08- Artvin

kelebek

-ütopik-
V.I.P
ARTVİN

GENEL BİLGİLER

Yüzölçümü: 7.436 km²

Nüfus: 212.833 (1990)

İl Trafik No: 08



Artvin, ili ikiye bölen Çoruh nehri, dik yamaçlı uzun vadileri, 3900 metreye kadar yükselen birbiri ardına sıralanmış yüksek dağları, balta girmemiş doğal ormanları, yüksek dağların doruklarında Krater gölleri, Karagülleri, yeşil yaylaları, fauna ve flora zenginliği, tarihi kilise, kale ve kemer köprüleri, geleneksel mimarisi ve festivalleri ile çeşitli turizm değerlerini içinde barındıran otantik bir turizm beldesidir.

Kaçkar ve Karçal dağlarında yapılan dağ tırmanışları, bölgenin değişik yörelerinde doğal güzellikler içinde bulunan trekking parkurlarında yapılan doğa yürüyüşleri, Çoruh Nehri ve Barhal çayında yapılmakta olan rafting, katamaran ve kano gibi akarsu sporları Artvin'in turizm çeşitliliğini zenginleştirmektedir. 4 ncü Dünya Akarsu Sporları Şampiyonası 1993 yılında Çoruh nehrinde yapılmıştır.

İLÇELER:

Artvin (merkez), Ardanuç, Arhavi, Borçka, Hopa, Murgul, Şavşat, Yusufeli.

NASIL GİDİLİR?

Karayolu : Artvin'e karayolu ile Türkiye'nin her yerinden ulaşım mümkündür.

Otogar Tel : +90 (466) 5114949

Liman Tel : (+90-466) 351 40 67

İl Merkezi ve İlçelerinde bulunan Otobüs İşletmelerinin telefon numaraları;

Firma: Metro Turizm

Artvin Merkez: 0(466) 212 79 36

Yusufeli: 811 22 81

Şavşat: 517 25 95

Hopa: 351 38 21

Firma: Lüks Artvin Seyahat

Artvin Merkez: 0(466) 212 21 70

Yusufeli: 811 24 00

Şavşat: 517 13 36

Hopa: 351 30 50

Firma: Öz Artvin Ekspres

Artvin Merkez: 0(466) 212 13 76

Yusufeli: 811 21 24

Şavşat: 517 34 35

Hopa: 351 25 26

Firma: Lüks Karadeniz

Hopa: 351 44 83

Firma: Metro

Hopa: 351 42 43

Firma: Ulusoy

Hopa: 351 43 03

Firma: Doğu Karadeniz

Hopa: 351 46 35

Deniz Yolu: Artvin İlinin Karadeniz’e sahil Hopa ilçesinde Liman bulunmakta olup bu limanda yük taşımacılığı yapılmaktadır.

Adres : Liman Başkanlığı Hopa

Tel: (+90-466) 351 40 67

Hava Yolu: En yakın havaalanı Erzurum (203 km.) ve Trabzon (234 km.) illerinde bulunmaktadır.

GEZİLECEK YERLER

Kaleler

Artvin (Livana) Kalesi: Erzurum–Samsun karayolunun Artvin şehir merkezine çıkış sağlayan noktasında, Çoruh Nehri üzerinde bulunan Artvin Köprüsü’nün karşı yanında, ırmak tabanından 70 m. yükseklikte ana kayaya bağlanmış konumdadır. Kale içerisinde sarnıç ve şapel kalıntıları bulunmaktadır. Yapı, 10. yüzyıl ortalarında Bagratlı Krallığı’nca inşa edilmiş, 16. yüzyılda Osmanlılar tarafından onarım görerek kullanılmıştır. Yüksek kulesiyle dikkat çekmektedir.

Şavşat (Satlel) Kalesi: Şavşat ilçesi Söğütlü Mahallesinde bulunmaktadır. Bagratlı Krallığı zamanında inşa edilmiş Osmanlılar tarafından da kullanılmıştır. Günümüzde terkedilmiş olan kalenin sur duvarlarının büyük bir bölümü ayaktadır.

Ardanuç (Gevhernik) Kalesi: Ardanuç ilçesi, Adakale Mahallesi’nde bulunan yapı, yöredeki en eski ve en önemli kalelerden birisidir. Kalenin ilk yapımına milattan önceki dönemlerde başlandığı bilinmektedir. Bagratlı Krallığı, Çıldır Atabekleri ve Osmanlıların yönetim yeri olarak kullanılmıştır. İçkale ve etrafı surlarla çevrili şehir yapısıyla tek örnektir. Geçmiş dönemlere ait çeşitli kalıntıların yanı sıra Kanuni Sultan Süleyman’a ait kitabesiyle de dikkat çekmektedir.

Cami ve Türbeler


Artvin il ve ilçelerinin önemli camileri Ortacalar Merkez Camii (Arhavi ilçesi) Muratlı Camii (Borçka ilçesi), Esenköy Camii (Murgul ilçesi) Kocabey Camii (Şavşat ilçesi) Demirkent Camii (Yusufeli ilçesi), İskender Paşa Camii ve Türbeleri (Ardanuç İlçesi)'dir.

İskenderpaşa Camii ve Türbeleri: Ardanuç ilçesi, Adakale mevkiinde bulunmaktadır. İlk yapımına Osmanlı döneminde yapılmış, 1553 yılında tamir edilerek tekrar ibadete açılmıştır. Yanında Osmanlı dönemine ait Hatice Hanım, Ali Paşa ve Süleyman Paşa’ya ait türbeler bulunmaktadır.Yörenin ilk camisi olması açısından önem taşımakta olup günümüze sağlam olarak gelmiştir.

Kiliseler ve Manastırlar

İnanç Turizminin önemli merkezlerinden olan Artvin'de Altıparmak (Barhal) Manastır Kilisesi Camii (Yusufeli ilçesi ), Hamamlı (Dolıshana) Manastır Kilisesi (Merkez), İşhan Kilisesi (Yusufeli ilçesi), Yeni Rabat Kilisesi (Ardanuç ilçesi), İbriga Şapeli (Borçka ilçesi), Tibeti Kilisesi ( Şavşat ilçesi), Köprülü Kilise ( Şavşat ilçesi), Porta Manastır Kilisesi (Merkez) Dörtkilise Manastırı (Yusufeli ilçesi) önemli olan kilise ve manastırlardır.

Köprüler

Berta Köprüsü: Artvin-Şavşat yolu üzerinde bulunmaktadır. 1878 yılında Osmanlılarca yaptırılmış olup, döşeme uzunluğu 64 m’dir. Üç gözlü ve düz yollu köprüler sınıfına girmektedir. Yapı günümüze sağlam olarak ulaşmıştır.

Ortacalar Çifte Köprü: Arhavi ilçesi, Ortacalar Bucağına 25 km. kala, Anlı ve Küçükköy yol ayırımında bulunmaktadır. Birbirine dik gelecek şekilde planlanan iki köprüden meydana gelmektedir. Her ikisi de gözlü ve yolu eğimli olan taş köprüler grubuna girmektedir. Günümüze sağlam olarak ulaşmışlardır.

Çeşmeler


Çelebi Efendi Çeşmesi: Artvin Orta Mahalle’de bulunmaktadır. Yapı, 1783 yılında Asma Sultanın kahyası Çelebi Efendi tarafından yaptırılmıştır. Günümüze bir bölümü ulaşabilmiştir. Klasik Osmanlı çeşmesidir.

Korunan Alanlar

Karagöl Sahara Milli Parkı

Hatila Vadisi

Camili-Efeler Tabiatı Koruma Alanı

Camili-Gorgit Tabiatı Koruma Alanı

Plajlar

Karadeniz sahilindeki Arhavi ve Hopa İlçelerinin 34 km.lik kıyısında bulunan Hopa- Kemalpaşa Plajı, Hopa Kopmuş Plajı ve Arhavi Plajı denize girmek için elverişlidir.

 

kelebek

-ütopik-
V.I.P
Yaylalar

Artvin, coğrafyası gereği Yayla kültürünün korunduğu yörelerimizden birisidir.

Artvin Yaylaları

Sportif Etkinlikler


Rafting: İlçe topraklarını güneyden kuzeye akarak ikiye bölen Çoruh nehri üzerindeki dünyanın Zambezi ve Biobio nehirlerinden sonra en iyi akarsu sporları parkurlarına sahip olması ili su sporları açısından önemli bir cazibe merkezi haline getirmiştir. Ayrıca Kaçkar dağlarından doğan ve Çoruh nehrinin önemli kollarından biri olan Barhal çayında da ideal su sporu parkurları bulunmaktadır. Çoruh nehri ve Barhal çayında Haziran-Ekim ayları arasında rafting, katamara ve kano sporları yapılabilmektedir. Ayrıca 4. üncü Dünya Akarsu Sporları Şampiyonası 1993 yılında Çoruh nehrinde yapılmıştır.

Çoruh ve Barhal'da Rafting

Trekking ve Dağ Yürüyüşleri: Doğu Karadeniz bölgesinin en yüksek dağ silsilesinden olan Kaçkar dağlarında, dağ tırmanışları için Türkiye'nin en uygun trekking parkurları bulunmaktadır. Yöreye gelen dağcı grupları ve dağcılar genellikle Yusufeli Yaylalar köyünden, Rize-Çamlıhemşin;Ayder yaylasına yürüyerek Trans-Kaçkar yürüyüşlerini tamamlarlar. Ayrıca yörenin diğer dağı olan Altıparmak dağlarında da uygun trekking parkurları bulunmaktadır.

Kamp-Karavan: Sahil şeridinde bulunan plajlarda, orman içi dinlenme yerlerinde, milli parklarda Kamp ve Karavan Turizmi için uygun yerler mevcut olup bunların başında; Kemalpaşa Plajı ve çevresi, Kafkasör Orman İçi Dinlenme Yeri, Borçka Karagöl, Şavşat Karagöl, Hatila Vadisi, Sahara, Yusufeli Kaçkar Turizm Merkezi ve Yusufeli Çevreli Köyü Rafting Kamp Merkezi’dir. Ayrıca Yusufeli ilçesi Çevreli köyünde rafting kamp alanı bulunmaktadır.

Olta Balıkçılığı: İl genelinde yer alan akarsu ve göllerden özellikle Barhal Çayı’nda, Hatila Deresi’nde, Arhavi Ortacalar Deresi’nde ve Borçka Camili-Maçahel Deresi’nde, yüksek kesimlerde yer alan halk arasında Karagöl olarak adlandırılan göllerde olta balıkçılığı yapılmaktadır.

Avlaklar: Topraklarının çoğunluğu dağlık ve engebeli arazi üzerine kurulmuş olan ilçede av turizmi için uygun alanlar bulunmaktadır. Özellikle dağ keçisi, ayı, kurt, tilki ve doğal alabalık ilçedeki önemli avlaklar arasındadır.

Kuş Gözlem Alanı

Doğu Karadeniz Dağları

Akarsular

Çoruh Nehri ve Vadisi: 3225 m. rakımlı Mescit Dağları’ndan doğarak toplam 466 km. kat ettikten sonra Gürcistan sınırları içerisinde Karadeniz’e dökülmektedir. Nehir aynı zamanda dünyanın en hızlı akan nehirlerinden biridir. Yöre, her yıl dünyanın her tarafından gelen, rafting, kano ve nehir kayağı gibi akarsu sporlarını yapan yerli ve yabancı sporcuları ağırlamaktadır.

Zengin flora ve faunaya sahip Çoruh Nehri Vadisi, aynı zamanda kuşların göç yolu üzerindedir. Nehrin çevresindeki bazı kayalıklarda nesli tükenmekte olan kızıl akbaba türü koloniler halinde yaşamaktadır. Ayrıca Çoruh Vadisi boyunca; boz ayı, çengel boynuzlu dağ keçisi, yaban domuzu, kurt, çakal, tilki, porsuk, sansar, su samuru, tavşan, keklik, yaban horozu, çulluk, yaban ördeği, üveyik, sarıasma, sarısandal, ardıç kuşu, güvercin, tahtalı kuşu ve çeşitli yaban hayvanı türleri bulunmaktadır.

Bayburt’tan başlayıp İspir ve Yusufeli’ni takip ederek Artvin’e kadar uzanan ve yaklaşık 260 km. uzunluğundaki nehirde, 4 farklı etapta rafting yapılmaktadır. Zorluk dereceleri 1, 2, 3, 4, 5, 6’ya kadar çıkmaktadır. Profesyonel sporcuların tercih ettiği nehirde, 1993 yılında 4. Dünya Akarsu Şampiyonası yapılmıştır.

Altıparmak (Barhal) Çayı: Artvin ili sınırları içinde yer alan Altıparmak (Barhal) Çayı, Kaçkar Dağları’nın güney yamaçlarından doğar, yaklaşık 40 km’lik bir mesafe kat ettikten sonra Yusufeli’nin 2 km. güneyinde Çoruh Nehri’ne karışır. Altıparmak Çayı, kano ve nehir kayağı için elverişli olup, yüksek dağlarla çevrili son derece güzel ve etkileyici bir vadi içinden akmaktadır. Dağlardaki karların bütün yaz boyunca erimesi nedeniyle, eylül ayına kadar suyun debisi yüksektir. Vadi, yaban hayatı açısından da çok zengin bir güzelliğe sahiptir.

Altıparmak Çayı Havzası’na Artvin veya Erzurum üzerinden Yusufeli’ne gelerek ulaşılabilir. Yusufeli’nden itibaren 6. km’sinde Öğdem Deresi, Altıparmak Çayı’na karışmaktadır.

Güngörmez Suyu: Yusufeli ilçesi Güngörmez dağlarında bulunmaktadır. Akşam karanlığında suyunun akmaya başlaması ve gün açıldığında suyunun kesilmesi ile ünlüdür.

GÖLLER

Borçka Karagöller: Boçka camili karayolu üzerinde olup,Borçka ilçesine 27 km. uzaklıktadır.1800 lü yıllarda bugünkü Klaskur yaylasının yakınında bulunan bir tepenin toprak kayması sonucu Klaskur deresinin önünü kapatması ile oluşmuş göllerdir. Zengin orman örtüsü ve flora çeşitliliği ile ilgi çekmekte olup kamp turizmi için İlimizdeki sayılı yerlerdendir. Ayrıca yöre halkı tarafından mesire yeri olarak kullanılmaktadır.

Şavşat Karagöl: Şavşat ilçesine 25 km. uzaklıkta olup, Sahara Karagöl Milli Parkı içindedir. Kamp ve Karavan Turizmi için ilimizdeki en uygun yerlerdendir. Göl kenarında özel sektör tarafından işletilen 20 kişilik konaklama tesisi bulunmaktadır.

Dağlar

Kaçkar Sıradağları: Rize ve Hopa arasında yer alan, yıl boyunca gözlenebilen keskin buzulları, masmavi gölleri, yeşilin her tonuna sahip ormanları, coşkulu dereleri, binbir çeşit bitkileri ve hayvanları ile doğal bir park görünümünde olan Kaçkar Sıradağları’nın en yüksek tepeleri Altıparmak (3480 m.), Kavran (3932 m.) ve Verçenik’tir (3710 m.).

Dağa yaz aylarında tırmanmak ne kadar kolay ise kış aylarında tırmanmak o kadar zordur. Kış aylarında kar, vadileri doldurur, yaylaları örter ve evler yok olur. Ayrıca, buzulların eğimi her zaman çığ düşmesine uygundur.

Kaçkarlar; Doğu Karadeniz’de Rize – Hopa kıyılarına paralel olarak uzanır. Ağustos ve eylül ayları, yaz tırmanışları için en uygun zamandır. Kış tırmanışlarında ise şubat ve mart ayları en uygun zamandır.

Kaçkar Dağları, genel olarak granit, siyenit, granodiorit ve andezit türü kayaçlardan oluşmuş, şiddetli akarsu ve buzulların aşındırması sonucunda da sert bir görünüm kazanmıştır. Deniz kıyısında yükselmeye başlayan bu dağların kuzey yamaçları gür orman örtüleri ile kaplıdır. Kaçkar Dağları batıdan doğuya doğru 3 bölüm halinde uzanır. Batıda Verçenik, ortada Kavran ve doğuda Altıparmak Dağları yer alır.

Kaçkar Dağları’na kuzey ve güney rotaları takip edilerek çıkılabilir. Kuzey rotası daha çok profesyonellerin tercih ettiği rotadır.

Karchal Dağları Türkiye ile Gürcistan arasında yer alan bu dağlar, geçit kuşlarının göç yolları üzerinde bulunması, endemik bitki çeşitliliği ve uygun trekking parkurları ile ilimizdeki görülebilecek yerlerdendir.

Diğer Değerler

Borçka-Camili (Maçahel) Havzası: Yörenin; Orman ve yaylalarındaki endemik flora zenginliği, anıt ağaçları, derelerindeki kırmızı pullu alabalığı, saf kafkas arıları ile üretilen karakovan Maçahel Balı gibi çeşitli özellikleri vardır. Bu özelliklerinden dolayı Camili Havzasının bir bölümü Tabiat Koruma Alanı ilan edilerek yöre koruma altına alınmıştır.

Kafkasör : Artvin il merkezine 8 km. uzaklıkta olup, her yıl haziran ayının 4 ncü haftasında Kafkasör Kültür ve Sanat Festivali bu yaylada düzenlenmektedir. Ayrıca yöre halkı tarafından mesire yeri olarak kullanılmaktadır.

Şavşat Kocabey Kışlası: Şavşat ilçesine 15 km. uzaklıkta olup, Sahara Karagöl Milli Parkı sınırları içinde bulunmaktadır. Kocabey Kışla Evleri kendine özgü ahşap mimari özellikleri ile ilgi çekmektedir. Bu yörede her yıl Temmuz ayının 4 ncü haftasında Sahara Pancarcı Festivali düzenlenmektedir. Kışlada Kamp ve karavan turizmi yapılabilmektedir.

Cehennem Deresi Kanyonu: Artvin-Ardanuç karayolunun 25 nci km. sinde yer alan Ardanuç Kanyonu, ilgi çekici doğal yapısı ile ilimizdeki görülmeye değer yerlerdendir.

COĞRAFYA


Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yer alan Artvin, doğudan Ardahan, güney ve güneydoğudan Erzurum, batıdan Rize illeriyle; kuzeyden Karadeniz, kuzeydoğudan Gürcistan Cumhuriyeti toprakları ile çevrelenmiştir. İl topraklarının % 95'i ormanlarla kaplıdır. Yörede "Karagöl" adıyla anılan küçük göllere sıkça rastlanır.

İl ve çevresinde rakım farklılığından kaynaklanan ılıman, sert ve Doğu Karadeniz iklimi özelliklerine rastlanılmaktadır.

 

kelebek

-ütopik-
V.I.P
TARİHÇE

İlk kuruluş tarihi kesin olarak belli olmayan Artvin ve yöresinde M.Ö. 2. binde Hurrilerin küçük beylikler kurduğu bilinmektedir. Bölge, 2 yüzyıl süren Mitanni egemenliğinin ardından Hitit İmparatorluğunun etkisine girmiştir. M.Ö. 8. yüzyıl sonlarında Kimmerler Kafkaslardan gelerek, Artvin üzerinden Anadolu topraklarına girmişlerdir. Daha sonra M.Ö. 7. yüzyılda İskitlerin yine Kafkaslar çevresinden, Anadolu’ya göç ettikleri, bunların bir bölümünün Artvin’e yerleştikleri bilinmektedir. Ortaçağda, Bizans’ın himayesindeki Bagratlı Krallığı’nın yönetiminde kalan bölge, daha sonra Selçuklu, Saltuk, Moğol (İlhanlı), Timur, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Safevi yönetiminde kalmıştır. Artvin’de Osmanlı egemenliği Yavuz Sultan Selim döneminde başlamıştır.

1877-1878 savaşı sonrasında, 3 Mart 1878’de imzalanan Ayastefanos Antlaşması gereği Artvin, Ardanuç, Borçka, Şavşat ve Hopa’nın Kemalpaşa bucağı savaş tazminatı olarak Ruslara terkedilmiştir. 3 Mart 1918’de imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması ile Ruslar Artvin topraklarından çekilmişlerdir. Kent, Mondros Ateşkes Müzakeresi ile İngilizlerin eline geçmiştir. Ardından, 7 Mart 1921 tarihine kadar Gürcistan sınırları içerisinde kalan Artvin, 43 yıllık bir ayrılıktan sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin girişimleri sonucu 23 Şubat 1921’de anavatana katılmıştır. 16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması ile bu durum kesinlik kazanmıştır. 7 Temmuz 1921’de sancak olarak kurulan Artvin, 24 Nisan 1924’te il olmuştur.

NE YENİR?

Yöresel yemek çeşitleri bakımından oldukça zengin olan Artvin mutfağında Ağartı denilen süt ve süt mamüllerinden yapılan yemekler arasında “kuymak” mahalli yemek olarak yaylacılar tarafından yapılır. Yörede yetişen sebze ve kır otlarından değişik türlerde yemekler de yapılmaktadır.

Hamur işlerinde; hinkel, cergebas, bişi, katmer, erişte, lokum (lokma) ve börekler yer almaktadır. Hinlek ve cergebas denilen hamur yiyecekler çevreye özgüdür.

Topluca yapılan “harfana”larda ve ziyaretlerde taze etlerle ve ağaç şişlerle hazırlanılan kebaplar yörede önem arz etmektedir. Ayrıca köylerde kışlık kavurma yapıp saklanır.

Dibek veya dinklerde döğülerek hazırlanan ve adı halk arasında “gendirme” ve “keşkek” olarak bilinen yemekler çok bilinen yöresel yemeklerdir.

Çorbalardan “püşürük” adlı çorba, en çok bilinenlerdendir. Bunlardan başka, “çılbır”; “Kaygana (Omlet)”; yağlı, lorlu veya sadece etle yapılan soğanlı yahni de yerli yemekler arasındadır. Ayrıca sahil kesiminde yer alan halkın mahalli yemekleri arasında, hamsi balığından hazırlanan; hamsili pilav, hamsili buğulama, hamsili mısır ekmeği (cadı), hamsi salamura yer almaktadır.

Başlıca tatlılar, hasuta, kaysefe, zurbiyet, ballı lokumdur.

Artvin'den Yemek Tarifleri

Kuru fasulyeli kesme çorba

Malzemeler:

1/2 su bardağı kuru fasulye

1 su bardağı erişte

5 su bardağı su

1 adet küçük soğan

1 yemek kaşığı salça

1 yemek kaşığı

tereyağı

tuz, karabiber

Hazırlanışı: akşamdan ıslatılmış kuru fasulyeler 5 bardak su ilave edilerek haşlanır. Fasulyeler iyice yumuşayınca erişteler eklenir. Tuz ve karabiber ilave edilir ve erişteler pişene kadar kaynatılır. Diğer tarafta küçük küçük doğranmış soğanlar yağda kavrulur. Salça eklenir ve birkaç dakika daha çevrilir, fasulyeli karışıma katılır. Bir iki taşım daha kaynatılır ve sıcak servis edilir.

Herisa

Malzemeler:

2 su bardağı buğday

1 tatlı kaşığı tuz

3 su bardağı su

Şerbeti için:

2 su bardağı şeker

2 su bardağı su

Hazırlanışı: Geceden ıslatılmış bulguru tuz atarak aynı suyla iyice yumuşayıncaya kadar haşlanır. Gerekirse su ilave edilir. Piştikten sonra biraz ezerek soğutulur. Diğer tarafta şerbeti kaynatılır ve soğumaya bırakılır. Şerbet buğdayın üzerine dökülerek servis edilir. Dilenirse üzeri ceviz ile süslenir.

NE ALINIR?

Ağaç oyma ve filiz, dal kabuğundan örülen eşyalar, toprak çanak, çömlek, bakır mamulleri ve kilim yöreden alınabilecek hediyelik eşyalardır.

LİNKLER

Artvin Valiliği

YAPMADAN DÖNME

Borçka Karagöller ve Camili Havzasını gezmeden

Çoruhta rafting, Kaçkarlarda trekking yapmadan,

Kafkasör Yaylasında Boğa Güreşlerini İzlemeden,

Puçuko yemeden,

... Dönmeyin.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
ARTVİN


ÖRF-ADET-GELENEK-GÖRENEKLERİ YÖRESEL YEMEKLER:


Artvin yöresinde, mutfak geleneği çok zengindir. Süt ve süt ürünlerinden yapılan yemekler; peynir kuymağı ve kaymak kuymağı. Sebzelerden ve kır otlarından yapılan yemekler; dağ pancarı, kuş yemeği, gımı, yaban semiz otu, ebegümeci bazı otlardan yemek yapılmaktadır. Taze asma yaprağı ve lahanadan sarma ve yemekler örnek verilebilir. Taze fasulyenin kurutulmuşundan yapılan "Puçuko" özel sebze yemeğidir.

Hamur işleri; Laz Böreği, katmer, erişte, hınkal, çergebaz, bişi, lokum, hamur işlerindendir. Kışlık kavurma, ağaç şişlerde yapılan kebaplar etli yemeklerin yöreye özgülerindendir. Keşkek, gendima, herisa, ve şilav gibi yemekler tanelilerden yapılan yemeklerdendir. Hasuta, kaysefe, zurbiyet ve ballı lokum tatlılardandır.
Çorbalar; Püşürük çorbası, ayran çorbası, tutmaç çorbası, soğan harşosu, çinçar çorbası yöreye özgün çorbalardandır.
BEYAZ PATATES:
Her türlü sebzenin yanında, özellikle lezzetli "beyaz patatesi" ile yetiştirilir. Ayrıca patates "kuyularda", toprak altında muhafaza edildiği için yıl boyunca ve lezzetli bir şekilde yenilebilmektedir. Özellikle yuvarlak bir şekilde dilimlenmiş olan beyaz patates, üzerine yağlı peynir serilerek fırınlanır ve öylece ya da balla yenir. Çok özel bir damak tadıdır. BAL:
Bitki türlerinin zengin ve miktar olarak çok olması, yörede arıcılık faaliyetinin yaygın bir şekilde yapılmasını sağlamıştır. Artvin yöresinde üretilen ballar bölgesel olarak tanınmakta ve ilgi görmektedir.
YÖRESEL GİYİM:
Artvin'de giyim-kuşam çeşitlilik arz etmektedir. Bu çeşitlilik sahil kesimlerinde farklı, iç kesimlerde farklı renk,desen ve fonksiyon olarak ortaya çıkmaktadır. Bu zenginlikler özellikle kadın kıyafetlerinde, başlıklarında, yazmalarda vb. görülebilmektedir.
HALK OYUNLARI VE FOLKLOR:
ATABARI:

Atabarı, Atatürk'e atfen "ATABARI" ismini almıştır. Oyunda sayı sınırı olmayıp, kız-erkek-karma veya yalnız kız, yalnız erkek olarakta oynanır. Oyun, sağ yay üzerinde yarım daire, başlangıç ve bitişte düz çizgi halinde oynamaktadır. Oyun, günümüze kadar geleneksel forumları içerisinde sergilenmiştir.

AHÇİK BARI-AKÇİK BARI:

Ahçik barı, atabarı oyununu andırır. Farklı olarak figürlerin sağa ve sola yapılarak vuruşları vardır. Tek sıra bağımlı, sağ yönden çizilen yay üzerinde oynanır. Ahçik barı, bir çok oyunda olduğu gibi yine düğün,bayram ve eğlencelerde yalnız kadınlar tarafından oynanan bir oyundur. Oyunun geleneksel tavrı yarım daire biçiminde sağ yay üzerinde oynanan düzenlemeler, oyunun geleneksel tavrı içerisinde yapılmıştır. içerisinde yapılmış olup değişiklikler söz konusu değildir.

CİLVELOY:
Cilveloy, genellikle halka yapısı biçimde oynanan bir kadın oyunudur. Oyun oynanırken, atma türküler söylenerek karşılıklı soru ve cevaplarla oynanan oldukça estetik bir yapıya sahip, sağa sola yürüme ve üçleme figürlerinden oluşur. Cilveloy, düğün ve eğlencelerde daha çok türkü olarak söylenip kadınlar tarafından oynanır. Oyun, ismini türkü sözlerinden almıştır. Oyunda anlatılmak istenilen tema beğenme, beğenilme ve kur yapma gibi genelde düğün ve özel eğlencelerde oynanır. Halka yapısı biçiminde oynanmaktadır.

COŞKUN ÇORUH:
Yöremizde, bahar aylarında kar sularının erimesi, yağmurun yağması ile çeşitli dere ve ırmakların Çoruh nehrine dökülmesi sonucu azgın bir hale gelen nehir, bölge halkımıza çoğu zaman mal ve can kaybına neden olmaktadır. Bu nedenle oyun, Çoruh'u konu alarak, yaz ayları durgunluğu ile bahar aylarındaki azgın anlarını sergilemektedir. Oyun kapalı halka içerisinde ağır olarak başlar; hareketler anında hızlanarak devam ettirilir. Oldukça sert oynanan bir oyundur. Ağır bölümleri ezgi ile oynanır. Hızlı bölümleri ise sadece ritim eşliğinde oynanır. Oyun, yalnız erkekler tarafında oynanır. Oyun anonim olup ilk kuran kişi hakkında kesin bulgu yoktur. Oyunun başlangıç ve bitişi, düz çizgi olup, halka yapısı içinde oynanır. Belli sayı sınırı yok; ancak, çok kalabalık sayılarla,oyun, hızlı olması yüzünden oynanmaz. Oyun, herhangi bir düzenlemeyle şekillendirilmemiş, geleneksel formu içerisinde oynanır.

DELİ HORON:
Deli horon, halka yapısı içinde oynanan, Artvin'in temel oyunlarından biridir. Horona "Deli" ön adının takılması, oyunun "deli dolu" diye tabir edilen biçimde oynanmasından kaynaklanmaktadır. Figürlerin birçok bölümü gerginlik, sertlik ve gerilim içerisinde canlı olarak yapılması, oyuna bu niteliği kazandırmaktadır. Oyunda coşkuyu sağlamak için, atılan uzun nağaralar (Kıcına) esastır. Komut, veren tarafından her figürü belirleyen yöresel tabirlerle (Yöresel sözlerle) anında verilir.Örneğin : Başla, başla-işle, işle kollar üste, Kollar siya-kındır oyna, Dura dura-Kollar çabuk-Gel oguna diza-Vuur orta topuk gibi belli komutlarla oyun yönetilir. Oyunu oynayanlar, belli bir sayı ile sınırlanamaz; genellikle açık hava ve harman gibi yerlerde oynanır. Oyunun kaynakçası hakkında ve hazırlanışı, oynanışı, hareketliliği yörede birlik, beraberlik ve dayanışma sembolü olduğuna, kararlılık ve güçlük ifadesini belirttiği yolunda ortak düşünceye varılmıştır.

Halk arasında bu oyuna ilişkin olarak, deli horon oynanan yerde "Kırk yıl ot bitmez" sözü yaygındır. Oyun, ayrıca bazı kesimlerde (Kuçen deli horonu, Kocabey deli horonu) gibi isimlerde oynanır. Oyun kuran kişi bilinmeyip Artvin ve beldelerinin en güzide oyunudur. Yalnız erkekler tarafından oynanır.

DÖNE:
Döne oyunu, bir genç kızın elinde aynası ile yüzüne bakarak kaşlını, gözünü, saçlarını düzeltmesi ile ve oyun içerisinde de görüldüğü gibi her yöne dönüşü ile, genç kızın kendi kendini süslemesi ile, haz duyarak kuruntu içerisinde oynanan bir oyundur.

Oyun, tek sıra bağımlı sağ yöne çizilen yay üzerinde oynanır. Oyunun içerisinde yer alan döne "Dönüş" figürlerinde döne ismini alır. Öne çift sol,çift sağ ayak çıkararak sola ve sağa çift sağ ayak çekerek yine öne ve yana el çırparak, dört yönlü dönerek, öne çöküş yaparak belli sırayla oynanır. Oyun komutları "hop" diye verilir. Oyun, beğenme,beğenilme temalarını işleyip sadece kadınlar , genç kızlar tarafından oynanır. Belli bir sayı sınırı olmayıp oyunu ilk kuran kişi kesin belli olmayıp anonimleşmiş bir oyundur.

DÜZ HORON (VARAGELA):

Yukarıda üç isim altında toplanan bu oyun, yörede değişik isimlerle oynanmasına rağmen, aynı karakteri taşıyan bir oyundur. Düz horon, genellikle düğünlerde kız ve erkek tarafından birleşerek, dostluklarının sembolü olarak, çoğunlukla yüz açımı törenlerinde oynanan bir tür oyundur. Düz horon, halka yapısı biçiminde oynanan temel oyunlardan olup, hareketli, estetik, oldukça canlı bir oyundur. Oyuna düz horon denmesinin (Bazı yerlerde adi horonda) iki neden olabileceği kanısındayız. Birincisi, genellikle düz horon , düz bir alanda (Harman) da oynanmasından benzetilmiştir. İkincisi ise, Çoruh nehrinin durgun anlarını sembolize etmiş olması, oyuna, zaman zamanda durgun Çoruh'ta söylenir. Oyunun başlangıcından bitişine kadar, belli bir tempo ve coşku ile oynanması, uzun nağraları ile oldukça estetik bir yapıya sahiptir. Oyun, belli bir sayı ile sınırlanamaz. Yörede en çok oynanan bir oyundur ve en kalabalık kitlenin katılımıyla, büyük bir coşkuyla oynanır. Oyun, çeşitli isimler altında tek karakterde oynanan oyundur.

HEMŞİN OYUNU:
Hemşin horonu, yörede yaşayan "hemşinliler" tarafından oynanan bir oyundur. Daha çok sahil kesmi , Hopa civarında, halka yapısı içerisinde, genellikle tulum eşliğinde oynanır. Oyun 7/8 ritimle (7/8'lik) oynanır. Artvin civarlarında, bir düğünde gençlerden kurulu bir oyun ekibinin, gösterisinde oyunun oynandığı yerin tahtadan; yani ağaçtan yapılan bir zemin üzerine sertçe vurmaları, sıçrayıp düşmeleri sonucunda sahnenin çökmesi, bir benzetme ile oyuna "Atom" denmesine neden olmuştur. Hemşin oyunu, yine kendi komutlarıyla yönlendirilir. Örneğin: Siya, siya-Savuş, savuş-Geldum, geç-Geçte,dura-Geldi Hemşin gibi tabirlerle söylenip belli bir sayı ile oyuncular sınırlanamaz. Oyunun oldukça sert ve akıcı olması, yöre oyunlarının tipik örneğidir. Oyun, yalnız erkekler tarafından oynanır.

KARABAĞ:
Yöremizin coğrafi konumu , arazi ve iş gücünün çok zorlu şartlar içerisinde yapılması nedeni ile hayırlı işler, kız köçürme, oğlan evlenmelerde düğün ve nişan gibi törenler genelde iş gücünün az olduğu güz aylarına bırakılır. Ancak, "gönül ferman dinlemez" deyiminden yola çıkan bir genç oğlan, bir kıza deli gibi vurulur. Kara sevdaya düşer. İş, güç, yaz, kış, bahar, dinlemez; yaz aylarında aile büyüklerini kız evine elçiliğe gönderir. Fakat, yukarıda bahsettiğimiz gibi tabiatı ile kız evi büyükleri, "yaylalar insin, bağlar bozulsun hele bir bakalım" gibi sebeplerle geri çevrilir. Yaylaların bozulması, bağlardaki hasatın toplanması, kız hazırlığının tamamlanması, karşı dağlara kar yağması ile belli olurmuş. Aşık genç, hergün kalkıp dağlara bakarmış; kar ne zaman yağacak diye Nihayet bir sabah kalkar ki, karşı dağlara kar yağmış; gencin aşırı haz duyması ve sevinci ile dağa doğru "kara bak! Karabağ" diyerek, hem oynayıp hemde bağırarak dağa doğru koşmasıyla sevincinden kaynaklanan bir aşık oyunudur. Karadağ, tema olarak Azeri kökenli olup, aynı sevinci paylaşan kızın da öyküsünü konu olarak, karşılıklı oynanan bir oyundur. Oyunu ilk kuran kişi bilinmemekte, oyun bir kız-bir erkek tarafından solo gösteri nitelikli, beğenme, beğenilme sevgi ve aşkı konu alır. Düğün ve özel eğlencelerde çok oynanır. Belli sayı sınırlamadan, isteyen kızlı-erkekli kalkıp oynarlar.

KOBAK:
Kobak bölgemizde bir köy adıdır. Oyun halka yapısı biçiminde genellikle tulum eşliğinde erkekler tarafından oynanır. Bu oyun Yusufeli ilçemizin yakınında Kobak köyünden adını almıştır. Oyun içerisinde, belli bir yerde, ezgi değişir ve bu bölümde türkü söylenir. Sonra tekrar oyun müziğine geçilerek, oyuna devam edilir. Oyunun kaynaklanması Çoruh nehri ile de ilgilidir. Oyun içerisinde bazı figürler, Çoruh nehri üzerinde kürek çekme hareketlerini gösterir. Kobak oyunu, belli başlı komutlarla, Topal, topa-İşle, işle-üç vur sağa, üçte sola çek kürek çekha vurdu kobak gibi terimlerle kendine özgü bir oyundur. Oyun, halk arasında sıkça olarak genelde erkekler tarafından oynanır; kız-erkek karmada oynanabilir. Daha çok düğünlerde harmanda oynanır. Belli bir sayı sınırı yoktur. Oyun, halka yapısı biçiminde oynanır. Oyun, ismini bir köy adıyla almıştır. Oyunu ilk kuran kişinin o köyden olması gibi, kesin bir bulgu yoktur.

KOÇERİ-KOÇÇARİ:
Koçeri, adını bir erkek isminden almıştır. Bu kişi , çok gezen, çok dolanan, yerinde durmayan bir kişidir. Hâlende günümüzde çok gezenlere derler ki tabiri caize "Koçeri misin, ne gezip duruyorsun?" Bölgede, genç kızların bir kahramana olan duygu ve çağrısını dile getirir bir oyundur. Genç kızların bir koçeriye vurulmasıyla onun gördükleri zaman beğenilmek maksadıyla oynadıkları bir oyundur. Oyun oynanırken bu kahramanı da şöyle davet ederler. "Oy ninni koçeri, sallanda gel içeri" diye oynanıp söylenerek, mısralarla kahramanı davet ederler. Oyun, halay yürüyüşü gibi başlar; hızlanma çapraz ve çöküş figürlerinden oluşur. Oyun, halka yapısı biçiminde oynanıp belli bir sayı sınırı yoktur. Oyunu kuran kişi (Koççari) isimli bir erkek olduğu araştırılmış olup, genç kızların bu koççariye karşı duygularını dile getirmeye çalıştıkları bir oyundur.

MENDO BARI:
Araştırmalara göre "Mendo", bir erkek ismidir. Aynı kişinin, oyunu, kendisinin uyarladığı bilinmektedir. Kişinin, haz duyarak oynadığı söylenmektedir. Oyun ağır hareketlerle başlar; birden hızlanan bir tempo ile devam eder. Oyun içerisinde çok yönlü dönüşler olup, tek sıra bağımlı ve sağ yöne çizilen yay üzerinde oynanır. Oyunun içindeki üçleme figürleri, diğer oyunların bir çoğunda görülen tipik figürlerinden biridir. Yürüyerek ayak çekme, üçleme, çöküş gibi figürlerin belli bir sırayı takip ederek, yavaş ve hızlı bir şekilde oynanmasından oluşur. Oyun, kişinin adını konu alan bir oyundur. Oyun, kızlı-erkekli veya yalnız erkekler tarafından da oynanır. Oyun kişinin kendini gösterme amacı ile daha çok düğünlerde oynanır.

SARI ÇİÇEK (SARI KIZ):
Sarı çiçek, yörede çok yaygın bir oyundur. Yörede, sarı kızın,etkin olması konusunda birçok rivayetler vardır. Ancak bunlardan biri, en sağlıklısıdır. Yaptığımız araştırmalara göre 1124 senesinde Çoruh boylarında yerleşen Hıristiyan Kipçak Türklerini, müslüman yapmak maksadıyla Mısır'dan, adı "Şehsan" olan Şeyh, kuvvetleri ile Çoruh vadisine gelirler. Orada bulunan Benek hakimin,sarışın,gökyüzü kadar güzel,sarı saçlı kızını görünce aşık olur. Şehsan ile kızın arasında büyük bir aşk başlar. Kız, müslümanlığı kabul eder; ancak, babası buna asla razı olmaz. Kızın babası Şehsan'ın kuvvetleri ile çarpışmaya başlar. Benek hakimi üstün kuvvetleri ile çarpışma sonucunda Şehsan'ın ordusunu bozguna uğratır. Şehsan sevgilisini yanına alarak, tüm ordusu kılıçtan geçirilir. Şehsan ve sevgilisi sarı kız, kurtulma ümidi ile dağın yamaçlarına doğru kaçmak isterler. Benek hakimi askerleri tarafından görülür ve peşlerine düşülerek şehit edilirler. Oyunun bu olaydan kaynaklandığı, Şehsan'ın sevgilisi Sarı kızın nazı ve sonra aşklarının birleşmesi arasındaki öyküyü temsil ettiği kabul edilir. Oyun, düğün ve daha çok eğlencelerde oynanır. Bir kız, bir erkek tarafından sevgiyi, aşkı ve naz yapmayı konu almıştır.

ŞAHLAN (ŞEYHA):
Şahlan, yörede daha çok yükselmeyi, büyümeyi, onuru,gururu, kahramanlığı simgeleyen bir sözcük olarak kullanılır. Taşımacılık,ulaşım ve çete savaşlarında At' ın önemi büyük olan bu bölgemizde de hayvanın şahlanıp iki ayak üstüne kalkması, yükseliş ve sevinci tanımlamasıyla, oyundaki yükseliş anındaki bağırmalar, buradaki kahramanlık duygusunun sembolüdür. Başlangıç ve bitiş hariç, kapalı halka halinde oynanır. Oyun içerisindeki yaylanma, halay karakterine sekmeli koşma (Sağ yana doğru), çöküşleri ve topuk üçlemelerinden oluşur. Ardından anlaşıldığı gibi oyun, (Şahlanmayı,yükselmeyi) sevinci simgeler. Oyun oynanırken bu şahlanış açıkça görülür. Erkeklik ve kadınlık varlığının sağlanması, kahramanlık duygularının vurgulanmasıdır.

Oyun, "Hop, hopde..." komutları ile oynanır. Oyun, anonim olup, kuran kişinin kesin bulgusu yoktur. Diğer oyunlar gibi çok fazla oynanan bir oyun değildir. Kız-erkek karma oynandığı gibi yalnız erkek olarakta oynanır.

ŞAVŞAT BARI (Çift Jandarma):
Şavşat Barı, genellikle türküsü söylenerek oynanan diğer bar türlerinden, üç ayak,ağır bar gibi isimler altında toplanıp oynanan bir oyundur.

Oyunun bulgusu ise, çok eski tarihlere dayalı bir aşk öyküsüdür. İki genç arasında büyük bir aşk başlar. Bu karasevdayı bilmeyen kalmaz. Birçok insan, bu gençler için nağmeler yapıp türküler söylerler. Artık kızı istemenin zamanı gelmiştir. Genç oğlan, kızı istetir; ancak, kız babasının kesin razılığı olmaz. Herşeye rağmen geri çevirir. Kızını bir başkasına (Beşik kertmesi) sözlemiştir. Bahar ayları gelince köylerden, yaylalardan göç başlar. Bu göçler halk arasında büyük eğlencelerle tertiplenir.; bunlarda yer yer isimlendirilir. Bu mevkideki ismi ise (Vargoda) yayık yaylamak, yayla zamanı eğlenceleri olarak bilinir. İşte bu tarihlerde, genç oğlan,sevdiği kızın verileceği genci vurur ve köyden kaçar. Köy halkının yaylaya çıkmasını bekler ve o gün gelir. Köy halkı, binbir eğlence masallarıyla göçe koyulur. Uzunca bir yol aldıktan sonra, ilk konaklayacakları mevkiye gelirler. O düzlüğün, yani mevkinin ismi (Vaket)'tir. Vaket'e gelirler. Genç oğlan, sevdiği kızında orada olacağını bildiğinden, bunu takip eder. Köy halkı burada eğlenmeye başlar. Davul,zurnalar çalınır;türküler söylenir.; oynanır; koçlar kesilir; kebaplar vurulur; yiyilip içilir. Genç oğlan, halkın arasına gelir; uzaktan sevdiği kızı gözler,kızda sevdiğini görür ama, bir türlü yaklaşamazlar. Bakışıp hasret giderirler. O arada genç kız, birde ne görsün, karşıdan iki jandarma geliyor; sevdiğini götürecekleri genç kızın içine doğuyor. Genç kız, acılar ve üzüntüler içerisinde ağlayarak jandarmanın görünmesiyle ağıt yakarak bu türküyü söylüyor ve ağlıyor.

Oyunun türkü sözlerinde ise, Çift jandarma geliyor kaymakam konağından, Fiske vursam kan damlar, kırmızı yanağından,böyle esinlendiği gibi birde, Cebi dolu paketi, giyme yeşil caketi, Yar Allah'ın seversen, gel dolanak Vaketi'nde ise sevdiği genç, yeşil bir ceketle oraya gelir; bu, tanınırsın anlamında. Gel dolanak vaketi ise, kaçmak anlamında sevdiği gence çağrı yaparak söylenen bir türküdür. Daha sonra bu öyküyü yaşayanlar, gençlere atfen ve hatırlamak, yaşatmak maksadıyla halk arasında türküsü söylenip oyuna dökmüşlerdir. Oyun, halk arasında sıkça oynanan bir oyundur. Belli bir sayı sınırı yoktur; kız-erkek genelde karma olarak oynanır. Oyun, çizgi ile başlayıp yarım daire sağ yay üzerinde oynanır.

TEŞİ:
Artvin ve civarında, genelde iç kesimlerde, toplu iş gücüne dayalı birlikte yapılan çalışmalara "Meci-İmece" adıyla toplanırlar. Yöre halkı kış gecelerinin boş geçmesi, gece eğlenceleri yapılması amacıyla, yün eğirme, mısır ayıklama, tütün doğrama gibi bazı işlerini kış gecelerinde, komşuları davet ederek hem çalışır; hem de gece eğlenceleri düzenlerler. Bunlar maniler, bilmeceler,karşılıklı atma türküler ve orta oyunları gibi eğlencelerden oluşur.

Teşi ise yün eğirmeye yarayan aracın ismidir. Teşi, ağarşak ve iğden oluşan, ağaç bir araçtır. Bu araçla, yünden iplik yapılmasını canlandıran yün eğirmeyi temsil eden bir oyundur. Oyun oynanırken ayak, el figürleri ile adeta yün eğiriyormuş gibi gerçek figürlerle gösterilir.Oyun figürleri, estetik yönden ağırlık taşır.; ayak üzerinde esneyerek yürünür ve elde teşi ile yün eğrilir. Teşi oyunu, kadınlar tarafından oynanır. Belli bir sayı sınırlaması olmayı genellikle bağımsız ferdi olarak oynanır. Teşhi havası olarak ta anılan oyuna ait ilk nota derlemesi 1945 yılında Muzaffer SARISÖZEN tarafından yapılmış ve TRT Repertuarına kazandırılmıştır.

UZUN DERE:
Uzun dere, yörede, gelinin (Puhaça) yoğururken genç kız ve kadınlar tarafından oynanan bir oyundur. Uzun dere "İnce dere" , yörede bir yer ismidir. Oyun. İçerisinde anlatımı bu yörede daha çok yapıldığı için, ismini bu bölgeden almıştır. Uzun dere oyununu oynayan oyuncuların ellerinde buğday, arpa daneleri, oyunla birlikte gelinin başına serpiştirilir. İnanışa göre gelinin rızıklı, bereketli olması inancı ile temsil edilir.

Gelin, hamur yoğururken teknenin içine lira veya bozuk para atılır. Bu da aynı anlam içerisinde, gelinin, bolluk bereketlilik getirme inancını simgeler. Hamur pişirildikten sonra etrafındakilerce yenmesi için parça parça kırılıp dağıtılır. Ekmeğin içindeki para kime çıkarsa, uğurlu sayıldığından saklanır. Ekmeğin içinde para çıkan kişi genç kız veya erkekse, bu parayı gece yastığının altına koyup yattığı zaman, kendi kısmetini görürmüş diye inanılır. Oyun, düğünlerde yüz açımı töreninden sonra damat evinde, puğaça yoğrulup, gelinin bereketli olması dileğiyle oynanan , belli sayı sınırı olmayıp genç kız ve kadınlar tarafından oynanır. Oyun ferdi hareketlerle oynanır. Oyunu kuran kişi çok eski bulgulara dayalı olup gerçek kaynağı bilinmektedir.

ÜÇ AYAK - AĞIR BAR:
Yurdumuzun bir çok yöresinde adımlardan ismini alan, bölgemizde de aynı isim altında bar türünde oynanan bir oyundur. Oyunun ağırlama, hoplatma, hızlanma bölümleri vardır. Oyunun üç ayak adında oynanması, üç adım kuralına bağlı olmasındandır. Oyun, tek sıra bağımlı, sağ yöne çizilen tek sıra halinde oynanır. Bölgemizde bu tür oyunlar, bir çok isim altında oynansa bile, hepsini toplayıcı özellik olarak üç ayak ismi kullanılır.

Yöremizde, ağırlama bölümlerinde, bu tür oyunlarda kadınlar ve erkekler tarafından, karşılıklı atma türküleri söyleyerek oynanabilmektedir. Oyun, sağ yay üzerinde yarım daire formunda oynanır. Kız-erkek karma veya yalnız bilinmemektedir. Halk arasında düğünlerde, harmanda sıkça oynanılan bir oyundur.

NELERİ İLE ÜNLÜ:
Boğa Güreşleri, Barhal Kilisesi, Sarp Sınır Kapısı, Çoruh Nehri, Karagöl - Sahara ve Hatilla Vadisi Milli Parkları.
İL İSMİ NEREDEN GELİYOR?
İskitler tarafından kuruldu. Artvin sözü iskitçe'dir.
 

Paradoks

... Elif ...
Özel üye
Boçka camili karayolu üzerinde olup,Borçka ilçesine 27 km. uzaklıktadır.1800 lü yıllarda bugünkü Klaskur yaylasının yakınında bulunan bir tepenin toprak kayması sonucu Klaskur deresinin önünü kapatması ile oluşmuş göllerdir. Zengin orman örtüsü ve flora çeşitliliği ile ilgi çekmekte olup kamp turizmi için Artvindeki sayılı yerlerdendir. Ayrıca yöre halkı tarafından mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
 
Top