26 - Eskişehir

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
GENEL BİLGİLER

Yüzölçümü: 13.652 km²

Nüfus: 641.057 (1990)

İl Trafik No: 26

İsa'dan önce birinci bin yılda Porsuk Nehri kıyılarında Frigyalılar tarafından kurulan Eskişehir Türkiye'nin en önemli yol kavşaklarından birisidir.

Yunus Emre, Nasrettin Hoca gibi tarihi kişileri yetiştiren Eskişehir Lületaşı, çeşitli haslıklara iyi gelen sıcak su kaynakları ile de ünlüdür.

Eskişehir kültürel zenginliği kadar doğal güzellikleri, mutfağı ve alışveriş olanakları ile önemli bir turizm çekim merkezi olmayı hedeflemektedir.

İLÇELER:

Eskişehir ilinin ilçeleri; Alpu, Beylikova, Çifteler, Günyüzü, Han, İnönü, Mahmudiye, Mihalgazi, Mihalıççık, Seyitgazi ve Sivrihisar'dır.

Seyitgazi: Zengin bir tarihi olan Seyitgazi'nin 18 km. güneydoğusunda, Bardakçı köyünde, güneye inen antik yol üzerinde Roma Çağı'nda kurulmuş, Bizans Çağı'nda da önemini korumuş bir dini merkezi olan Santabaris antik kenti bulunmaktadır.

İlçenin Üçler tepesinin doğuya bakan yamaçları üzerinde 150 m. yüksekliğindeki 1207-1208 tarihlerinde 1.Alaattin Keykubad'ın annesi Ümmühan Hatun tarafından yaptırılan Seyyit Battal Gazi Külliyesi (cami, türbe ve imarethaneler) yer almaktadır. 1511-1517 tarihleri arasında Osmanlılar tarafından eklenen medrese binaları ilçenin tarihi dokusunu zenginleştirmiştir. İlçeye 7 km. uzaklıktaki Arslanbeyli Köyü'nde yer alan Sücaeddin - i Veli Türbesi, İki Çeşme mahallesinde Selçuklu Hamamı'nı önemli tarihi eserler arasında saymak mümkündür.

Han: Eskişehir'e 86 km. uzaklıkta antik yol üzerinde bulunan ilçe Romalılar tarafından kurulmuştur. Bizans Çağı'nda dini bir yerleşme alanı olan ilçede toprak altındaki yumuşak kaya mezarları bulunmuştur.

Sivrihisar: Zengin bir tarihi olan ilçe Hitit, Frig, Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu dönemlerinin önemli merkezlerinden birisi olmuştur. Anadolu Selçukluları döneminde bir uç beyliği olan ve önemli bayındırlık çalışmalarının yapıldığı kentte o dönemde yapılan eserlerden (8 cami,16 mescit, 5 hamam,1 kervansaray, 2 kümbet, 8 çeşme ve 1 sübyan mektebi) pek azı günümüze ulaşmıştır.

İlçenin en önemli tarihi eserlerinden birisi olan Haznedar Cami ilçe merkezindedir. Anadolu Selçuklularından Hazinedar (Maliye Nazırı) olan Necibiddin Mustafa'nın kendi adına yaptırdığı caminin içerisi minyatürlerle doludur. Merkezde yer alan diğer bir önemli camide Selçuklu mescidi yıkılarak Hicri 898 yılında Şeyh Baba Yusuf tarafından yaptırılan Kurşunlu Camisi'dir. Caminin zarif bir minaresi ve önünde çeşmesi vardır.

Sivrihisar'ın 16 km. doğusunda Ballıhisar köyünde yer alan Pessinus Şehri bir Frig yerleşmesidir. Kent Romalılar döneminde de önemini korumuştur. Çağında büyük ve tanınmış bir şehir olan Pessinus ticaretin yanında tanrıça Kybele ve Attis için yapılan ayinleri ile de ünlüydü.

NASIL GİDİLİR?

Karayolu: Otogar şehir merkezine yaklaşık 2 km. uzaklıktadır. Bütün Belediye Otobüsleri ile şehrin her semtinden Otogara ulaşılabilmektedir. Ayrıca firmaların özel servisleri de bulunmaktadır.

Otogar Tel: (+90-222) 227 88 00 - 227 88 01

Demiryolu: Eskişehir'in demiryolu ulaşımı'da vardır.

İstasyon Tel: (+90-222) 225 55 55

GEZİLECEK YERLER

Geleneksel Eskişehir Evi

Nasrettin Hocanın Evi: Dünya mizah edebiyatında önemli bir yer tutan fıkralara sahip Nasrettin Hoca 1208 yılında, Sivrihisar'ın Hortu Köyü'nde doğmuştur. Eskişehir' in Sivrihisar İlçesi ve Hortu Köyü'nde her yıl Nasrettin Hoca'yı anma şenlikleri ve adına halk edebiyatı seminerleri düzenlenmektedir.

Müzeler

Eskişehir Arkeoloji Müzesi

Adres: Akarbaşı Mahallesi

Hasan Polatkan Bulvarı No: 86

Tel : (+90-222) 230 13 71

Faks : (+90-222) 230 17 49

Atatürk ve Kültür Müzesi

Osmanlı Evi Müzesi

Yunus Emre Müzesi

Adres: Mihalcık İlçesi Yunus Emre Beldesi

Yunus Emre Mezar ve Külliyesi

Tel/Faks : (+90-222) 647 50 31

Seyitgazi Müzesi

Adres: Seyyid Battalgazi Külliyesi

Seyidgazi - Eskişehir

Tel: (+90-222)671 30 82 - 671 30 38

Fax: (+90-222) 230 30 17

Eskişehir Valiliği Lületaşı Müzesi:

Müzede pipoların yanı sıra lületaşından işlenerek yapılan takılar, hatıra ve kullanım eşyaları ile ulusal ve uluslar arası yarışmalara katılan heykelcikler yer almaktadır. Müzede ellinin üzerinde sanatçıya ait dört yüz eser sergilenmektedir.

Tel: (+90-222) 233 05 82

Örenyerleri

Frig Vadisi: Antik kent Eskişehir'e 90 km. uzaklıkta Han ilçesine bağlı olan Yazılıkaya Köyü bitişiğinde yer almaktadır. Vadide Frig Krallığı, Lidya Krallığı ve Pers İmparatorluk döneminde üç ayrı yerleşme evresinin bulunduğuna ilişkin birçok temel ve yapı kalıntısına rastlanmıştır. Diğer yandan, Midas Anıtı'nın çevresinde akropol üzerinde bir kentin varlığına ilişkiler bulgular saptanmıştır.

Kayalık bir platform üzerine kurulmuş ve Erken Tunç Çağlarında yerleşim görmüş olan Midas (Yazılıkaya) Friglerin dini merkezi olmuştur. Antik şehirde Hitit kültürüne ait kendi stilleri ile yaptıkları kaya kabartmalarına rastlanmıştır. Hititlerden sonra Frig kenti olarak gelişen Yazılıkaya'da Frig kültürüne ait kale duvarları, yerleşim yerleri, kaya kabartmaları, kaya anıtları, su sarnıçları, sunak yerleri, karlıklar, kaya mezarları, basamaklı anıtlar, nişler, antik yollar olmak üzere 33 adet eser bulunmaktadır. Bunlar doğa koşullarından dolayı yıpranmış olsalar da günümüze ulaşabilmişlerdir. Roma ve Bizans çağlarında Frig yapıtlarının çoğu dini amaçlarla tahrip edilmiş, yerlerine kaya barınakları ve kaya mezarları yapılmıştır. Kaya yüzeyine bir tapınağın cephesi biçiminde işlenen Frig kaya anıtları, sembolü, kutsal hayvanı aslan olan Frig dini, tek tanrısı ana tanrıça Kybele'ye adanmıştır. Vadinin ormanlık kısmında, Çukurca Köyü'nden Kümbet Köyü'ne kadar uzanan bölgede 25'e varan anıt, kült anıtları, açık hava ve doğa tapınakları, kale, mezar ve diğer eserler bulunmaktadır.

Pessinus: Ana tanrıça Kybele'ye ithafen Sivrihisar İlçesi'nin Ballıhisar Köyü'nde kurulmuş bir şehirdir. Tapınak kenti olarak bilinen Pessinus Romalılar döneminde de kutsallığını ve önemini korumuştur. Bugün kente ait stadyum, tiyatro, tapınak, su kanalı ve nekropola ait kalıntılar bulunmaktadır. Antik kentte 1967 yılından beri arkeolojik kazılar yapılmaktadır. Kazıdan çıkan eserler Ballıhisar'daki müzede sergilenmektedir.

Doryleaum: Helenistik, Roma ve Bizans Çağlarını yaşamış Höyük kentin kuzey bitişiğinde ve Muttalip Köyü'nün doğusunda yer almaktadır. Höyüğe ve eteklerinde yer alan temel hafriyat sırasında çıkarılan Helenistik, Roma ve Bizans Çağlarına ait eserler Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.

Karacaşehir: Roma ve sonra Bizans Çağı'nda yapılmış, Osmanlılar tarafından takviye edilmiş kale kenti olarak anılan Antik Kent Eskişehir'e 6 km. uzaklıkta, Karacaşehir Köyü'nün güneybatısında yer almaktadır. Günümüzde, kentin müdafaa surları tamamen yıkılmış, yalnızca doğu ve batı girişindeki kulelerden küçük parçalar kalmıştır. Kalenin içerisinde karargah binaları, sarnıç ve sokaklar, ev harabeleri görülmektedir.

Midas Anıtı: Yazılıkaya platformunun kuzeydoğu yamacında doğuya bakan cephede yer alan anıt bazılarınca Yazılıkaya, bazılarınca da Midas Anıtı olarak adlandırılmıştır. Antik kent adını bu anıttan almıştır. Kentin en önemli yapıtı olan anıt, Frig kaya anıtlarının en görkemlisi, bölgenin ve dünyanın en önemli eşsiz yapıtlarındandır.
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Külliye ve Türbeler

Kurşunlu Camisi'nin batısında yer alan Şeyh Şahabattin Türbesi ve Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in kayınpederine ait Şeyh Edebalı Türbesi Eskişehir'in önemli türbeleridir.

Yunus Emre Külliyesi ve Türbesi: Eskişehir Mihalıcçık İlçesi Yunus Emre Beldesi'nde (Sarıköy) dir. Eskişehir-Ankara demiryolu yakınından geçmektedir.

Yunus Emre bu dünyada yaşayan insanları sevgiye, birlik ve beraberliğe çağıran bir halk aşığıdır. Mezar taşının ön cephesinde yazılı olan "gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz." sözlerinde Yunus Emre'nin yaşam felsefesi özetlenmektedir.

Seyit Battal Külliyesi: Seyitgazi İlçesinde, 150 metre yüksekliğinde Üçler Tepesi'nin doğuya bakan yamaçları üzerindedir. Bu külliye Seyyit Battal Gazi' ye ithafen yaptırılmıştır (1207 - 1209).

Korunan Alanlar

Geyik Alanı

Yeri: Eskişehir

Özelliği: 200-400 yaşlarında ve 38-45 m boylarında, düzgün ve dolgun yapıdaki sarıçam ağaçlarından oluşmuş 10,5 hektarlık alan.

Tesis Tarihi: 03.11.2000

Mağaralar

Sarıkaya Mağarası

Yeri: Eskişehir, Mihalıççık İlçesi, Yalınkaya Köyü

Eskişehir Mihalıççık yolundan ayrılan Büyüdüz-Sasa-Yalınkaya yönüne gidilerek Yalımkaya köyüne ulaşılır. Yalınkaya'dan Domya deresinin derin kanyonu içerisinden bir saatlik yürüyüşle gidilir.

Özellikleri: Toplam uzunluğu 591 m. olan mağaranın iki girişi vardır. Birbirine bağlı üç kattan oluşur. Tabanında kum, çakıl ve molozlar bulunan mağaranın alt katı nemli olduğundan damlataşlarca zengindir. Oluşumları devam eden bu damlataşlar sarkıt, dikit, sütün, duvar ve perde damlataşı, damlataş havuzları çoğunlukla siyah ve kahve renklidir. Üst katlar fosil şekildedir. Damlataş yönünden fakirdir.

Mağaranın soğuk ve nemli bir havası vardır. Üst kat 13ºC, yüzde 80 neme, alt kat 10ºC, yüzde 90 neme sahiptir.

Mağara, Prehistorik ve tarihi dönemlerde insanlar tarafından kullanıldığını gösteren Çakmaktaşı yongaları seramik ve tuğla parçaları ve insan kemikleri gibi buluntu ve şekillere sahiptir.

Yelinüstü Mağarası

Yeri: Eskişehir, Günyüzü İlçesi, Kayakent Beldesi

Sivrihisar ile Günyüzü Sakarya Nehri arasında uzanan Sivrihisar Dağlarının güneydoğusunda yer alır. Ankara-Eskişehir veya Ankara-Polatlı-Yunak kara yolların Kayakent Beldesine gidilebilir. Mağara Kayakent Beldesinin hemen yakınındadır.

Özellikleri: Toplam uzunluğu 420 m. olan mağaranın girişe göre son noktanın derinliği -90 m.dir. Mağaranın giriş bölümünün sağ tarafından ayrılan küçük inişleri olan dar bir galeri ile ikinci bölüme geçilir. İri bloklarla kaplı salonun içinde değişik damlataş oluşumları bulunmaktadır. Bu salondan aynı oluşumlara sahip diğer iki faklı salona açılır.

Yağışlı dönemlerde tavandan damlayan dönemler dışında bütün mevsimlerde kurudur. Eski dönemlerde, bu suları toplamak amaçlı sarnıç ve havuzlar yapılmıştır. İçeride sıcaklık ortalama 20ºC, nem yüzde 70'dir.

Yelini Mağarası ile benzer özellikler gösteren bu mağarada da uzun dönemler insanlar tarafından kullanıldığını gösteren şekil ve kalıntılar mevcuttur.

Yelini Mağarası

Yeri: Eskişehir, Günyüzü İlçesi, Kayakent Beldesi

Yelinüstü Mağarasının güneyinde yeralan Mağara Sivrihisar ile Günyüzü Sakarya Nehri arasında uzanan Sivrihisar Dağılarının güneydoğusundadır. Mağaraya, Ankara-Eskişehir veya Ankara-Polatlı-Yunak Karayollarından gidilebilir.

Özellikleri: Toplam uzunluğu 271 m. olan Mağaranın en derin noktası, girişe göre -26 metredir. Damlataş ve tavan düşen iri bloklarla bir çok salon ve odaya bölünen mağara, görünümleri son derece güzel damlataşlar ile kaplıdır. Genel olarak girişten sona doğru sıcaklık azalarak nem artmaktadır. Girişte sıcaklık 25.5ºC, yüzde 45 nem, son salonda 16.1ºC sıcaklık, yüzde 79.5 nem oranına sahiptir.

Yelinüstü Mağarası ile benzer özellikler gösteren bu mağarada uzun dönemler insanlar tarafından kullanıldığını gösteren şekil ve kalıntılar mevcuttur. Mağara önünde, yamaç ve tarlalarda çakmak taşı, yonga, balta, mızrak uçları bulunmuştur. Girişte toprakta değişik alet, kemik, çanak çömlek parçaları bulunmuştur. Salonda ise tuğladan yapılmış derinliği 2 metreyi geçen havuzlar ve sarnıçlar bulunmaktadır.

Kaplıcalar

Sarıcakaya - Sakarılıca Termal Turizm Merkezi

Yeri: İç Anadolu Bölgesinde Eskişehir İli Mihalgazi ilçesindedir.

Ulaşım: Eskişehir'e 33 km. uzaklıktadır.

Suyun Isısı: 56°C

PH Değeri: 7,6

Özellikleri: Hipertermal, hipotonik bir maden suyudur. Bikarbonat, sodyum, magnezyum, kalsiyum, sülfat, nitrat

Tedavi Ettiği Hastalıklar: Diabet, şişmanlık, gut gibi hastalıklarda kanda birikmiş unsurları, bu arada şeker ve yağları temizler, asit ürik fazlalığının idrarla atılmasını sağlar, böbrek taşlarının büyümesine engel olur.

Konaklama Tesisleri: Belediye Tesisleri (150 oda, 400 yatak), Aytaç Turistik Tesisleri ( 20 Oda, 40 Yatak)

Hava Sporları

Türk Hava Kurumu Eğitim Merkezi' nin bulunduğu bu kampta dünya standartlarında eğitici ve öğreticilerinin eşliğinde her türlü hava sporunu yapılabilmektedir.

Kuş Gözlem Alanı

Türkmenbaba Dağı,Aliken,Balıkdamı,Sarıyar Barajı ve Hamam Dağı Kuş Alanları Eskişehir ilde bulunmaktadır.

Sakarya Havzası

COĞRAFYA

Eskişehir'in topografik yapısını, Sakarya ve Porsuk havzalarındaki düzlükler ile bunları çevreleyen dağlar oluşturur. Havza düzlüklerini kuzeyden Bozdağ, Sündiken sıradağları, batı ve güneyden ise İç Batı Anadolu eşiğinin doğu kenarında yer alan Türkmen Dağı,Yazılıkaya Yaylası ve Emirdağ kuşatır.

İlin dörtte birini çam, meşe, gürgen, ardıç, katran ve köknar ağaçlarının oluşturduğu ormanlar teşkil eder. Orman olmayan arazilerde, su kenarlarında söğüt,ahlat ve kavak ağaçlarına rastlanmaktadır.

Eskişehir, İç Anadolu Bölgesi'nde olduğundan karasal iklime sahiptir. Yazları sıcak ve kurak,kışları soğuk ve yağışlı geçmektedir.

TARİHÇE

Eskişehir'de (Doryleaum) ilk yerleşim M.Ö.3500 yıllarına dayanır. Şehir Hititlerin, Friglerin, Perslerin, Romalıların, Bizanslıların, Selçukluların ve Osmanlıların hakimiyetine geçmiştir.

NE YENİR?

Göceli Tarhana, harşıl, çerkez sofrası, çiğ börek, katlama böreğini yerel yemek çeşitleri arasında sayabiliriz.

NE ALINIR?

Lüle taşından yapılan eserler, pipo, takılar yöreden alınabilecek en güzel hatıralık eşyalardır.

LİNKLER

Eskişehir Valiliği

Eskişehir Belediyesi

YAPMADAN DÖNME

Yazılıkaya'yı (Midas Anıtı) gezmeden,

Sakarıılıca Termal Turizm merkezini ziyaret etmeden,

Şehrin en ünlü yemeği olan çiğböreğinin tadına bakmadan,

Lületaşı eserlerinden satın almadan...

Dönmeyin.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Yüzyıllar öncesinden geliyordu onun yavaşlığı. Yunus Emre’den beri, en çok onun ‘nefes’leri kadar sesi vardı şehrin. Ama hep yavaş, dipten, usulca ve neredeyse sessizliğin sesi gibi. Şiir gibi eski bir şehir. Lirik şehir, Eskişehir…

Kimi çocukluğunu yitirir, kimi şehrini. Sanki insan yitirmek için çocukluğundan ayrılıyormuş gibi. Yitirmek belki de çocukluğun bitimi ve yitimi. Fakat karşınıza bazen öyle bir şehir çıkar ki, siz onu çoktan terketmiş bile olsanız, o sizi ve çocukluğunuzu hiçbir zaman terketmez. Terketmediğini de her gidişinizde verdiği armağanlarla gösterir. Eskişehir’de ortaokula gittiğim yıllarda, Köprübaşı’nda Porsuk kıyısında yürürken bir düş kurardım. O zamanlarda Hayat Mecmuası’ndan okuduğum kimi festival yazılarının da etkisiyle, bu şehrin de sanatı, müziği, kültürü içtenlikle konuk edecek, ağırlayacak bir yapıya, ruha sahip olduğunu düşünürdüm. Neredeyse 45 yıl önce. Sonra o çocukluk rüyam gerçek oldu, Eskişehir’de yıllardır ekim sonu kasım başı müzik, sinema, dans, caz ve tiyatro festivali yapılıyor, ben orada değilim fakat ne gam!

Her dem lirik
Bologna’da ilk örneği görülen bir hareket, ‘yavaş şehir’ hareketi. ‘Yavaşlık’, fazladan tek bir ‘hareket’ bile gerektirmezken böyle bir şehir vardı ülkemizde de: Eskişehir, Yavaşşehir, Usulşehir, Sakinşehir. Yüzyıllar öncesinden geliyordu onun yavaşlığı. Yunus Emre’den beri, en çok onun ‘nefes’leri kadar bir sesi vardı şehrin. Sonraları bu sessizliği zaman zaman bölen tek ses jet üssünden kalkan jetlerin sesi oldu. O sese, 1965’ten başlayarak ortak bir sevginin sözcükleri eklendi, Eskişehirspor için üç kere Ole! “Es es es ki ki ki” nidaları Eskişehirspor’un rüzgâr gibi esmesi için, o sessiz şehrin kalp atışları gibi duyurdu kendini. İlkokul bahçelerinden yayılan çıngıraklı çocuk kahkahalarına ise üniversiteli abilerinin, ablalarının dirimi duyuran genç, taze sesleri eklendi. Şehir o seslerle yeniledi kendini. Ama hep yavaş, dipten, usulca ve neredeyse sessizliğin sesi gibi. Şiir gibi eski bir şehir. Lirik şehir. Şehir değil de adeta bir semt gibi. Bu sakinlik şehirle değil ancak bir semtle ölçülebilir. Ruh semti: İnsanlardan, geldikleri coğrafyalardan, kendilerini anlatmak ve birbirlerini anlamak üzere kurulmuş olan o dilden örülü. Çocukluğumda yaşadığım Hıdrellez kutlamaları, eğlenceleri o ruhun bahar haliydi. Kimse kimliğini şehrin kapısında bırakıp gölgesiyle girmedi bu şehre, herkes kendisi olarak geldi ama Eskişehirli olarak yaşıyor burada. Bugün İç Anadolu’da bir ‘iç mozaik şehir’ olmasını, hem modern hem mahrem kalmasını, kendini açarken geleneksel temellerini ve yapısını yeniliklerle zenginleştirmesini o semt duygusuna borçlu bir şehir Eskişehir. O nedenle bazen bir semt gibi, bazen de birçok şehir gibi duruyor, bir Balkan şehri gibi de duruyor, bir Orta Avrupa şehri gibi de. Doğuyla batının ‘iç’ten buluşması gibi… Sonsuz bir hoşgörü içinde durmadan gülümsüyor, kahkaha da attığı oluyor zaman zaman, ama kahkahasıyla meşhur değil o, gülümsemesiyle doğal.

İçinden nehir geçen...
Saraybosna, Granada, Prag, Venedik gibi kızkardeşlerine benzer içinden geçen yavaş akışlı sularıyla. Şimdi eskiden kayıklarla sefasına çıkılan Porsuk nehrini artık Amsterdam botları, Venedik gondollarıyla da dolaşmanın vaktidir. Prag ve Paris köprüleri gibi görkemli köprülerin altından geçerek Yalıman Adası’nı bir uçtan bir uca katetmek gerekir. Adalar’da suyun iki yanında ailelerin gençlerin oturduğu çay bahçelerini, kafeleri, çimenlere uzanmış sohbet eden öğrencileri görürsünüz.

Şehir tramvay ile de gezilir yürüyerek de. Doktorlar Caddesi gündüz ve gece, gençleri ağırlıyor eğlence mekânlarıyla. Haller Gençlik Merkezi, o güzelim tuğla yapı tiyatro, paten pisti, yeme-içme mekânlarıyla dolu. Şehrin çeşitli noktalarında çiğ börek dükkânlarına uğramayı unutmayın. Tatar Böreği olarak da bilinen bu böreğin aslını Eskişehir’de yiyeceğinizden emin olun, çünkü Kırım Tatarları getirmişler. Taşbaşı semti ise, içinde Osmanlı lonca düzenine göre sıralanmış dükkânların yer aldığı eski bir çarşı. Ayakkabıcılar, kuyumcular, baharatçılar ve de börekçiler. Burada yöreye özgü haşhaşlı çöreği de deneyebilirsiniz ki bana her seferinde çocukluğumu yaşatır. Şehir Tiyatroları’nın oyunlar ile Devlet Opera ve Balesi gösterileri dışında, kenti gezerken ilginç heykeller de çıkacaktır karşınıza. Yediler Parkı’ndan geçip dilerseniz Aladdin Parkı’na da uğrayarak, Cumhuriyet Mimarisi’nin izlerini taşıyan tarihi Atatürk Lisesi’nin ihtişamına hayran kalarak, Cumhuriyet Tarihi Müzesi’ni dolaşabilir, oradan da Bademlik tepesinde, ‘sana dün bir tepeden baktım aziz Eskişehir’ demek için yokuşu çıkmaya başlayabilirsiniz. Dikkatinizi hemen Kurşunlu Külliyesi çekecektir, 1525’te yaptırılan bu külliyenin çevresinde medrese ve kervansaray da vardır. Eskişehir’in üç evrensel bilgesinden biri olan, öğütleriyle insan olmanın erdemini dile getiren Şeyh Edebali’nin türbesini de Odunpazarı mezarlığındadır. İnişte yolunuz Odunpazarı evlerinden geçecek, Çağdaş Cam Sanatları Müzesi ilginizi çekecektir.

Yunus Emre’den Nasreddin Hoca’ya
Yediler ya da Hamamyolu boyunca ise kentin ünlü hamamlarını görebilirsiniz, yolun bitiminde kendinizi Köprübaşı’nda bulacaksınız. Şehre ün katan lületaşından yapılma hediyelik eşya dükkânlarına uğramadan olmaz. Kent Park’taki 350 metrelik yapay plaj da tıpkı Paris örneğinde olduğu gibi yazın Porsuk kıyısında güneşlenmek için bire bir. Musaözü Barajı, Şelale, Fidanlık, Karataş, Çatacık, Hasırca ormaniçi, Kalabak Başı, doğal Kalabak suyunun çıktığı yer, Şoförler Çeşmesi mevkii, Regülatör şehrin piknik alanları arasında. Kızılinler, Sakar Ilıca kaplıcaları şehrin dışında şifalı su kaynakları ve hamamlarının bulunduğu yerler. Hava sporları yapmak için şehirden 36 kilometre uzaklıktaki Türk Hava Kurumu’na ait İnönü Eğitim Merkezi’ne gidebilirsiniz. Frig Vadisi’nde ise, şehre 80 kilometre mesafede, antik Frigya’nın kalbi sayılan ünlü Midas Anıtı’nı görüp büyülenmeye hazırlanın. Kapadokya’daki peribacalarını andıran birçok anıt ve doğal coğrafik yontu var bu alanda. Eskişehir’in üç bilgesinden Yunus Emre’yle hemşehrileri ne kadar övünse azdır. Adı bugün Yunus Emre olan beldeye bağlı Sarıköy’dendir, mezarı da oradadır. Doğduğu Sivrihisar Hortu köyünü ‘dünyanın merkezi’ ilan etmesiyle de meşhur Nasreddin Hoca da güler yüzlü hemşehrisidir kentimizin. Emeviler döneminde İslam ordularının başında Bizans’a karşı çarpışan Seyyid Battal Gazi adına yaptırılan külliye de Seyitgazi ilçesinde, bir türbe, adak yeri ve ziyarettir. Eskişehir konukseverliğiyle de öncü: Büyük şairimiz Nazım Hikmet’in mezarının Moskova’dan getirilmesi söz konusu olunca, bu konuda öncülüğü Doğançayır köyü yaptı. Anadolu’da bir çınar ağacının gölgesinde sonsuz uykusuna yatmak isteyen şaire gönlünü ve kapılarını açan Doğançayır’da, her yıl 3 Haziran’da Nazım Hikmet anması düzenleniyor. Eskişehir’e gitmek için öyle çok sebep var ki, bunlar yalnızca bir kaçı...

NE YENİR?
Çiğ börek, haşhaşlı çörek, toyga çorbası, kıygaşa, cantık, harşıl, met helvası, nuga helva, bamya çorbası, kelem dolması, halkalı şeker ve simitçilerin “Eskişehir unundan/Kalabak suyundan/yeni çıktı fırından” diye sattıkları Eskişehir simidi.

NE ALINIR?
Sorkun çömleği, Alpu gümüşleri ve lületaşından yapılma kolye, bilezik, ağızlık ve pipoları Köprübaşı’nda ve Eskişehir Garı’ndaki dükkânlarda bulabilirsiniz.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Lületasi

Dünya rezervinin yüzde 70'i Türkiye'de bulunan 5000 yillik bir doga harikasi mineral. Yüzyillardir disariya ihraç ettigimiz, tanimadigimiz ve kiymetini bilmedigimiz bir cevher. Usta ellerde yeniden hayat bulan bu gizemli tasi ne kadar taniyoruz? Iste Avrupa ülkelerinde deniz köpügü adiyla bilinen lületasinin öyküsü…

Lületasi magnezyum ve silisyum esasli ana kaya parçalarinin yerin degisik derinliklerindeki baskalasim katmanlari içinde, hidrotermal etkilerle hidratlasmasi sonucu meydana gelir.

Lületasinin bilimsel ismi sepiyolittir. Sepiyolit 2 MgO, 3 SiO2, 2 H2O bilesiminde magnezyum silikat mineralidir. Kuru iken suda yüzer. Sertligi 2-2,5, yogunlugu 1-2gr/cm3 arasinda degismektedir. Nemli oldugunda kaygan görünümlü, çok ince taneli, kile benzer, kompakt ve beyaz krem renklidir. Lületasinin toprak içindeyken temizligini, çikarildiktan sonra kolay islenmesini gözenekli yapisinin tuttugu bu dogal nem saglar. Dogrudan ya da islendikten sonra kurutulan lületasi kaybettigi nem arasinda hafifler ve önemli bir direnç kazanir.
Elektromikroskop çalismalari sonucu iki türlü sepiyolite rastlanmistir; Alfa ve Beta sepiyolit. Alfa sepiyolit olan lületasi bir yari kiymetli tasken, beta sepiyolit olan sepiyolitik kil bir sanayi madenidir.

Lületasi uzun yillarin denemeleri sonucu 6 cinse ayrilmistir. Bu cinslerde aralarinda çesitli türlere ayrilmis bulunmaktadir. Bu ayrimin ana cinsleri önem cinsleri söyle siralanabIlir.

1-SIRALAMALI- Pipo yapiminda kullanilir.
2-BIRIM BIRLIK- Biblo ve pipo yapiminda kullanilir.
3-PAMUKLU- Kadin piposu yapiminda kullanilir. (Pipo yapimina en elverisli türdür)
4-DANELI- Kadin piposu yapiminda kullanilir.
5-ORTADÖKME- Tespih yapiminda kullanilir.
6-CILIZ- Nikotin emici astar yapiminda kullanilir.

Ciliz disinda kalan çesitler kendi aralarinda da ayrica 12 ser çeside ayrilirlar. Her cinsin 1'den 7'ye kadar olan türleri iyi 7-10 arasi orta 10-12 arasi türler düsük kalitelidir.

Lületasi Pipolar
Lületasi pipolar kesfinden bu yana, tiryakiler arasinda lüks pipo olarak görülmüstür. Gerçek bir tiryaki bir gün ona sahip olmak ister. Görünüm ve lezzet açisindan sarap gibi zaman geçtikçe gelisir ve eskidikçe degerlenir. Çok hafiftir ve kendine özgü bir kokusu vardir.

Lületasi nasil islenir?
Madenden çikarilan lületasi temizlenir. Özel bir süreçle yumusatilan lületasi, özel bir biçakla oyularak pipo haznesi haline getirilir, özel bir cins su kamisiyla parlatilir. Daha sonra ispermeçete ve balmumuna daldirilarak sertlestirilir. Son asamada da pipo haznesine sapi takilir.
 
Top