Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Edebiyat / Kitap
Sait Faik Abasıyanık'a ait kısa öykü örnekleri
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="Suskun" data-source="post: 312514" data-attributes="member: 21093"><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red"><span style="font-size: 15px"><u><strong>Havuz Başı:</strong></u></span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red"><span style="font-size: 15px"><u><strong></strong></u></span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Beyazıt Havuzu’nun kenarındaki kanepelerden birine oturmuş sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın, yirmi yaşındaki çocuk hevesini yaşamak istemesi, ne bileyim…</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Sizi bekliyorum, siz geçmediniz. Yüzünüzü göremedim. Bayramım, çocukluk bayramım salıncaksız geçmiş gibi gözüme yaş doldu…</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Ya hastaysaruz!..</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Sanki hastaydınız. Ziyaretinize gelmiş, lazım olan ilaçları karaborsadan temin etmiş, iyileşmenizi sağlamıştım….. “Allah esirgesin, bir daha hasta olmayın,” demiştim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Elli yaşında adam, ellisine yakın kadın, fıskiyeler, toplar… Onlar, benden de çocuk… Seni görememenin sıkıntısı dağılıyor, seviniyorum.. .Yeniden mühim şeyler düşünüyorum: Kapıdan çıkıyorsunuz, koşa koşa yanıma geliyorsunuz. Kolunuza bile giriyorum…</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Dülger Balığının Ölümü:</span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Hepsinin gözleri güzeldir. Hepsinin canlıyken pullan kadın elbiselerine, kadın kulaklarına, kadın göğüslerine takılmaya değer. Nedir o elmaslar, yakutlar, akikler, zümrütler, şunlar bunlar?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Mümkün olsaydı da balolara canlı balık sırtlarının yanar döner renkleriyle gidebilselerdi bayanlar; balıkçılar milyon, balıklar şan ve şeref kazanırdı. Ne yazık ki soluverir ölür ölmez, öyle ki büzülmüş böceklere döner balık sırtının pırıltıları. Benim, size ölümünü hikâye edeceğim balığın öyle parıltılı, yanar döner pulları yoktur. Pulu da yoktur ya zavallının. Hafifçe, belirsiz bir yeşil renkle esmerdir. Balıkların en çirkinidir. Kocaman, dişsiz, ak ve şeffaf naylondan bir ağzı vardır: Sudan çıkar çıkmaz bir karış açılır. Açılır da bir daha kapanmaz.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Vücudu kirlice, esmer renkte demiş miydim?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Rum balıkçıların hrisopsaros -Hristos balığı- dedikleri bu balık, vaktiyle korkunç bir deniz canavarı imiş. İsa doğmadan evvel, Akdeniz’de dehşet saçarmış. Bir Fenikeli denize düşmeye görsün! Devirdiği Kartacah çektirmesinin, Beni İsrail balıkçı kayığının sayısı sayılamamış. Keser, biçer; doğrar, mahmuzlar; takar, yırtar; koparır, atar; çeker, parçalarmış. Akdeniz’in en gözü pek; insandan, hayvandan, fırtınadan, yıldırımdan, beladan, işkenceden yılmaz korsanı, dülger balı*ğının adından bembeyaz kesilirmiş.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Isa, günlerden bir gün, deniz kenarında gezinirken sandallarını büyük bir korkuyla bırakıp kaçan balıkçılar görmüş. “Ne oluyorsunuz?” diye sormuş Balıkçılar: “Aman!” demiş. “El aman! El aman bu canavardan! Sandalımızı kırdı, arka*daşlarımızı parçaladı. Hepsinden kötüsü, balık tutamaz olduk, açlıktan kırılırız.”</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Isa, yalın ayak, başı kabak, dülger balıklarının yüzlercesi-nin kaynaştığı denize doğru yürümüş. En kocamanını, uzun parmaklı elleriyle tutup sudan çıkarmış. İki elinin başparmağı arasında sımsıkı tutmuş, eğilmiş, kulağına bir şeyler söylemiş…</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">O gün bugündür dülger balığı, denizlerin görünüşü pek dehşetli; fakat huyu pek uysal, pek zavallı bir yaratığıdır. Birçok yerlerinde çiviye, kesere, eğriye, kerpetene, testereye, eğeye benzer çıkıntıları, kemikle kılçık arası dikenleri vardır. Dülger balığı adı ona bunlardan ötürü takılmış olmalı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Bütün bu alet ü edavatın dört yanını, şeffaf naylondan diyebileceğimiz işlemeli bir zar çevirmiştir. Kuyruğa doğru bu incecik zar azıcık kalınlaşır, rengi koyulaşır, bir balık kuyruğunun biçimini alır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Oltaya tutuldu muydu dünyasına, sulara küsüverir. Nasıl bir korku içine düşer kim bilir? Onun için dünya bomboştur artık. Oltadan kurtulsa da fayda yoktur. Suyun yüzüne yamyassı serilir. Kocaman gözleriyle insana mahzun mahzun bakar durur. Sandala aldığınız zaman dakikalarca onun sesini işitirsiniz. Ya sesini! Bir o, bir de kırlangıç balığı sandalda ö-lünceye kadar ikide bir feryada benzer, soluğa benzer acı bir ses çıkarır. İnce zardan ağzını bir kere ağlara vurmasın, küstüğünün resmidir dülger balığının.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Bir gün, balıkçı kahvesinin önündeki; yarısı kırmızı, yarısı beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm. Rengi denizden çıktığı zamandı. Yalnız aletlerinin etrafını çeviren incecik, ipekten bile yumuşak zarları titreyip duruyordu. Böyle bir oynama hiç görmemiştim. Evet, bu bir o-yundu. Bir görünmez iç rüzgârının oyunuydu. Vücutta, görünüşte hiçbir titreme yoktu. Yalnız bu zarlar zevkli bir ürperişle tatlı tatlı titriyorlardı. İlk bakışta insana zevkli, eğlenceli bir şeymiş gibi gelen bu titreme, hakikatte bir ölüm dansıydı. Sanki dülger balığının ruhu, rüzgâr rüzgâr, bu incecik zarlardan çıkıp gidiyordu; bir dirhem kalmamışcasına.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Hani bazı yaz günleri hiç rüzgâr yokken, deniz üstünde bir meneviş peydahlanır. İşte böyle bir cazip titremeydi bu. İnsanın içini zevkle, saadetle dolduruyordu. Ancak balığın ölmek üzere olduğu düşünülürse, bu titremenin anlamı hafifçe acıya yorulabilirdi. Ama insan, yine de bu anlama almamaya çalışıyordu. Belki de bu, harikulade tatlı bir ölümdür. Belki de balık, hâlâ suda, derinliklerde bulunduğunu sanıyor-dur. Karnı tok, sırtı pektiı. Akşam olmuştur. Denizin dibinin kumları gıdıklayıcıdır. Altta dişi yumurtaları, üstte erkek tohumları sallanıyor, sallanıyor, sallanıyordu. Vücudunu bir şehvet anı sarmıştır… Birdenbire dehşetli bir şey gördüm: Balık tuhaf bir şekilde, ağır ağır ağarmaya, rengini atmaya, hem de beyaz kesilmeye giden bir hâl almaya başlamıştı. A-caba bana mı öyle geliyor? Sahiden rengini mi atıyor? Demeye; dikkatli bakmaya lüzum kalmadan, yanılmadığımı an*ladım.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Kenarları süsleyen zarların oyunu çabuklaşmaya, balık da gitgide, saniyeden saniyeye pek belli bir hâlde beyazlaşmaya başladı. İçimde dülger balığının yüreğini dolduran korkuyu duydum. Bu hepimizin bildiği bir korku idi: Ölüm korkusu.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Artık her şeyi anlamıştı. Denizlerin dibi âlemi bitmişti. Ne akıntılara yassı vücudunu bırakmak, ne karanlık sulara, koyu yeşil yosunlara gömülmek… Ne sabahları birdenbire, yukarılardan derinlere inen, serin aydınlıkta uyanıvermek, günün mavi ve yeşil oyunları içinde kuyruk oynatmak, habbeler çıkarmak, yüzeye doğru fırlamak… Ne yosunlara, canlı yosunlara yatmak, ne akıntılarla aletlerini yakamozlara takarak yıkanmak, yıkanmak vardı. Her şey bitmişti:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Dülger balığının ölüm hâli uzun sürüyor. Sanki balık, su hava dediğimiz gaz suya alışmaya çalışmaktadır. Hani biraz dişini sıksa alışması mümkündür gibime geldi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Bu iki saat süren ölüm hâlini, dört saate, dört saati sekiz saate, sekiz saati yirmi dörde çıkardık mıydı; dülger balığını aramızda bir işle uğraşırken görüvereceğiz sanıyorum.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Onu atmosferimize, suyumuza alıştırdığımız gdn, bayramlar edeceğiz. Elimize görünüşü dehşetli, korkunç, çirkin ama aslında küser huylu, pek sakin, pek korkak, pek hassas, iyi yürekli, tatlı ve korkak bakışlı bir yaratık geçirdiğimizde böbürlenerek onu üzmek için elimizden geleni yapacağız. Şaşıracak, önce katlanacak. Onu şair, küskün, anlaşılmayan biri yapacağız. Bir gün hassaslığını, ertesi gün sevgisini, üçüncü gün korkaklığını, sükûnunu kötüleyecek, canından bezdireceğiz, içinde ne kadar güzel şey varsa hepsini, birer birer söküp atacak. Acı acı sırıtarak İsa’nın tuttuğu belinin ortasındaki parmak İzi yerlerini, mahmuzlan, kerpeteni, eğesi, testeresi ve baltasıyla kazıyacak. İlk çağlardaki canavar hâlini bulacak.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Bir kere suyumuza alışmaya görsün. Onu canavar hâline getirmek için hiçbir fırsatı kaçırmayacağız.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">PLÂJDAKİ AYNA</span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"> </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Sonradan deli olduğuna karar verilen bir adam plâjın aynasını kırdı. Bu, insanı yemyeşil gösteren, altının sırı dökülmüş, camlaşmış aynanın, insanları çirkin göstermesine içerledi, diye tefsir ettiler. Hayır ondan değil, evvelce aynacı imiş. İtalya’dan ayna ithal edermiş, sonra iflâs etmiş, az buçuk oynatmış, ayna görünce kırmamazlık edemezmiş diye uydurdular. İşin aslını bir ben biliyorum, bir de ayna.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">O halde aynayı kıran da sensin diyeceksiniz, bize numara yapıyorsun. Pek âlâ! Aynayı kıran benim. Deli olduğuma karar verildi. Ama zararsızmışım, pek zararsızmışım. Öcümü aynalardan alırmışım. Bunlar doğru değil! Doğrusu şu:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Aynayı kırmamın hiç bir sebebi yoktur. Sebepsiz yere kırdım. Canım sıkıldı, eğlenmek için kırdım bile diyemem. Güzel insanları çirkin gösteriyormuş; ne münasebet efendim. Güzel insanları çirkin gösteren ayna onların derununu tefriş eder. Böyle aynayı plâjlara asamazlar. Yoksa aynada insanların çirkin taraflarını mı görmeğe başladın da... Hani nasıl yazılar aynada ters çıkarsa insanların da tersleri mi gözüküyordu sana, derseniz ben de size felsefeden hiç hoşlanmadığımı, hele böyle dâhiyanesinden iğrendiğimi arzederim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Hayır ayna, aynaydı. Böyle haltlar karıştırmazdı. Hangi enayi, onu hangi zamanda icat etmişse etmiş; saçımızı taramak, suratımızda kara var mı diye bakmak burnumuzu silerken biraz sümük kalmış mı diye göz atmak, yahut da:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ulan! benim gözlerim fena değilmiş be! Hele şu ağzımın kenarına inen çizgiye bak! Vay anasını! İfade veriyor suratıma! Şu karılar da erkekten anlamıyorlar vesselâm...</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Diyebilmek için işe yarar. Her nevi kendi kendine konuşmalar istediğimiz kadar ayna vesilesile uzatabiliriz. Aynaya bir genç kız baktırır. Bir erkek düşündürtür. Kendi kendine vurgunlara ayna öptürür. İhtiyarlara ölüm, tabut kefen gösterir, veremlilere korkunç ateşlerinin ışığını aynadaki gözlerinde yakalarız. Aynaya düşman kesilmek, onunla dost olmak da mümkün. İnsan isterse pek âlâ bir aynayı kırma sebebini felsefeye edebiyata, ruhiyata, tıbba, sinire yükleyebilir. Benim plâjdaki aynayı kırmamın sebebi ise kat’iyen yoktur. Ama size günümü yazacağım. Oradan bir sebep bulmağa çalışmak pek mânasız olacak ama:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Zeytin ağacının altında bir küçük çocuk oynuyordu. Yanına yaklaştım. Yeşil zeytinleri korku ile bana uzattı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sizin mi bunlar? dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Benim ya, dedim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ben taş atmadım, dedi, kendi kendilerine düştü bunlar.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Onlar ne? dedim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Acı şeyler, dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Açık mavi gözlerinin kırmızı kirpikleri yanıp yanıp sönüyordu.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Bunlar ne biliyor musun? dedim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Bilmem, dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sen zeytin nedir bilir misin?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Bilirim elbette.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- İşte bunlar zeytin.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sabahleyin yediğimiz mi ?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Siz sabahları zeytin mi yersiniz?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Yeriz ya.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Senin baban kim, dedim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Benim babam yok, dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Mavi gözlerine beyazlıktan mavileşmiş bir göz kapağı altın ışıklarıyla indi. Büyük büyük dudaklarını uzata uzata:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Benim babam ölmüş, dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Nerede ölmüş.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Muharebede?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Hangi muharebede?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- İstiklâl muharebesinde.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">İçimden dostum, kardeşim, canım, ruhum, evlâdım, ciğerim benim, dedim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Oyna zeytinlerle ama, dedim, sakın, taş atma emi!</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sizin mi bu zeytinler?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Hayır, benim değil. Bu zeytinler kimsenin değil.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Eve götüreyim mi bunları?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Bunlar düşmüş; buruşmuş, iyi değil, kurtludur.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Öyleyse oynarım, dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Oyna ama; sakın yine ısırma. Hepsi acıdır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- İyileri de mi acıdır?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- İyileri de acı olur.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sonra nasıl tatlılaşır?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Onu ben de pek iyi bilmem.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Kim bilir bunu peki?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ne yapacaksın?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sabahleyin yemek için zeytin yaparım.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Annen var mı senin?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Var tabiî.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ne iş yapar?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Çamaşıra gidiyor.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sen ne olacaksın büyüyünce?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ben mi? dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Gözlerini gözüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">-Ben, dedi, boyacı olacağım.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ne boyacısı?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Kundura boyacısı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Neden kundura boyacısı?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ya ne olayım?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Doktor ol, dedim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Olmam, dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Neden ?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Olmam işte.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Neden ama?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Doktoru sevmem ki.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Olur mu ya? Bak, dedim. Doktor sevilmez olur mu ?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Tabiî sevmem, dedi. Annem hasta oldu. Evimize geldi. Kumbaramızı kırdık. Bütün yirmi beşlikleri ona verdik. Sonra çeyrekler kaldı. Onlarla da reçeteyi yaptırdık. O da zorlan.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ama annen iyileşti.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Annem iyileşti ama paramız gitti. İki gün, yemek yemedim ben.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Peki, dedim, öğretmen ol.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ben mektebe gitmiyorum ki.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Neden?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Öğretmen beni dövüyor.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Neden?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Yaramazlık ediyorum da ondan.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sen de yaramazlık yapma.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ben yaramazlık ne demek bilmiyorum ki.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Öğretmenin yapma dediği şey, dedim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Belli olmuyor ki!.. Bir gün arkadaşımın biri “Çamaşırcının piçi” dedi. Ben de döğdüm onu. Öğretmen de beni döğdü. Ondan sonra hep çamaşırcının piçi diye çağırdılar. Hiç kimseyi döğmedim. Yaramazlıkmış diye. Bir kaç gün sonra yanımdaki arkadaşın iki kalemi vardı. Birini aldım. Hırsızsın sen diye döğdüler. Benim kalemim yoktu aldım. Sonra o da yaramazlıkmış, hem de çok fena bir şeymiş. Bir daha kimsenin kalemini almam dedim. Defterini aldım. Bu sefer hem döğdüler, hem mektepten koğdular.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Çok fena yapmışsın.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Fena yaptım. Ben adam olmak istemiyorum ki.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ne olmak istiyorsun ya?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Boyacı olacağım dedim ya. Ahmet ağabeyim de boyacı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sever misin Ahmet ağabeyini?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Tabiî severim. Annem de sever. Bazı gece bizde kalır. Para verir bize. Aç bile kalsak o bulur bize ekmek.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Asıl ağabeyin değil mi?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Nasıl asıl ağabeyim?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Bayağı asıl ağabeyin, babanın oğlu değil mi o da?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Değil tabiî.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- O kimin oğlu?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Bilmem.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Kaç yaşında?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Benden büyük.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sen kaç yaşındasın?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Dokuz.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- O?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Büyük işte.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ne kadar?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Senin kadar var.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ha şu mesele. Peki boyacı olunca nolacak?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Para kazanacağım.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sonra?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sonra rakı içeceğim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sonra?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sonram yine potin boyayacağım.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sonra?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sonra sigara içeceğim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sonra?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Elinin körü!</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Bu lâf ayıp işte. Senin kulaklarını çekerim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Anneme söylersem seni.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Bir de selâm söyle.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Öteden baş örtülü, yüzü yuvarlak, tatarımsı bir kadın geldi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Çocuk ona doğru koştu.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Anne, bak zeytin, dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Kadın - At onları elinden.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Çocuk bir dakika atıp atmamak için düşündü. Bana doğru ilerledi. Zeytinleri kadının:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ne yapıyorsun hınzır?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Demesine vakit kalmadan suratıma attı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Ben güldüm:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Üzülme hanım, dedim, çocuktur.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Çocuk - Anne be, dedi, iki saattir beni lâfa, tutuyordu.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Kadın - Seni sevmiş de konuşuyor oğlum, öyle nobran olma.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ben onu sevmedim ki... Ahmet ağabeyim gibi boyacı olacağım dedim. Bana doktor olacaksın sen diyor.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Bak ne güzel söylüyor.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- O kendisi olsun doktor. Sen bana demiyor muydun? Allah kahretsin o herifleri! Gözlerini toprak doyursun! diye.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Öyle mi dedim? Allah muhtaç etmesin demedim mi?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Öyle dedin.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Kadın bana döndü:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Değil mi beyefendi, dedi. Allah hekime, hâkime muhtaç etmesin.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Doğru, etmesin dedim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Çocuk şimdi arsızlaşmıştı. Annesinin eteklerinde idi. Düşmanca bakıyordu.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Anne be, dedi, ben boyacı olacağım değil mi?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Kadın - Başka ne olabilirsin ki?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Çocuk - Benim babam neciydi anne ? dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Kadın - Boyacıydı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Çocuk bana:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Na gördün mü ? Babam da boyacı imiş işte.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Kadına:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Öyle mi? dedim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Kadın - Evet, dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Muharebede ölmüş, hangisinde? dedim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Kadın - Muharebede ölmedi, dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Çocuk - Sen bana öyle söylemedin miydi anne?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Kim söylemiş sana muharebede öldü diye?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ahmet ağabeyim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ahmet ağabeyinin Allah belâsını versin.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ama ekmeği o getiriyor.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Sus artık, hadi şuradan!</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Çocuk yeniden zeytinler toplamıştı. Kadın:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- At o zehir gibi şeyleri, dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Çocuk yine suratıma attı. Anası bu sefer suratına tokadı yapıştırınca hızlı hızlı viraneliğe doğru uzaklaştı. Orada yıkık bir mescit duvarının kenarından:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Al, herifi de götürsene mahzene, dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Annesi - Utanmaz, hınzır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Diyerek çocuğa doğru koştu. Bana da bir göz atmağı unutmadı. Büyülenmiş gibi kadını takip ettim. Kapı yerine takılmış bir çuvalın yırtığından içeriye girdik. Arkasında hamamlarda olduğu gibi bir tokmağı olan bir kapı açtık. İçerisi yıkanmamış bir sefil insan kokusu ile aptesane kokuyordu. Muşamba ile örtülü masanın üstünde iki domates, iki hıyar vardı. Kadın:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Rakı alalım mı? dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- İstemez, dedim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Paran yok galiba?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">İçimi ezen bir şehvet havasını kaçıracağımdan korkar gibi:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Var var, dedim, ama rakı içmek istemiyorum öğle sıcağında.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Gözlerini gözüme dikti. Eliyle cüzdan cebime vurdu. Bir iki buçukluk çıkardım. Beğenmedi. Bir ikinciyi zorla buldum.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Başka meteliğim yok, dedim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Güldü. Kollarını boynuma doladı. Dizlerime oturmuştu. Küçük çocuk kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarda bir deliğe sıkışmıştı. Kafasını uzatmış mavi mavi bize bakıyordu.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Çocuk? dedim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Kadın - Aldırma, dedi. Alışıktır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Belki yarım saat çocuk sabit gözlerle bize baktı. İkide bir ne zaman cebine koyduğunu hatırlamadığım yeşil zeytin tanelerini kafamıza atıyordu.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Birdenbire kafasını ellerime aldı. Bir hayvan çığlığı ile kıpkırmızı bağırmağa başladı:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Kadın ısılık gibi bir sesle:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Beş on para at ona sussun. Yoksa susmaz, diyordu.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Evvelâ iki çeyrek attım. Olmadı. Bir çeyrek daha attım. Sonra bir yirmi beşlik attım. Beş dakika bir sükût oldu. Sonra mahzenin içini çın çın öttüren bir zil gibi öttü. Şimendifer düdüğü sesi çıkardı. Gözleri bende idi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Şimdi Ahmet ağabeyim yetişsin de görürsün sen, diyordu.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Bir yirmi beşlik daha attım.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Bir tane daha atmazsan...</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Demeğe kalmadı, anası dizlerimden kalktı. Beni bile yere yıkacak bir tokat aşketti. Bana :</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">- Ver bir yirmi beşlik daha şimdi, dedi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Çocuğun küçük kara eli uzandı. Yirmi beşi aldı. Bize arkasını döndü. Şimdi kulakları seslerimize dikilmiş bir köpek gibi yatıyordu.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Oradan âdeta erimiş bir öğle aydınlığına çıktığım zaman şakaklarında bir zonklama vardı. Hemen plâja koştum.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Plâja temizlenmek, bir şeyden silkinmek, ferahlanmak için mi koştum. Hayır, yalnız mahzenden çıkar çıkmaz kuyudan sıcağa çıkarılmış bir testi gibi terlemiştim. En çok kafam terlemişti, parmaklarımı şakaklarımın diplerine sürdüm. Tırnaklarımın ucu tarafından emilen, yahut bana emilir gibi gelen bir ıslaklık duymuştum. Elime baksam bu ıslaklığın ter olmadığını, tepemden kan sızdığını anlayacakmış gibi oldum.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">İşte o zaman tepemden kan sızdığını sanarak denize koşmuştum. Yolumun üzerinde denize girinceye kadar hiç bir şey görmediğimi sanıyordum. Halbuki serinlik vücudumu kaplar kaplamaz bir yeşil ot, bir harabe, bir çocuk, bir duman, bir tren yolu, bir köpek gördüğümü hatırladım. Sonra kadının çocuğunun gözlerini gördüm. Sırtımda idiler. Piç ne biçim bakıyordu adama.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Deniz suyu iyi geldi. İyi gelmesi de mühim bir şey değil. Yalnız şunu anladım da rahatladım ki kafamdan sızan kan değil, termiş. Öyle olsa deniz kıpkırmızı kesilirdi. İşte deniz suyunun yalnız bu faydası oldu. Yoksa hâlâ şakaklarım zonkluyordu. Hâlâ serinliğin; denizin içinde terliyordum. Hâlâ o abdesthane kokulu, serin, çok serin bir mahzen havası, gözlerini bize dikmiş mavi gözlü, elleri arpa ekmeği gibi kara ve çatlak çocuk bir duman halinde, ama; ne zaman istesem vücut haline getirebileceğim bir ruh halinde beynimle gözüm arasında bir yerde uçuyordu. Durmadan geziniyordu.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Şimdi size aynayı kırmamın sebebini buldum gibi gelir. Bana sen aynada kendini apaçık bütün vuzuhiyle, çirkinliğiyle, pisliği adiliği ile görmüşsün. İşte onun için de... Şiddetle hayır, derim. Siz gülümser aynada bütün insanlığı, bütün çirkinliği ile kendi vasıtanla sezer gibi olduğun için, insanların bütün denaetlerini,. sefaletlerini... Vallahi de hayır, billâhi de hayır</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">O halde sen bayağı delirmişsin, diyeceksiniz. Neden böyle söylüyorsunuz canım? Bir plâjın pis aynasını hiçbir şey düşünmeden, şuursuzca eğilip yerden bir taş alarak, hatta o taşı denizin durgun yüzünde dört beş kere sekdirmek içinmiş gibi alarak, aynayı isteyerek bile değil kazara da denemez, şöylece kırıvermek... Neden olmasın?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Herifler koştu Ben koştum. Yakalayamadılar. Neden sonra ben döndüm, plâjı apaçık gören bir ağacın altına yüzükoyun yattım. Hepsi plâj sahibinin kulübesi önüne toplanmışlardı Yarım saat geçtiği halde hâlâ benden bahsediliyordu. Daha bir saat öyle ayakta durdular, konuştular, gülüştüler, fikir beyan ettiler Sonra bir polis geldi. Mesele ona da anlatıldı. O da dinledi. O da fikrini söyler gibi idi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Ben başka yoldan vapur iskelesine gitmek için. yolu çok uzun, kendimi çok yorgun buldum. Ağacın altında geceyi bekledim, Sarı bir ay doğdu. Gazinolardan sesler, kahkahalar, şarkılar gelmeğe başladı. O zaman elimi saçlarıma attım ki karmakarışıklar. Tarağımı çıkarıp saçlarımı taradım. Bir cigara yaktım. Dudağıma bir vals yapıştırdım. Pantolonumun cebine ellerimi soktum. Plâjın önünden ıslık çalarak, herkes gibi, mesut bir adam gibi, aynayı kıran ben değilmişim gibi geçtim. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Suskun, post: 312514, member: 21093"] [FONT="Comic Sans MS"][SIZE=4][COLOR="blue"][COLOR="red"][SIZE=4][U][B]Havuz Başı: [/B][/U][/SIZE][/COLOR] Beyazıt Havuzu’nun kenarındaki kanepelerden birine oturmuş sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın, yirmi yaşındaki çocuk hevesini yaşamak istemesi, ne bileyim… Sizi bekliyorum, siz geçmediniz. Yüzünüzü göremedim. Bayramım, çocukluk bayramım salıncaksız geçmiş gibi gözüme yaş doldu… Ya hastaysaruz!.. Sanki hastaydınız. Ziyaretinize gelmiş, lazım olan ilaçları karaborsadan temin etmiş, iyileşmenizi sağlamıştım….. “Allah esirgesin, bir daha hasta olmayın,” demiştim. Elli yaşında adam, ellisine yakın kadın, fıskiyeler, toplar… Onlar, benden de çocuk… Seni görememenin sıkıntısı dağılıyor, seviniyorum.. .Yeniden mühim şeyler düşünüyorum: Kapıdan çıkıyorsunuz, koşa koşa yanıma geliyorsunuz. Kolunuza bile giriyorum… [B][U][SIZE=4][COLOR="red"]Dülger Balığının Ölümü:[/COLOR][/SIZE][/U][/B] Hepsinin gözleri güzeldir. Hepsinin canlıyken pullan kadın elbiselerine, kadın kulaklarına, kadın göğüslerine takılmaya değer. Nedir o elmaslar, yakutlar, akikler, zümrütler, şunlar bunlar? Mümkün olsaydı da balolara canlı balık sırtlarının yanar döner renkleriyle gidebilselerdi bayanlar; balıkçılar milyon, balıklar şan ve şeref kazanırdı. Ne yazık ki soluverir ölür ölmez, öyle ki büzülmüş böceklere döner balık sırtının pırıltıları. Benim, size ölümünü hikâye edeceğim balığın öyle parıltılı, yanar döner pulları yoktur. Pulu da yoktur ya zavallının. Hafifçe, belirsiz bir yeşil renkle esmerdir. Balıkların en çirkinidir. Kocaman, dişsiz, ak ve şeffaf naylondan bir ağzı vardır: Sudan çıkar çıkmaz bir karış açılır. Açılır da bir daha kapanmaz. Vücudu kirlice, esmer renkte demiş miydim? Rum balıkçıların hrisopsaros -Hristos balığı- dedikleri bu balık, vaktiyle korkunç bir deniz canavarı imiş. İsa doğmadan evvel, Akdeniz’de dehşet saçarmış. Bir Fenikeli denize düşmeye görsün! Devirdiği Kartacah çektirmesinin, Beni İsrail balıkçı kayığının sayısı sayılamamış. Keser, biçer; doğrar, mahmuzlar; takar, yırtar; koparır, atar; çeker, parçalarmış. Akdeniz’in en gözü pek; insandan, hayvandan, fırtınadan, yıldırımdan, beladan, işkenceden yılmaz korsanı, dülger balı*ğının adından bembeyaz kesilirmiş. Isa, günlerden bir gün, deniz kenarında gezinirken sandallarını büyük bir korkuyla bırakıp kaçan balıkçılar görmüş. “Ne oluyorsunuz?” diye sormuş Balıkçılar: “Aman!” demiş. “El aman! El aman bu canavardan! Sandalımızı kırdı, arka*daşlarımızı parçaladı. Hepsinden kötüsü, balık tutamaz olduk, açlıktan kırılırız.” Isa, yalın ayak, başı kabak, dülger balıklarının yüzlercesi-nin kaynaştığı denize doğru yürümüş. En kocamanını, uzun parmaklı elleriyle tutup sudan çıkarmış. İki elinin başparmağı arasında sımsıkı tutmuş, eğilmiş, kulağına bir şeyler söylemiş… O gün bugündür dülger balığı, denizlerin görünüşü pek dehşetli; fakat huyu pek uysal, pek zavallı bir yaratığıdır. Birçok yerlerinde çiviye, kesere, eğriye, kerpetene, testereye, eğeye benzer çıkıntıları, kemikle kılçık arası dikenleri vardır. Dülger balığı adı ona bunlardan ötürü takılmış olmalı. Bütün bu alet ü edavatın dört yanını, şeffaf naylondan diyebileceğimiz işlemeli bir zar çevirmiştir. Kuyruğa doğru bu incecik zar azıcık kalınlaşır, rengi koyulaşır, bir balık kuyruğunun biçimini alır. Oltaya tutuldu muydu dünyasına, sulara küsüverir. Nasıl bir korku içine düşer kim bilir? Onun için dünya bomboştur artık. Oltadan kurtulsa da fayda yoktur. Suyun yüzüne yamyassı serilir. Kocaman gözleriyle insana mahzun mahzun bakar durur. Sandala aldığınız zaman dakikalarca onun sesini işitirsiniz. Ya sesini! Bir o, bir de kırlangıç balığı sandalda ö-lünceye kadar ikide bir feryada benzer, soluğa benzer acı bir ses çıkarır. İnce zardan ağzını bir kere ağlara vurmasın, küstüğünün resmidir dülger balığının. Bir gün, balıkçı kahvesinin önündeki; yarısı kırmızı, yarısı beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm. Rengi denizden çıktığı zamandı. Yalnız aletlerinin etrafını çeviren incecik, ipekten bile yumuşak zarları titreyip duruyordu. Böyle bir oynama hiç görmemiştim. Evet, bu bir o-yundu. Bir görünmez iç rüzgârının oyunuydu. Vücutta, görünüşte hiçbir titreme yoktu. Yalnız bu zarlar zevkli bir ürperişle tatlı tatlı titriyorlardı. İlk bakışta insana zevkli, eğlenceli bir şeymiş gibi gelen bu titreme, hakikatte bir ölüm dansıydı. Sanki dülger balığının ruhu, rüzgâr rüzgâr, bu incecik zarlardan çıkıp gidiyordu; bir dirhem kalmamışcasına. Hani bazı yaz günleri hiç rüzgâr yokken, deniz üstünde bir meneviş peydahlanır. İşte böyle bir cazip titremeydi bu. İnsanın içini zevkle, saadetle dolduruyordu. Ancak balığın ölmek üzere olduğu düşünülürse, bu titremenin anlamı hafifçe acıya yorulabilirdi. Ama insan, yine de bu anlama almamaya çalışıyordu. Belki de bu, harikulade tatlı bir ölümdür. Belki de balık, hâlâ suda, derinliklerde bulunduğunu sanıyor-dur. Karnı tok, sırtı pektiı. Akşam olmuştur. Denizin dibinin kumları gıdıklayıcıdır. Altta dişi yumurtaları, üstte erkek tohumları sallanıyor, sallanıyor, sallanıyordu. Vücudunu bir şehvet anı sarmıştır… Birdenbire dehşetli bir şey gördüm: Balık tuhaf bir şekilde, ağır ağır ağarmaya, rengini atmaya, hem de beyaz kesilmeye giden bir hâl almaya başlamıştı. A-caba bana mı öyle geliyor? Sahiden rengini mi atıyor? Demeye; dikkatli bakmaya lüzum kalmadan, yanılmadığımı an*ladım. Kenarları süsleyen zarların oyunu çabuklaşmaya, balık da gitgide, saniyeden saniyeye pek belli bir hâlde beyazlaşmaya başladı. İçimde dülger balığının yüreğini dolduran korkuyu duydum. Bu hepimizin bildiği bir korku idi: Ölüm korkusu. Artık her şeyi anlamıştı. Denizlerin dibi âlemi bitmişti. Ne akıntılara yassı vücudunu bırakmak, ne karanlık sulara, koyu yeşil yosunlara gömülmek… Ne sabahları birdenbire, yukarılardan derinlere inen, serin aydınlıkta uyanıvermek, günün mavi ve yeşil oyunları içinde kuyruk oynatmak, habbeler çıkarmak, yüzeye doğru fırlamak… Ne yosunlara, canlı yosunlara yatmak, ne akıntılarla aletlerini yakamozlara takarak yıkanmak, yıkanmak vardı. Her şey bitmişti: Dülger balığının ölüm hâli uzun sürüyor. Sanki balık, su hava dediğimiz gaz suya alışmaya çalışmaktadır. Hani biraz dişini sıksa alışması mümkündür gibime geldi. Bu iki saat süren ölüm hâlini, dört saate, dört saati sekiz saate, sekiz saati yirmi dörde çıkardık mıydı; dülger balığını aramızda bir işle uğraşırken görüvereceğiz sanıyorum. Onu atmosferimize, suyumuza alıştırdığımız gdn, bayramlar edeceğiz. Elimize görünüşü dehşetli, korkunç, çirkin ama aslında küser huylu, pek sakin, pek korkak, pek hassas, iyi yürekli, tatlı ve korkak bakışlı bir yaratık geçirdiğimizde böbürlenerek onu üzmek için elimizden geleni yapacağız. Şaşıracak, önce katlanacak. Onu şair, küskün, anlaşılmayan biri yapacağız. Bir gün hassaslığını, ertesi gün sevgisini, üçüncü gün korkaklığını, sükûnunu kötüleyecek, canından bezdireceğiz, içinde ne kadar güzel şey varsa hepsini, birer birer söküp atacak. Acı acı sırıtarak İsa’nın tuttuğu belinin ortasındaki parmak İzi yerlerini, mahmuzlan, kerpeteni, eğesi, testeresi ve baltasıyla kazıyacak. İlk çağlardaki canavar hâlini bulacak. Bir kere suyumuza alışmaya görsün. Onu canavar hâline getirmek için hiçbir fırsatı kaçırmayacağız. [B][U][SIZE=4][COLOR="red"]PLÂJDAKİ AYNA[/COLOR][/SIZE][/U][/B] Sonradan deli olduğuna karar verilen bir adam plâjın aynasını kırdı. Bu, insanı yemyeşil gösteren, altının sırı dökülmüş, camlaşmış aynanın, insanları çirkin göstermesine içerledi, diye tefsir ettiler. Hayır ondan değil, evvelce aynacı imiş. İtalya’dan ayna ithal edermiş, sonra iflâs etmiş, az buçuk oynatmış, ayna görünce kırmamazlık edemezmiş diye uydurdular. İşin aslını bir ben biliyorum, bir de ayna. O halde aynayı kıran da sensin diyeceksiniz, bize numara yapıyorsun. Pek âlâ! Aynayı kıran benim. Deli olduğuma karar verildi. Ama zararsızmışım, pek zararsızmışım. Öcümü aynalardan alırmışım. Bunlar doğru değil! Doğrusu şu: Aynayı kırmamın hiç bir sebebi yoktur. Sebepsiz yere kırdım. Canım sıkıldı, eğlenmek için kırdım bile diyemem. Güzel insanları çirkin gösteriyormuş; ne münasebet efendim. Güzel insanları çirkin gösteren ayna onların derununu tefriş eder. Böyle aynayı plâjlara asamazlar. Yoksa aynada insanların çirkin taraflarını mı görmeğe başladın da... Hani nasıl yazılar aynada ters çıkarsa insanların da tersleri mi gözüküyordu sana, derseniz ben de size felsefeden hiç hoşlanmadığımı, hele böyle dâhiyanesinden iğrendiğimi arzederim. Hayır ayna, aynaydı. Böyle haltlar karıştırmazdı. Hangi enayi, onu hangi zamanda icat etmişse etmiş; saçımızı taramak, suratımızda kara var mı diye bakmak burnumuzu silerken biraz sümük kalmış mı diye göz atmak, yahut da: - Ulan! benim gözlerim fena değilmiş be! Hele şu ağzımın kenarına inen çizgiye bak! Vay anasını! İfade veriyor suratıma! Şu karılar da erkekten anlamıyorlar vesselâm... Diyebilmek için işe yarar. Her nevi kendi kendine konuşmalar istediğimiz kadar ayna vesilesile uzatabiliriz. Aynaya bir genç kız baktırır. Bir erkek düşündürtür. Kendi kendine vurgunlara ayna öptürür. İhtiyarlara ölüm, tabut kefen gösterir, veremlilere korkunç ateşlerinin ışığını aynadaki gözlerinde yakalarız. Aynaya düşman kesilmek, onunla dost olmak da mümkün. İnsan isterse pek âlâ bir aynayı kırma sebebini felsefeye edebiyata, ruhiyata, tıbba, sinire yükleyebilir. Benim plâjdaki aynayı kırmamın sebebi ise kat’iyen yoktur. Ama size günümü yazacağım. Oradan bir sebep bulmağa çalışmak pek mânasız olacak ama: Zeytin ağacının altında bir küçük çocuk oynuyordu. Yanına yaklaştım. Yeşil zeytinleri korku ile bana uzattı. - Sizin mi bunlar? dedi. - Benim ya, dedim. - Ben taş atmadım, dedi, kendi kendilerine düştü bunlar. - Onlar ne? dedim. - Acı şeyler, dedi. Açık mavi gözlerinin kırmızı kirpikleri yanıp yanıp sönüyordu. - Bunlar ne biliyor musun? dedim. - Bilmem, dedi. - Sen zeytin nedir bilir misin? - Bilirim elbette. - İşte bunlar zeytin. - Sabahleyin yediğimiz mi ? - Siz sabahları zeytin mi yersiniz? - Yeriz ya. - Senin baban kim, dedim. - Benim babam yok, dedi. Mavi gözlerine beyazlıktan mavileşmiş bir göz kapağı altın ışıklarıyla indi. Büyük büyük dudaklarını uzata uzata: - Benim babam ölmüş, dedi. - Nerede ölmüş. - Muharebede? - Hangi muharebede? - İstiklâl muharebesinde. İçimden dostum, kardeşim, canım, ruhum, evlâdım, ciğerim benim, dedim. - Oyna zeytinlerle ama, dedim, sakın, taş atma emi! - Sizin mi bu zeytinler? - Hayır, benim değil. Bu zeytinler kimsenin değil. - Eve götüreyim mi bunları? - Bunlar düşmüş; buruşmuş, iyi değil, kurtludur. - Öyleyse oynarım, dedi. - Oyna ama; sakın yine ısırma. Hepsi acıdır. - İyileri de mi acıdır? - İyileri de acı olur. - Sonra nasıl tatlılaşır? - Onu ben de pek iyi bilmem. - Kim bilir bunu peki? - Ne yapacaksın? - Sabahleyin yemek için zeytin yaparım. - Annen var mı senin? - Var tabiî. - Ne iş yapar? - Çamaşıra gidiyor. - Sen ne olacaksın büyüyünce? - Ben mi? dedi. Gözlerini gözüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık. -Ben, dedi, boyacı olacağım. - Ne boyacısı? - Kundura boyacısı. - Neden kundura boyacısı? - Ya ne olayım? - Doktor ol, dedim. - Olmam, dedi. - Neden ? - Olmam işte. - Neden ama? - Doktoru sevmem ki. - Olur mu ya? Bak, dedim. Doktor sevilmez olur mu ? - Tabiî sevmem, dedi. Annem hasta oldu. Evimize geldi. Kumbaramızı kırdık. Bütün yirmi beşlikleri ona verdik. Sonra çeyrekler kaldı. Onlarla da reçeteyi yaptırdık. O da zorlan. - Ama annen iyileşti. - Annem iyileşti ama paramız gitti. İki gün, yemek yemedim ben. - Peki, dedim, öğretmen ol. - Ben mektebe gitmiyorum ki. - Neden? - Öğretmen beni dövüyor. - Neden? - Yaramazlık ediyorum da ondan. - Sen de yaramazlık yapma. - Ben yaramazlık ne demek bilmiyorum ki. - Öğretmenin yapma dediği şey, dedim. - Belli olmuyor ki!.. Bir gün arkadaşımın biri “Çamaşırcının piçi” dedi. Ben de döğdüm onu. Öğretmen de beni döğdü. Ondan sonra hep çamaşırcının piçi diye çağırdılar. Hiç kimseyi döğmedim. Yaramazlıkmış diye. Bir kaç gün sonra yanımdaki arkadaşın iki kalemi vardı. Birini aldım. Hırsızsın sen diye döğdüler. Benim kalemim yoktu aldım. Sonra o da yaramazlıkmış, hem de çok fena bir şeymiş. Bir daha kimsenin kalemini almam dedim. Defterini aldım. Bu sefer hem döğdüler, hem mektepten koğdular. - Çok fena yapmışsın. - Fena yaptım. Ben adam olmak istemiyorum ki. - Ne olmak istiyorsun ya? - Boyacı olacağım dedim ya. Ahmet ağabeyim de boyacı. - Sever misin Ahmet ağabeyini? - Tabiî severim. Annem de sever. Bazı gece bizde kalır. Para verir bize. Aç bile kalsak o bulur bize ekmek. - Asıl ağabeyin değil mi? - Nasıl asıl ağabeyim? - Bayağı asıl ağabeyin, babanın oğlu değil mi o da? - Değil tabiî. - O kimin oğlu? - Bilmem. - Kaç yaşında? - Benden büyük. - Sen kaç yaşındasın? - Dokuz. - O? - Büyük işte. - Ne kadar? - Senin kadar var. - Ha şu mesele. Peki boyacı olunca nolacak? - Para kazanacağım. - Sonra? - Sonra rakı içeceğim. - Sonra? - Sonram yine potin boyayacağım. - Sonra? - Sonra sigara içeceğim. - Sonra? - Elinin körü! - Bu lâf ayıp işte. Senin kulaklarını çekerim. - Anneme söylersem seni. - Bir de selâm söyle. Öteden baş örtülü, yüzü yuvarlak, tatarımsı bir kadın geldi. Çocuk ona doğru koştu. - Anne, bak zeytin, dedi. Kadın - At onları elinden. Çocuk bir dakika atıp atmamak için düşündü. Bana doğru ilerledi. Zeytinleri kadının: - Ne yapıyorsun hınzır? Demesine vakit kalmadan suratıma attı. Ben güldüm: - Üzülme hanım, dedim, çocuktur. Çocuk - Anne be, dedi, iki saattir beni lâfa, tutuyordu. Kadın - Seni sevmiş de konuşuyor oğlum, öyle nobran olma. - Ben onu sevmedim ki... Ahmet ağabeyim gibi boyacı olacağım dedim. Bana doktor olacaksın sen diyor. - Bak ne güzel söylüyor. - O kendisi olsun doktor. Sen bana demiyor muydun? Allah kahretsin o herifleri! Gözlerini toprak doyursun! diye. - Öyle mi dedim? Allah muhtaç etmesin demedim mi? - Öyle dedin. Kadın bana döndü: - Değil mi beyefendi, dedi. Allah hekime, hâkime muhtaç etmesin. - Doğru, etmesin dedim. Çocuk şimdi arsızlaşmıştı. Annesinin eteklerinde idi. Düşmanca bakıyordu. - Anne be, dedi, ben boyacı olacağım değil mi? Kadın - Başka ne olabilirsin ki? Çocuk - Benim babam neciydi anne ? dedi. Kadın - Boyacıydı. Çocuk bana: - Na gördün mü ? Babam da boyacı imiş işte. Kadına: - Öyle mi? dedim. Kadın - Evet, dedi. - Muharebede ölmüş, hangisinde? dedim. Kadın - Muharebede ölmedi, dedi. Çocuk - Sen bana öyle söylemedin miydi anne? - Kim söylemiş sana muharebede öldü diye? - Ahmet ağabeyim. - Ahmet ağabeyinin Allah belâsını versin. - Ama ekmeği o getiriyor. - Sus artık, hadi şuradan! Çocuk yeniden zeytinler toplamıştı. Kadın: - At o zehir gibi şeyleri, dedi. Çocuk yine suratıma attı. Anası bu sefer suratına tokadı yapıştırınca hızlı hızlı viraneliğe doğru uzaklaştı. Orada yıkık bir mescit duvarının kenarından: - Al, herifi de götürsene mahzene, dedi. Annesi - Utanmaz, hınzır. Diyerek çocuğa doğru koştu. Bana da bir göz atmağı unutmadı. Büyülenmiş gibi kadını takip ettim. Kapı yerine takılmış bir çuvalın yırtığından içeriye girdik. Arkasında hamamlarda olduğu gibi bir tokmağı olan bir kapı açtık. İçerisi yıkanmamış bir sefil insan kokusu ile aptesane kokuyordu. Muşamba ile örtülü masanın üstünde iki domates, iki hıyar vardı. Kadın: - Rakı alalım mı? dedi. - İstemez, dedim. - Paran yok galiba? İçimi ezen bir şehvet havasını kaçıracağımdan korkar gibi: - Var var, dedim, ama rakı içmek istemiyorum öğle sıcağında. Gözlerini gözüme dikti. Eliyle cüzdan cebime vurdu. Bir iki buçukluk çıkardım. Beğenmedi. Bir ikinciyi zorla buldum. - Başka meteliğim yok, dedim. Güldü. Kollarını boynuma doladı. Dizlerime oturmuştu. Küçük çocuk kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarda bir deliğe sıkışmıştı. Kafasını uzatmış mavi mavi bize bakıyordu. - Çocuk? dedim. Kadın - Aldırma, dedi. Alışıktır. Belki yarım saat çocuk sabit gözlerle bize baktı. İkide bir ne zaman cebine koyduğunu hatırlamadığım yeşil zeytin tanelerini kafamıza atıyordu. Birdenbire kafasını ellerime aldı. Bir hayvan çığlığı ile kıpkırmızı bağırmağa başladı: Kadın ısılık gibi bir sesle: - Beş on para at ona sussun. Yoksa susmaz, diyordu. Evvelâ iki çeyrek attım. Olmadı. Bir çeyrek daha attım. Sonra bir yirmi beşlik attım. Beş dakika bir sükût oldu. Sonra mahzenin içini çın çın öttüren bir zil gibi öttü. Şimendifer düdüğü sesi çıkardı. Gözleri bende idi. - Şimdi Ahmet ağabeyim yetişsin de görürsün sen, diyordu. Bir yirmi beşlik daha attım. - Bir tane daha atmazsan... Demeğe kalmadı, anası dizlerimden kalktı. Beni bile yere yıkacak bir tokat aşketti. Bana : - Ver bir yirmi beşlik daha şimdi, dedi. Çocuğun küçük kara eli uzandı. Yirmi beşi aldı. Bize arkasını döndü. Şimdi kulakları seslerimize dikilmiş bir köpek gibi yatıyordu. Oradan âdeta erimiş bir öğle aydınlığına çıktığım zaman şakaklarında bir zonklama vardı. Hemen plâja koştum. Plâja temizlenmek, bir şeyden silkinmek, ferahlanmak için mi koştum. Hayır, yalnız mahzenden çıkar çıkmaz kuyudan sıcağa çıkarılmış bir testi gibi terlemiştim. En çok kafam terlemişti, parmaklarımı şakaklarımın diplerine sürdüm. Tırnaklarımın ucu tarafından emilen, yahut bana emilir gibi gelen bir ıslaklık duymuştum. Elime baksam bu ıslaklığın ter olmadığını, tepemden kan sızdığını anlayacakmış gibi oldum. İşte o zaman tepemden kan sızdığını sanarak denize koşmuştum. Yolumun üzerinde denize girinceye kadar hiç bir şey görmediğimi sanıyordum. Halbuki serinlik vücudumu kaplar kaplamaz bir yeşil ot, bir harabe, bir çocuk, bir duman, bir tren yolu, bir köpek gördüğümü hatırladım. Sonra kadının çocuğunun gözlerini gördüm. Sırtımda idiler. Piç ne biçim bakıyordu adama. Deniz suyu iyi geldi. İyi gelmesi de mühim bir şey değil. Yalnız şunu anladım da rahatladım ki kafamdan sızan kan değil, termiş. Öyle olsa deniz kıpkırmızı kesilirdi. İşte deniz suyunun yalnız bu faydası oldu. Yoksa hâlâ şakaklarım zonkluyordu. Hâlâ serinliğin; denizin içinde terliyordum. Hâlâ o abdesthane kokulu, serin, çok serin bir mahzen havası, gözlerini bize dikmiş mavi gözlü, elleri arpa ekmeği gibi kara ve çatlak çocuk bir duman halinde, ama; ne zaman istesem vücut haline getirebileceğim bir ruh halinde beynimle gözüm arasında bir yerde uçuyordu. Durmadan geziniyordu. Şimdi size aynayı kırmamın sebebini buldum gibi gelir. Bana sen aynada kendini apaçık bütün vuzuhiyle, çirkinliğiyle, pisliği adiliği ile görmüşsün. İşte onun için de... Şiddetle hayır, derim. Siz gülümser aynada bütün insanlığı, bütün çirkinliği ile kendi vasıtanla sezer gibi olduğun için, insanların bütün denaetlerini,. sefaletlerini... Vallahi de hayır, billâhi de hayır O halde sen bayağı delirmişsin, diyeceksiniz. Neden böyle söylüyorsunuz canım? Bir plâjın pis aynasını hiçbir şey düşünmeden, şuursuzca eğilip yerden bir taş alarak, hatta o taşı denizin durgun yüzünde dört beş kere sekdirmek içinmiş gibi alarak, aynayı isteyerek bile değil kazara da denemez, şöylece kırıvermek... Neden olmasın? Herifler koştu Ben koştum. Yakalayamadılar. Neden sonra ben döndüm, plâjı apaçık gören bir ağacın altına yüzükoyun yattım. Hepsi plâj sahibinin kulübesi önüne toplanmışlardı Yarım saat geçtiği halde hâlâ benden bahsediliyordu. Daha bir saat öyle ayakta durdular, konuştular, gülüştüler, fikir beyan ettiler Sonra bir polis geldi. Mesele ona da anlatıldı. O da dinledi. O da fikrini söyler gibi idi. Ben başka yoldan vapur iskelesine gitmek için. yolu çok uzun, kendimi çok yorgun buldum. Ağacın altında geceyi bekledim, Sarı bir ay doğdu. Gazinolardan sesler, kahkahalar, şarkılar gelmeğe başladı. O zaman elimi saçlarıma attım ki karmakarışıklar. Tarağımı çıkarıp saçlarımı taradım. Bir cigara yaktım. Dudağıma bir vals yapıştırdım. Pantolonumun cebine ellerimi soktum. Plâjın önünden ıslık çalarak, herkes gibi, mesut bir adam gibi, aynayı kıran ben değilmişim gibi geçtim. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Sarı kırmızı renkleri ile ünlü futbol takımımız?
Cevapla
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Edebiyat / Kitap
Sait Faik Abasıyanık'a ait kısa öykü örnekleri
Top