Iyot-131 veya I-131 olarak sembolize edilenRadyoaktif iyot temel olarak tiroit kanserlerinin tedavisinde kullanılır ve özel olarak hazırlanmış kapsüller aracılığı ya da sıvı şeklinde ağız yolu ile verilir. Verilmesi gereken radyoaktif iyot miktarı hastadan elde edilen verilerin ışığında hesaplanır. Bu bağlamda bir hastada belli aralıklarla birden fazla doz gereksinimi olabiceği unutulmamalıdır.
Radyoaktif iyot tedavisinin amacı: Radyoaktif iyot verilmesindeki temel amaç; geride kalmış olabileceği varsayılan kanserli ya da kansersiz tiroit hücrelerini ortadan kaldırmaktır. Burada şu açmaza düşülebilir. Radyoaktif iyotun kendisi çernobil kazasında olduğu gibi kansere yol açarken burada kullanılması, var olduğu düşünülen normal hücrelerin kansere dönüşmesini sağlamazmı? Buna şu şekilde yanıt verilebilir; geride kaldığı varsayılan çok az miktardaki dokudur. Belli dozlarda verilebilen radyoaktif iyot bu hücrelerde radyasyon yayarak onları yok etmektedir. Dolayısıyla tiroitte artık kanser olabilecek normal hücre kalmadığı varsayılabilir. İkinci açmaz; verilen radyasyonun yandaş dokuları etkileyip etkilemeyeceğidir. Teorik olarak mümkündür ancak, uzun süreli izlemlere göre önemli bir etkinin ortaya çıkmadığı yönündedir.
Radyoaktif iyot tedavisinin etkin olabilmesi için temel şartlar: Bu tedavi yöntemi ile yok edilmek istenen dokunun radyoaktif iyodu yeterince tutabilmesi gerekir. Aksi halde radyoaktif iyodu yeterince tutamayan dokuya yeteri kadar radyasyon da verilememiş olur. Dokunun radyoaktif iyodu yeterince tutup tutmayacağı bazı tetkiklerle gösterilebilmektedir. Ayrıca yeterli tutulumun sağlanabilmesi için kan TSH düzeyinin çok yüksek olması gerekir. Bu nedenle tirot hormonu alan hastalarda belli bir süre hormon verilmez ya da ilaç şekline getirilmiş TSH hormonu kullanılır. Bu tedaviden önce, ilgili hekimin önereceği bir süre içinde hastanın iyotlu yiyecekleri almaması gerekir.
Etkili bir tedavi için ikinci şart geride kalan dokunun çok az olmasıdır. Geride kalan hücre grubu yada doku ne kadar az olursa, verilen radyasyonun bu dokuyu yok etme şansı o kadar artar. Aksine fazla doku varsa hem etkinlik azalır hemde fazla miktarda var olan dokudan çok fazla radyasyon çıkacağından yandaş dokular gereksiz yere daha fazla etkilenir.
Diğer yandan akciğer ve kemik gibi organlarda yayılım (metastaz) varsa ve bunlar yok edilmek isteniyorsa verilen radyoaktif iyot buraya ulaşabilmelidir. Eğer tiroit ameliyatı sonrasında geride fazla doku bırakılmışsa verilen radyoaktif iyotun çoğu kalan tiroit dokusunda toplanır ve bu metastazlara gidemez. Bu durumda hem metastazın yeri saptanamaz hemde metastaza yeterince radyasyon ulaşamayacağından tedavi edilemez.
Radyoaktif iyot tedavisinin amacı: Radyoaktif iyot verilmesindeki temel amaç; geride kalmış olabileceği varsayılan kanserli ya da kansersiz tiroit hücrelerini ortadan kaldırmaktır. Burada şu açmaza düşülebilir. Radyoaktif iyotun kendisi çernobil kazasında olduğu gibi kansere yol açarken burada kullanılması, var olduğu düşünülen normal hücrelerin kansere dönüşmesini sağlamazmı? Buna şu şekilde yanıt verilebilir; geride kaldığı varsayılan çok az miktardaki dokudur. Belli dozlarda verilebilen radyoaktif iyot bu hücrelerde radyasyon yayarak onları yok etmektedir. Dolayısıyla tiroitte artık kanser olabilecek normal hücre kalmadığı varsayılabilir. İkinci açmaz; verilen radyasyonun yandaş dokuları etkileyip etkilemeyeceğidir. Teorik olarak mümkündür ancak, uzun süreli izlemlere göre önemli bir etkinin ortaya çıkmadığı yönündedir.
Radyoaktif iyot tedavisinin etkin olabilmesi için temel şartlar: Bu tedavi yöntemi ile yok edilmek istenen dokunun radyoaktif iyodu yeterince tutabilmesi gerekir. Aksi halde radyoaktif iyodu yeterince tutamayan dokuya yeteri kadar radyasyon da verilememiş olur. Dokunun radyoaktif iyodu yeterince tutup tutmayacağı bazı tetkiklerle gösterilebilmektedir. Ayrıca yeterli tutulumun sağlanabilmesi için kan TSH düzeyinin çok yüksek olması gerekir. Bu nedenle tirot hormonu alan hastalarda belli bir süre hormon verilmez ya da ilaç şekline getirilmiş TSH hormonu kullanılır. Bu tedaviden önce, ilgili hekimin önereceği bir süre içinde hastanın iyotlu yiyecekleri almaması gerekir.
Etkili bir tedavi için ikinci şart geride kalan dokunun çok az olmasıdır. Geride kalan hücre grubu yada doku ne kadar az olursa, verilen radyasyonun bu dokuyu yok etme şansı o kadar artar. Aksine fazla doku varsa hem etkinlik azalır hemde fazla miktarda var olan dokudan çok fazla radyasyon çıkacağından yandaş dokular gereksiz yere daha fazla etkilenir.
Diğer yandan akciğer ve kemik gibi organlarda yayılım (metastaz) varsa ve bunlar yok edilmek isteniyorsa verilen radyoaktif iyot buraya ulaşabilmelidir. Eğer tiroit ameliyatı sonrasında geride fazla doku bırakılmışsa verilen radyoaktif iyotun çoğu kalan tiroit dokusunda toplanır ve bu metastazlara gidemez. Bu durumda hem metastazın yeri saptanamaz hemde metastaza yeterince radyasyon ulaşamayacağından tedavi edilemez.