerinde bolluk ve bereket günlerinin başlangıcı sayılır.


Karpuz Festivali : Bafra ilçesinde 1987 yılından beri düzenlenmektedir. Ağustos ayının son haftasında, iki gün süreyle çeşitli eğlence, müsabaka ve etkinliklerle kutlanır.


Bengü Karakucak Güreşleri : Bafra ilçesi Bengü köyünde düzenlenmektedir 1994 yılında başlatılmış olan şenlikler 10 temmuzda bir gün yapılmaktadır.

Altın Fındık Yağlı Pehlivan Güreşleri : Terme ilçesinin Köybucağı kasabasında 1986 yılında başlayan şenlikler her yıl 9 Eylül günü düzenlenir.

Yaşar Doğu Şenlikleri : Kavak ilçesinde daha çok güreş ağırlıklı olarak eylül ayında düzenlenmektedir.

Geleneksel Karakucak Güreşleri ve At Yarışları : Asarcık ilçesinde Eylül ayının son günleri ve Pazar günleri düzenlenmektedir.


Yeşilırmak Kültür ve Sanat Şenliği :
Çarşamba ilçesinde 1994 yılından beri 20-23 Mayıs tarihleri arasında çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.


Altın Pirinç Festivali : Terme ilçesinde düzenlenmektedir. 1991 yılından beri yapılan festival, yörenin ünlü Kocaman pirinci adına Haziran ayının 3. ve 4. günleri yapılmaktadır.


Neyzen Tevfik Kültür Şenliği : 24 Mart 1879'da Kolay'da doğan ünlü hiciv ustası Neyzen Tevfik adına düzenlenmekte olup, ekim ayında kutlanmaktadır.


Göller Bölgesi Güreşleri: Ayvacık ilçesinde yaz aylarında düzenlenmektedir


Hüseyin Dede Şenlikleri :
Alaçam ilçesinde 7 Mayıs'ta kutlanmaktadır.


Köprülü Mehmet Paşa Kültür, Sanat ve Spor Festivali :
Vezirköprü’de Eylül ayının ilk cuma günü başlayıp festival 10 gün sürmektedir.


Karadeniz Kısa Film Festivali :
Merkez ilçede ilk defa 1996 yılında düzenlenmiştir. Uluslararası nitelikte olup, 23-31 Mart tarihleri arasında her yıl düzenlenmesi amaçlanmıştır.


Deniz Oyunları Festivali : Yakakent ilçesinde düzenlenmektedir. İlk başlangıç tarihi 1995 yılıdır. 22-23 Temmuz tarihleri arasında yapılmaktadır.


Ladik Yayla Şenliği :
Temmuz ayının ilk haftasındadır. 1996 yılından beri yapılmaktadır.


Sele-Sepet Top Kandil Şenlikleri : Bafra’da Ramazan ayı içerisinde düzenlenen şenlik başlangıç tarihi bilinmemekle beraber yöre halkının her sene düzenlediği bir şenliktir.


Kunduz Yayla Şenlikleri : Vezirköprü Göl Belediyesi’nin düzenlediği şenlikler Ağustos ayı içerisinde kutlanmaktadır. Başlangıç tarihi 1993 yılıdır.


Amazon Festivali : 1-3 Ağustos tarihleri arasında Terme Gölyazı Belediyesince 2000 yılından itibaren düzenlenmektedir.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Samsun Alaçam İlçesi

İlçenin kuruluşunun M.Ö. 3000 yıllarına kadar ulaştığı sanılmaktadır. Rastlantılar sonucu İlçenin Sivri Tepe kesiminde Etiler dönemine ait çömlek, seramik parçaları, bıçak ve baltalar bulunmuştur. Etilerin Anadolu'ya gelişleri ise M.Ö. 5000 ila M.Ö. 3000 yıllarına rastlamaktadır. 1365 yılında Anadolu Selçuklular döneminde ALAÇAM adını almıştır. Alaçam adının; Kasabanın ortasından geçen Uluçay‘ın kenarındaki Uluçam denilen büyük çam ağaçlarından geldiği ifade edilmektedir. 1460'lardan 1922'ye kadar Osmanlıların Egemenliği altında kalan Alaçam, 1 Eylül 1944 tarihinde 4642 Sayılı Kanun ile Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ilçesi olmuştur. Hükümet konağı 1963, Şadi Bey Camii 1515, Çarşı Camii 1887 yılında yapılmıştır. 1950'lerde Alaçam Ortaokulu açılmış, 1901-1902 yılları arasında Alaçam – Bafra yolu yapılmıştır.

İlçenin coğrafi yapısı, başlangıç meridyenine yaklaşık 35.36 boylam ve 41.37 enlem daireleri arasındadır. İlçe Karadeniz'in güneyinde Samsun'a 78 Km , Sinop'a 90 Km . uzaklıktadır. Doğusunda Bafra, batısında Yakakent ve Durağan, güneyinde Vezirköprü ilçeleriyle komsudur. Kuzeyi Karadeniz'le çevrilidir.

İlçenin ekonomisi genel olarak tarıma ve hayvancılığa dayanmaktadır. Bunun yanında balıkçılık da yapılmaktadır. Tarım ürünlerinin başında tütün gelmektedir. Bunu buğday, çeltik ve mısır üretimi takip eder. Ayrıca sebze ve meyve yetiştiriciliği de yapılmaktadır. Hayvancılıkta ise büyük ve küçük baş hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır. İlçe ekonomisi genel olarak tarım ve hayvancılığa dayalı olmakla birlikte, Çiftçiler, buğdayı kendilerine yetecek kadar üretmektedirler. Yaklaşık 6200 çiftçi tütün tarımı ile uğraşmaktadır. DGD kapsamında 2005 yılında 4108 çiftçi müracaat etmiş olup; 145.768.040. YTL ödeme yapılmıştır.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Samsun Asarcık İlçesi

Cumhuriyetten önce adı Biricik olan Asarcık’ın adı daha sonraları Biçincik olmuştur.Asarcık’ın bulunduğu bölgenin genel adı Hisarcık’tır. Şekil itibariyle bir hisarı andırdığı için bu adı almıştır. Son olarak Asarcık adını almıştır. 1877–1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan kaçan Çerkezler bu bölgeye yerleştirildi. Ormanlık alan biçilip iskâna açıldı. Biçmek anlamına gelen Biçincik adı da o günlerde verildi. İskâna açılan bölgede daha sonraları devlet tarafından bir sürü konut yaptırıldı ve Çerkezler bu konutlara yerleştirildi. Cumhuriyetten önce Asarcık ve civarında Rumlar yaşamaktaydı. Rumlar, Kurtuluş Savaşı sırasında çeteler kurup Türklere zarar verince, Atatürk, Samsunlu Topal Süriye adlı bir kişiyi teğmen rütbesiyle bölük komutanı olarak Asarcık ve civarına göndermiştir. Ayrıca Giresunlu Topal Osman da Asarcık’ta Rumlar’la mücadele etmiştir. Savaşın zaferle sonuçlanmasından sonra Rumlar’ın boşalttığı yerlere Türkler yerleştirilmiştir. Daha sonra Karakolda Jandarma eri olan Mehmet Çetin isminde Osmancıklı bir kişi ayağında çarıkla Atatürk’ü karşılıyor. Atatürk ona Asarcık’ta Jandarma Komutanı olup bölgedeki Rumları temizlemesini emrediyor. Mehmet Çetin Asarcık’ta subay olur ve Kavak ilçesine de bölük komutanı olur. Bu bölgede Rumlarla en iyi mücadeleyi Mehmet Çetin verir. Ayrıca 1954 yılında Biçincik köy meydanına (Bu günkü meydan çeşmesi) 2 km’lik yerden su getirtip çeşme yaptırmıştır. Asarcık 1959 yılına kadar köy,1959’dan 1987’ye kadar Kavak ilçesine bağlı bucak olarak yönetilmiştir. Yapılan mahalli idareler seçimlerinde belediyesi kurulmuştur.1987 yılında ilçe olmuştur.1989 yılında ise yerel seçim yapılmıştır. Türkiye’nin en küçük ilçelerinden birisidir Asarcık. Adliye ve polis teşkilatı dışında bir ilçede olması gereken bütün resmi kurumlara sahip bir ilçedir. İlçenin bugün itibariyle nüfusu 18,228 kişidir.

Asarcık Orta Karadeniz Bölgesinde bulunmasına rağmen Karadeniz ikliminin özelliklerini göstermemektedir. Daha çok karasal iklimin özelliklerini gösterir. Asarcık’ta yazlar serin, kışlar soğuk ve yağışlı geçer. Kışı sert geçen Asarcık’ta yazın yayla havası hakimdir.
Ağır kış şartlarından dolayı Asarcık ve köyleriyle sık sık ulaşım güçlüğü yaşanır. Aşırı soğuklarda özellikle geceleri don olayı görülür. Sonbahar aylarında bol bol yağmur yağar, sis olur. Bazen de sert rüzgârlar çatı, çanak uçurtan cinsinden eser. Soğuklar Kasım ayından itibaren başlar, Mayıs ayının ortalarına kadar devam eder. Asarcık, yazları tam yaşanacak bir yer olur. Her taraf yemyeşil olur. Ağaçlar, çimenler, meyve ağaçları... Ne isterseniz bulursunuz.

Asarcık küçük bir ilçe olduğundan geçim kaynakları fazla bir çeşitlilik göstermez.Başlıca geçim kaynakları şunlardır:Tarım,hayvancılık,inşaat işçiliği,ticaret ve ormancılık.
Tarım sektörü diğer sektörlere oranla daha önemli bir yer tutar.Halkın çoğu tarımla uğraşır.En çok buğdaygiller yetiştirilir.Buğday,mısır,fasulye,şekerpancarı,bez elye,sebze ve meyve en çok yetiştirilen ürünlerdir.
Ekilecek alanlar az olduğundan çiftçiler ancak ihtiyaçları kadar ekim yapabiliyor. Kısıtlı sayıda çiftçi satış amaçlı ekim yapabiliyor.Ayrıca toprağın verimi de düşüktür.
Hayvancılık sektörü de önemli bir yere sahiptir.En çok büyükbaş hayvancılık ve özellikle de köylerde yapılmaktadır.İnsanların bir kısmı kendi et ve süt ihtiyacını karşılamak üzere bu işi yapmakta,bir kısmı da bunu ticari amaçlı yapmaktadır.Halin hemen yanıbaşında hayvan pazarı kurulur.Besicilik yaygındır.Özellikle de tavuk besiciliği.
İklim koşulları ve yetersiz şartlardan dolayı inşaat işçiliği rağbet gören bir başka sektördür.Asarcık’ta inşaat işi az olduğundan bu insanların çoğu Ankara,İstanbul,İzmir, Adana ve Rusya gibi büyük yerlere gidip çalışırlar.
Kısıtlı sayıdaki insan da ticaretle uğraşır Asarcık’ta.Asarcık’ta 100 kadar işyeri bulunmaktadır.Bu sayı Pazar anında iki-üç katına çıkabilmektedir.
Ormanlık alanlara yakın olan köylerde ise ormancılık yapılmaktadır.Yakacak ihtiyacını karşılayan köylü,ihtiyaç fazlasını satıp geçimini sağlar.Ormanlarla ilgili yasaklar yüzünden istenilen oranda kesim yapılamadığından bu alan biraz kısıtlıdır.Bunlara uymayan köylüler hakkında cezai müeyyide uygulanmaktadır.
Özellikle son yıllarda fındık bahçeleri de hemen hemen Asarcık’ın her yerine kurulmaktadır.Ayrıca eskiden yüzün üzerinde halı tezgahı mevcutmuş,fakat Pazar payının az olmasından dolayı bu sektör çökmüştür.

Ham maddeler işlemek,enerji kaynaklarını kullanıp yeni mamuller elde etmek için yapılan tüm etkinliklere sanayii veya endüstri adı verilir.

Asarcık küçük bir ilçe olduğundan dolayı sanayiinin pek geliştiği söylenemez.Fakat son yıllarda yavaş yavaş bir kıpırdanmadan bahsedilebilir.

Şuanda Asarcık’ta faaliyet gösteren son teknolojiyle çalışan bir un fabrikası,bir parke fabrikası,bir mandıra ve altı tavuk çiftliği vardır.

AS-UN yani Asarcık Un Fabrikası Avrupa’da uzun yıllar çalıştıktan sonra yatırımını doğum yeri olan Asarcık’a yapmak isteyen Adil Eneş tarafından yaptırılmıştır.Zengin olup da yatımını Asarcık dışında gerçekleştiren çok Asarcıklı vardır.Bu onlara güzel bir örnektir diye düşünüyorum.1997’de üretime başlayan fabrika her kalite unun üretimi yapılmaktadır.Sadece Asarcık’a değil civar ilçe ve illere de pazarlama yapılmaktadır.

Asarcık’ın bir diğer fabrikası ASPARSAN PARKE FABRİKASI’dırBu fabrika .Asarcık’ın ilk sanayii tesisidir.Asarcık ve civar ilçelerinin parke ihtiyacını giderecek kapasiteye sahip olan fabrika birinci sınıf parke üretmektedir.Fabrika karlılık amacından çok verimlilik ilkesine göre üretimi amaçlamaktadır.

Asarcık’ta tavuk besiciliği de rağbet gören bir başka alandır.Asarcık’ta 6 tavuk çiftliği var.Bu kümeslerde yaklaşık olarak yılda 300 bin dolayında tavuk yetiştirilir ve civar piliç fabrikalarına satılır.

Asarcık'ta faaliyet gösteren bir mandıra vardır. günlük ortalama 4-5 ton sütü işleyip beyaz ve kaşar peynir üretilmektedir.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Samsun Ladik İlçesi


2000 nüfus sayımına göre merkez ilçe nüfusu 9086, ilçe genel nüfusu ise 21.997'dir. İlçe genelinde ekonomik hayat, tarım ve hayvancılığa dayanır, yörede dışarı göç olması nedeniyle ilçenin toplam nüfusu azalmaktadır, köylerde genç iş gücü çok azalmıştır.

Ladik, 1414 yılında, Canik Beylerinin Osmanlılara katılmasıyla birlikte Cumhuriyet dönemine kadar Sivas Sancağına bağlı Amasya Vilayeti sınırları içerisinde kalmıştır. Sık sık meydana gelen depremlerden dolayı tarihi kalıntıları görmek zordur.

İlçe 36 (doğu) boylam, 41 (kuzey) enlem dereceleri arasında yer alır, ilçenin yüzölçümü 575 km2 olup, km² başına ortalama 38 kişi düşer. Rakımı 950 metredir. İlçede kara iklimi hüküm sürmekte olduğundan, kışlar uzun ve sert, yazlar ise serin geçmektedir.

İlçenin doğusunda Ladik gölü vardır. Ladik gölünün kenarında belediyeye ait balık lokantası bulunmaktadır. gölden çıkan turna balığı nefistir. Tersakan çayı da bu gölden kaynaklanmaktadır. Göl üzerinde bulunun regülatör su birikimini ve su akışını sağlamaktadır. 1997 Yılından bu yana Temmuz aylarında İlçede Akdağ köylerinde (aktaş köyü) Yayla Şenlikleri düzenlenmekte , bu etkinlik ilçeye ekonomik ve sosyal aktivite sağlamaktadır. İlçenin Hamamayağı köyünde 37 °C’de sıcak su kaynağı bulunmaktadır. Buradaki kaplıca tesisleri Belediye tarafından çalıştırılmakta, yaz aylarında ilçeye ekonomik ve sosyal hareketlilik sağlamaktadır. Genel olarak ilçenin nüfusu giderek azalmakta, ekonomik yaşam zorlaşmaktadır. Ladik Çimento Fabrikası, Ladik Akdağ Su, Ladik Akdağ kimya önemli bazı sanayi kuruluşlarıdır.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Samsun Yakakent İlçesi


Yakakent (eski adı Gümenez/Gümenos) Samsun ilinin bir ilçesidir.

1967 yılında belediyeye kavuşurken 1991'e kadar kasaba, sonrasında ilçe olmuştur. Aynı tarihte Gümenos adı Yakakent haline dönüşmüştür. Balıkçılık ve tütün ön plandaki ekonomi unsurları olsa da yaz mevsimlerinde binlerce turist ilçeye önemli para bırakmaktadır. Aynı zamanda bir Japon şehri olan Kushimoto'nun kardeş kentidir.

Yakakent'in kuruluşu M.Ö.200 yılına dayandırılmaktadır. Bizanzlıların kurduğu bu yerleşim yerinin adı zamanında 'kominos' idi. Kominos yunanca 'kafasız piskopoz' anlamına gelmektedir. Yavuz Sultan Selim, Çaldıran seferi için Trabzona doğru hareket ederken Kominos'u yerle bir etmişdir. Günümüzün Yakakent'i 1800 yılında Gerze'den gelen 3-4 aile tarafından kurulmuşdur. Sonradan buraya yerleşen Türkler adını 'Gümenez'e çevirmişlerdir. 1893-95 yıllarında gerçekleşen Rus işgalinden kaçan doğu karadenizliler ve 1922 yılında Selanik'den gelen mübadillerle Yakakent büyümüşdür. Muhtarlık 1896 yılında , Belediye teşkilatı ise 1 Mart 1963 yılında kurulmuştur. Belediye teşkilatının kurulması ile Gümenez ismi, kıyı şehri anlamına gelen 'Yakakent' olarak değiştirilmiştir. 09.05.1991 tarihinde de ilçe olmuştur.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Samsun Havza İlçesi

Havza, Samsun'un Amasya'ya komşu olan bir ilçesidir. İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerini Karadeniz bölgesine bağlayan yolların kesişme bölgesinde bulunan ilçenin, Kuzeyinde Bafra, Güneyinde Suluova, Doğusunda Kavak, Batısında Vezirköprü, Güneybatısında Merzifon, Güney doğusunda Ladik ilçeleri ile komşudur.Yüzölçümü 788 km². olup, bunun 765 km².si kırsal kesime, 23 km².si ilçe merkezine aittir. Rakımı ise 675 m. dir. Havza'da toplam 79 köy vardır.

İlçenin toplam nüfusu 52.953 olup, bunun 19.385'i ilçe merkezinde 33.568'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır

Havza:

* Samsun'a 84 km.
* Amasya'ya 53 km.
* Merzifon'a 24 km.
* Suluova'ya 15 km.
* V.köprü'ye 29 km.
* Ladik'e 32 km.

İlçeden ulaşım karayolu ve demiryolu ile yapılmakta olup, Samsun-Ankara devlet karayolu ilçe merkezinden geçmekte, Samsun-Amasya-Sivas demiryolunun 5 kilometresi ilçe merkezi sınırları içerisindedir.

Havza”nın isim olarak kökenin Hititlerin Amasya Valisi olan Kavuzhan’dan kaynaklandığı rivayet olunmakta ve bu ismin zamanla halk ağzında ve söyleyiş kolaylığı sebebiyle “Havza” haline geldiği ileri sürülmektedir. Havza’nın tarihi, kuruluş itibariyle çok eskilere dayanmaktadır. Milattan önce 2000’li yıllarda, Kızılırmak ve Yeşilırmak deltaları arasında kurulmuş olup, kuruluşu Hitit Uygarlığı dönemine uzanmaktadır. M.Ö. VII. yüzyılda Samsun’un İonyalılar’ca kıyı kenti olarak kuruluşundan bir süre sonra , Miletliler’in etki alanına giren bölge, daha sonra Kafkaslardan gelen [Kimmerler]’in istilasına uğramış, yapılan savaşlar sonuncunda ise, önce [Persler] tarafından idare edilmiş, Büyük İskender’in Anadolu’yu istilasından sonra Makedon İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir. M.Ö. I.Yüzyılda Roma istilasına uğrayan Havza, daha sonra Roma İmparatorluğu’nun bölünmesiyle, Doğu Bizans İmparatorluğu’na dahil olmuştur.

Havza, 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türk hakimiyetine girmiş ise de [Haçlı Seferleri] sonucu sık sık el değiştirmiştir. XIII. Yüzyılda Selçukluların eline geçen bölge, Selçuklu Hanedanlığının çöküşünden sonra Canik Beyliği’ne ve daha sonra da 1414 ‘de Osmanlı Yönetimine geçmiştir. 1881’ e kadar kadı ve müftü ile yönetilen Havza, 1882’de kaymakam ve belediye başkanı tarafından yönetilen bir ilçe haline getirilmiş, 1925 yılında Amasya’dan ayrılarak Samsun’a bağlanmıştır

25 Mayıs 1919 tarihinde Havzaya gelen Mustafa Kemal Atatürk 13 Haziran 1919'a kadar Havza'da kalmıştır. Bu nedenle Havzalılar Mustafa Kemal Paşa için "Mustafa Kemal Selanik'de doğdu, fakat Atatürk Havzada doğdu" diye bahsederler. 13 Haziran 1919’da Havza’dan ayrılan Mustafa Kemal, 24 Eylül 1924’de ikinci, 18 Eylül 1928’de üçüncü ve son olarak 22 Kasım 1930’da dördüncü kez Havza’yı ve Havzalıları onurlandırmışlardır. 24 Eylül 1924 tarihinde, Havza’yı ziyaretlerinde Havzalılara şu şekilde hitap ederek, Havza ve Havzalıların adını Cumhuriyet tarihimize altın harflerle yazmışlardır: " Muhterem Havzalılar! İlk cür'eti, ilk cesareti gösteren; ilk teşkilatı yapan sizlersiniz. İnkılap ve Cumhuriyet tarihinde kahraman Havza'nın ve Havzalıların büyük bir yeri vardır ". Havza'da Atatürk Anıtı'nın bulunduğu meydanda Atatürk'ün bu sözünü görebilirsiniz. Ayrıca Havza şehir merkezi girişinde Atatürk'ün şu sözü de yer almaktadır: " Havza kaplıcalarında şifayap oldum". Atatürk Havza'da bulunduğu süre boyunca şifalı kaplıcalardan faydalanmış ve sıhhat bulmuştur. Şehrin merkezi bir yerinde "Atatürk Evi" denilen, Atatürk'ün Havza'da bulunduğu zamanlarda kullandığı müze ev ziyaretçilerini beklemektedir.

Havza'nın Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu aşamasında kayda değer bir yeri vardır. Kurtuluş Savaşı'nı başlatan ilk genelge Havza'da yayınlanmıştır. M. Kemal'in Havza'ya geldiği 25 Mayıs tarihi ilçede her yıl bir şenlik havasında kutlanmaktadır.


Kaplıcalarıyla ünlü olan ilçede çok sayıda kaplıca vardır. Kaplıcanın su sıcaklığı 55oC'dir.
 

Top