3 Elma

SizinSesiniz

~~Şimdi Susma Vakti~~
Özel üye
Bir yaz günüydü. Yaz ayına daha yeni girmemize rağmen hava öyle bunaltıcıydı ki anlatamam. Bir anlık düşünceyle uzandığım koltuktan fırladım üstümü değiştirip kendimi dışarıya attım. Evin az aşağısında bulunan genellikle ise sevgililerin takıldığı havuzlu parka gelip ilk banka oturdum. Üzerimde rengi solmuş çizgili tişörtüm, ayağımda ise rengi solmuş uzun zamandan beride çıkartmadığım o yırtık kot pantolonum vardı. Saçımın sakalına karışmasından olacak ki herkes yanımdan korkulu gözlerle geçiyordu. Oysaki ben ne dilenci ne de bir serseriydim. Birden zarif narin bir sesin “Merhaba oturabilirmiyim?” demesiyle kafamı bankın sol yanına çevirdim. Kısık ve titrek bir sesle “Tabi. Tabi ki buyurun oturabilirsiniz ” dedim. Teşekkür edip yanıma oturdu. Uzun bir süre sessiz kaldıktan sonra bana elini uzatarak “Benim adım Güzin ya senin ki” dedi. Ben yine kısık ve titrek bir sesle hafifte utanmış olacağım ki “Memnun oldum benimde adım Cem” dedim. Yaklaşık 2 saate yakın muhabbet ettik ve “Artık benim kalkmam gerekiyor. Tekrardan tanıştığıma çok memnun oldum Cem. Seni bir daha nerede görebilirim? Hatta seni tekrardan görebilir miyim desem daha doğru olur” dedi. Bende tatlı bir tebessümle “Eğer sana da uygunsa yarın saat 3′te yine burada görüşebiliriz” dedim ve ikimizde birbirimize arkamızı dönerek bulunduğumuz yerden uzaklaştık. Ben eve gitmeden önce bir iki dükkâna uğradım ve üstüme başıma yeni kıyafetler aldım, berbere gidip birbirine karışmış saçımı sakalımı kestirdim. Eski insanlarında dediği gibi adama benzemiştim. Saat 8′e çeyrek vardı eve geldiğimde. Karnım çok açtı ama canım hiç bir şey yemek istemiyordu. Bugün tanıştığım kişiden hoşlanmıştım, çok güzel muhabbeti vardı. Bir bülbül misali konuşuyor, Tabiri yerinde gül gibi kokuyordu. Ben ise onca varlığımın olmasına karşın bakımsız biriydim. Aynanın karşısına geçip düşündüm insanların o halimle benden korkması gayet normal gelmişti.

Işıkları söndürdüm ve yatağıma uzandım hala aklımda Güzin vardı. Acaba o da beni düşünüyor muydu? Acaba benim o halime acıdığı için mi yanıma oturmuştu. Yoksa benden o da hoşlanmış mıydı? Bu soruları düşünerek uyumuşum.

Uyandığımda Güneş yeni doğmuştu, kuşların cıvıltısı içimi huzurla doldurmuştu. Kendimi bugün her zamankinden daha mutlu ve daha özel hissediyordum. Fakat bir türlü saat geçmek bilmiyordu. Sanki saatlerin hepsinin pili bitmişti hiç biri hareket etmiyordu derken kapım çaldı bir anlık düşünceyle Güzin’in geldiğini sandım ama evimin adresini bilmiyordu. Hızlı adımlarla kapıya koştum Gelen üst kat komşum olan sevimli, tatlı Ayşe teyzeydi. Beni, ölen oğluna benzettiği için çok seviyordu. “Günaydın oğlum. Börek yapmıştım sana da getirdim soğutmadan ye” dedi ve ben teşekkür ettikten sonra yanağımı okşayarak merdivenleri çıkmaya başladı. Beni o bakımsız halimle tek seven kadın Ayşe teyzeydi. Aslında yaşı 50 bile yoktu ama geçen zaman erken yaşlanmasına sebep olduğunu söylerdi. Kapıyı kapattıktan sonra taze sıkılmış meyve suyumu doldurup masaya geçtim ve o lezzetli börekleri yemeğe başladım.

Saat artık 2 olmuştu. Banyoya girdikten hemen sonra aldığım o kıyafetleri giydim, Parfümümü sıktım.

Buluşmamıza daha yarım saat vardı ama ben heyecandan evde duramadığım için yola koyuldum. Yavaş hareketlerle ilerlemeye başladım. Saat 3′e 5 varken ben ordaydım 2 dakika sonrada Güzin yanıma geldi fakat bu halimle tanıyamadığı için

dikkatlice beni süzdü. “Merhaba Güzin ben Cem. Sanırım tanıyamadın” dedim. Hafiften şaşkınlıkla ve gülümseyerek “Cem! Ne kadar değişmişsin. Sen dün gördüğümden daha da fazla…” Derken “Evet. Seni tanıdıktan sonra kendimi değiştirmeye karar verdim” sözleriyle lafını yarıda böldüm. Aslında yanında utanıyordum ama onunla da konuşmak istiyordum. Birden Güzin’e “Bir şeyler içelim mi?” Diye soru sordum. Evet, anlamında gülümseyerek kafa salladı. Bende peki o zamansa aşağıda güzel bir yer var oraya gidelim dedim. Güzin’le beraber oraya doğru ilerlemeye başladık. Güzin; sarışın, mavi gözlü, selvi boylu biriydi. Ben ise esmer, yeşil gözlü Güzin’den ise biraz uzun boyluydum. Güzin’le beraber ahşap kaplı kafeye gelmiştik. Ufak ama şirin bir yerdi. Saatlerce konuştuk, güldük, eğlendik. Artık kalkma vaktimiz gelmişti. Hava kararmıştı sokak ışıkları çoktan yanmıştı.

Yürüyerek evinin önüne kadar geldik. Kapısının önünde de uzun bir sohbet ettikten sonra yarın için buluşma kararı aldık.Bu buluşmaların devamlı arkası geldi. Onsuz hiç bir vaktim geçmez oldu. Her gün buluşur, gece olup evlere dağıldığımız zamanlarda ise telefonda saatlerce konuşur olduk.

Artık birlikteliğimizin üçüncü senesi olmuştu.Ben onu kendimden bile daha çok sever, rüzgâr saçına değse kıskanır olmuştum ve emindim o da beni seviyordu.

Hafiften rüzgârlı olan bir günün akşamında yine o küçük, şirin, ahşap kaplı kafeye gittik. Birer bardak bir şeyler içtikten sonra, “Hadi kalkalım burası beni sarmadı” dedim ve ilk tanıştığımız parktaki banka oturduk. Güzin’e dönerek, “Sakın lafımı bölme şimdi ben konuşacağım sen dinleyeceksin “dedim ve devamını ” Seninle ilk başlarda çok eğleniyordum. Zaman geçirmek çok hoşuma gidiyordu” sözleriyle cümlemi tamamladım. Güzin şaşkınlık dolu gözleriyle bana bakıyordu söylediklerime bir anlam getirmeye çalışıyordu. Fakat ben yine devam ettim.” Evet. Senin ile burası ilk buluşma yerimiz artık son buluşma yerimiz olacak. Her gün seninle burada buluşuyoruz değil Güzin” dedim. Sadece kafa salladı bir şeyler anlamıştı gözleri dolmuştu çünkü. Gözyaşlarının sel olup akması için cümlenin sonunu bekliyordu. “Titrek ses tonuyla evet Cem. Evet, seni dinliyorum” dedi. “Güzin kusura bakma ben senin ile sevgili olmak istemiyorum evet seninle bu park olsun şu şirin kafe olsun güzel zamlarımız geçti. Evet, eğleniyordum, burada zaman geçirmek çok hoşuma gidiyordu. Dedim ya burası seninle ilk ve son buluşma yerimiz çünkü artık senin ile burada buluşmayacağız. Güzin bu son sözüm iyi dinle. BENİM İLE EVLENİRMİSİN. Eğer evet dersen sevgili olmayacağız karım olacaksın seninle bu parkta eğlenmeyeceğiz, zaman geçirmeyeceğiz hatta bu parkta buluşmayacağız. Sabah beraber aynı yastıkta, aynı yatakta uyanacağız “dedim. Güzin ayrılık korkusuyla dolan gözyaşlarını sevinç gözyaşlarına bıraktı boynuma sarıldı “Evet. Evet, senin ile evlenirim. Sevgilin değil karın olurum. Sadece belirli saatlerde değil her gün yanında olurum” dedi.



Ve şimdi ben 43 Güzin 38 yaşında. Hayat ne garip aşkın nerden geleceği hiç belli olmaz…



Bu Hikâyede Gerçek Hayat İle Hiç Bir Bağlantısı Yoktur Sadece Gökhan S.....’in Kaleminden Bir Hikâye. Hani Atalarımız Demiş ya Her Hikâyenin Masalın Sonunda Gökten Düşer Üç Elma. Biri Düşsün Hikâyenin Kahramanlarına, Biri Düşsün Bu Yazıyı Okuyanlara, Biri Düşsün Umutlarını Kaybetmiş, Düşlerini Satmış İnsanlara. Diyeceksiniz Neden Düşmedi Bir Tanesi de Sana. Hikâyeleri Yazdığım Sürece Elbet Biri Düşer Bana. Teker Teker Teşekkürler Bu Hikâyeyi Okuyanlara…


Bazı Hatalar Varsa Affola.



~ALINTI~
 

SizinSesiniz

~~Şimdi Susma Vakti~~
Özel üye
Güzel ve mutlu sonla biten bir hikaye.Arada bu tarz yazıları okumak lazım.Teşekkürler SizinSesiniz

:) Okuduğunuz İçin Ben Teşekkür Ederim. :)

Paylaşımına sağlık ne güzel bi hikaye:)
Düşen elmalardan birini aldım kendime :rolleyes:

:) Beğendiğiniz İçin Teşekkür Ederim. :) Yazarın Öyle Bir Kaç Tane Daha Hikayesi Var. Onları Zamanı Geldiğinde Paylaşırım. :)
 
Top