Ruhi bir aşinalık alıp ötelere doğru götürüyordu…

MustafaCİLASUN

Özel Üye
Özel üye
Neyzen
Neye üflerken
Kendinden geçiyordu
Anlattığı hikâye gönüllere aksediyordu
Ruhi bir aşinalık alıp ötelere doğru götürüyordu
Nefes her daim zikrediyor ve rikkat halinde meşke erişiyordu

Neydi bu sihir
İnsanın kalbine ve ruhuna hitap eden
Ne muazzam ve evrensel bir dil, hakikate teşmil
Dinlerken suskun çığlıklar dile geliyor, hali şehre diyordu
İzahı mümkün olmayan bir tınısı, aşka davet farkı etkiliyordu
Hicazkâr, segâh, saba, hüzzam hangisini üflese hissiyatı kabartıyordu

Tuval, boya olsa ne olacak
Ressamda ufuk olmazsa malzeme ağlayacak
Farkındalık adına seçici olmayan nazar temaşa etse ne yazacak
Gönüllere hitap etmeyen her yazılan roman raflarda bekçilik yapacak
Şairim, yazarım, sanatkârım diye çığırtkanlık yapanlar, yalnız kalacak
Heveslerine umut nazarıyla sarılanlar zemheriyi yüreklerinde yaşayacak

Adam çok dalmıştı
Klarnetçi hüzzam taksim yaparken
Yaseri Asım Arsoyun “sen olmasaydın eğer
Aşka inanmazdım” bestesine giriş yaparken hüzzam bir eserdi
Bestekârın bir umre ziyaretinde hissettiği ne varsa aşk adına dile gelmişti
Ruhun ve kalbin aşk nazarını, hakikat izahını, vuslat sevdasını ifade etmişti

Bilmeyen canana
Yar adına bir nisaya, ten insicamına derdi
Oysa hissiyat yapılan ve yazılan onca şiir adına hicrandı
Ne zaman hak ve hakikat vakti yürekte açtı, nasip o lahzada saklıydı
Umut, hasret ve sevdanın şevkine muhtaç olan nüvedir, ihsanla yücelir, nazdı
En yakına, kalp yakınlığı ne kadar yakınsa umut o nispette açacak olan vuslattı

Mustafa CİLASUN
 
Top