• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

18. Yüzyıl Filozofları

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Jean-Jacques Rousseau

5HDo9.jpg
Rousseau 28 Haziran 1712 yılında Cenevre Ermenoville'de doğmuş ve 2 Temmuz 1778′de Val-d'Oise'de vefat etmiş Fransız yazar, düşünür, filozof, politika ve müzik teorisyenidir. İsviçre'nin Cenevre kentinde doğmuştur. Bir sanatçının oğlu olmakla birlikte, on yaşındayken eğitimine bir din adamının yanında başlamıştır. Daha sonra bir gravürcü ustasının yanında çalışmıştır. 1728-1738 yılları arasında farklı işler olarak uşak, sekreter, müzik hocası ve tercüman olarak Fransa, İtalya ve İsviçre'de dolaşmıştır. Fransa'da yazıları yasaklanınca daha sonra aralarının açıldığı dostu David Hume'un daveti üzerine İngiltere'ye gitmiştir.

Daha sonra Batı İsviçre'de Neuchatel'e sığındı. Kalvenist olarak vaftiz olmuştu. Torino'da Katolikliğe geçti, ardından tekrar Kalvenist oldu. Bu nedenle doğduğu şehir olan Cenevre'de ateist suçlamalarına maruz kaldı. İnsan doğasına ilişkin çözümlemesiyle, insanın uygarlık tarafından değiştirilmemiş doğal halinin birçok açıdan daha üstün olduğu fikri ve modern demokrasi anlayışına temel oluşturan toplumsal sözleşme öğretisiyle ün kazanmış olan ünlü Fransız düşünürdür. Kendisi filozof sıfatını her zaman reddetmiştir.

Milli egemenlik düşüncesi ilk defa 18. yüzyılda Fransız düşünürü Jean Jaques Rousseau tarafından ortaya atılmış ve bu yüzyılda despot hükümdarlara karşı olan fertlerin hak ve hürriyetlerini gerçekleştirip, teminat altına almak için girişilmiş olan mücadele ile başlamıştır. Ancak bu fikrin ortaya çıkması, yani halkın da yönetime katılarak, hükümdarın gücünün sınırlandırılması olayı 1215 tarihli Magna Charta'ya dayanmaktadır.
 
Düzenleyen yönetici:

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Friedrich Schelling

UnJPO.jpg
Asıl adı Friedrich Wilhelm Joseph Schelling olan filozof 27 Ocak 1775 yılında doğmuş ve 20 Ağustos 1854′te vefat etmiş olan Alman İdealist düşünürdür. Fichte'nin temel kavrayışını ve idealist bakış açısını paylaşmakla birlikte, onun mutlak egonun bir ürünü olarak yalnızca bireysel bilinçle iradeye karşı koyan bir negel işlevi gören doğa anlayışına karşı çıkmıştır.

Gerçeklik; temelde insan ruhuna ya da tinine çok benzer olan ve kendi kendini belirleyen canlı bir süreç ise, doğa sadece iradeye karşı koyan, ölü, mekanik bir düzen olamaz. Schelling'e göre biz insan varlıkları doğayı anlayabiliriz; çünkü doğanın bizimle bir yakınlığı vardır, çünkü o dinamik bir zihnin ifadesi olup, onda yaşam, akıl ve amaç vardır.

Schelling romantiklerle birlikte tin zihin ya da akıl kavramını bilinçsiz, içgüdüsel ve amaçlı bir gücü de içerecek şekilde genişletir. Var olan her şeyin mutlak temeli ya da kaynağı yaratıcı enerji, mutlak irade ya da egodur. Her şeyde hüküm süren dünya-ruhudur. Aktüel olan her şey, Schelling'e göre ondan çıkar. Şu halde, ideal olan ile gerçek, düşünce ile varlık bir ve aynıdır. Schelling, Fichte'yle birlikte, değişmez töz düşüncesini reddeder ve onun yerine evrensel yaşamı, bilinçsizlikten bilince doğru gelişen ve nihai amacı, insandaki kendi kendisinin bilincine varan akıl olan, canlı, yaratıcı ve amaçlı bir evrim ilkesini geçirir.


Schelling'in felsefesi zamanla mistik ve dini bir yön kazanmış ve felsefe çevrelerinde pek etki yapmamıştır. Kant ve Fichte ile başlayan Alman idealizmi içinde Schelling, Romantizmi temsil etmiştir.
 
Düzenleyen yönetici:

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Voltaire

hwu5l.png
François Marie Arouet 21 Kasım 1694 yılında doğmuş ve 30 Mayıs 1778 yılında vefat etmiş olan ünlü Fransız yazar ve filozofudur. Lakabı Voltaire olarak tanınmaktadır. Fransız devrimi ve Aydınlanma hareketine büyük katkısı olmuştur. Din ve ifade özgürlüklerinin yanı sıra, insan hakları konusundaki düşünceleri ve felsefi yazılarıyla ünlenmiştir. Eserlerinde Kilise dogmaları ve döneminin Fransız müesseselerini yoğun olarak hicvetmiştir. Zamanın en etkili isimlerinden biridir.

Paris'te doğan Voltaire, sekiz yıl boyunca sanat eğitiminin başladığı Collége Louis-le-Grand'da okumuştur. Ancak orada Latince ve Aptallıklar dışında bir şey öğrenmediğini ileri sürmüştür. Mezun olmasının ardından edebiyatta kariyer yapmaya başlayan Voltaire'in babası oğlunun hukuk eğitimi almasını istemekteydi. Bu sebeple Voltaire, Paris'te bir avukatın asistanı olarak çalışıyormuş gibi gözüküp, zamanının büyük bir çoğunluğunu hicivsel şiirler yazmakla geçirmiştir. Babası öğrendiğinde Voltaire'i yine hukuk okuması için gönderse de, o da yine yazmayı devam ettirmiştir. Sivri dili ile aristokratik ailelerin beğenilerini toplamıştır. Kral Xv. Louis'nin naibi, Orléans Dükü, II.Philippe'yi konu alan bir yazısı nedeniyle Bastile'de hapsedilmiştir. Oradayken çıkış yaptığı piyesi Oedipe'yi kaleme almış ve Voltaire ismini almıştır. Oedipe'nin başarısı Voltaire'i etkili bir isim yapmakla beraber onu Fransız Aydınlanmasına dahil etmiştir.

Hazır cevaplılığı ve sivri dili başına bela olmayı sürdürmüştür. Genç bir asilzadeyi gücendirmesi onun mahkeme dahi olmadan sürgün edilmesine yol açmıştır. Voltaire'in İngiltere'ye sürgünü, İngiltere'deki düşünsel durum ve yaşadıkları düşüncelerini büyük oranda etkilemiştir. İngiliz monarşisinden ve ülkenin din ve ifade özgürlüğüne verdiği değerden etkilenen genç yazar, ülkenin yazar ve düşünürlerinden de etkilenmiştir, Shakespeare gibi. Gençlik yıllarından Shakespeare'yi Fransız yazarlarına bir örnek olarak görse de, daha sonraları kendini ondan daha büyük bir yazar olarak görmüştür.


Üç yıllık sürgünün ardından Paris'e dönmüş ve fikirlerini İngiliz hükümetini konu alan kurgusal bir metinde toparlayarak basmıştır.İngilizler Hakkında Felsefi Mektuplar. İngiliz monarşisini daha gelişmiş ve insan haklarına daha saygılı görmesi nedeniyle yazıları Fransa'da büyük bir tartışmaya yol açmış ve sonunda öyle bir noktaya gelinmiştir ki, evrağın kopyaları yakılmış; voltaire ise Paris'i terk etmek için zorlanmıştır.

ayrac.gif

Château de Cirey ve Sonrası
Bundan sonra sınırdaki Château de Cirey'e yerleşen Voltaire burada Markiz du Chatelet, Gabrielle Emilie le Tonnelier de Breteuil ile de bir ilişkiye başladı. Voltaire ile Markiz 21.000′den fazla kitap toplamışlardır. Kuşkusuz Voltaire'in 15 yıl süren bu ilişkisi entelektüel gelişimine yardımcı olmuştur. Yazmaya devam eden Voltaire Mérope gibi oyunları ve bazı kısa öyküleri yayımlamıştır. İngiltere'de geçirdiği zamanda onu en çok etkileyen şeylerden birisi Isaac Newton'un çalışmalarıdır. Eser ve düşüncelerinde bunun etkileri görülebilir.

Markizin ölümünden sonra Voltaire Berlin'e yakın arkadaşı ve hayranı olan Büyük Frederick'e gitmiştir. Kral zaten onu daha önce ısrarla saraya davet etmişti. Her ne kadar ilk zamanlarda buradaki yaşamı iyi gitse de, zamanla çeşitli zorluklarla karşılaşmaya başlamıştır. Sivri dili ile burada da haksız bulduğu durumları eleştirmiştir. Sonunda kızdırdığı Frederick, Voltaire'in tüm evrağının kopyalarını yakmış Voltaire'yi tutuklatmıştır. Voltaire Paris'te doğru yola çıkmış; fakat XV. Louis onun kente girmesini yasaklayınca, Cenova'ya gitmiştir. Her ne kadar iyi karşılansa da tiyatral performansları yasaklayan Cenova yasaları Voltaire'in Candide, ou l'Optimisme isimli eseri yazmasına ve kenti terk etmesine neden olmuştur. Bu eser, Gottfried Leibniz'in felsefesinin hicvidir. Voltaire'in günümüzdeki en tanınmış eseri, Candide'dir. Ferney'de malikane almış ve 1778 yılında vefat edene kadar burada yaşamıştır.

ayrac.gif

Voltaire Düşüncesi

Her ne kadar ömrü boyunca yurttaşlık hakları ve din özgürlüğü gibi kavramları savunmuş olsa ve var olan Fransız rejimini eleştirse de Voltaire demokrasiden yana değildi. Onun gözünde en iyi yönetim şekli ‘aydın' bir monarşi veya aydın mutlakiyetti. Nitekim hayatının sonuna kadar aydınlanmış bir monarkın yönetimini ideal bir yönetim tarzı olarak savundu.

Bunun dışında sınıfların varlığını da bir zorunluluk olarak görmüş ve ne teorik ne de pratik açıdan bunu eleştirmiştir. Din açısından ise Voltaire'in tutumları biraz karışıktır. Filozoflardan olan Voltaire genellikle diğerleri gibi bir deist olarak tanımlanmıştır. Ancak çeşitli söylemleri nedeniyle ateist olduğu da düşünülmüştür. Ünlü felsefi eseri Felsefe Sözlüğü'nde araştırmacılara göre Voltaire'in deist çizgide kalmasının, kişisel nedenler bir yana, fikri nedeni onun yönetim biçimi konusundaki fikirleridir. Voltaire'e göre din halkın uygun biçimde yönetimi için neredeyse şarttır.


Nitekim Voltaire'in tanınmış aforizmalarından birisi ‘Eğer tanrı var olmasaydı, onu icat etmek gerekirdi' sözü dini fikirlerini anlamak açısından önemlidir. Bunların dışında Voltaire, var olan dini inanç ve yapıyı eleştirmiştir. Her açıdan Voltaire'in dini dogmatizme karşı olduğu aşikardır. Özellikle dini bağnazlığa sert biçimde karşı çıkmış, Hristiyan ve Musevileri yermiştir. Bu tutumları da yine Felsefe Sözlüğü'nde görülmektedir.

Voltaire'in düşünce tarihi açısından önemli biri sayılmaktadır. Zaten tarihsel planda çok büyük önem taşıyan Fransız Devrimi'nin de babası sayılmıştır.

ayrac.gif

Voltaire Masonluğu
Voltaire, ölümünden kısa bir süre önce 7 Nisan 1774 tarihinde, Paris'te bulunan Dokuz Kız Kardeş Locası'nda Masonluğa alınmıştır. Yaşamı boyunca Masonlarla yakın temas içinde bulunan ve Fransız aydınlanma düşüncesini birlikte oluşturdukları Masonların geç davetine icabet etmiş, tekris töreni büyük bir ihtişam içinde gerçekleşmiştir. Benjamin Franklin gibi bir çok isim, ABD'den sadece Voltaire'in tekrisinde bulunmak için Paris'e gelmiştir. Kendisine gösterilen bir saygı ve ihtimamın örneği olarak, Voltaire'e farklı bir tekris prosedürü uygulanmış, Mabed kapısına gerilen siyah bir örtünün arkasından gerçekleştirilmiştir. Gözleri bağlanmamış ve Masonların kabulü sırasında uygulanan testler yaptırılmamıştır. Her üç derece de aynı gün içerisinde kendisine tevcih edilmiş, Tekrisin ardından Loca başkanı tarafından yanına davet edilmiş ve orada oturmuştur.

ayrac.gif

Voltaire Sözleri
“Ayrılık, tatmin edilmeyen aşkı arttırır.”

“Her zaman zevk, zevk olmaktan çıkar. Bir şeye düşkünlük hayvanlarda bile yoktur.”

“Hiçbir ordu, zamanı gelmiş bir düşünceye karşı duramaz.”

“İnsan zeka karşısında eğilir ama şefkat karşısında diz çöker.”

“İnsanoğlu hiç de kötü olarak yaratılmamıştır; ama hastalandığı gibi kötüleşir de.”


“İyi bir taklit, kusursuz bir yaratıştır.”

“Kendi nefsine hakim olan, dünyaya hükmedebilir.”

“Pek az insan başkalarının deneylerinden yararlanmayı bilecek kadar akıllıdır.”

“Seçilmiş birkaç kitaptan güzel ne olabilir?”

“Tanrıya ettiğim dua pek kısadır; Tanrım düşmanlarımı gülünç duruma düşür.”

“Vahşiler hariç, bütün insanlar, kitapların hükmü altındadır.”

“Vatana sadakatla hizmet edenin atalara ihtiyacı yoktur.”

“Vatanımız, bütün asil ruhlar için en mukaddes bir yerdir.”

“Yarabbi ben düşmanlarımı yenmeye kadirim. Sen beni dostlarımdan koru.”
 
Düzenleyen yönetici:
Top