43 - Kütahya

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Kütahya

Kütahya ilinin konumu

Kütahya ili, Türkiye Cumhuriyetinin Ege Bölgesinde yer alan bir ildir.

Türkiye haritası üzerinde Kütahya


Tarihi

Kuruluş tarihi kesin olarak tesbit edilememekle beraber, tarihi M.Ö. 3000 yıllarına uzanmaktadır. Eski kaynaklara göre Kütahya'nın antik çağlardaki adı Kotiaeon, Cotiaeum ve Koti şeklinde geçmektedir. İl topraklarına yerleşen en eski halk Friglerdir. M.Ö. 1200'lerde Anadolu'ya gelen Frigler, Hitit İmparatorluğunun topraklarına girdiler ve bir devlet olarak örgütlendiler. M.Ö. 676 'da Kimmeler, Frigya Kralı III. Midas'ı bozguna uğratarak Kütahya ve çevresine egemen oldular. Görülen iklim Karasal iklim ve bitki örtüsü bozkırdır.

Alyattes'in Lidya Kralı olduğu dönemde Kimmer egemenliği yerini Lidya yönetimi aldı. M.Ö. 546'da Persler Lidya Ordusunun yenilgiye uğratarak Anadolu'yu istila etti. M.Ö. 334'de Biga Çayı yakınlarında Persleri yenilgiye uğratan İskender yörede üstünlük kurdu. Büyük İskender'in M.Ö. 323'te ölümü ile Kütahya ve yöresi komutanlarından Antigonos'a geçti. M.Ö. 133'de Roma yönetimine girdi. Piskoposluk merkezi haline getirildi.

1071'de Malazgirt Savaşı'nda Alp Arslan'a yenilen Bizans İmparatoru Romanus Diogenes'de tutsaklık dönüşü Kütahya'ya getirildi ve gözleri kör edildi. 1078'de Anadolu Selçuklu Devletini kuran Kutalmışoğlu Süleyman Şah Kütahya'yı da ele geçirdi. 1097'de Haçlıların saldırısına uğradı. II. Kılıç Arslan kaybedilen topraklarla birlikte Kütahya'yı geri aldı. 1277'de II. Gıyaseddin Keyhüsrev Kütahya yöresini Germiyanoğlu Süleyman Şah kızı Devlet Hatun'u Osmanlı Sultanı I. Murat'ın oğlu Yıldırım Bayezid'a verdi. (1381) Germiyanoğulları Beyliğinin toprakları Devlet Hatun'un çeyizi olarak Osmanlılara verildi. (Kütahya ve çevresi dahil) 1402 Ankara Savaşında, Bayezid'i ağır bir yenilgiye uğratan Timur, Kütahya'yı alarak II. Yakup Bey'e geri verdi. Kütahya daha sonra Osmanlılara geçti ve Sancak Merkezi oldu.

Sultan II. Beyazıt'ın zamanında Şah İsmail yanlısı Şahkulu Kütahya'da ayaklandı. Bu isyan 1511 yılında bastırıldı. 19. yüzyıl'da Osmanlı Devletine başkaldıran Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın oğlu Kütahya'yı işgal etti. Sultan II. Mahmut ile imzalanan Kütahya Antlaşması ile Mısır askerleri Kütahya'yı terk etti.

Avrupa'da 1848 ihtilalleri sırasında, Macarlar'da ayaklanmışlardı. Macar Ulusal Hareketi Avusturya ve Rusya tarafından bastırılınca hareketin önde gelenlerinden bazıları 1849'da Osmanlı Hükümetine sığındı. Başta Lajos Kossuth olmak üzere Kütahya 'ya yerleştirilen Macarlar, 1851'e kadar burada kaldılar.

Kütahya 1867'de Hüdavendigar Vilayetine bağlı bir sancak merkezi iken, II. Meşrutiyetten sonra bağımsız bir sancak oldu. Milli Mücadele yıllarında, Ocak 1921'de Çerkez Ethem düzenli ordu çatışmasına sahne olan Kütahya, 17 Temmuz 1921'de Kütahya-Eskişehir Muharebelerinde TBMM Batı Cephesi ordusunun yenilmesi üzerine Yunanlıların işgaline uğradı. Büyük Taarruz'a kadar işgal altında kalan Kütahya, 30 Ağustos 1922'de kurtuldu. 8 Ekim 1923'de Vilayet durumuna getirilmiştir.
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Kütahya İlinin İlçeleri; Altıntaş, Aslanapa, Çavdarhisar, Domaniç, Dumlupınar, Emet, Gediz, Pazarlar, Şaphane, Hisarcık, Simav ve Tavşanlıdır.

Altıntaş: İl Merkezine 34 km. uzaklıkta güneybatı ve doğusunda dağlarla çevrili, Porsuk Çayı ve kollarının suladığı verimli bir ovada kurulan Altıntaş, Frigler zamanda Ağroste ve Zbourcea adıyla anılmaktayken Roma döneminde de Appia merkezli Cerevra antik kentlerine ev sahipliği yapmıştır. Altıntaş yöresinde, katolitik dönem buluntularının yanı sıra Üçhöyük'te ilk Tunç Çağı'na tarihlenen bir yerleşme alanı saptanmaktadır.

Aslanapa: İl merkezine 54 km. uzaklıktaki Aslanapa, çam ve meşe ormanı ile çevrili Muratdağı ve Yellice Dağları ile çevrili verimli Aslanapa Ovasında kurulmuştur. Aslanapa tarihi hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte M.Ö.'ye dayanan çeşitli Medeniyetlere ev sahipliği yaptığı, kültür izlerinden tespit edilmektedir.

Çavdarhisar: Kütahya'ya 57 km. uzaklıktadır. Çavdarhisar antik kaynaklarda Aizanoi olarak geçmektedir. Aizanoi şehri civarının M.Ö. 3 bin yıllardan beri yerleşim yeridir.Erken Bizans döneminde Hristiyanlığın yayılmasıyla piskoposluk merkezi haline gelmiştir. İmparator Hadrianus tarafından yaptırılan Zeus Tapınağı bu ilçededir. Bunun yanında tiyatro. Stadyum, sütunlu cadde, kemerli köprüler, mozaik hamam, mezarlıklar, anıtsal kapılar, dünyada ilk sel felaketini önlemek için inşa edildiği anlaşılan baraj duvarı, ilk borsa binası olarak kullanılmış yuvarlak yapı bulunmaktadır.

Domaniç : Domaniç Kütahya'ya 89 km. uzaklıktadır.Merkezde ve köylerde Roma ve Bizans dönemlerinin özelliklerini taşıyan dua ve mezar taşlarına rastlanmaktadır. Ayrıca, Mızık Çamı ve Devlet Ananın (Hayme Hatun) türbesi bu ilçededir. Domaniç'in doğal güzellikleri: Ebem Çamlığı, Ilıcaksu, Sarıkız, Karagöl Yaylası, Acı- su, Kızınsarayı, Durabey Mağarası, Karaerik Deresi, Kocayayla, Alibey Çeşmesi, Pazar Alanıdır.

Dumlupınar: Kütahya'ya 82 km. uzaklıktadır.Ulusal Kurtuluş Savaşı'ndaki Meydan Muharebesinde, Mustafa Kemal Paşanın karargah yerinin anıt evi, cephede ve cephe gerisinde şehitlerimizin anısına dokuz adet anıt ve şehitlik vardır.

Gazi Emet : Emet, Kütahya'ya 100 km. uzaklıktadır.Şifalı su kaynakları bol olan bu bölge "Termal Turizm Bölgesi" olarak ilan edilmiştir. Eğrigöz kalesi ve doğal mağaraların içerisindeki sarkıt ve dikitler turistlerin ilgi odağıdır. Gencel, Tahtalı, Tetik, Kirazlı, Karataş, Kayı Göleti görülmeye değer yerlerdir.

Gediz: Gediz, Kütahya'ya 90 km. uzaklıktadır. Orman içinde yayla özelliği taşıyan Murat dağı dinlenme yeri olduğu kadar kaplıca özelliği de vardır.

Hisarcık : Hisarcık İl Merkezine 111 km. uzaklıktadır.İlçeye bağlı Hamamköy de Kaplıca ve Yukarı Yoncaağaç Köyünde Ilıca bulunmaktadır. Bu şifalı sular bir çok hastalığa şifa vermektedir.

Pazarlar: Pazarlar Kütahya İl Merkezine 134 km. mesafededir. İlçe doğal güzellikler bakımından oldukça zengindir. Göleti, Sarıyayla ve Akkaya mevkii dinlenmek için oldukça güzel bir manzara oluşturmaktadır.

Simav: Simav, Kütahya İl merkezine 135 km. uzaklıktadır. Simav denilince doğal güzellik olarak Gölcük yaylası, Nadarçam, Gebeoluk, Hisar (Asar), Karşıyaka, Çeyrekçi akla gelir. Simav kaplıca suyu ve jeotermal yönden oldukça zengin bir yerdir.

Şaphane: İl Merkezine 125 km. uzaklıkta, doğuda Gediz, batıda Simav arasında yükselen Şaphane Dağının güney eteklerinde kurulan ilçe tarih sahnesinde sırasıyla Friglerin, İskender İmparatorluğunun, Bizanslıların ellerinde bulunmuştur. 1234 yılında Konya Selçuklu topraklarına katılmıştır. 13.yy.da Selçuklu İmparatorluğunun yıkılması ile Germiyan Beyliğine geçmiştir. Bu bölgede Kütahya ve İlçeleri ile birlikte Osmanlılara çeyiz olarak verilmiştir. 1402 Ankara Savaşı sonrası Germiyanoğullarına verildiyse de 1425 yılında tekrar Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılmıştır.

Tavşanlı : Kütahya'ya 47 km. uzaklıktadır.Tavşanlı'ya 6 km. uzaklıkta Göbel Kaplıcaları suları romatizma, siyatik, cilt hastalıkları, yaraların tedavisi, mide ve bağırsak ülseri, adale ve kemik rahatsızlıkları ve havasındaki bol oksijen bolluğu nedeni ile astım rahatsızlıklarına iyi gelmektedir. Tavşanlı ilçesinde bulunan Zeytinoğlu Kütüphanesi eşsiz el yazması kitaplara sahiptir.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Kütahya Yöresel Kıyafetleri - Kütahyanın Yöresel Kıyafetleri
MAHALLİ KIYAFETLER:
Görenleri hayrette bırakacak güzelliğe ve sanat değerine sahiptirler. En yeni yapılmış olanları bile antika değeri taşır. Canfes adı verilen saf ipekten kumaş, sırma ile elde işlenerek çok ince bir zevkle, değerli bir sanat eseri, tarihi bir eser haline getirilirler. Kıymetleri bilinir, son derece titizlikle korunur, kuşaktan kuşağa aktarılırlar. Ayrıca kadife, yünlü, daha değişik ipekli kumaşlardan yapılanları da vardır. Birkaçını tanıyalım:

Kadın Kıyafetleri:
"Tefebaşı"
Kütahya kadın kıyafetleri içinde ilk sırayı alır. Kırmızı veya mavi renkteki ince ipek veya yünlü kumaştan üç parça olarak dikilir. Ancak uzun entari Çintiyan (Şalvar) ve Fermene adı verilen bu parçalar genellikle üçlü takım olarak giyilmez. Şalvar veya uzun entari üzerine fermene daha yaygındır. Uzun entari içine al gömlek giyilir, bele gümüş kemer takılır.

"Şalvar"
Genelde ''Pullu'' adı verilen ince ipekli kumaştan dikilir. ''Aynalı Pullu ve Süpürgeli Pullu olmak üzere iki çeşittir.Aynalı pullu gümüş sırma ile işlenir.

"Çatkılı"
Hareli kalın saten veya ipek kumaş üzerine simle bezeli olarak işlenir ve dikilir. Siyah, mavi ve mor renkli kumaşlar tercih edilir. Şalvarı entari ve fermeneden oluşur. Şalvar ve fermene, üzeri simli, keskin uçları sağa, sola, aşağı yukarı gelecek şekilde kareli ve bezenmiş, kaidelerin birleştiği noktalara fiyonklar yerleştirilmiştir.

"Yolaklı"
Kiremit kırmızısı, mavi, sarı, beyaz renkten 1-1.5 cm kalınlığında boyuna çizgili kumaştır. Bu kıyafetin tefebaşından daha kıymetli olduğu kabul edilir. Fermene, Şalvar, entari olmak üzere üç parçalıdır.

"Bindallı"
Her renkte hareli, canfes, vb ipekli kumaştan yapılır. Daha çok kırmızı ve pembe kumaşlar tercih edilir. işlemelerde dallar son derece küçük sık ve çoktur. Şalvar ve entari olarak iki parçadır.


Erkek Kıyafetleri:
Erkek kıyafetleri kadın kıyafetleri kadar zengin ve çeşitli değildir. Çuhadan yapılırlar ve zariftirler. Açık maviden Iaciverte kadar bütün mavi tonları tercih edilir . Cepken: Etekleri bel hizasında biten cep- kenlerin önü kapanmaz. Kolları koltuk altına kadar açıktır. Üzeri kaytan kullanılarak çeşitl motiflerle süslenir. Gazeke uzun kollu olup önü kapalıdır Bele kadar iner. Mavi-Iacivert çuhadan yapılır. Üzeri kaytan ile işlenir. Mor çuhadan yapılanı pek makbuldür.

"Şalvar"
Kütahya şalvarı, ege şalvarları içinde belden diz altına inmesi bakımından ayrılır. Mavi ile Iacivert arası tonlar- da çuha kumaştan yapılır. Yanlarda belden aşağıya kadar kıvrımlı bordür halinde kaytan işlemesi vardır.

"Potur"
Şalvara ben- zer. Dize kadar olan bölümü gayet bol, dizden aşağısı bacakları saracak kadar dardır. Kaytan ile işlenir.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
KÜTAHYA ÖRF-ADET-GELENEK-GÖRENEKLERİ
Kütahya çok eski bir yerleşim merkezidir. Tarih boyunca Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Makedonya, Bergama, Bitinya, Roma, Doğu Roma(Bizans), Anadolu Selçuklu, Germiyanoğulları ve Osmanlı Devleti bu bölgeye hâkim olmuşlardır. 107da Selçuklu Türklerinin Kütahya ve çevresini fethinden sonra, Türk-İslâm kültürü yayılmaya başlamış ve eski kültürler unutulmuştur. Kütahya millî ve mânevî değerlere anesine sıkı sıkıya bağlı, buram buram târih kokan bir ilimizdir. Kiraz şenliği, ılıca sefaları, kış eğlenceleri, dinî bayramlardaki hususî havasıyla, mesire yerlerine yapılan hususî gezileriyle, kendisine has düğün âdetleri, zengin folklorü ile Anadoludaki Türk boylarının özelliklerini taşır.

DOĞUMDoğumun ailede yarattığı sevincin eşe dosta duyurulması ve paylaşılması çevresine oturan köklü bir gelenektir. Etrafına kümelendirilen seremon ve törensel geçişler adete protokol gibi esnetilmeden uygulanır. Günlerce süren bir kutlamalar silsilesi içinde sürdürülür. Bebek ve anne için doğumdan iki üç hafta sonra evin misafir ağırlanan odasının baş köşesine normal boyundan daha yüksek bir yatak süslenir. Bu yatak ailenin bebeği için yapılır. Yatağın süsleme malzemeleri ailenin ve yakınlarının çeyizlerinden bir araya getirilen, birbiriyle uyumlu, sim sarma, renkli nakış ve tel kırma tekniklerinde işlenen baş tülbentleri, çevre, uçkur, peşkir, bohçalar, bürümcük çarşaflarıdır. Yatağın dört bir yanına çıta konur. Çıtaların çevresi bürümcük çarşaflar veya benzeri kumaşlarla boğum boğum süslenir. Yatağın arka ve baş yan duvarları ağır işlemeli şalvar kumaşları ile kaplanır. Bu kumaş üzerine ortalanarak sim sırma işli bir bohça hafif eğimler verilerek zemine iğneleyerek şekillendirilir. Bu şekillendirme malzemenin çokluğuna, yapan kişinin becerisine bağlıdır. Genellikle uçları açık S, göbek, kelebek, takke şekilleri ile kompozisyonlar meydana getirilir. Bunlar duyulan sevincin sembolü sayılır. Yatağı ön st ve yan üst kısımları bir baş tülbendinin işli yerleri görünecek şekilde kapatılır. Veya renkli ipek krepler, iğne oyalı danelerin çapraz bükülmesi ile baklava biçimli kafes oluşturulur. Kafeslerin ortasına külte inci ve altın tuğralar asılır. Yatağın bir köşesine gelin tacından- bulunan tac krebinin içine sarımsak, çörekotu ve tuz konularak sıçan denilen nazarlık yapılır ve asılır. Gelin misafirleri ipekli bir kıyafetle karşılar. Misafirlere kahve , çay pasta börek yanında özel yapılmış baharatlı tarçınlı karanfilli sıcak loğusa şerbeti ikram edilir. Doğu yatağı 40 gün ziyaret edilir.

SÜNNET
Anadolu'da çocukla ilgili geleneksel işlemlerden en önemlilerinden biriside sünnet geleneğidir. Çocuklar çoğunlukla okul çağına yakın veya ilkokul yıllarında ergenlik çağına girmeden sünnet edilmektedirler. Sünnet tekli yaşlarda ve tören ise okulların kapanmasından sonra yaz mevsiminde yapılır. Sünnet giysisi tören hazırlıklarının en önemli bölümünü oluşturmaktadır. "Maşallah" işlemeli sünnet elbisesi alınır ve giydirilir. Sünnet evinin misafir ağırlanan odasının baş köşesine normal boyundan daha yüksek bir yatak hazırlanır. Sünnet yatağı da doğum yatağının aynı malzemelerle ve aynı şekilde yapılır. Tek farkı sünnet çocuğunun ilgisini çekecek renkli ve ışıklı süslerin ağırlıklı ilaveleridir.

EVLENMEKütahya İlinde, kız-erkek ilişkileri genelde sınırlıdır. Dünür gezmeden başlayarak gerdeğe kadar düğün hazırlıkları sürerken de bu ilişkiler sınırlılığını korumaktadır.

EVLENME YAŞI ( ÇAĞI ):Erkekler 18-20 yaş civarı, kızlar ise 15 yaş sonrasıyla bu çağa girmiş sayılırlar. Erkek evlat, ailesinden her hangi bir öneri gelmezse ya babasının ayakkabısını kapı eşiğine çivi ile çakmakta yada ayakkabının içerisine tuz doldurmaktadır. Yörede bu evlenme isteğinin bir göstergesi olarak yapılmaktadır.

KIZ GÖRME :Oğlan anası eş, dost arcılığıyla kız aramaya başlar. Aynı zamanda oğlan babasına da bu tür, kız övücü öneriler gelmeye başlar.Yörede eskiden beğenilen kız Hıdrellez günü, düğünlerde oğlana gösterilir. Şimdilerde bu daha kolay olmaktadır. Oğlan annesi sabah erken saatlerinde kız görmeye gider. Ziyaretçilere kahve ikram edilir. Bir bahane edilerek kız konuşturulup kekeme olup olmadığı belirlenir. Kız evi her gelene güler yüzlü gözükür, sunuda kusur ermez.

DÜNÜR GİTME: Görülüp belirlenen kızın evine dünürcü olarak gidilir. Kız elleri öper, sonra kahve getirir. Kahveler içilinceye kadar ayakta bekler. Daha sonra fincanları toplar ve çıkar. Dünürcülerin en yaşlı olanı "Allah'ın emri, peygamberin kavli ile kızınızı oğlumuza istiyoruz" der.Oğlanı över. Kız tarafı zaman ister. Kız anası konuyu babaya açar ve oğlan ve ailesini soruşturulur. Dünür kadınlar tekrar geldiğinde kız anası "bizimkine açtım. Düşünelim" dedi. "Bence Allah kısmet etmişse olur. Amma söz babasında. Bir de erkekler babasından istesin" der.Erkekler kızı babasından isterler.. Onaylanırsa oğlan anasına sırma işlemeli iki tülbentle"ikrar tülbendi" verilir.Tülbentlerin alındığı gün "şerbetin" ne zaman içileceği, kaç kişi olunacağı gibi konularda belirlenir. Bu aynı zamanda "söz kesme"dir.

ŞERBET:Yörede genelde Cuma günü yapılır. Daha önceden kız evine bir akraba ile 40-50 kilo şeker, bir sandık topak şekeri, bir torba şamsi şekeri,1-2 kilo kahve, 1 sepet kağıt şeker ve şeker boyası gönderilir. Çağırılan davetliler sabah erkenden kız ve oğlan evinde toplanmaya başlarlar. Kız evindeki erkek tarafının davetlileri tamam olunca oğlan evinin götürdüğü hoca kız evinin en yaşlısından kızı tekrara ister. Onay alındıktan sonra hoca dua okur. Sonra şerbetler dağıtılır. Şerbetler içilirken oğlan babası yüksüğü kız babasına verir. Kız evi yüksüğü aldıktan sonra "tülbent bohçası"nı getirip hocanın önüne koyar. Hayırlı olsun der. Erkekler için nişan-şerbet Cuma namazına kadar sürere. Erkekler gidince kadınlar eğlentiye başlarlar. Oğlan tarafının getirdiği nişan yemekleri yenir.İkindi namazında herkes dağılır. Kız evi, oğlan evinden gelen konuklar için gidince iki sürahi şerbet doldurup oğlan evine gönderir.

GÖRÜMLÜK:Görümlük yada "mübareke" nişandan bir veya iki ay sonra olur. Oğlan evi haber gönderip "biz gelin kızımızı göreceğiz" derler. Görümlük töreni pazartesi, Perşembe yada Cuma günüdür. Bu günlerden birinde oğlan evi 15 kişilik gruplar halinde kız evini ziyaret edip gelin kızlarını görürler. Kız giyinip herkesin elini öper. Eli öpülen herkes kıza bir şeyler takar. Kız odadan çıkar ve elbise değiştirip yeniden el öper. Ondan sonra tekrar elbise değiştirip su dağıtır. Akrabalarda oğlan evinden getirilen hediye bohçalarını açıp bakarlar ve dua ederler. Öğlende yemek yenir. Kız yeniden elbise değiştirir ve giden konukların ellerini öper Mübareki ise görümlük bittikten sonra kızın yakın akrabaları oğlan evini ziyarete giderler. Kız anası giderken oğlana hediyeler götürür.


DÜĞÜN HAZIRLIKLARI-YÜK:Görümlük ve mübarekiden sonra oğlan anası kız evine giderek ne istediklerini sorarlar. Kız evi için hazırlanan elbise takımları ve dürüler şerbette kız evinin verdiği ağır baş tülbendine sarılarak bohçalar içinde kız evine gönderilir. Yükün arkasından oğlan anası ve çağrılı akrabalar kız evine giderle. Yemekler yenir, çalgılar çalınır, oynanır. Kız evinin hazırladığı çehiz açılır, bakılır. Oğlan evinin yük ve çehizi serilir.Yük bir hafta açık kalır. Yük geldikten 15- 22 gün sonra düğün başlar.

ÇEHİZ ALTI:Sergi indikten sonra okuyucu kadınlar her iki tarafın akraba ve yakınlarına "Salı çehiz altı, Çarşamba kına, Perşembe düğüne buyurun" derler. Oğlan evinin okuyucusu, kız evine giderek, "Salı çehiz altı,, Çarşamba yengelik, Perşembe akşamı güveyi salmaya buyurun" der. Bunlar olurken de tüm mahalleli imece biçiminde kız evinde çeyiz altı yemeklerini hazırlarlar. Her iki tarafta ayrı birer davet verirler. Yemek zamanı önce oğlan evi davetlileri yemeğe buyur edilir. Sonra kız evi davetlileri sofraya otururlar. Yemekten sonra eğlence yapılır.


GELİN-DÖNME HAMAM GELENEĞİ:Şehirdeki bir hamam oğlan evince kiralanır. Düğüne çağrılan kız ve erkek tarafının akrabaları o gün hamamda yıkanırlar. Yıkanmadan sonra çalgılar eşliğinde önge gelin arkada yengeler olmak üzere hamamın şadırvanının etrafında dönerler. Oğlan anası ve yakınları kızın başının üzerinden para ve şeker saçarlar.

AHENK:Salı gece yarısından sonra kadınlar ahenge otururlar. Sabaha kadar çalınır oynanır. Gelin kız birkaç arkadaşı ile bir kenarda dinlenirler.

KINA GECESİ:Ahenkten sonra kalıp gitmeyen kadınlar kına gecesine hazırlanırlar.Oğlan evi davetlileri de oğlan evinde toplanıp, gelirler. Maniler söylenir.Kız yengeleri gelin kıza abdest aldırır ve giydirirler. Kızın başına kırmızı duvağı, tek kocalı, analı babalı ve erkek çocuğu olan yenge takar. Önde çalgıcılar, arkada iki kız yengesinin arasında gelin kız ve ardından kına taşıyan okuyucu olmak üzere odaya girerler. Odada türküler söylenir. Kız kıbleye doğru oturtulur ve kız tarafı gelinin sol el ve sağ ayağına kınasını, oğlan tarafı sağ el ve sol ayak kınasını yakarlar. Kına sarılmadan önce kızın ayak kınalarından alınan parçalar bekar kızların saçlarına "bahtları açık olsun" inancıyla sürülmektedir.Kınadan sonra önce oğlan tarafı sonra kız tarafı pilav ve zerdeden oluşan kına yemeğini yerler ve giderler. Gece kızın elleri ve ayakları kına ile süslenir.


KIZ DÜĞÜNÜ:Perşembe sabahı kız evinde kız evinin davetlileri toplanırlar. Kıza abdest aldırıp, namaz kıldırırlar. Gelin kıza tefebaşı giydirilir. Kızın başı yapıldıktan sonra yüzü yazılır sonra al duvak örtülür. Paça günü oğlan evinde kesilecek olan saçları 30 -40 örgü halinde örülür.

KUŞAK KUŞATMA:Kızın saçı yapılıp yüzü yazıldıktan sonra kız düğününün önemli parçası olan "Kuşak Kuşatma" geleneği uygulanır. Yengelerin oyun ve eğlenceleri sürerken kızın amca ve dayıları gelir. Gelin el öper. Babası veya erkeklerin en büyüğü kemeri gelin beline üç kez dolar çözer ve diğerlerine verir. Herkes bu işlemi tamamladıktan sonra ilk olarak kuşağı kuşatan kuşağı bağlar ve dua eder.

ERKEK DÜĞÜNÜ:Kız evi kız düğünü yaparken erkek tarafında kendi arasında eğlenir. Buna yengelik denir. Damat akşama hazırlanır.

GELİN ALMA:
Oğlan evinin yakınları kız evine giderler. Kız tarafının erkekeleri bu alayı karşılar ve iki taraflı sıralanırlar. Bu arada oğlan anası, yengeler, görümceler arabalarla kız evine gelirler. Kız tarafı karşılar ve lokum ve şerbet sunulur. Gelin kız getirilerek kaynanasının önüne oturtulur. Kız yengeleri dualar ederek çıkarlar. Erkekler gelinin odasına girerler ve kaynana saçı saçar. Oğlan babası kızı kolundan tutup kaldırır ve arabaya binen oğlan yengelerinin yanına oturtur. Çeyiz arabaya yüklenir.Kız evinden ayrılınır Gelin arabadan oğlan yengeleri indirir. Gelin eve girerken hazırlanmış bal ve kaymaktan birer parmak kapının üst ve alt eşiğine sürer. Eve alınır. Kaynana "hoş geldin kızım" der . Yengelerin öncülüğünde erkeke tarafından kadınlar oynar. Geline bakmaya gelinir. Güvey salmaya kalacaklar dışında düğün evinde kimse kalmaz.

NİKAH:Kızın vekaleti alınarak camide veya evde dini nikah kıyılır.

GÜVEY SALMA:Kız evinden iki yenge birkaç genç kadın tepsilerle baklava ve damat için hazırlanmış çamaşırları getirirler. Yengeler kalır, diğerleri gider. Güvey salma töreni ikindi üzeri başlar. Damat ve sağdıçları eğlenirler, yemek yerler.Yatsı namazından sonra erkekler dışarıdan gelerek evin kapısında sıralanır. İmam ve yaşlı kişiler sıranın başında durur. Dua ve ilahiler okunur. Damat el öperek içeri girmeye hazırlanırken arkadaşları şakalar yaparlar. Gerdek sonrası damat sağdıçları hama gider. Gelini yengeler evde yıkar.

PAÇA:Kuşlukta iki üç sofralık misafir toplar ve yemek verir. Akşam "gelin almaya "giden yakınlar gelir, yemek yenir. Gelenler geline hediye takar. Paça denilen toplantıda gelin el öper ve hizmet eder.

KIZ ARDISIRA:Oğlan ve kız evlerinin düğünden sonra birbirlerini ziyaretlerine verilen yemektir. Önce kız sonra erkek evi birbirini yemeğe alır.

MÜBAREKE:
Düğünden sonra kırk gün boyunca akrabalar yeni geline kutlama ziyaretleri yapar buna mübareke denir. Kırk gün boyunca gelin kutlamaya gelenlerin hizmetini görürken her ikramda elbise değiştirir.

BAYRAMLAR

Dini bayramların günleri "kameri takvim" e göre hesaplandığı için, şu an kullanılan takvimde her yıl aynı tarihe rastlamaz. Her yıl onar günlük gerilemeyle gelen ramazan ve kurban bayramları böylece değişik mevsimlerde kutlanabilmektedir. Ramazan bayramı Kameri takvime göre Şevval ayının ilk üç günü, Kurban bayramı ise Zilhicce ayının onuncu gününden itibaren dört gün süreyle kutlanır. Müslümanlık ve geleneksel toplum töreleri, Kütahya'da yaşamı belirleyen öğelerdendir. On bir ayın sultanı, tövbe, mağfiret ve bereket ayı olarak bilinen Ramazan ayının gelmesi ile ayrı bir yaşantı başlar.
Kütahya halkı Ramazanda sadece ibadetle uğraşmak istediği için Ramazan öncesi temizliğini yapar. Ramazan ayında Mukabele denilen Kur'an hatimleri yapılır. Genelde kadınlar evlerde veya caminin kadınlara ayrılan bir bölümünde toplanarak Kur'an okuyan bir kişinin okumasını takip ederler. İftar yemeğinden sonra teravih namazına gidilir.Teravih namazından sonra erkekler kahvelerde veya esnafın dükkanında toplanarak sahura kadar sohbet ederler, kadınlar ise evlerde toplanırlar. Kütahya'da komşuluk ilişkileri hala devam etmektedir. Bunun en güzel örneği Ramazan ayında görülür. Sahur vakti herkes birbirinin ışığına bakıp uyuyup kalanların duvarlarına, camlarına vurularak uyandırılır. Akrabaların yanı sıra komşularda iftara çağrılır.
Ramazan hazırlıkları her yerde olduğu gibi Kütahya'da da güzel bir telaş içinde cereyan eder. Ramazan, oruç ve yemek iç içe olduğu için Ramazan denilince yemek yapmak ve yemek akla gelir. Bu yüzden herkes evinde aylar öncesinden Ramazan için erzak hazırlamaya başlar. Bu hazırlık yazdan reçellerin yapılması, hoşaflık meyvelerin kurutulması ile başlar. Ramazanda değişik yemekler olun diye yazdan sebzeler kurutulur. Pilavlık pirinç, bulgur, erişte ve peynirler hazırlanır. Ramazan hazırlığı için saç üzerinde yufka yapılır. Sahurda erken kalkarak bu yufkalardan kapama, börek, tirit ve cevizli yufka tatlısı yaparak kullanırlar. Sahurda yufkadan yapılan yemekler yanında genellikle haşhaşlı gözleme uzun süre tok tutması bakımından revaçta olan bir yemektir.Kütahya'da iftar yemekleri iftar davetleri halindedir.Ya iftara gidilir yada iftarcı kabul edilir. İlk hafta aile içinde , ikinci hafta akrabalar komşular, dostlar olmak üzere iftara gidilir veya çağrılır. Kütahya'da iftarcı çağırmak varlığa ve zenginliğe bakmaz, gönlü zengin olan herkes bütçesine göre iftarcı çağırır.Kütahya da akşam ezanının yanı sıra Kütahya kalesinden top atılır.
Halk arasında iftar zamanına "top atılmak üzere", "top zamanı" ifadeler kullanılır. İftar yemekleri de ayrı bir özellik taşır. Top atılışı Hisarın bedenleri arasında yapılır. Sofra başında hazır bekleyen aileler önce iftarlıkla oruç açılır. Genellikle hurma, zeytin, tuz gibi ateşte pişmeyen yiyecekler ile oruç açılır. Oruç açıldıktan sonra bir iki lokma reçelden, peynirden oluşan iftarlıklar yedikten sonra diğer odada hazırlanan seccadelerde namazlar kılınır. Namazdan sonra sofraya tekrar oturulur. Yemeğe çorba ile başlanır.Ramazan ilk günü Ramazanı bütün tutmak nasip olsun diye Tutmaç çorbası içilir. İlk Cuma günü yeşil mercimek çorbası yemenin sevap olduğu söylenir. Diğer günler yoğurtlu çorba, tarhana kızılcık, şehriye çorbaları yapılır. Çorbadan sonra ilk yemek et yemeğidir.Et yemeğinden sonra pilav veya su böreği yenilir. Ekmek kadayıfı, baklava veya güllaç tatlısı gelir Tatlıları üzerine baskılık denilen yaprak sarması yenilir. Kütahya'da hala devam eden güzel bir gelenekte Küpecik geleneğidir. İftardan ile yatsı ezanı arasında aynı sokağın çocukları genelde 5-6 kişi bir araya gelip kapı kapı dolaşıp bahşiş toplarlar. Bu arada küpecik şarkısını söylerler.
Çocuklar ev ev dolaşıp kapının önünde söyleyerek bahşişler toplarlar. Genelde para verilir. Paranın yerine fıstık, leblebi, şeker verende olmaktadır.Çocuklar topladıkları para ile bakkaldan yiyecek alarak verilen yiyecekleri topluca yerler. Kütahya'da Ramazan'ın bir başka özelliği de imsak vaktinin top ve ezandan önce minarelerden Salu diye bağırılarak duyurulmasıdır.
Bayram telaşı Ramazan ayının son haftasında başlar. Bütün evler arife gününe kadar temizlenmiş olur. Büyüklerin bayramda giyecekleri çıkarılır, ütülenir, çocuklar için bayramlık alışverişi yapılır. Misafirler için şeker ve çikolata alınır.Bayram günü yemeğe bırakılacaklar için yemekler hazırlanır. Arife gününe pek iş bırakılmaz. Arife günü yıkanmanın sevap olduğuna inanıldığı için ailece yıkanılır. Arife günü ikindi vaktinden sonra kabirler ziyaret edilir. Arife günün en büyük iş bayram tatlısı hazırlamaktır. Komşular bir araya gelip baklavalar hazırlanır.
Nişanlı olanlar ise ramazan bayramında giyilmek üzere bohçalar hazırlar. Erkek tarafı kızın giymesi iç çamaşırından çorabına kadar bir kat giysi yanında bir tepsi baklava gönderir. Kız tarafı da oğlana bayramlık bir kat giysisi bohçalar gönderir. Bayram sabah namazı ve bayram namazı ile başlar. Evde hanımlar sabahleyin ezan vaktinde kalkarlar, ölmüşlerinin ruhuna dua ederler. Erkekler bayram namazından sonra mezarlığa ziyarete gidilir. Bayram sabahı erkekler eve gelmeden evde son hazırlıklar tamamlanır. Evlenmiş evlatlar da baba evine gelerek bayramlaşılır ve kahvaltı yapılır. Bayramlaşmalar başlar. Kütahya'da Kurban bayramı büyük coşku ile kutlanır.Kurban olarak koyun, sığır kesilir. Evinde bahçesi ve bakmaya gücü olanlar daha önceden alırlar ama geneli arife günü alır.Kurban edilecek hayvan sağlıklı olmalısına ve dişi ise hamile olmamalısına dikkat edilir. Kurbanlık arife günü kınalanır ve süslenir. Nişanı aileler süsleyerek kız tarafına bir koç gönderme adeti vardır. Genelde kasap çağrılarak kesilir.Kurban etinin üçte bir kesilen evde kalır. Diğer kısımlar komşu, akraba ve fakir insanlara dağıtılır. Bayram ziyaretlerine gidilir.

HIDRELLEZ

Hıdrellez, bütün Türk dünyasında bilinen mevsimlik bayramlarımızdan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan hıdrellez günü, Hızır ve İlyas Peygamber'in yeryüzünde buluştukları gün olması nedeniyle kutlanmaktadır. Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında hıdrellez şeklini almıştır. Hıdrellez günü, Gregoryen takvimine göre 6 Mayıs eskiden kullanılan Rumi takvim olarak da bilinen Julyen takvimine göre 23 Nisan günü olmaktadır. Halk arasında kullanılan takvime göre eskiden yıl ikiye ayrılmaktadır: 6 Mayıs'tan 8 Kasım'a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım'dan 6 Mayıs'a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 6 Mayıs Günü kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelir ki, bu da kutlanıp bayram yapılacak bir olaydır.
Kütahya'da 5 Mayıs akşamı başlayan kutlamalar sırayla, dileklerin tutulması, çeşitli uygulamaların yapılması, kadınların ellerine kına yakmaları, Hıdrellez ateşinin yakılması gibidir. 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece aileler hiç kimsenin görmeyeceği şekilde evlerinin etrafına haşhaş taneleri serper. Bu taneler sayılamayacağından o evde bereketin çok olacağına inanılır. 5 Mayıs akşamından bütün hazırlıklar yapılır, gruplar oluşturulur. Bazen de bu hazırlıklar bu hafta öncesinden başlamaktadır. O gece okur, ibadet edilir, türlü dileklerde bulunulur.
Hıdrellez gecesi gül fidanlarına, bağ dallarına dilek tutanlar elbiselerinden bir iplik veya parça bağlayarak çeşitli dileklerde bulunurlar. Bu dilekler; bir işin olması, evlenme, şifa bulma, sevdiğine kavuşma gibi dileklerdir.Ev, araba iş yeri isteyenler bunları gül fidanının altına taşlarla resmini bırakırlar. Bir kesenin içine para, diğer kesenin içine bütün yiyeceklerden aşlıklar konularak gül dalına bağlanır. Ertesi gün sabahtan alınan keseler bereket parası ve bereket kesesi diye saklanır. Evin bereketli olacağına inanılır. Hıdrellez gecesi genç kızlar kendilerine ait eşyaları su dolu bir kabın içine atarlar, kaba atılan eşyalar genelde yüzük küpe, düğme, tarak, para 'dır. Geceden gül fidanının altına bırakılan bu kap ertesi gün alınır. Küçük bir çocuğa kaptan birer birer eşyalar çektirilir. Bu arada eşyanın sahibine de maniler söylenir. Kimin eşyası çıkmazsa onun kısmeti çıkmadı diye o kızın başında eğlenir. & Mayıs sabahı erkenden kalkılıp mesire yerine gidilir. Kahvaltı orada yapılır, Eğlenceler başlar. Genellikle kadınlar erkekler, çocuklar ayrı yerlerde eğlenirler. Hıdrellez sabahı gün doğmadan doldurulan suyun şifalı olacağına inanılır.Her derde deva olsun diye yedi türlü ot yenir. Hıdrellez günü ailenin kapısına gelen hiç kimse boş çevrilmez. Gelenlerin Hızır olabileceğine inanılır. Bugün özellikle haramdan sakınılır. Hıdrellezde yapılan yemeklere daha özen gösterilir.Gözlemeler, hamursuzlar yapılır. Ateş yakılarak üzerinden atlanır, etrafında oyunlar oynanır.

YÖRESEL YEMEKLER:

Kütahya'da beslenme büyük ölçüde ev ürünlerine da ya n maktadır. 1960'lı yıll arda "Aşçı dükkanı" denen lokanta kent yaşamına girmiştir. Kütahya'da bu ğday ürünleri, hamurlula r ve süt ürünleri beslenmenin temelini oluşturmaktadır. Ev makarnası dene n erişte, bulgur ve tarhana yörede en çok tüketilen yiyecekler arasındadır. Bağcılığın yaygın olduğu dönemlerde pekmez ve şıra çeşitli biçimlerde kullanılarak, kimi besin gereksinimlerini karşılamaktaydı. Yaygınlaşan kentleşme olgusu giderek bu beslenme biçiminde köklü değişimler yaratm ıştır. Yakın zamana kadar çarşı ekmeği, ev ekmeği ayrımı yapılan Kütahya'da beslenme artık büyük ölçüde Pazar ürünlerine dayanmaktadır. Yazdan biber, fasulye, patlıcan gibi sebzelerin kurutulması geleneği hala sürmektedir. Yerli halk sebze kurutması yanında salça, erişte, bulgur, nişasta, tarhana, turşu gibi genel tüketim maddelerini evde kendileri hazırla maktadır. Haşhaşlı, şibit denen saç pidesi beslenmedeki değişime karşın hala yaygın olarak yapılmaktadır. Kütahya'da böreklerde oldukça çeşitlilik görülmektedir.Gökçümen hamursuzu Şibit, gözleme, ıspanaklı şibit gibi. Günlük yiyecekler arasında tarhana ve bulgur önemli bir yer tutar. Ayrıca kızılcık tahrası yapılma ktadır. Cimcik denilen hamur yemeği yöreye özgü yemeklerin başında gelmektedir.
Kütahyanın mahallî yemekleri zengindir. Meşhur yemekleri şunlardır: Şibit (ıspanaklı börek), mantı, kızılcık tarhanası, cimcik (Mantıya benzer hamur işidir) Üzerine sarımsaklı yoğurt dökülür ve kızgın tereyağ gezdirilir.), labada dolması(ılıbıda dolması veya yalancı dolma da denir. Bulgur pilavını haşlanmış labada yapraklarına sararak pişirirler ve üstüne taze soğan, nâne, hıyar ve süzme yoğurt dökerler.), gözleme, höşmerim, kaygana, kapama, yufka tatlısı, pelüze, dolamber böreği, göveç, küp kebabı, çevirme kebabı ve kuyu kebabı.

YÖRESEL GİYİM:
Düğün, bayram ve hususî günlerde mahallî kıyafetlere rastlanır. Kadınlar, Tefebaşı denilen ince çuhadan yapılmış al veya mavi renkli, motifleri altın suyuna batırılmış gümüş sırma ile gergefte işlenmiştir. Çintiyan denilen şalvar ile fermene ismi verilen cepken veya yâlık ile uzun bir entariden ibarettir.

Erkek giyimi Egenin Zeybek kıyafetine benzer. Başta keçe, külah veya fes; içte kazeke yakasız gömlek, parçalı sallama cepken; altta şalvar ve serpuşu denilen kuşak; ayakta yün çorap, kalçın, mest, papuç veya potin bulunur.

KADIN GİYİM
Anadolu'nun her yanında kendine has folklorik özellikle bölgenin kültürünü yansıtan giysileri vardır. İç Anadolu, Marmara ve Ege Bölgeleri kavşağında bir geçiş noktasında bulunan Kütahya'da özellikle kadın giyimi Anadolu'nun başka hiçbir yerinde olmayan bir farklılık ve zenginlik taşmaktadır. Kütahya, Germiyan Beyliği ve Osmanlı saray giysilerinin etkisi altında en kaliteli renkli ipek işleme, sim sarma gibi tekniklerle kadife, atlas, yünlü mantin kumaşlar üzerine işlenmiş çok değerli kıyafetlere sahiptir. Anadolu'da düğün giysisi olarak bir veya iki çeşit giysi varken, Kütahya'da Bindallı, Yolaklı, Dallı, Eğrimli, Çatkılı, Tefebaşı gibi çok çeşitleri vardır.Bunlar da kendi içlerinde ayrıca üçetekli entari ve şalvarlı olarak ayrı türlere ayrılır. Giyilen elbise giyenin düğündeki durumunu, hangi taraftan olduğunu tanıtır.


Gelin Kıyafeti


TEFEBAŞI:Kütahya düğün giysilerinin en ağırı ve en değerlisidir. Evvelce İran'dan gelen el tezgahı dokuması ipek gibi yumuşak yün kumaş üzerine altın suyuna batırılmış gümüş sırma ile el ve gergef işi ile işlenirdi. Şimdilerde canfes ve ince yünlü kumaş üzerine ipek sarı,beyaz bükme, kesme yassı teller ile işlenerek pullarla ve tırtıllarla zenginleştirilmiş ağır kumaştır.
Tefebaşı takımı iki türlüdür. 1-Tefe başı uzun entari al gömlek üstüne fermene, 2-Tefebaşı şalvar, al gömlek üstüne fermene'dir. Genellikle kırmızı veya camgöbeği mavi renkte kumaş kullanılır. Sırma ipek iplikle işlenir. Aralarına ipek çiçekler ve dallar yapılır.Serape işlemeli tefebaşı, haren denilen tarzda işlenir. İşlemeler verev oluşturarak simetriktir. Kenar bölümlerinde sırmalı kaytan veya ipekten yassı oyalar bulunur.Tefebaşı fermenesi ağır ve ihtişamlıdır, kumaşta renk olarak mor ve al tercih edilir. İşlemesi dökme sırma denilen sırma hiç kesilmeden bütün fermenede dolaşması ile yapılır. Tefebaşı entari, uzun önü açık, iki yan dize kadar yırtmaçlı, kol kapakları geniş ve el üzerine kadar uzamaktadır. Çintiyani, entari şalvarıdır. İçe al gömlek giyir.Gelin başıyla birlikte giyildiğinde gelin giysisi olur, Tefebaşını başı daneli ve üç etekli olarak kız yengesi, şalvar takımlı olarak erkek tarafı yengesi giyer. Gelin Başı, konik külah şeklinde bir karton başlık tel kırma işli taç krebi ile kaplanır. Başlığın görülebilecek ön kısmı elmaslarla süslenir. Dikdörtgen biçiminde kırmızı renkte krep kumaştan bir örtü konik fesin tepesinde büzülerek diğer ucu bel altına kadar uzatılır. Duvağın tüm kenarlarında sarı tel kırma işi vardır, iki yandan gelin teli sarkar.Kıyafetin içine önü ve kol ağızları tel kırma işi al gömlek giyilir. Dizi altın elmas kolye, kütem inci, elmas yüzükler giyimi tamamlar. Bele gümüş kemer takılır.


PULLU:Kütahya düğün giysileri içerisinde ikinci derecede ve Tefebaşından sonra gelen en değerli gelin ve yenge giysisidir.Pullu mantin veya canfes kumaş üzerine ipek ve sırma ile işlenmiş yolaklı biçimde üçetek ve şalvarlı olmak üzere 2 çeşidi vardır. İşleme şekline göre de aynalı pullu, süpürgeli pullu vardır.
Aynalı Pullu, canfes kumaş üzerine gümüş sırma ile işlenir. Sırma tek sıra olmayıp üç dört sıra halinde gergefte tespit edilmiş kumaş üzerine uyumlu kıvrımlar ile dal ve çiçek oluşturacak şekilde iple kumaşa tutturulur. Dal ile çiçeklerin başlangıç noktalarında camgöbeği veya gök mavisi oval canfes kumaş aplike edilir.Gömeçlerin etrafındaki sırma dal ve çiçekler diğer gömeçten çıkan dallara kadar uzanarak, birbirine değmeden sonlandırılır. Düğünlerde erkek tarafı yengeleri giyerler. Süpürgeli Pullu, aynalı pulludaki dal ve çiçeklerden daha geniş, süpürgeye benzer ve elips olmayan gömeçler işlenir Uç kısımlarına pul, tırtıl işlenir. Gelin ve kız yengelerinin elbisesidir.

DİZİBAĞLI: Çok sevilen, halk tarafından çok tutulan ve en eski giysilerinden biridir. Kadife, mantin, çuha kumaş üzerine işlenir.Çuha kumaşta erguvan, siyah ve mavi, kadifede fes rengi tercih edilir. Şalvarı çok uzun olmayıp bele sokulmaz. Belden itibaren yanlardan sırma kordonların ikiye bükülerek tutturma tarzında işlenen bordürler her iki diz üzerine gelerek yanlara doğru ahenkli bir motifle açılım gösterir. Paçaların kenarına sim kaytan süslemektedir.İçe giyilen gömleğin kol uçları, fermenenin işlemesi göğüsten başlayarak yan ve sırtına dolaştıktan sonra omuz başlarından kol üstüne dökülür.kol uç kısımları içe doğru girintilidir.Diğer fermenelerden farklıdır. Giysi çok genç gelinler ve kızlar kına ve çeyiz altı törenlerinde giyerler. Küçük kızlar kınada, el yakma töreninde giyilir.

ÇATKILI:Giysi şalvar ve fermeneden oluşur. İpekli veya kadife kumaş üzerine kol, yaka ve paçaları bordürlü, birbirini çapraz kesen ve araları çiçek demeti olan sim sarma dival işlenmektedir. Kumaş olarak siyah, mor, lacivert renkler tercih edilir. İçine al gömlek giyilir. Bu giysi yengeler ve düğün evinin akrabaları tarafından giyilir.

EĞRİMLİ:Siyah, lacivert veya mor kadife üzerine kıvrımlı dallarla işlendiği için bu adı almıştır. Şalvarın yan ve ön ortaları boydan boya kıvrımlı dallar, diz hizası ise açılan çiçek motifleriyle kaplıdır. Bu motifler sim sırma dival tekniği ile işlenmiştir.Üste yine kıvrımlı dalların 45 derecelik açı ile eğik ve sık yerleştirilmesiyle işlenen sarka giyilir. İçine kırmızı ipekli kumaş üzerine yaka, ön ve kol ağızları tel kırma işli al gömlek giyilir. Başa ise kıyafetle uyumlu iğne oyalı dane örtülür.

DALLI:Kütahya düğün giysilerinin en hafif türlerindendirler. Hareli, atlas, mantin, kadife kumaşlar üzerine işlenir. Mor, lacivert, siyah koyu yeşil renkler tercih edilir. Paçanın etrafına sim kaytan geçirilir, hemen üstünde ince sim dalların arasından yukarı doğru düzenlenmiş çiçek demeti, sağda ve solda büyük sırma dallar, şalvarın bütününde aralıklı küçük dallar serpiştirilmesiyle yapılır. Her dal ayrıdır. Dallar birbiriyle bağlantısız, biriyle uyum içindedir. Dallar yaklaşık on santimetre kadardır. Dallı takım; şalvar ve fermeneden oluşur.Şalvar ve fermene işlemesi, birbirini tamamlayıcı durumda ve aynı dallar işlidir. Şalvarın içine al gömlek giyilir. Takı olarak dizi altın, külte inci, elmas takılır. Düğünlerde kıyafet değiştirilmektedir. Gelin yengelerinin ikinci kıyafeti olarak giyildiği gibi gelinin arkasından baklava götürenler tarafından da giyilir

 

Suskun

V.I.P
V.I.P

SÜS VE TAKI:

Kütahya'da süs ve süsleme takıları önemlidir. Takılarda altın çok önemlidir. Altının yanı sıra inci ve elmas ayrı bir özellik gösterir.Merkezde baş sadedir. Gelin başı elmas taşlarla süslüdür, diğerleri oyalı dane (yazma) kullanırlar.Oyalı daneler kare şeklindedir.Günlük kullanılan yazmaların çevresi boncuklu ve mekik oyalı özel günlerde kullanılan yazmaların çevresi iğne oyalıdır.Oyalı yazmalar elbisenin ağırlık ve zenginlik türüne göre seçilerek kullanılır. Tefebaşı elbisesi üzerine Fermene oyası, Pullu elbisesi üzerine Gül oyası, Eğrimli ve Çatkılı elbiselerin ise zerren kadeh oyası, Dizibağlı, Dallı ve diğer sırmalı elbiseler de ise Hıyar çiçeği oyası, Züla sümbül oyası, Menekşe oyası, Küpeli oyası, Gönül dolabı oyası olan yazmalar kullanılır.Boyundan göbeğe kadar uzanan sıra altın takılır. Bu altınların ortasına dövme beşibirlik takılır.Altının dışında elmas gerdanlık veya kültem inci takılır. Bele gümüş kemer takılır.

ERKEK GİYİM
Geçiş noktasında bulunan Kütahya'da erkek giyiminde de kendine özgü özellikler vardır. Şehir merkezi ve ilçeler arasında farklılık görülmekte ilçeler çevre merkezlerden etkilenmişlerdir. Merkezde kadın giyimindeki saray etkisi erkek giyimine de yansımıştır.Karasal iklimin hüküm sürmesinden dolayı erkek kıyafetleri yünlü ve kalın koyu renk kumaşlardan yapılmaktadır.

KELEPOŞ:Serpuş da denilen külahımsı başa giyilen takkedir.Sivri ucundan başlayarak çevresi oyalı ve desen işlidir.

FES:Bordo renkte püsküllü başlıktır. Çevresine ipek kumaştan poşu veya işli sarık sarılır.

POŞU:ipek yada ipek cinsi kumaştan kare şeklinde kelepoş veya fesin çevresine sarılan uları püsküllü ve ince veya kalın çizgili örtüdür.


Bedene giyilenler

Mintan, gömlektir. Kalın pamuk veya yünlü yolaklı çizgili ve renkli kumaştan dikilir. Önü yarısına kadar yırtmaçlı ve kol ile ön yırtmaç bölümlerin üzeri kaytan işlidir.

Aksesuarlar
İşlemeli peşkir:El temizliği için kullanılan pamuklu kumaş üzeri işlemeli örtüdür.

Köstekli Saat:Gümüş ve üç parçadan oluşur. İlk parça boyuna takılır, ikinci parçaya saat talır, üçüncü parça silahlığın sol tarafından üstten sarkılır.

Tütünlük:Gümüş tabakadır.Deriden bir kemerle omuzdan takılır.

Piştov:Tabancadan büyük silahtır.

Saldırma:Silahlıkta taşınan kılıcın bir türüdür.

Cepken:Yörede gazeki denir. Gömleğin üzerine Camedanın altına giyilen kalın kumaş dikilen vekol ve ön kısımları kaytan işli giysidir. Uzun kollu ve bel kısmı kuşağın altında kalacak ve tam bedene oturacak şekildedir

Camedan:Kartal kanadı da denir. Bedenin en üstüne giyilen camedan, koltuk altları cepken görünecek şekilde açıktır .Omuzları kartal kanadına benzer, tamamı işlidir.İşleme özelliği nedeniyle kumaşın rengi görünmez. İşlemesi düzgün yapılan camedan yere konduğunda hiçbir yeri kırılmadan dik durur.Camedanın ihtişamı giyeni de heybetli gösterir.
Bel altına giyilenler

Elifi Don:Koyu renkli kalın yünlü kumaştan dikilen ağlı uzun şalvardır. Dize kadar bol, dizin alt bölümü bacakları tam saracak şekilde dar dikilir.Ayak bilek kenarları yırtmaçlıdır Kenar an bölümleri burma kaytan işlidir.Gazeki altına giyilir. Günlük giyilmektedir.

Potur:Koyu renk kalın yünlü kumaştan genellikle cepken kumaşından diz altına kadar uzanan yanları kaytan işli ağlı şalvardır.Potur giyilmesi durumunda diz görünmeyecek kadar tozluk giyilir.

Bele giyilen
Şal:Bele geniş yollu yünden dokuma Lahuri, Acem, Hint, Kabaşal kuşaklar sarılır

Silahlık:Şalın üzerine giyilen çok cepli dikdörtgen biçiminde dört köşesi önden saracak biçimde ve arkadan kemerleri ile bağlanan koruyucu özelliği olan ve malzeme koymadan kullanılan bir giysidir. Silahlık kalın gres deriden yapılır. Katlarına veya ceplerine ihtiyaç olabilecek bütün eşyalar konulabilir.

Ayağa giyilenler

Tulumbacı Yemenisi:Ucu sivri, deriden yapılmış ayakkabıdır. Yemeninin üzerine tozluk giyilmektedir. Bunun uanında uzun konçlu lapçın, mest ve kalçın giyilmekteydi.

Çizme:Kalın deriden körüklü ve körüksüz olmak üzere iki çeşidi olan ayakkabıdır.Genelde efe ve zeybekler giymekteydi.

Tozluk:Lapçın, çarık, kalçın ve mest üzerine geçirilerek ayak bileklerinden dize kadar uzayan bir giysi tamamlayıcısıdır. Şalvarın aynı kumaşından kumaşın rengi görünmeyecek şekilde işlidir.

Çorap:Yünden örme çoraptır. Rengi genelde sade ve diz boyundadır.

HALK OYUNLARI VE FOLKLOR:
Ege, Marmara ve Orta Anadolu müzik ve halk oyunları karışmıştır. Ege bölgesinin tesiri daha ağır basar. Zeybek türü oyunlar oynanır. Kütahya halk oyunları Zeybek grubuna girmektedir. Kaşıkla oynanır. Ege Zeybeği'nden küçük farklarla ayrılır. Ege'de zeybek dairesel formda oynanırken, Kütahya'da hem dairesel hem çizgisel oynanır. Zeybeğin temelinde tek başına, mert, cesur, savaşçı bir erkek vardır. Üretken, koruyan, iyi ahlaklı, vakur ve adaletli zeybek başı, Anadolu insanının temsilcisidir. Kadın ve erkekler tarafından oynanışı farklıdır. Erkek zeybeği ağır, hızlı. kırık diye üçe ayrılır. Tek başına oynanabildiği gibi 2,4,6'lı grup olarak da oynanır. Kadın oyunları tek başına ve tek oyunla biten (Yasemen Dalı ), yengeler oyunu, gelin (Paça günü) oyunlarıdır ki kaşıksız oynanır. Paça günü gelin oyunda bereket simgesi arpa saçar. Arka arkaya 3 oyun oynanır : Ahmet Bey, Gar mı Yağdı, Tıpır tıpır veya Yoğurdum Var, A Hamamcı, Hop Şimidallı şeklinde gruplaşan oyunlar ağırdan hızlıya doğru oynanır. Cuma günleri toplanılan ve "Kızlar içi" denen eğlentilerde, kına eğlencelerinde zengin süs takıları ve giyitleriyle tekrarlanan oyunlar bir yandan da genç kızlara öğretilir. Oynamayı bilmeyen, endamlı yürüyemeyen kızlara "Hiç mi Cuma debleği görmedin" denir. Erkeklerde ise yaren denilen gezeklerde tekrarlanan oyunlar gençlere hem öğretilir hem oynatılır. Kütahya'da gezekler tüm canlılığıyla devam etmektedir.
 
Top