Parapsikoloji-Metaterapi-Psikanalizm

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Parapsikoloji nedir ?

Parapsikoloji terimi ilk olarak 1880 li yıllarda Dessouir tarafından kullanılmıştır. Normal yaşantımızın kenarında, yanında cereyan eden fakat mevcut müspet bilgilerimizle açıklanamayan ruhi olayları ifade etmektedir. Parapsikoloji, beş duyumuzun algısı dışında bazı olayları sezebilmek, etkileyebilmek ve geleceğe, geçmişe ait bazı şeyleri anlamaya çalışan bilim dalı olarak ortaya atılmaktadır.

Parapsikoloji etimolojik olarak ötesi anlamına gelen para- öneki ile psikoloji sözcüğünün birleşmesinden doğmuştur. En yalın anlamı ile psikoloji ötesi demektir. Ruhsal olayların psikoloji ile açıklanabilmesi , birtakım açıklanamayan, madde kalıplarına sığmayan olayların psikoloji ötesinde bir bilimle, parapsikoloji ile açıklanabileceğini düşündürmüştür. Parapsikoloji sözcüğünün kullanılması ise daha yeni olup 20.Yüzyılda olmuştur. Bu kavram daha önce Gizli bilimler(Okültizim) ya da yanlış olarak metafizik ile karşılanmaktaydı.

İnsanlığın ilk çağlarından beri açıklanamayan bir takım olaylar parapsikolojinin konusu olarak kabul edilmiştir. Parapsikolojik olaylara insanlar kuşku ile bakmaktadır. Ancak bu tür bir deneyim yaşamamış olan insanların bu kavrama kuşkuyla bakması da doğaldır. Yalnız biraz düşünürsek, evrende algılayabildiğimiz dalga türünün elektromanyetik dalgalar olduğunu biliriz. Ancak dalga boylarını algılamak için de farklı düzenekler gerekmektedir. Örneğin FM veya AM bandından yayın yapan bir çok radyo istasyonunun yayınını çevremizde bir radyo alıcısı yoksa algılayamaz , hatta varlığından bile haberdar olamayız. Bu dalgaları algılayamamak bize böyle bir şeyin olmadığını düşündürebilir , ancak gerçekte bu dalgalar vardır ve alıcısı olanlar tarafından algılanmaktadır. Bu örneği parapsikolojik olaylar için de kullanabiliriz. Bizim bunları algılayamıyor olmamızın yanısıra, sadece az sayıda kimsenin algılıyor olduğunu iddia etmesi bu olayların aslında olmadığını kanıtlamaz , sadece bizim alıcılarımızın yetersiz olduğunu gösterir. Parapsikoloji günümüzde artık bilimsel araştırmaların da konusu olmuştur. Parapsikolojik olarak adlandırılan olaylar artık deneyler şeklinde tekrar edilebilmekte ve sonuçlar çıkarılmaya çalışılmaktadır.

30 Aralık 1969 yılında parapsikoloji, Amerikan Bilim Geliştirme Birliği (AAAS)'ne esas üye olarak resmen kabul edilmiştir. Karar meclis, tıp, mühendislik gibi 300 bilimsel üye birlikleri delegelerinden teşekkül eden AAAS Meclisi tarafından alınmıştır

Parapsikolojinin Kapsamına Giren Konular
;Duyu Dışı Algılama (ESP - Extra Sensory Perception) terimin ilk olarak ünlü araştırmacı Dr. Rhine tarafından 1934 yılında yayınlanan bir kitapla popüler olmuştur. DDA (ESP) halk dilinde Altıncı His olarak da bilinmektedir. Bir anda , çoğu zaman da beklemediğimiz bir anda, bazı olayların içimize doğduğunu hissederiz. Bu anlık bir DDA ya örnek teşkil etmektedir. Bu his hatta bazen daha bulanık olup,zaten içime doğmuştu; diye de ifade edilmiştir. Aslında geleceğe ait olabilecek olayları potansiyel olarak hissetmemizi sağlayacak enerjiler bizimle beraberdir. Ancak bunu belli zamanlarda belli bir hassasiyeti olan kişiler sezebilir. Bu sezgiler çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Bunlar bazen haberci rüyalar bazen içe doğan hisler bazen de bir vizyon olarak karşımıza çıkarlar.
Duyu dışı algılama ve PSİ dalgaları adını verdiğimiz paranormal olaylar:
-Parafizyolojik olaylar (hipnoz, suni uyku),
-Parapsişik olaylar (telepati, duru görü), olmak üzere sınıflandırılabilir.
Parapsikoloji bilimi aşağıdaki PSİ (psişik, ruhi yetenekleri ve olayları) incelemektedir:
-Telepati (Teliepathy): Diğer bir insanın zihin haline veya düşüncelerine karşı bir uyanıklık ve algılamadır. Bu daha çok arkadaşlar, kardeşler ve sevgililer arasında yaygın olarak ortaya çıkmaktadır. Deneyler kesinlik kazanmamış olsa da bir başkasını düşündüğümüzde belli bir enerji yaydığımızı ve bu enerjini o kişiye ulaştığını söyleyebiliriz. Bu tür enerjilerde mesafenin önemi olmadığı nereden gönderilirse gönderilsin yerine ulaştığı gözlemlenmektedir.
-Duru görü (Clairvoyance, Telestezi): Bir olay veya bir şeyin normal duyumlar dışında, uzaktan algılanmasını sağlayan uyanıklıktır.
-Önceden bilme (Precognition, Kehanet): Henüz cereyan etmemiş bir olayı görmek ve açıklamaktır.
-Zihnin madde üzerine etkisi (Telekinezi): Bir insanın fiziki organlarını kullanmadan, diğer bazı güçlerini kullanarak, maddeler üzerinde etkili olmasıdır. Bir başka deyişle insan düşüncesinin fiziki bir nesneyi doğrudan etkileyebilmesi anlamına gelmektedir. Bu konudaki en belli başlı örnekler maddeleri hareket ettirebilen insanlar, istediği nesne yanına getirebilenler ve çatal bıçak gibi aletleri uzaktan büken kişilerdir.
-Psikometri (Psychometry): Bir insan veya olay hakkında, geçmişte ve gelecekte olacak veya olmuş şeyler hakkında cansız bir obje yardımıyla bilgi sahibi olmaktır.
-Radyestezi (Dawsing): Bir anten, çubuk veya sarkaç ile cisimlerin ve canlıların neşrettikleri dalgaları algılayarak, yeraltı su kaynakları ve madenlerin keşfedilmesi ve hastalıkların teşhis edilmesidir.
-Psikotograf (Psychophotograph): Hasta ile fiziki temas olmadan, uzaktan görme kabiliyetiyle tıbbi hastalık teşhisi yapmaktır.
-Ön teşhis (Paradiagnostic): Hasta ile fiziki temas olmadan, uzaktan görme kabiliyetiyle tıbbi hastalık teşhisi yapmaktır.
-Para Medicine: Çağdaş tıbbın açıklayamadığı değişik yollarla, hastalıkları iyileştirme metodudur.
-Zihinle vücut kontrolü : irade dışı çalışan organların nasıl kontrol altına alınabileceğini öğrenmektir.
-Vücut dışı deney (Out of body experience) OOBE, Astral Projeksiyon: Fiziki vücudun dışında, ruh veya zihnin, mekan ve zaman içinde serbest dolaşımıdır.
-
PARAPSİKOLOJİ TARİHİ VE FONKSİYONLARI
Doğa üstü olay ve olguları inceleme altına alan, psikokinezi,telepati, telekinezi, esp ve önsezi vb gibi duyu üstü konuları içeren bilim üstü bilimdir. Bazı insanlarda bu yetenekler fazlasıyla vardır, fakat bu yeteneklerini bilemediklerinden ya da kullanmasını bilmediklerinden dolayı körelmektedir.
Parapsikolojik rahatsızlıklar çağımızda artış göstermektedir. Modern tıp bu konularda aciz ve çaresiz kalmaktadır. İnsan vücudundaki enerji gücünün fazlalığı ve eksikliği çeşitli hastalıklara neden olabilmektedir. Parapsikolojik yeteneklere sahip insanlar çoğu yerde bunları insanlara söyledikleri zaman anormal karşılanırlar. Bu olay ruhta biriken enerjinin fazla olmasından kaynaklanmaktadır. Bu enerji güçleri dengelenebilmektedir.
Parapsikolojik yetenekler bazen de insan yaşamını kolaylaştırmaktadır. Bazı insanlar bu yetenekleri sayesinde olacak bazı şeyleri önceden tahmin edebilir ve yeni gördükleri insanları tanımakta zorluk çekmezler.
Parapsikoloji çok geniş bir bilimdir. Parapsikoloji sadece pratik bir oluşum geliştirir. Parapsikolojik yeteneklere sahip olan insanlar çevresindeki bazı insanlar ile bilinçsiz telepati kurarak da onları etkileyebilir ve etkilenebilirler.
Ülkemizde parapsikoloji bir bilim olarak kabul görmemektedir. Bu alanda üniversitelerde eğitim verilmemekle birlikte araştırmalar yapılmamaktadır. Halbuki Rusya,Kanada, Amerika ve Çin gibi ülkelerde bu konularda eğitim vermekle birlikte araştırmalarını genişletmişlerdir. Ülkemizde parapsikolojik yeteneği olan insan sayısı çok fazladır.

PSİKANALİZ (DERİNLİK PSİKOLOJİSİ): Psikanalizmin kurucusu olan Avusturyalı nörologdur. Yalnızca psikolojiyi değil, sanat,eğitim ve antropoloji gibi alanları da derinden etkileyen ve geniş tartışmalar yaratan psikanaliz kavramıyla 20.yy.a damgasını vuran düşünürler arasında yer alır. Freud davranışları bilinçaltı ile açıklamak ister. Bilinçaltı kavramını ilk olarak ortaya koyan psikolog Freud'dur. Bilinç, kişinin kendisinden ve çevresinden haberdar olma halidir. Bilinçaltı ise kişinin zihninde bulunan fakat farkında olmadığı dürtüler, yaşantılar ve tutumlardır. Freud, her davranışın bilinçaltında bir nedeni olduğunu söyler. Doğuştan gelen dürtüler, geçmiş yaşantılar tarafından yapılanmış duygu, tutum ve düşünceler, davranışların ortaya çıkmasında rol oynar. Bilinçaltındaki bu duygu, düşünce ve tutumlar kimi zaman rüyalardaki çeşitli simgelerle kendini gösterir. Rüya, sayıklama, dil sürçmesi ve benzeri psikolojik hallerin analizi yöntemini kullandığı için Psikanaliz Okulu diye adlandırılmaktadır. Konuları bilincin altında ve derinliklerinde olduğu için bu ekolün çalışmaları Derinlik Psikolojisi diye adlandırılır. Freud 1905 yılında yayınladığı Cinsiyet Üzerine Üç Deneme kitabında cinsellik ve üremenin aynı kavramlar olduğunu ele alarak insanlardaki cinsel dürtülerin bebeklikten başlayan gelişim evrelerini ortaya koydu. Buna göre insanlarda cinsel ve ruhsal gelişim dönemlere ayrılır. Her dönemin kendine özgü gelişim biçimi, özellikleri ve sorunları vardır. Freudun kişilik kavramı üç katmandan oluşan bir sisteme dayanır. Bu üç katman ilkel benlik (iD), benlik (EGO) ve üst benliktir (SÜPER EGO). İlkel benlik kalıtımla aktarılan biyolojik öğeleri içerir; toplumsal normları yansıtan ve Gerçeklik İlkesini temsil eden üst benliğin gelişiminde önemli rol oynar. Freud, beyninde ve vücudunda hiçbir bozukluk bulunmayan ruh hastalarına dikkat çekmiştir. Ona göre bir istek yada duygu gerçekleşmeyince alt bilince itilir, orada zamanla adeta düğümlenir. Bu kördüğüm olmuş duyguya Complexus adı verilir. Bir kısım ruh hastalıklarını yapan bu komplekslerdir. Freud'a göre bunların çoğu cinsel duygudan doğar. Freud, Düşlerin Yorumu adlı yapıtında rüyaların temel işlevinin isteklerin doyurulması olduğunu, bu isteklerin rüyalarda, yoğunlaşmış yada yer değiştirmiş biçimlerde dışa vurulduğunu söyler. Bunun bilinçaltı mekanizmalarında çeşitli simgeler biçiminde ortaya çıktığını öne sürmüştür. Rüyanın bu örtük içeriği olan simgeler, çözümlenirse kişinin bilinçaltındaki arzularının anlaşılabileceği fikrini savunur. Bu yüzden rüya yorumları, psikanaliz tekniğinde önemli yer tutar. Psikanaliz, uzmanın hastası ile hastasının sorunlarının çözüm yolları üzerinde konuşması ve yönlendirmesine dayalı tedavi şeklidir. Rahat bir ortamda hastanın uzmana her şeyi anlatması sağlanır. Freud, uzunca bir süre cinsiyeti, insan davranışlarının tek temel faktörü olarak kabul ediyordu. Ancak savaşlar sırasında insanların birbirini nasıl acımasızca öldürdüklerini gördükten sonra, insanlarda bir de yok etme içgüdüsünün bulunduğunu söylemiştir. Freud bütün yaşamını, insan ruhunun yapısını kavramakla geçirdi. Onun öğrencileri veya ondan önemli ölçüde etkilenen birçok bilim adamı onun kavramlarını geliştirmiş veya değiştirmişlerdir. Freud, geliştirdiği kavramlar ve tedavi yöntemleri ile karanlıkta kalmış birçok konuları araştırmıştır.Günümüzde psikanalist yaklaşımlar davranışta belirlenemeyen ruhsal sorunlar üzerinde etkili bir işlevsel terapiyi yansıtır.Bilinçaltında yatan bastırılmamış duyguların açığa çıkmasından kaynaklanan ruhsal hastalık türleri,psikanalist yaklaşımlarla açığa çıkarılarak çözümlenir.

(Yukarıdaki yazı Psikanalist bir yazar olan ve yurtdışında metafizik uzmanlığını almış Gökhan Hani'den alıntıdır.)
 
Top