Yedi Yıl Savaşları

Suskun

V.I.P
V.I.P
Büyük Friedrich ve Yedi Yıl Savaşları

II. Friedrich'in babası olan Prusya Kralı I. Friedrich Wilhelm oğlunu çok iyi bir asker olarak yetiştirmeye çalışırken oğlu bilim ve sanata ilgi duyuyor ve bu alanlarla ilgileniyordu.

Babasının baskılarına dayanamayan II. Friedrich 18 yaşına geldiğinde çok yakın bir arkadaşıyla birlikte İngiltereye kaçmak üzere iken yaklandı ve arkadaşıyla beraber yargılandılar. II. Friedrich Küstrin Kalesine hapsedildi ve penceresinin önünde arkadaşının idamını izledi.

Babası onun dersini aldığını düşünerek bir müddet sonra onu bağışladı be serbest bırakıp onu yönetime hazırlamak için devlet kurumlarında çalıştırdı. Sonradan evlenen II. Friedrich şehirlerden uzak bir malikaneye kapanıp tarih, felsefe ve Fransız edebiyatı ile ilgileniyordu. Bu dönemde Voltaire ile mektuplaştı.

1740 yılında tahta çıktığında Prusya küçük bir ülke idi. Fakat zengin bir halkı ve modern bir ordusu vardı. II. Friedrich Avusturya İmparatoriçesi Maria Theresia' dan Almanya' nın Silezya eyaletini istedi ve Maria Theresia' da bunu tabiki kabul etmedi.

Friedrich Silezya'yı güzellikle alamıyıcağını anlayınca anlayınca 40 bin kişiden oluşan ordusu ile Silezya'ya girdi ve yaklaşık 7 haftada tamamıyla ele geçirdi. Bunun üzerine yapılan Breslau Antlaşması ile bölgenin yarısından fazlasını ülkesine kattı. Zaten bunun ardından yapılan Dresden Antlaşması ilede Silezya'nın geri kalanını ve bunun yanında Glatz'ı da topraklarına katmış ve Avusturya'ya karşı üstünlüğünü sağlamış oldu.

Friedrich için şimdi ülkesini geliştirmesi için bir zaman doğmuştu. Tarıma ve sanayiye destek vermeye çalıştı. Ordusuna yeni çıkan modern silahları getirdi ve asker toplamaya çalışarak ordusunu kalabalıklaştırdı. Kısacası bu mola döneminde onun ilerideki maratona hazırlanmak ve güç toplamak için önemli bir zamandı.

Prusya'nın rakibi olan Avusturya Prusya'ya saldırmak için müttefik ararken yardımına Rusya geldi. İngiltere'de Prusya'dan taraf olunca rakibi ve düşmanı olan Fransa, Avusturya ve Rusya ittifakına katıldı. Bu sırada Prusya'nın müttefiki olan İngiltere K.Amerikadaki kolonilerinde Fransa ile savaşa tutuştuğu için çok az yardım edebiliyordu yani Prusya bu büyük devletlere karşı tek başına ve umutsuz bir savaşın eşiğinde idi.

II. Friedrich bunun üzerine Avusturya'nın dostu olan Saksonya'ya saldırdı ve böylece Yedi Yıl Savaşlarını başlatmış oldu. Avusturya yardım birlikleri Saksonya'ya ulaşamadan bütün Saksonya Prusya'nın işgaline uğramıştı. 1757'de İsviçre savaşa girince zorduruma düşmesine ramen II. Friedrich Avusturya'ya yöneldi ve Avusturyalıları Prag savaşında ağır bir yenilgiye uğrattı ama yaklaşık 1 ay sonra II. Friedrich'te yenilgiye uğradı.

Prusya'nın üzerindeki baskıyı hafifletmek için İngiltere Kuzey Almanya'ya sayıca az bir ordu çıkardı ve bu orduda Fransız'larla girdikleri savaşta yenildiler. Lakin İngiltere sonradan Fransız ordusunu yendi.

Prusya'da Rus ordusunu pek çok muharebede yenilgiye uğrattı. Ve şans Prusya'yı tam anlamıyla kurtardı. Çünkü Rusya'da tahta olan Çariçe Yelizaveta ölmüştü ve onun yerine Büyük Friedrich'in hayranı III. Petro geçti.

Rusya ile barış imzalanmıştı bunun üstüne II. Friedrich Avusturya'yı Silezya'da yenilgiye uğratınca Hubertusberg Antlaşması ile savaş sona erdi.

İngiltere ve Fransa'da K.Amerika ve Hindistandaki kolonilerindeki savaşları Paris Antlaşması ile bitmiş oldu ve Fransa kolonilerini İngiltere'ye kaptırdı. Fransa'nın kolonilerini kaptırması bir dizi olayın başlangıçı oldu. Fransa'nın onuru kırılmıştı ve kolonileri elinden gitmişti, ekonomisi küçülmüştü. Fransa intikam istiyordu daha sonradan Amerikan Kolonilerinin İngilizlere karşı verdikleri bağımsızlık savaşında öc almak için ekonomilerini zorlayarak yardım ettiler ve Koloniler bağımsızlığına kavuşmuş İngiltereden öc alınmıştı fakat Fransa ekonomisi bitmişti. Halka uygulanan ağır vergiler sonradan Fransız İhtilali için zemin hazırlayacaktı.

Prusya ise Rusya ile anlaşarak Polonya'nın bir kısmını ülkesine kattı. Fakat Prusya toprakları savaşta yakılıp yıkılmış ve pek çok insan kaybetmişti.

II. Friedrich güç kaybetmiş ülkesini tekrar güçlendirmek amacıyla çok çalıştı. Rusya ile anlaşarak Polonya'nın bir bölümünü topraklarına kattı.

Prusya II. Friedrich 74 yaşında öldüğünde Avrupanın en modern ordusuna sahipti.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Yedi Yıl Savaşları: Savaş Taktikleri ve Ordular
Savaş Taktikleri
Çakmaklı tüfekler, Yedi Yıl Savaşları boyunca bütün orduların ana silahıydı. Çok isabetli bir silah değildi ve menzili en fazla 150-2002 metreydi. Kaldı ki isabet ikinci plandaydı. Önceki teknolojiye kıyasla çabuk ateşlenebilen bir silahtı ve kullanım konsepti piyade birliklerinin belli bir hat boyunca ilerlemesi, yakın mesafede yıkıcı bir yaylım ateşi açması, tekrar doldurulması ve yeniden yaylım ateşi açılması easasına dayanıyordu. Ateş gücü ve bunu düşmana isabet ettirme becerisi savaşta başarılı olmanın anahtarıydı.

Yeni tüfek, orduların daha uzun hatlar halinde dizilmesini ve cephelerin genişlemesini beraberinde getirdi. Leuthen Savaşı’nda Prusya cephesi 3.2 km iken Avusturya cephesi 7.2 km idi. Prusya cephesi eğik düzen taktiğinden dolayı daha kısaydı. Yaygın uygulama bir piyade taburunun yanlarına ikişer ya da üçer top yerleştirme üzerineydi. Toplar fazladan ateş gücü sağlıyordu. Aynı zamanda piyade taburları arasında boşluk bırakmaya da yarıyordu.

Yedi Yıl Savaşları sırasında ordular, farklı sayıda saflar kullandılar. Prusyalılar ara sıra piyadeleri üç saf halinde dizdiler ancak savaş sırasında yaşanan kayıplardan dolayı bunu ikiye indirdiler. Avustıryalılar Kolin Savaşı’nın ardından üç saf halinde konuşlanmaya başladılar ki bu üç saf düzeni ateş tekniklerini basitleştiriyor ve savaş sırasında birliğin manevra kabiliyetini artırıyordu. İngilizler başlangıçta birliklerini üç saf halinde dizerken 1759 yılında iki saf düzenine geçtiler.

Bu tür bir savaş tarzı açık ya da engebeli arazide ilerleme ve konuşlanma konusunda eğitim gerektiriyordu. Hatlar oluşturulunca, generaller ya düşmanı kanattan sarmaya çalışır ya da cepheden büyük çaplı bir taarruza kalkardı. Ordular genellikle arka arkaya iki ya da üç uzun hat oluştururdu. İkinci ve/veya üçüncü hat yedek olarak tutulur ya da kanat taarruzu yapmak için kullanılırdı.

Frederick’in eğik düzen taktiği. Amaç düşmanın kanatlarında çok büyük bir güç konuşlandırmaktır.

Bu işlem, ilk hat düşman karşısına konuşlandırıldıktan sonra gizlilik içinde yapılır. Bu sırada kanada doğru giderler.

Bu tarz savaşlarda en önemli şey disiplindir. Askerler, arazi türü ne olursa olsun uyum içinde yürümelerini sağlayacak kollara ayrılmayı öğrenirler. Düşmana yaklaşıldığında, askerler hızlıca hat düzenine geçer. Konuşlanırken ağır kalan ordular genellikle mağlup olurdu. Tıpkı Rossbach’ta Fransız ordusu henüz kollar halinde yürürken Prusyalıların aniden saldırarak onları bozguna uğratması gibi.

Bir sanatçının hat savaşına yönelik izlenimi. Öndeki askerler iki hat halinde dizilmiş.
Topçular da birliklerin arasındaki sınırı belirliyor (öndeki topçuların konumu duman bulutuyla resmedilmiş). Süvari ise sağ kanatta. (Anne S. K. Brown Military Collection, Brown University Library).

İki ordu düzenli biçimde hat formasyonuna geçtiğinde bile disiplin önemini kaybetmez. Birliklerin top ve tüfek ateşi altındayken bile aralarındaki uyumu korumaları ve emir verilmeden ateş etmemeleri gerekir. Başlangıçta bazı ordular müfreze ateşi sistemini geliştirdi. Eğitim aşaması çok karmaşık ve uygulaması oldukça zordu. Şöyle bir örnekle anlatmak gerekirse; her tabur üç saf oluşturur, daha sonra sekiz ateş birliğine ayrılır. Her birlik -müfreze olarak adlandırılır- merkezden kanatlara doğru ya da tam tersi biçimde sırayla ateş ederdi. Üç salvodan sonra bütün komutanlar, bu sistemin kesintisiz bir ateş olanağı sağladığının farkına varmıştı. Bu ideal sisteme en yakın olanlar disiplin ve eğitim derecelerinden dolayı Prusyalılardı. Diğer ordular daha basit bir sistem geliştirdiler. İlk saftaki adamlar bir salvo yaptıktan sonra eğilir, ikinci saf salvosunu yapardı ve bu şekilde her saf tüfeklerini yeniden doldurana kadar devam ederdi.

Bütün ordular, düşman hatlarını şok edecek bir ateş üstünlüğü yaratmaya çalışıyordu. Tarruzlar araziye rağmen genellikle düz hatlar halinde yapılırdı. Bunun yanında bazı komutanlar düşman hattını kanattan sarmaya çalışırdı. Düşman kanadını bozmayı başarabilirlerse tüm cephe dağılabilir ve bozgun gelebilirdi. Süvariler, düşmanın savunmasız kanatlarındaki boşluklardan faydalanacak şok birlikleri olarak kullanılırdı.

Arazi, birliklerin konuşlanmasında hayati öneme sahiptir. Kunersdorf’taki Rus ordusu, Prusyalıları çok küçük bir cepheye sıkıştıran dar vadilerle bölünmüş bataklık bir arazide konuşlanmıştı ve bu onlara toplarla vurabilecekleri çok uygun bir hedef sağlıyordu. Sık ormanlık ya da tepelik arazide uzun hatlar şeklinde dizilmek sıkıntı yaratıyordu. İngilizler, Amerika’da başlarda Fransızların orman taktiklerine karşı koyamadı. Benzer güçlükleri, Avusturya’nın hafif piyadelerine karşı Prusyalılar da yaşadı. Her ordunun güçlü ve zayıf yanları vardı. Bazıları yenilgiden ders çıkarıp ıslahata giderken bazıları bunları yapmadı ya da yapamadı.

Prusya
Savaşın başında Prusya ordusunda 145,000 asker vardı ve Avrupa’da hat düzenine göre en iyi savaşan ordu olduğu düşünülüyordu. Bütün bunlar sıkı bir yürüyüş, hat boyunca yayılma, ateş kontrolü ve eğik düzen –ki Leuthen’de bu sistemin kazandığı en parlak başarı olması açısından önemlidir- eğitimine dayanıyordu. Avusturyalı komutan Henry Lloyd (40 yılı aşkın süre Fransız, Prusya ve Rus ordularında hizmet vermiş bir subaydır) Prusyalılar için: “Diğer birliklere kıyasla muazzam bir manevra kabiliyetine sahipler” demiştir. Avusturya Veraset Savaşı’nı takip eden süreçte Frederick ağır süvari sınıfını Avrupa’nın en iyisi haline getirdi. Bu süvariler pek çok savaşta düşmana çok ağır kayıplar verdirdi. Ordunun övünç kaynağı olan bu birliklere olan inanç, Avusturya ve Rusya yenilgilerinden sonra yavaş yavaş yok oldu.

Prusya’nın ordunun ihtiyaç duyduğu insan kaynağını sağlayan mükemel bir sistemi vardı. Belirli bir bölgedeki askerliğe uygun erkeklerin düzenli olarak orduya alındığı kanton sistemine 1720’li yıllarda geçilmişti. En iyiler düzenli birliklerde bir sene boyunca hizmet görürken ötekiler bölgedeki garnizon alaylarında görevlendirilirdi. Sefer mevsiminden sonra düzenli birlikler çiftliklerine geri döner ve hizmet süreleri bitene kadar her sene yeniden çağrılırlardı. Yedi Yıl Savaşları beklenenden uzun sürdü, bununla birlikte kanton sistemi, alayları tam güçte tutma ve yeterli eğitimi verme konusunda sıkıntılıydı. Ordu 1759’a doğru yavaş yavaş insan kaynaklarını tüketmiş ve kalitesi epeyce düşmüştü. Prusya ordusunun ikinci büyük insan kaynağı yabancılardı. 1756 boyunca ordunun %25’ini Avrupa’nın çeşitli yerlerinden gelen paralı askerler oluşturuyordu.

Frederick hafif koşulu topçuluk ve obüs kullanımı konusunda oldukça yenilikçi biriydi. Frederick ve ordusunun başlıca başarısızlığı Avusturya hafif piyadesi olan Grenzer birliklerine karşı mücadele edememesiydi. Frederick, hafif piyadelerin önemini kavrayamamıştı. Böylelikle Avusturya Grenzerleri ağaçlık ve tepelik arazilerde Prusya birliklerinin yerlerini tespit edip ciddi kayıplar yaşatmıştı. Buna karşılık Frederick, Frei-Corps denen kendi hafif piyadelerini oluşturdu. Bununla birlikte yeterli eğitime ve disipline sahip olmayan ( çoğunlukla savaş esirleri ve kaçaklar tarafından oluşturulurdu) bu birlikler genellikle yağma ve çapulculuk faaliyetlerinde bulundular. Frei-Corps, düzenli birlikler tarafından küçümsenir ve savaşta harcanacak erler olarak görülürlerdi. Bütün bunların yanında Frederick kaliteli Hussar9 birlikleri kurmuştu ancak savaştaki görevlerinin yanı sıra asker kaçaklarını yakalama görevleri de vardı.

Prusya ordusunun yenilgilere rağmen savaşı sürdürme azmi diğer Avrupa orduları için bir kıskançlık sebebiydi. Savaştan sonra pek çok ordu için bir model teşkil etti, güçlü yanları olduğu kadar kusurları da olduğu gerçeği görmezden gelinerek…

Büyük Britanya
Savaş arefesinde Britanya ordusu yaklaşık 90,000 askere sahipti. Savaş sırasında bu sayı 150,000’e kadar yükselse de orduya adam bulmak, Kraliyet Donanması’na levent bulmak kadar ciddi bir sorundu. Orduya zorla asker toplayan baskın bölükleri ve bunun yanında mahkumlar önemli birer kaynaktı.

Savaş boyunca Britanya ordusunun en büyük gücü şartlara adapte olabilme yeteneğiydi. Amerika’da savaşı sürdürme zorunluluğu ortaya çıktığında geleneksel hat düzeninin ormanlık ve tepelik arazilerde bir işe yaramadığı açıkça görüldü. Ormanda verimli olabilmek için erlerin hafif ve hareketli olması gerekiyordu. Birkaç terslikten sonra ordu, çevre şartlarına daha uygun yeni taktiklere alışmaya başladı ve yerel komando birlikleri yanı sıra ormanda çatışmak üzere eğitim almış hafif piyade birlikleri kurulmaya başlandı.

55. ve 80. Piyade alayları hafif piyade olarak kullanıldı. Ek olarak 60. Kraliyet Amerikan Alayı, koloni sakinleri, İngilizler ve İrlandalılar kullanılarak oluşturuldu. 60. Alay’ın benzersiz bir amacı vardı: Fransız ve Kızılderili taktiklerini düzenli bir askerin disipliniyle birleştirmek. Bu birliklerin tecrübeleri ve taktikleri ordunun geri kalanına örnek oldu ve 1759’a gelindiğinde orduda sekiz hat bölüğü, bir el bombacısı ve bir tane de hafif piyade bölüğü mevcuttu. Bu gelişme, İngiliz ordusunu Amerika’nın ormanlarında ve düzlüklerinde Fransızlarla eşit duruma getirdi.

Almanya’daki Britanya kuvvetleri çoğunlukla Alman kökenlilerden oluşuyordu. İngiliz ve Hanoverli piyadeler Minden’de büyük bir övgü alırken süvariler, aynı başarıya Warburg’ta imza attı. Alman hafif piyadeleri Fransızlara karşı pek çok çatışmada kendilerini ispat ettiler.

Hindistan’daki birlikler Doğu Hindistan Şirketi’nin varlığını pekiştiriyordu ancak İngilizler, Hint yerli askerleri olan Sepoyları eğitmek ve organize etmek konusunda Fransızların çok gerisinde kalmıştı. Bu büyük hata 1759’a kadar giderilemedi. Sepoyların savaş alanındaki etkileyici performansına Wandiwash Savaşı’nda şahit olundu. O savaşta Albay Eyre Coote Sepoylardan oluşan iki bölüğü kendi kişisel muhafızları olarak kullanmıştı.

Rusya
Rus ordusu toplamda 333,000 kişilik bir kuvvete sahipti ve bunun yarısı ordunun ana gücüyken öbür yarısı milis ve garnizon olarak kullanılıyordu. Savaş sırasında Ruslar, bir sefer için genellikle 60,000 ile 90,000 arasında asker kullandılar. Büyük sayı üstünlüğü, ordunun en değerli şeyiydi. Kanlı bir savaştan sonra Rusya, ordularını yenileme konusunda en az sıkıntı çeken ülkeydi. Reformlar uygulamaya alınmıştı ancak savaş bitene kadar sonuçları görülemedi.

Rus ordusu savaş alanına ilerlediğinde geniş, kontrolü zor, düzensiz bir savaş makinesi gibiydi. Öyle ki Avusturyalılar ile yapılan bir anlaşmaya göre Ruslar Oder Nehri’ne ulaştığında, erzak ihtiyaçlarını Avusturyalılar karşılayacaktı. Yetersiz ikmal hatları, Rus generallerin 1759’daki Kunersdorf zaferinin ötesine geçmesine engel oldu. 1758 ve 1759’daki seferler sırasında Ruslar, kazandıkları topraklardan geri çekilip Polonya’daki ikmal noktalarına geri dönmek zorunda kalmışlardı. Savaştan sonraki yıllarda Rusya, ikmal düzenlerini geliştirmek için çeşitli ıslahatlara girişti.

Çoğu gözlemci Rus subayların kabiliyetleri hakkında olumsuz fikirlere sahipti. Rus generaller birbirlerini küçümsüyorlardı ve Rus genelkurmayı, generallerin beceriksizliklerini telafi edebilme konusunda yeterli kadar organize değildi. Rus ordusu uçsuz bucaksız bir alanda büyük yürüyüş kolları halinde ilerliyordu ve bu büyük orduya komuta edecek, onları bir araya getirecek ve zafer kazandıracak güçlü bir general lazımdı.

Ordudaki ıslahatlar pek çok birliği eski alaylarından koparmıştı ve bunlar konuşlanma ve manevra konusunda ciddi sıkıntı yaratıyordu. Buna rağmen piyade ve topçu sınıfları ıslahatlardan olumlu etkilendi. Zorndorf ve Kunersdorf’ta Ruslar savunmada çok iyi olduklarını gösterdi. Avusturyalı bir komutan onlar hakkında: “Generallerin subaylarını görmezden gelmesine ve diğer tüm olumsuzluklara rağmen cesaretleri onları muzaffer kıldı” (Lloyd, Annual Register, 1766). Topçu sınıfı da Zorndorf’taki performansıyla dönüşüm sürecine girdi ve daha organize bir yapıya büründü. Bütün bunlar Kundersdorf’ta hayati bir rol oynayıp Prusyalılara ağır kayıplar yaşattı.

Avusturya
1756’da Avusturya ordusu mevcudu 201,000’di. 1748’deki Silezya Savaşları’nda Prusya ordusunun disiplini ve eğitiminden öylesine etkilenmişlerdi ki bir ıslahat komitesi kurup orduya dağıtılmak üzere eğitim kitapçıkları hazırladılar. Yoğunlaştırılmış eğitim programı tüm sınıflara zorunlu kılındı. Düzenli hat piyadelerinin ateş disiplini epey geliştirilse de henüz Prusyalıların seviyesinde değildi. Topçu Komutanı olarak atanan Prens Joseph Wenzel Liechtenstein, topçu birliklerini daha profosyonel hale getiren bir eğitim kitapçığı hazırladı.

Avusturyalı generaller Prusya ordusunun yıkıcı ateş gücünün ve manevra kabiliyetinin farkındaydılar. Bu sebeple müdafaa stratejisi geliştirdiler. Çünkü Avusturya’nın elinde Grenzer birlikleri vardı. Bu birlikler Hırvat ve Pandur birliklerinin geliştirilmiş haliydi ve Balkanların sınır noktalarında yaşıyorlardı. Bu bölge Osmanlı tehlikesinden dolayı militarize edilmişti ve düşük yoğunluklu düzensiz birlikler halinde çatışmayı iyi biliyorlardı. Avusturyalılar bu birlikleri hafif piyade olarak kullandı. Ordunun keşif ve öncü birlik ihtiyacını onlar karşılıyordu. Genelde kanatlara konuşlandırılırlar ve savaş sırasında Prusyalıların kanatlarına saldırarak düşmanın hat düzenini bozmaya çalışırlardı. Toplam 34,000 piyade ve 6,000 Hussar süvarisinden müteşekkildi.

Ruslar gibi Avusturyalılar da yeteneksiz generallerden çok çekti. Savunmada mükemmel olmalarına rağmen geniş çaplı bir taarruz yaptırabilecek yetenekli generallerden yoksunlardı. Frederick hayatta kalmasının sebeplerinden biri olarak “Rus ve Avusturyalı generaller arasındaki uyumsuzluk, Prusya’yı ezmek için hızlı davranmaları gerekirken ihtiyatta kalmalarına yol açtı” sözleriyle ifade etmiştir (Frederick II, History of the Seven Years War, II, s. 268).

Fransa
Fransız ordusunun mevcudu 200,000 kadardı ancak pek çok sıkıntısı vardı. Disiplin, yeteneksiz subay sınıfı ve geç kalınmış ıslahatlar ordunun en büyük problemleriydi. Yedi Yıl Savaşları, 18. yüzyıl Fransız ordusunun dibe vurduğu savaşlar olarak tarihe geçmiştir. Ancak buna rağmen kolonilerdeki Fransız kuvvetleri istisnaydı.

Kuzey Amerika’daki Fransız birlikleri mükemmel öncü kuvvetlerdi. Fransız Doğu Hindistan Şirketi birlikleri de oldukça kaliteliydi. 1740’ların sonlarına doğru yerlileri de asker olarak eğitmeye başladılar. İngilizler hem Amerika’da hem de Hindistan’da Fransız savaş teorisinden oldukça etkilenmiş ve bunları kendi birliklerine uygulamışlardı. 1758’den sonra Fransızlar kolonilerine takviye kuvvetler yollayamadılar çünkü Kraliyet Donanması, Fransa’nın açık denizlere çıkmasını engelliyordu. İngilizler ise kendi kolonilerini ciddi biçimde takviye edip Fransızlara karşı sayı üstünlüğünü ellerine geçirmişti.

Zaman içinde Fransız birliklerinde görülen disiplin düşüşü önmeli bir faktördür. Abraham Ovası’nda Fransız birlikleri çok erken ateş açtı ve İngiliz yaylımından sonra disiplinlerini kaybettiler. Hindistan’da ise asker maaşlarının zamanında ödenememesi askerler arasında huzursuzluğa yol açtı ve pek çok asker kaçağı ortaya çıktı. İngilizler, Fransız asker kaçaklarına kendi ordularında iş vererek sayı üstünlüğünü ele geçirdi.

Fransız düzenli birliklerinin büyük çoğunluğu Almanya’daki Britanya ordusuna karşı savaştı. Savaş başladığında Fransız ordusu yeni eğitim programına geçti ancak bunların etkisini göstermesi zaman alıcı bir işti. Bunun yanında Fransızlar düşmanlarına oranla hızlı konuşlanma konusunda oldukça gerideydi. Taktiksel ve örgütsel yenilikler meyvelerini savaşın sonunda verse de artık durumu değiştirmek için çok geçti. Ordu her sefer sırasında, kayıplar, hastalıklar ve kaçaklar nedeniyle gücünün beşte birini kaybediyordu.

Bütün bunların yanında orduda büyük bir subay sıkıntısı çekiliyordu. Üst rütbeli subaylar da önemli anlarda Almanya’daki İngiliz ordusunu mağlup etme konusunda hep beceriksiz kalmıştı. Fransız müttefiki olan Alman devletçiklerinin gönderdiği birlikler İngilizlerin elindeki Alman birliklerinden çok daha kötüydü ve bunu Rossbach’taki berbat performanslarıyla kanıtladılar. Bu birlikler ancak garnizon olabilirdi.

Fransız ordusu hafif birliklerin önemini kavramıştı. Savaş düzeni ve ilerleme konusundaki taktiksel değişikliklerle bu birlikler daha sonraki Napolyon ordularının ana parçası olacaktı. Bununla birlikte Yedi Yıl Savaşları’nın başında gösterdikleri başarıyı daha sonra gösteremediler.

Notlar:
1. İng flintlock musket.
2. Maksimum menzildir. Etkili ateş için ortalama menzil 60-70 metre civarıdır.
3. Yaylım ateşi (İng. volley ya da fire by rank) bir saftaki bütün askerlerin aynı anda ateş etmesi demektir. Böyle bir disiplini ancak düzenli piyadeler uygulayabilir.
4. Daha kısa hat daha iyi manevra demektir. Hat uzadıkça birliklerin yeniden konuşlanması daha uzun sürecektir.
5. İng. platoon fire system.
6. Salvo terimi yaylım ateşinin bir başka adıdır.
7. İng. horse artillery. Topların atlarla taşındığı sahra topçuluğuna verilen isim.
8. İng. howitzer, Çekçe houfnice. Daha yüksek bir açıyla ateşlenip fiziki engelleri aşma ve böylelikle arazi faktörünü ortadan kaldırma esasına dayanır. Diğer toplardan farkı daha kısa namlu ve daha geniş açıya sahip olması ve sıradan gülle yerine patlayıcı gülleler atmasıdır. Açıdan dolayı menzili daha kısadır.
9. Kökeni Macaristan’a dayanan bir çeşit hafif süvaridir.
10. İng. press gangs.
11. 60th Royal American Regiment.
12. Grenzerin kelime anlamı sınır sakini demektir ve genellikle Osmanlı sınırında yaşayanlar bu birliklere alınırdı. Grenzer birlikleri hafif piyadelerdi. Hat piyadeleri gibi sıkı saflar oluşturmak yerine araziye dağılarak keşif yaparlardı. Düşman birlikleriyle karşılaştıklarında gerilla savaşıyla onları yıpratırdı.
 
Top