Samsun Efsaneleri

Suskun

V.I.P
V.I.P
KIZILIRMAK EFSANESİ

Kızılırmak'ın bir tarafından öbür tarafına gelin gidecekmiş. Gelin ailedeki yedi kardeşten tek kız imiş. Kızı ailesi ata bindirmiş. Kızılırmak'ın öbür tarafından gelen seymen alayı gelini alıp yola çıkmışlar. Düğün alayı Kızılırmak Köprüsü'nün üzerinden geçerken köprü seymen alayının ağırlığını çekemeyip çökmüş. Gelin ve düğün alayına katılanların çoğu ölmüş. Kurtulanlardan bazıları gelinin ailesine, bazıları ise erkeğin ailesine haber götürmüşler. Bu haberi duyup, gelinin ailesinden gelen kardeşi köprünün başında şunları söylemiş:
Yedi kardeştik de bindirdik ata

Köprünün başında oldu bir hata

Aldırdık gelini Kızılırmak'a

Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini

Gelini gelini de Türkmen torunu

Köprüden geçerken köprü bükülüp çöktü

Bütün seymen Kızılırmak'a düştü,

Bu hali görenin hep aklı şaştı

Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini

Gelini gelini de Türkmen torunu

Davulcusu kaya başı dolaşır

Seymeni koyun gibi meleşir

Damat Bey'e kara haber ulaşır

Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini

Gelini gelini de Türkmen torunu


Haber damat tarafına ulaşınca damat koşarak gelip, köprünün başında şunları söylemiş:

Bileydim de nazlı yare varaydım

Atının başından tutup yedektim

Düşüyorum dedikçe de sıkı sıkı tutaydım

Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini

Gerdanı beş karış benim yarimi

Damat bir süre sonra kendinden geçip, sersemleşir ve şunları söyler:

Avcıyı getirin de şu kartalı vursun

Dalgıcı getirin de gelini bulsun

Cerrah getirin de Damat Bey'in halinden bilsin

Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini

Gerdanı beş karış benim yarimi

Bir süre sonra düğün alayından ölenleri bulmak için bir çok kişi Kızılırmak boyunca dizilip ölenleri aramışlar. Bulanları köylüler kendi köylerine götürüp toprağa gömmüşler. Sonunda da bu olay günümüze kadar gelmiştir.

images?q=tbn:ANd9GcQm1_wWxYISFbd94-j13dZ63QaTvsXCFCOdIA6Bn5ISEjqT0Ed-IltDEKNJnA.jpg

CİNİ BAĞDAT (CÜNEYD-İ BAĞDADİ) TÜRBESİ SÖYLENCESİ (SAMSUN)​
Terme İlçesi’nin Dibekli Köyü’nde Cüneyd-i Bağdadi Türbesi’nin adı halk ağzında Cini Bağdat’a dönüşmüştür. Türbeye ilişkin söylence şöyledir.
İslam ordularıyla Samsun önlerine gelen Cüneyd adlı yiğit, düzlükte savaşırken kolunu yitirir. Savaşa savaşa bir tepede şehit düşer. Kolunun ve bedeninin düştüğü yerlere birer türbe yaptırılır. Daha sonra kol, gövdenin yanına gömülür, ama ertesi gün kolun eski yerine döndüğü görülür.


Alaçam Geyikkoşan Dede Efsanesi

“Geyikkoşan mevkii sık ve büyük ağaçlarla dolu bir ormandır. Bu ormanın orta yerinde ikamet eden bir Dede ve küçük bir tarlası vardır. Çevredekilerden habersizce eğittiği iki geyiğiyle tarlasını gizliden gizliye sürmektedir. Altın boyunduruk ve altın sabanıyla yine bir gün tarlada çift sürerken birkaç kişi tarafından görülürler. Yabancılardan ürken geyikler kontrolden çıkar ve dağa kaçarlar. Bu dağ bugün Kışlakonak Köyü (Gelemet) başlarında bulunan “Meydancık” dağıdır. Altından yapılmış Boyunduruk ve sabanın halen bu dağda bir yerlerde olduğuna inanılır.”


EĞRİ KALE (ÇINGIRLI KALE) SÖYLENCESİ (SAMSUN)

Terme İlçesi’nin Kırgıl Köyü’ndeki kale inanışa göre kul yapısı değildir, bunu Nuh Peygamber zamanında gemilerin bağlanması için Tanrı yapmıştır. İlk kar buraya yağar. Üstüne duman çökerse havanın bozulacağına inanılır.
Söylenceye göre bir zamanlar Çarşamba ve Terme Ovaları denizle kaplıdır. Kale o zamanlar çok yüksek olduğu için gemilerin iskelesi durumundadır. Halk su gereksinimini buradaki yağmur sularınıntoplandığı, dinlendirildiğisarnıçlardan, havuzlardan sağlamaktadır.
Çok çok sonra toprak yarılır, İstanbul boğazı oluşur, denizlerin birbirine karışmasıyla kalenin bulunduğu yerdeki sularda çekilir, Samsun Ovası ortaya çıkar.
Günümüzde de toprak biraz kazıldığında su, kum, midye kabuklarına rastlanmaktadır.


images?q=tbn:ANd9GcQm1_wWxYISFbd94-j13dZ63QaTvsXCFCOdIA6Bn5ISEjqT0Ed-IltDEKNJnA.jpg

Tütüne ilişkin söylence
Çok eski devirlerde amazon denen savaşçı kadınlar yaşarmış Samsun ve çevresinde bunlar kendileri gibi küçük çocuklarını ve başka ülkelerden kaçırdıkları kızı çocuklarını da kendileri gibi yetiştiriyorlarmış.
Günün birinde Karadenizden gelen savaşçılar Amazonları yener ve iç kesimlere doğru sürerler onlarda kendilerini kurtarmak için saçlarını keser ve toprağa gömerler.Zamanla bu saçlar filiz verir tütün olurlar.
Bir başka efsaneye göre de Yaylalarda sürülerini yayan çobanlar ısınmak için kendi kendine yetişip insan eli değmeden kurumuş tütün yapraklarını yakarlar.oluşan dumanı içerlerine çekerler zamanla bu duman hoşlarına çeker kamış dallarından yaptıkları borularla duman çekme işini büyütürler zamanla kendilerine başkaları da katılır böylelikle bütün dünya tütünü tanımış olur.
 
K

Kayıtsız Üye

Ziyaretçi
Bir gün mezarlığa gidiyorduk. Dedem yıllar önce ölmüştü hersene giderdik ama bu sene farklı gittik ailemle değil benimle aynı yaşta olan arkadaşlarımla benim ismim serdar 10 yaşındayım tabi arkadaşlarımda benim gibi 10 yaşında ve erkek benle beraber 6 kişiydik biz mezarlığa gelmiştik mezarlık evden uzaktı tabi oraya gittiğimizden ailemizin haberi yoktu diğer arkadaşlarımında ailesinden biri ölmüştü çoğunun dedesi herkes kendi akrabasının yanına gitti yol uzak olduğu için güneş batmıştı ama hava kararmamıştı mezarlıktan sesler duymaya başladık önce fazla kafaya takmadım ses giderek yükselmeye başladı arkadaşlarıma hadi gidelim dedim ama arkadaşlarım bana gülerek korkak tavuk diye bağırmaya başladılar arkadaşlarıma ısrar ettim(...)
 

AMAZONLAR​

Amazonlar M.Ö 1200 Yıllarında yaşamış efsanevi kadın savasçılardır. Thermedon (Terme çayı) kıyısında kurmuş oldukları Themiskyra kentinde yaşamışlardır.

H6MSHRx.jpg
Oklarının yaylarını iyi çekebil- meleri için kadınların çocukken sağ göğüslerini kestiklerini ve bundan dolayı kendilerine "memesiz" demek olan "Amazon" adının verildiği söylenir.

Yunan mitolojisinde Amazonlardan savaş tanrısı"Ares" ile iyilik sever "Harmonia" nin (Afrodit) çocukları olarak bahsedilir. Göçebeliğin hakim olduğu avcı ve toplayıcı yaşam tarzından yerleşik hayata geçilmesi ve tarımın başlamasıyla ortaya çıkan artı ürün toplumlara bolluk ve bereketi getirmiştir. Bereket ise, kadınla simgelenmiş böylece Bereket Tanrıçası"Kybele" ortaya çıkmıştır.

Yerleşik hayata geçiş kadınların toplumdaki yerini etkilemiş, kadının saygınlığını ve etkinliğini arttırmıştır. Kadının statüsünün yükselmesi zaman içerisinde bazı toplumlarda ana erkil yaşam tarzı ortaya çıkmıştır. Amazonlar ise bu anaerkilliğin savaşçı şekline bürünmüş Anadolu'daki temsilcileridir. Kadınlara verilen önemi simgelediği içindir ki Ana Tanrıça Kybele'ye tapmaktaıirlar. M.Ö. 1200 yıllarında yaşayan Amazonları, dünya TV'lerinde Zeyna isimli dizi filmle günümüzde görmekteyiz.

Böylece bu dizi ile Samsun coğrafyasında yaşayan Amazonlar hakkında çok geniş bilgi edinme fırsatını da bulmaktayız.

Amazonların ilginç yaşam felsefeleri çeşitli kaynaklarda çarpıcı olarak tekrarlanmıştır. Günlük yaşamlarında erkekleri yanlarında işçi ve uşak olarak bulundurdukları, nesillerini devam ettirebilmek için savaşlarda esir aldıkları erkeklerle beraber oldukları, ve sonrada onları öldürdükleri rivayet edilmektedir. Törelerinde bir erkekle beraber olabilmeleri için en az üç erkeği öldürmüş olmaları ve bu ilişkilerden doğan erkek çocukları sakatladıkları, öldürdükleri ya da babalarına verdikleri, kız çocuklarını ise at sütü ve kudret helvası ile besledikleri ve güçlü yetiştirdikleri bilinmektedir.
 

Top