Emre Yılmaz - Genç Bir İşadamına - İnceleme

BeReNN

Alyam?
Özel üye
"Yazdıklarından bazıları Murphy Yasaları gibi duvarlara asılacak."
Sibel Kilimci / Mart - 1996

"...İşadamı dünyasını, sadece sosyete dergilerinden ve televizyonlardaki paparazzi programlarından dış görüntüleriyle izleyenlere... İçerden bilgi sızdıran bu kitap, farklı bir pencere açıyor. Kelimelerle karikatürler çiziyor. Kitap çok daha renkli ve cesur ifadelerle örülmüş."
Güneri Civaoğlu / Milliyet / 30 Nisan 1996

"...Her satırında, insan zekasının, yaratıcılığının, aklının yapabilirliğini, edebilirliğini soluyup bir yandan keyif duymak mümkün. Ama öbür yanıyla kaldığını göreceksiniz..."
Murat Birsel / Yeni Yüzyıl / 29 Mart 1996

"...1994 yılında tüm işlerini tasfiye ederek doğal yaşamı seçen ve ''Genç Bir İşadamına'' adlı kitabıyla iş dünyasını eleştiren Emre Yılmaz, "iş köleliğine hayır!" diyor."
Global Managament / Mayıs - Haziran 1996

"Emre Yılmaz, bu kitabında yuppie'liği çok hoş, ironik biçimde sorguluyor. Son derece yalın bir dille bölüm bölüm her konuya değiniyor. Bir işadamının iş hayatı, yüzyıl fikirleri, özel hayatı ayrıntılı biçimde anlatılıyor. Kitap; basit, kimi zaman argo ifadelerle gerçeği pat diye insanın yüzüne vuruyor. Bence kişilerin kendilerini sorgulaması açısından çok önemli bir kitap..."
Leyla Alaton / Esquire / Şubat 1996


Kitabın İncelemesi

pqVa0OC.jpg
Kitap esasında bir kapitalizm eleştirisi yapıyor. İşadamı sınıfının dünyanın yeni yöneticileri olduğundan, artık “patronlar dahil” herkes sabah-akşam çalışma zorunluluğu olan bir dünyanın yaratıldığından, bu yolda ruhunu satmış işadamlarının nasıl yaşaması gerektiğinden bahsediyor. Emre Yılmaz’ın özet olarak vurguladığı şey, eğer bir kere ruhunu satmışsan artık geriye dönme, sonuna kadar çıkarını koru, çünkü geri dönmeye başlarsan hızla kaybedersin ve dibe inersin. Genç işadamlarına ve adaylarına son derece kinayeli ve +18 öğütler bulunmakta. Aşağıda kitaptan yaptığım alıntıları bulabilirsiniz, kitabı satın almadan önce fikir edinmiş olursunuz. Tek bir kere okuyup bırakılacak bir kitap değil, senede 1 defa göz gezdirilmesi lazım, insanı günlük hayatın saçmasapan karmaşasından çıkarıp korkunç gerçekle yüzleşmeyi sağlıyor. Bu açıdan biraz da karamsar bulabilirsiniz, okuyunca yüzünüzde güller açmayacak kesinlikle. Herkese keyifli okumalar..

Kitaptan ilginç alıntılar

İnsanlara zaman ve konfor vaat eden her alet, insanların en güzel zamanlarını ve gerçek konforlarını çalmak için pazarlanır.

Arkadaş diye ya şimdi ya geçmişte yattığın birilerini hatırlıyorsan, sen işadamısın arkadaş. Onlar dahi hatırlamıyorsan, sen büyük bir işadamısın.

Saatine 100 dolar gibi bir değer biç. Öyle insanlar ile bir saat geçir ki sana yüz bin dolar kazandırsınlar. Dostluklar bundan ibarettir, harcadığın zamanı yatırım olarak gör.

Cumhuriyet gazetesi yazarları, Halk Parti ve Demokrat Parti’nin efendi monşerleri, Anayasa profesörleri, Dini bütün tarikatılar. Saflarınızı tarihin gördüğü en büyük puştlara(İşadamları) bırakarak teker teker çekiliyorsunuz.

Tarihte hangi geçerli “düşünce, yöntem ve maksatla olursa olsun” yönetenler hep öldürür. Ve bu meşru ölüm emirlerini kim verirse “güç” odur. Tepelerdeki kudretin en çekici yanı genç dostum, “Ölüm emredebilmektir”.

Az gelişmiş ülkeler, aç pazarlar. Onları da medeni bir şekilde sisteme sokmalıyız. Kısır döngüler hele bir dönmeye başlasın elli seneye kalmazlar, onlar bize renkli televizyon biz de onlara iletişim ağları satarız.

Ebola gibi yepyeni bir virüsle nüfuslar kırılmadıkça veya insanların “akıllı üretim-aptalca tüketim” alışkanlıkları değişmedikçe işadamları bu dünyanın efendileri olmaya devam edecek.

Tıpkı şu anda “Nazi” kelimesi gibi 50 yıl sonra “İşadamı” kelimesi de saf kötülük anlamında kullanılacak.

“Kahrolsun Faşizm, Faşist” gibi sloganlar seni mutlu etsin. Ne zaman “Kahrolsun Üretim-Tüketim, Kahrolsun Çalışma Zorunluluğu, Olmaz Olsun Teknoloji” gibi sloganlar duyarsan o zaman kork.
 
Top