21.02.1918 Bayburt'un Kurtuluşu

Suskun

V.I.P
V.I.P



bayburt18.jpg

Bayburt'un Kurtuluşu​

I. Dünya Savaşı Sonrası Bayburt’un Ruslar Tarafından İşgali


Ruslar 1877-1878 savaşında eski deyimle 93 harbinde tekrar Doğu Anadolu üzerine hareket etmişler, ancak Bayburt bundan herhangi bir şekilde zarar görmemiştir.
Bayburt’un idarî olarak bağlı olduğu Erzurum ve yöresi henüz 93 harbinin etkisini üzerinden atmadan, bu defa I. Dünya Savaşının olumsuz havasına girmiştir. Kafkaslardan harekete geçen General Yüdeniç komutasındaki Rus birlikleri sırayla kaleleri bir bir ele geçirerek Erzurum’a girmişler ve Bayburt’u tehdit etmeye başlamışlardır.Bir taraftan Tercan’ı ele geçiren Ruslar, diğer yandan 2. Türkistan kolordusu ile İspir’den ilerlemekteydi.Binbaşı Halit Bey kumandasındaki Türk Çoruh müfrezesi 15/16 Mart gecesi yaptığı baskınla Ruslara ağır kayıplar verdirdi. Ruslar 18 Mart’tan itibaren tekrar ilerlemeye başladılar.
Bu gelişmeler üzerine Fevzi Paşa ( Çakmak) Çoruh müfrezesi ile 10. Tümenden oluşan Çoruh-Lazistan bölgesi komutanlığı görevine getirildi. 25 Mart 1916′da Danzut köyünden ilerleyen Rus birlikleri, Çanakkale’den getirilen 5. kolordu birlikleri karşısında yenildiler. Nisan ayı başlarında Bayburt’a doğru hareketini sıklaştıran Rus kuvvetleri, Kop cephesinde 30. tümen tarafından püskürtüldü. 8 Temmuz 1916′da Ruslar Elmalı dereden Masat deresine kadar olan 2. mıntıka ve Kop cephelerinde baskın şeklinde taarruza geçti. Kop cephesinin güney kanadı açık kaldığı için kuvvetlerimiz Kenantepe- Kop- Bahıtlı dağ hattına çekilerek bu hatta yeniden direnmeye başladılar. İlerleyen Rus kuvvetleri burayı da ele geçirdiler. Kop dağı bloku çözülünce Ruslar ertesi günü Maden’e indiler.

Cephede bunlar olurken Bayburt ve köylerinde de göç hazırlıkları başlamıştı. Haziran 1916′da ekonomik durumu iyi olanlar, göç hazırlıklarını tamamlayarak şehri terk etmeye başladılar. Yola çıkanlar yanlarında götürebildikleri kadar eşyalarını beraberinde almışlardır. Son kafile 15 Temmuz 1916′da yola çıktı. Dinlenmeden yollarına devam eden kafile Pulur civarında mola verdiler. Kafilelerin gidecekleri yerler Sivas, Tokat, Amasya ve Kayseri şehirleriydi. Savaşın sona ermesi ile birlikte bu defa göç edenler yurtlarına geri döndüler. Ancak kafilelerin giderken arkalarında bıraktıkları Bayburt aynı Bayburt değildi, şair O.Şaik Gökyay bunu dizelerine şu şekilde dökmüştür.

Sıla dedim geldim, gurbete düştüm,
Gurbetten de beter buldum Bayburdu
Kavuşmak istedim, hasrete düştüm
Ta bağrımda tüter buldum Bayburdu

Fevzi Paşa tarafından İkinci Plevne savunması olarak değerlendirilen ve gerçekten canla başla savunulan Bayburt, Kokunus ve Kurucakol köyleri istikametinden iki yönlü olarak Rus taarruzuna hedef oldu. Doğuda Duduzar köyü üzerinden harekete geçen Rus süvarileri Bayburt’u ateşe verdi. Çoruh nehri batısındaki mevziye çekilen birlikler köprü ile Bayburt’taki fabrika ve fırınları tahrip ederek evleri yaktılar. Bayburt’un ele geçirilişini bir telgrafla Rus Çar’ına bildiren Grandük Nikola, bu durumu Çok inatla savunulan Bayburt, kahraman Rus birlikleri tarafından nihayet zapt edilmiştir cümleleriyle izah ediyordu. Zaten halkının büyük bir kısmı göç eden şehirde ölü bir sessizlik hakimdi.

Müslüman halk korku ve panik içerisinde iken, sadık teba olarak yıllarca saygı gören Ermeni ahali ise, Rusların gelişine oldukça sevinmiş ve çığlık atmışlardır. Şehre giren 17. Türkistan Alayı ile Sibirya Kazak Tugayı şehri arkalarına alarak, Kelkit yönüne doğru ilerlemeye devam ediyorlardı. Bu sırada Albay Boriseviç, Ermeni ileri gelenlerinin şehir girişindeki kutlamalarını kabul ediyordu.

Rusların şehre girmesi ile beraber Türk kolordu karargâhı Fevzi Paşa’nın emriyle Pulur köyüne taşındı.

Ruslar’ın Bayburt’tan Çekilişi ve Ermenilerin Arşak Liderliğinde Mezalime Başlaması

Çarlık Rusya’sı Mart 1917′de büyük bir ihtilalle çalkalanınca adeta yer yerinden oynadı ve Rusya’da Çarlık rejimi yıkıldı. Yerine geçici bir hükümet kuruldu ve bu hükümet, Rusya’nın işgali altında olan Doğu Anadolu’nun, sivil idaresine Ermenilerin atanmasını istedi. 18 Aralık 1917′de Erzincan’da Osmanlı devleti ile Rusya arasında Erzincan mütarekesi imzalandı. Böylece Rusya bölgeden yavaş yavaş çekilmeye başladı, fakat çekilirken yerlerine Ermenileri getirdiler ki, işte asıl bu dönemde bölgede büyük mezalimler başladı. Bayburt’tan son Rus birliği 20 Ocak 1918′de çekildi.

Bayburt’taki Rus birliklerinin kumandanı Yüzbaşı Popof, şehirde 18 ila 45 yaş arasındaki sivil Ermenileri bir araya toplayarak, depolardaki silah ve cephaneleri bunlara teslim etti. Popof, Ermenilere “ bu topraklar sizindir, bunları müdafaa ediniz, Türklere vermeyiniz” diye talimat vererek onları zulüm ve işkence yapma noktasında cesaretlendirmiştir. Ermenilerin silahlanması üzerine korku ve dehşete kapılan Türkler ise para ile Rus askerlerinin silahlarından satın alarak kendilerini müdafaa yoluna gitmişlerdir.

Bayburt ve köylerinde Ermenilerin elebaşı veya çete reisleri Arşak idi. Rus askerlerinin şehirden çekilmesi ile Arşak İspir ve Bayburt kazaları meliki sıfatını kullanarak, Erzincan’daki çete reisi Antranik ile organizeli olarak Bayburt’ta işkencelere başlamıştır. Arşak, Türklerin paşalara olan hürmeti ve itaati nedeniyle kendisine paşa unvanı vermiş ve bu tarihten sonra Arşak Paşa olarak anılmaya başlamıştır. Arşak’ın yörede yaptığı zulüm ve işkenceleri en iyi şekilde ortaya koyanlardan biri, o dönemde Rus birlikleri ile Bayburt’a gelen ve ordunun hemşireliğini yapan aynı zamanda Moskova Tıp fakültesi öğrencisi olan Tatyana Karameli’dir. Tatyana, kaleme aldığı hatıratında Arşak liderliğinde Ermenilerin Bayburt’ta yaptıkları işkenceleri gözler önüne sermiştir.

Erzincan’daki çete reisi Antranik’ten emir alan Arşak, bu canavarın orada yaptığı kötülükleri Bayburt’ta tekrarlamıştır. Tatyana hatıratında Arşak’ın yaptığı zulümlerden birini şu şekilde anlatmaktadır: Şehrin her tarafına erzak dağıtılacağı ilan edildi ve köylüler Bayburt’a davet olundular. Ermenilere itimat ve emniyet olunamayacağını pek çok defa acı surette tecrübe eden Türklerin bazı erkekleri, Bayburt’ta toplanacak insanların başlarına bir kötülük geleceğini bildiklerinden karla kaplı sarp dağlara, kayalıklara iltica ettiler ve Türk ordusuna haber yollayıp imdat istediler. Arşak masum köylülerin icabet ve itaatini sağlamak üzere Bayburt müftüsüne zorla tezkire yazdırtmış ve şayet gelmezseniz hakkınızda pek vahim olacaktır diye de köylüleri tehdit etmiştir. Davete icabet eden köylülerden Bayburt’a girenler hemen tutuklanıp büyük evlere, mağazalara, hanlara ve mahzenlere doldurulmuşlardır. Şehrin ileri gelenleri de daha evvel tutuklanmışlardır. Şehir dışındaki köylüler Bayburt’a girenlerin bir daha çıkamadıklarını görünce korkmuşlar ve dağlara çekilmişlerdir.

Karameli, Bayburt’tan çekilirken Ermenilerin 150 kadar çocuğu zorla yanlarında götürdüğünü ve bu masumların bir kısmını vahşiyane surette katlettiklerinin, yollardaki naaşlarından anlaşıldığını acı biçimde anlatmaktadır. Yine hatırata göre Arşak liderliğindeki Ermeniler, Bayburt’ta yakaladıkları Türkleri tamamen katletmişler ve bazı evleri de yakmışlardır. Girdikleri evlerde kadın, erkek, çocuk herkesi vahşice öldürmüşler ve kuyusu olan evlerde kuyulara atmışlardır. Tatyana Ermenilerin genç kız ve kadınların ırzlarına taarruzda da bulunduklarını da Türk ve Ermeni dostlarının kendisine anlattıklarını söylemektedir. Karameli bu acı manzarayı “ Bayburt’un bu günkü manzarasını görmek cidden müşkül ve hüzn-ü alud ( kederli, gamlı) idi ” ifadeleriyle dile getirmektedir.

Arşak’ın yaptığı ve bütün Bayburtluların malumu olduğu en büyük mezalimlerden biri de hiç şüphesiz Taşmağazalara doldurulan insanların feci şekilde katledilmesidir. Günümüzde depo olarak kullanılan, ancak çok eski bir tarihe sahip olan ve o dönemde Salih Hamdi adlı birinin ticarethanesi olan taş mağazalarda yüzlerce masum Bayburtlu acı şekilde can verdi.

Ermeniler, süngü ve balta ile yaptıkları katliam yetmiyormuş gibi cenazeler üzerine gaz yağı döküp ateşliyorlar; böylece arada sıkışıp kalan yaralılardan sağ kalanları da diri diri yakıyorlar. Ermeniler bu zavallı insanları yakarken bunların imdat diye bağırışları ve inlemelerini bir musiki nağmesi gibi karşılayarak eğlenceler yapmışlardır. Bu feci sahne sürüp giderken Haydar Beyin oteline doldurulan 14 kadını baştan aşağı soyundurup çıplak bir halde Haydar beyin oteline bitişik Çavuşoğlunun oteline götürüyorlar. Birer birer hepsini de öldürdükten sonra oteli de yakıyorlar. Bu 14 kadından üçü elbiselerinin tamamen çıkarılması teklifine dayanamayıp kendilerini pencereden dışarıya atıyorlar. Bunları otel yakınlarında bulunan Ermeni devriyeleri katlediyorlar. Pencereden aşağı kendisini atan kadınlardan birisinin kendisiyle birlikte tutuklanmış, iki kızının yukarıda feryada başlamaların üzerine Ermeniler bu kızları da aşağı indiriyorlar. Ve annelerinin gözleri önünde katlediyorlar. Daha sonra da cesetleri annelerinin kolları arasına verip gazla kadını diri diri yakıyorlar.

Bu feci sahneler sırasında, mahalleler arasında da öldürmeler, yağmalar ve yakmalar devam ediyordu. Bununla beraber şehrin güney batısında ve caddenin sol tarafında bulunan cephaneliğin plan dışı ateşlenmesi ve meydana gelen müthiş patlama katliamda bulunan Ermeni eşkıyaları şaşırttı ve Kasabayı Türk birliklerinin sardığı zannedildi. Bunun üzerine kaçışmaya başladılar.

Arşak liderliğinde Ermeniler, Zahid Efendi, Veysel Efendi, Velişaban, Karasakal, Tuzcuzâde, Şingah, Ferecullah, Kadızâde, Uzungazi, Kaleardı mahallelerinde dört adet kargir cami, yedi mescid, üç tekke, elli medrese, beş mahalle mektebi, bir dabağhane, iki bin hane, altı otel, 130 kahvehane, 28 fırın, 50 hayvan ahırı, 300 mağaza, 700 dükkan, 2 hamam, 1 un fabrikası, 4 değirmen, 8 çeşme, resmi dairelerden 20 gözlü belediye dairesi, hükümet konağı, Maden nahiyesinde 20 köy, Pulur nahiyesinde 40 köy, Hart nahiyesinde 15 köy, merkez nahiyeden 30 köy, cami, mescid, medrese, mektep ve evler tamamen yakmış ve tahrip etmişlerdir.

Bayburt’un Kurtuluşu 21 Şubat 1918

Bayburt ve çevresindeki Müslüman ahali elindeki sınırlı imkânlarla Ermeni mezalimine karşı durmaya çalışırlarken, Osmanlı ordu birlikleri de harekete geçtiler. Rus ordusunun bölgeyi terk etmesinden sonra Osmanlı orduları başkumandanlığı ve 3. ordu kumandanlığı Rus makamları ile temasa geçerek katliamların durdurulmasını istemiş, fakat istenilen netice alınamamıştı. Bu yüzden yazışmalar sürerken ordunun ileri harekâtla işgal altındaki yerlerin kurtarılması hazırlıklarına başlandı. Planlanan harekât gereği Erzincan- Erzurum yönünde ilerleyecek olan 1. Kafkas Kolordu Kumandanlığına Albay Kazım Karabekir tayin edildi (31 Aralık 1917).

23 Ocak 1918′de 3. Ordu kumandanlığı, kolordulara işgal altındaki araziyi kurtarmak için yakında harekete geçileceği, bunun için hazır olmaları ve kolorduların emir aldıklarının üçüncü günü harekete geçmeleri talimatı verildi.

Osmanlı 3. Ordu komutanı Vehip Paşa, Rus Kafkas Orduları Başkomutanı General Przenalskiy ile görüşerek, Rusların çekilmesi sonrasında Ermenilerin planlı bir şekilde Müslüman halkı yok etmeye çalıştığı ve bunun engelleneceğini bildirdi. 12 Şubat’ta Türk ordusu harekete geçerek 13 Şubat’ta Erzincan’a girdi ve şehri bir buçuk yıllık esaretten kurtardı.

Yaklaşık iki yıldır Rus işgali ve ardından Ermeni mezaliminde kalan Bayburt, 21 Şubat 1918′de Türk kuvvetleri tarafından kurtarıldı. Böylece yörede hem Rus işgalinin hem de Ermeni katliamının izleri yavaş yavaş yok edildi.


Yrd.Doç.Dr.Yunus ÖZGER
Bozok Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü​

 
Top