Spor Turizmi

Suskun

V.I.P
V.I.P
Dünya üzerinde kabul görmüş otoritelerce, çeşitli sporları yapan, spora ilgi duyan ve sporla ilişkisi bulunan kişilerin; sportif karşılaşmalara olimpiyatlara ve benzeri olaylara bizzat katılmak veya bunları izlemek amacıyla oluşturdukları turizm hareketi spor turizmi olarak adlandırılmaktadır.

Genel turizm tariflerinden hareketle, spor turizmi kavramı için, spora ilgi duyan kişilerle, aktif olarak spor yapan kişi, grup ya da takımlar ile bunların idarecileri ve seyircilerinin turizme katılmalarından ortaya çıkan ilişkiler bütünü şeklinde bir yaklaşımda bulunmak mümkündür.

Spor endüstrisi ve turizmi, satılan araç gereçleri, yapılan tesisler ve bunların işletim maliyetleri, organize edilen etkinlikler ve bu etkinliklerin ekonomik girdileri (gişe-büfe gelirleri, katılım –hakem ücretleri, vb.) açısından incelendiğinde, özellikle gelişmiş ülkelerin ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır.

Sporu bir hobi olarak gören sıradan bireysel tüketicinin eğilimlerinin yanında, sporun gittikçe gelişen ve büyüyen bir sektör olarak profesyonel aktiviteler nedeni ile yarattığı bir seyahat pazarı olduğu kuşku götürmez bir gerçektir.

Dünyanın önde gelen turizm ve spor örgütleri dünya turizm gelirinin yüzde 32'sinin spor turizminden kaynaklandığı görüşünde uzlaşmaktadırlar. Bu rakam ise spor turizminin dünya turizm endüstrisindeki payının ne kadar büyük olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda spor etkinlikleri ekonomik ve kentsel rejenerasyonda oldukça önemli bir katalizör vazifesi görmektedir.

images?q=tbn:ANd9GcTPso9L4Z1dsduWvMDOrkOF2UuWkC3lm7MRJ1yJRwYPiWtyDWMMvE1-d2QxLA.jpg
Uluslararası alanda düzenlenen spor organizasyonlarının sayısı ve bu organizasyonlara iştirak eden sporcu sayısı ve profesyonel sporcuların antrenman ve eğitim faaliyetleri için yaptıkları seyahatler her geçen gün büyük bir hızla artmakta ve globalleşmektedir; bu da olağanüstü fırsatlarla dolu bir pazarı turizm ve seyahat ürünü olarak sektörün önüne getirmektedir.
Spor turizminden elde edilecek gelirler sadece o spor organizasyonunun getireceği gelirler olarak düşünülmemelidir. Dünyanın pek çok kenti ya da ülkesi, uluslararası spor organizasyonlarını ülkesine çekerken, o spor olayının doğrudan getirisinin üzerinde yatırımlar yapmışlardır. Spor turizminde esas gelir o organizasyon için gelen turistin yapacağı harcamalardır.

Kanada'nın Ottowa Üniversitesi'nden Jean Harvey and Francois Houle'nin "Sociology of Sport Journal" dergisindeki Sport, World Economy, Globai Culture, and New Social Movements başlıklı makalesinde ifade ettiği gibi büyük spor organizasyonları (Olimpiyatlar, Dünya Kupası, Tenis Turnuvaları, Formula Yarışları vb.) uluslararası firmaların dünya market stratejilerinde homojen ve uluslar üstü bir kültür olarak piyasaya girme çabalarında çok önemli bir yer tutmaktadırlar.

images?q=tbn:ANd9GcTG9E7bg8cVR9nRv6gdmTjWA7cIWG5LqZT0vPeKe1qsOrOOIPMm_Q.jpg
Keimyung Üniversitesi'nin (Kore), "Effective Tourism Marketing Approaches to Sporting Events: Lessons from the 2002 World Cup" başlıklı sunusunda büyük spor organizasyonlarının ev sahibi ülkeye ve şehre çok önemli TV tanıtım imkanları yarattığı dile getirilmiştir. Bu kısa süreli TV yayını sayesinde ev sahibi şehir turizm için cazip bir dünya şehri olduğu imajı yaratabilmektedir. Örneğin Atlanta 1996 Olimpiyat Oyunlarından sonra bir Dünya Şehri olarak kabul edildi. Barcelona bugün hala Olimpiyat Oyunlarından miras kalan spor tesisleri sayesinde uluslararası spor kuruluşlarının ve spor turistlerinin tercih ettiği bir şehir özelliğini taşımaktadır. Burada, televizyon ve internet üzerinden organizasyonu seyredenlerin nasıl gerçek turizm içine çekilebileceği önemli bir konu olarak ortaya çıkmakta ve bu doğrultuda pazarlama stratejileri uygulanmaktadır.

Dünya'da spor turizmi ile anılan şehirlerin başında Seul, Sydney, Lozan gibi yerler bulunmaktadır.

1988 Olimpiyatları'na ev sahipliği yapan Seul'a o yıl gelen turist sayısı yüzde 10,4 oranında artmıştır. Ayrıca Güney Kore endüstri malları ihracatı bir önceki yıla oranla %28.3lük artış göstererek 60.67 milyar dolara ulaşmıştır. 1986 yılında 2,321 dolar olan kişi başına düşen milli gelir, 1988'de 3,728 dolara; yine 1986 yılında 953 milyon dolar olan gayrisafi milli hasılatı, 1988 yılında 1 milyar 561 milyon dolara yükselmiştir. Olimpiyat Oyunları organize etmek için dört kez aday olup kaybetmesine rağmen yılmayan ve beşinci adaylığı olan 1992 Olimpiyat Oyunlarıyla bu şansı elde eden İspanya'nın Barcelona kenti 1991 yılının ortalarına gelindiğinde Barcelona Avrupa'daki en gelişmiş ve yaşanabilir kentler arasında sekizinci sıraya yükselmiştir. Ayrıca Olimpiyat Oyunları süreci ve bu süreçten sonra 326,301 kişilik ek istihdam olanağı ortaya çıkmış ve bu da ülkede işsizlik oranının büyük bir düşüş göstermesine yol açmıştır.

2000 yılında Sydney Olimpiyatları'na ev sahipliği yapan Avustralya'ya da o yıl gelen turist sayısında yüzde 10'a yakın bir artış kaydedilmiştir. Ayrıca 1994 - 2004 yılları arasında Avustralya'nın gayri safi milli hasılatına 7.3 milyar Avustralya doları eklenmiş ve oyunlar 150,000 kişilik ek iş istihdamı yaratmıştır.

Avustralya'nın Perth kenti 1 yıl içinde 20 adet uluslararası spor organizasyonuna sahne olmayı başaran nadir kentlerden biri olarak tarihe geçmiştir. ABD'nin Lake Placid kenti iki kez Dünya Kış Olimpiyatı'na ev sahipliği yapmıştır; kent hala, girişindeki büyük bir pankartla bu özelliğini gelenlere yansıtmaktadır. Olimpiyatların başkenti olarak kendini tanıtan Lozan, Uluslararası Olimpiyat Komitesi'ne ev sahipliği yapmakta ve spor turizmi açısından çok önemli bir cazibe merkezi konumundaki Modern Olimpiyat Müzesi'ni bünyesinde barındırmaktadır.

Son yıllarda turizmle ilişkisi gittikçe artan sportif aktiviteler, Türkiye'nin turizmde gelişme potansiyeli olan alanlardan biri olarak ortaya çıkmakta ve uygun değerlendirilebilirse ülkemiz turizmi açısından önemli bir kaynak olarak ele alınmaktadır.

Ülkemiz gerek sosyal, kültürel ve tarihi altyapısıyla ve gerekse de genç nüfusun dinamizmi ile spor turizmi açısından son derece önemli bir potansiyele sahiptir.

Spor turizmi için spor altyapısı tamamlanmış tesisler büyük önem arz etmektedir. Bu altyapı sporun branşına göre değişiklikler gösterebilmekte ve buna bağlı olarak kapasiteleri ile izleyici potansiyelleri de değişiklikler arz etmektedir.

images?q=tbn:ANd9GcT_Nk_ksQIQx18KeBACvBAXNT3MxuNV_w-6kDhqA5SaoYxaGVq4gXfnO6XG.jpg
Ülkemizin spor turizmine uygun tesisleri özellikle İstanbul ve Antalya illerinde yoğunlaşmıştır. Marmara Bölgesi'ndeki profesyonel takımların fazlalığı ve bu takımlar için hazırlık kampı yeri ihtiyacı dikkate alındığında, doğal olarak ulaşım kolaylığı, yakınlığı, ikliminin yumuşaklığı gibi avantajlarıyla Sakarya İli, gelecekte iyi bir alternatif oluşturabilecek potansiyele sahiptir. Mevcut spor tesislerinin kalitesinin ve yeterliliğinin geliştirilmesi, mevcut ve yeni yapılacak konaklama tesislerine spor komplekslerinin de planlanması, iyi bir pazarlama ve tanıtım programıyla sadece Akdeniz ve Marmara Bölgesi değil, yurdumuzun tüm bölgeleri ve hatta yurt dışındaki spor takımlarının da dikkatleri çekilecek ve dış turizm faaliyetleri için ilk adımlar böylece atılmış olacaktır. Bu bağlamda bölgelerinde sportif turizm olanakları ile turizmi geliştirme potansiyelini gören Alanya, Erzincan gibi bazı il ve ilçelerimiz kendilerini sportif turizmle özdeşleştirme çabasında büyük başarılar kaydetmişlerdir. Ayrıca Ankara, Bursa, Çanakkale, Eskişehir, İzmir, Gaziantep, Muğla ve Samsun illerimiz de sahip oldukları altyapı ve bulundurdukları potansiyel ile spor turizmi açısından ön plana çıkan şehirlerdir.

Tüm bu gelişmeler, 1997 yılında 1. Dünya Hava Oyunları'nın Türkiye'de gerçekleştirilmesi ve ardından 1999 yılında da Avrupa Yüzme Şampiyonası'nın ülkemizde yapılması ile hız kazanmış ülkemiz 2000, 2004 ve 2008 Olimpiyatlarına talip olacak kadar bu alanda kendini güven hissetmeye başlamıştır. Şimdiye kadar olimpiyatları elde etmede başarısız olsa dahi bu sayede İstanbul'a çok modern tesisler kazandırılmıştır. 2005 yılından itibaren Türkiye Formula 1 yarışlarına ev sahipliği yapmıştır, ayrıca ülkemiz 2003, 2004, 2005 ve 2006 Dünya Ralli Şampiyonası etaplarına da ev sahipliği yapmıştır; 2007 yılında takvimden çıkarılmış; fakat 2008 yılı için tekrar takvime dahil edilmiştir. Bununla beraber Türkiye özellikle son yıllarda futbol yabancı futbol kulüplerinin ara devre ve yaz dönemlerindeki antrenman kampları için cazip bir merkez haline gelmektedir.

Dört yılda bir yapılan olimpiyatlar gibi, Dünya Futbol Kupası, Avrupa Futbol ya da Voleybol Şampiyonası vb. gibi büyük spor karşılaşmaları her zaman her ülkede, geniş toplum kesimlerinde heyecan yaratmakta ve ilgi çekmektedir. Bunun nedeni şüphesiz söz konusu sporların diğerlerine göre daha kitlesel ve daha geniş kesimleri ilgilendirmesidir.

images?q=tbn:ANd9GcSMTBMDdUrSeVCR0n4uqiN0olRvWVNKXywp0_rg1Vq-gSYEZvzUJmpIH91M.jpg
Ülkemiz spor turizmi potansiyeli olarak Dünya genelinde ön planda yer alan ve izleyici kitlesi geniş alanlara yayılan futbol, basketbol, voleybol, tenis, golf, formula yarışları, off-road ve rally şampiyonları, karate, tekvando, boks vb. spor dallarının müsabaka organizasyonları için coğrafi ve beşeri açıdan gerekli imkânlara sahip olup, ülkenin birçok farklı bölgesinde inşası tamamlanmış halde bulunan spor tesisleri ile altyapı olarak kendini yenilemiştir.

Ülkemizde özellikle de doğa sporlarından kaynaklanan sportif turizm, son yıllarda baş döndürücü bir hızla gelişmiştir. 15-20 yıl öncesine kadar isimleri büyük bir çoğunluk tarafından bilinmeyen ve turizm endüstrisince de henüz birer ürün olarak keşfedilmemiş "rafting", "paragliding", "trekking", "diving", gibi pek çok doğa sporu türü Türkiye'nin yapılabilir sporları envanterine girmiş ve uluslararası platformda ülkemizin adı bu tip sporlarla beraber anılmaya başlanmıştır.
 
Top