Özerk Türk toplulukları

Suskun

V.I.P
V.I.P
ÖZERK TÜRK TOPLULUKLARI

ALTAY

BALKAR

BAŞKURDİSTAN

ÇUVAŞİSTAN

DOĞU TÜRKİSTAN

GAGAUZYA

HAKAS

KARAKALPAKİSTAN

KIRIM

TATARİSTAN

TUVA

YAKUTİSTAN



ALTAY CUMHURİYETİ





Dil Altay Türkçesi,Rusça

Başkent Gorno-Altaysk

Devlet şekli Cumhuriyet

Cumhurbaşkanı Aslan Tkhakushinov

Yüzölçümü 92.600 km²

Nüfus 202.947

Nüfus yoğunluğu 2.2/ km²​


Altay Cumhuriyeti,(Rusça: Респу блика Алта й; Altayca: Алтай Республика) Asya’nın tam merkezindeSibirya ormanları, Kazak bozkırları ve Moğolistan yarı çöllerin kesiştiği kavşakta bulunmaktadır. Altay, çok güzel doğal manzaralı, birkaç devlet, doğal kuşak bölgesi ve kültürel dünyanın bir arada komşuluk ettiği Avrasya’nın merkezinde yer alan ve “Rusya’daki Tibet” olarak kabul edilen dağlık bir ülkedir.

Altay Cumhuriyeti coğrafya bakımından Asya kıtasının merkezi sayılan Güney Sibirya’da bulunmakta olup Kazakistan, Çin, Moğolistan ve Rusya Federasyonu dahilindeki Tuva ve Hakas cumhuriyetleri ile Kemerova Bölgesi ve Altay Eyaleti ile sınır komşuluğuna sahiptir. Ülkede Türklerin ilk ata yurdu olan Altay dağları bulunmaktadır.

Toplam yüzölçümü 92.902 km2 olan ve Batıdan Doğuya 360 km., Kuzeyden Güneye de 400 km. uzanan Altay ülkesinde yaklaşık olarak 7 bin civarında göl mevcuttur. Ülke topraklarının dörtte biri koyu ormanlarla kaplı olan bu topraklarda en yüksek dağ zirvesi Ak-Sümer’dir (4506 metre).

Dağlık Altay’daki doğada yaklaşık olarak 30 bin toynaklı ve 4 binden fazla ayı mevcuttur. Buradaki toplam 1850 çeşit bitkiden 212 türü yalnızca Dağlık Altay’a özgü olup endemik bitki türlerine aittir.

Altay Cumhuriyeti’nde iklim, dengeli kara iklimi olup yazları (Haziran-Ağustos) kısa ve sıcak, kışları (Kasım-Mart) ise uzun ve soğuktur. Ülkenin yeryüzü biçimi genelde dağlık bölgelerden ibarettir. Ülke tamamen Rusya’ya ait Altay dağlık zincirinin içerisinde yer almaktadır. Dolayısıyla cumhuriyetin yeryüzü biçimi de dar ve derin dağ nehirleri ile parçalanan ve nadir bulunan dağlar arası ovaları ihtiva eden yüksek dağ doruklarını barındırmaktadır. En yüksek dağın adı Beluha (Altayca Üç-Sümer, yüksekliği 4.506 m.), bu dağ aynı zamanda Sibirya’da en yüksek noktayı da temsil etmektedir.

Teles Gölü, Üç Sümer dağı, Altay ve Katun SİT alanları, UNESCO kararıyla Dünya İnsan Mirası listesine dahil edilmiştir.

Altay Cumhuriyeti'nde yaşayan nüfusa ilişkin son verilerin ışığında ülkede 01 ocak2001 tarihi itibariyle 205,5 bin kişi yaşamakta ve bunların içerisinde 152,4 bin kişi ise kırsal kesimde 53,1 bin kişi de Gorno-Altaysk şehrinde yaşamaktadır. 01 Ocak 1991 tarihi itibariyle Altay Cumhuriyeti’nde 198.1 bin kişi yaşamaktaydı. Toplam nüfusun içerisinde ise şehirli nüfus oranı ancak yüzde 27’lik bir orana sahip olup ülkedeki insanların çoğu kırsal kesimlerde yaşamını sürdürmektedir.

İnsan yoğunluğu açısından kilometre kareye yaklaşık 2 kişi düşen Dağlık Altay’da toplam nüfusun yüzde 31’ini ülkenin yerli halkı olan Altay Türkleri oluşturmaktadır. Rusların toplam nüfus içerisindeki oranı ise %60 olup yine ülkede yaşayan Kazak Türkleri'nin oranı da yüzde 5.6’dır.

Altay Cumhuriyeti'nde birçok milliyete mensup insan yaşamaktadır. Ancak bu etnik gruplar, Altay Türkleri, Ruslar ve Kazak Türklerinin dışında yoğun olarak bir arada yaşayan gruplar değildir. Ülkede yaşayan etnik bileşke ise şöyledir: Ruslar - %60, Altaylar - %31, Kazaklar - %6, Ukraynalılar - %0.9, Almanlar - %0.4 vs. Diğer milliyetlere mensup gruplar sayısal olarak çok daha az olduğu halde Rus asıllı nüfus genellikle ülkenin Kuzey bölgeleri olan Maymin, Turoçak, Şebalin, Üst-Köksa’da ve Gorno-Altaysk’tadır. Bununla birlikte Altay Türkleri daha çok Ulagan, Üst-Kan ve Onguday bölgelerinde yaşarken, Kazaklar (%83’ü) Koş-Ağaç bölgesinde yaşamaktadır.

Altaylar Türkleri, Altay Dil Ailesinin Doğu-Türk grubunun Kırgız-Kıpçak alt-grubuna mensuptur. Eskiden Altay Türkleri genel uğraşlarına bağlı olarak 8 kabile grubuna ayrılmaktaydı.

Ulusal ekonomide esas sektörü oluşturan köy ekonomisinin içinde önde hayvancılık gelmektedir. Hayvancılıkta ise boynuzlar almak üzere geyik yetiştiriciliği önemli bir yere sahiptir. Dağlık Altay’da bu alanda faaliyet gösteren çiftliklerde toplam 30 binden fazla Ren geyiği ile karaca mevcuttur. Yine ülkede bir milyona yakın koyun, 200 binden fazla keçi ve yaklaşık 80 bin at yetiştirilmektedir.

Altay Cumhuriyeti son derece zengin kaynaklara sahiptir. Hidro-enerji potansiyeli 80 milyar KWt. Saat olarak hesaplanmaktadır.

Sanayide ise önde gelen sektörler hafif sanayi ile gıda sanayisidir. Bununla birlikte altın çıkarma, molibdeniyim ile cıvanın çıkarımı ve işlemesi gibi sanayi dalları mevcuttur.

Turizmcilik alanında da Dağlık Altay’da oldukça iyi gelişmeler yaşanmakta ve bu alanda yeni projeler üretilmektedir. Bunun yanı sıra ülkede turizmin, dağcılık ve mağaracılık gibi alt dalları da son yıllarda yaygınlaşmaya başlamıştır. Dağlık Altay’ın o muhteşem doğası ve dünyada henüz bozulmaya uğramayıp arılığını ve ekolojik düzenini korumayı başarabilmiş nadir bölgelerden biri olma özelliği bu ülkeye diğer bölgelerden ve yurt dışından gelen turist sayısının artmasına yol açmıştır.

İletişimler. Ülkenin sahip olduğu coğrafya koşulları, tüm taşımacılığın %90’nın gerçekleştirildiği kara yolu taşımacılığı ve yolcu ile posta taşımacılığının gerçekleştirildiği havacılık olmak üzere iki taşımacılık çeşidinin gelişmesi üzerinde etkili olmuştur. Otomotiv taşımacılık ülkede önde gelen taşımacılık türüdür. Karayol uzunluğu 3.2 bin km’den daha fazla olup bu sayının içinde 541 km ise Novosibirsk-Biysk-Taşanta (Çu yolu) Federal bir karayolu olan en önemli otoyoldur.

Tarih bakımından da çok bereketli bir toprak olan Altay ülkesinde arkeologlar tarafından gün ışığına çıkartılan erken Taş devrinde yaşamış insanlara ait yerleşimlerin yaşı tam bir buçuk milyon yıldır.

Bununla birlikte arkeoloji dünyasında en çok bilinen Altay’daki Pazırık kültür dönemidir. M.Ö. I. binyılda Tunç dönemin yerini Erken Demir çağına bırakırken ortaya çıkan bu kültür esas olarak İskitler ile ilgilidir. Bu döneme ait kurganların arasında özellikle donmuş bir zeminde bulunanlarında oldukça iyi korunmuş doku ve diğer buluntular elde edilmektedir. Herhalde Pazırık kurganından arkeologlar tarafından çıkarılan 2500 yıllık bir prensesi duymayan artık yoktur, çünkü bu bölgede bu denli iyi korunmuş bir insan organizması ilk defa bulunmuş ve dünyadaki bilim açısından son derece önemli bir kaynak ve araştırma noktasını temsil etmekteydi.

Dağlık Altay’ın esas önemi ise bu bölgenin Türklerin ilk yurdu olmasından ileri gelmektedir. Birçok arkeolojik buluntuyla desteklenen bu husus ışığında bilim adamları yürüttükleri çalışmalarıyla eski Türk dönemi ile daha önceki Hun veİskit-Sarmat dönemleriyle yakın bir ilişki içinde olduğunu da tespit etmiştir.

Eski Türk dönemine ait birçok balbal, yazıt ve kaya resmi bulunmaktadır Altay’da. Bu tarihsel anıtlar hem buradaki halk için hem de dünyadaki tüm Türkler için kutsal sayılan ortak miras değerindedir. Bu ortak geçmişimizin ve kültürel zenginliğimizin çok iyi bir biçimde araştırılması ve korunması gerekir.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Kabardino-Balkarya

Balkarlar (Karaçay-Balkarca: Таўлула / Tawlula), Kafkasya’da yaşayan Türk halklarından biridir. Çoğunluğu, Rusya Federasyonu içindeki Kabardey-Balkarya cumhuriyetinde yaşar. Balkarlar bu cumhuriyete adını veren iki halktan biridir (diğeri Kabardeyler).


Köken

Bir görüşe göre Balkar terimi, Bolgar veya Bulgar adından gelir. Balkarlar, Büyük Bulgarya’dan Balkanlara ve Orta Volga boylarına göçen Bulgarların torunları olarak kabul edilir.

Dil

Balkarların konuştuğu Balkarca, Türk dillerinin Kıpçak grubuna bağlı bir dildir. Karaçayların konuştuğu Karaçayca’ya oldukça yakın bir dildir ve bundan dolayı iki dil Karaçay-Balkarca olarak da adlandırılır. 1926'ya değin Arap harflerini kullanan Balkarlar, sonra Latin alfabesini, 1940'ta da Kiril alfabesini benimsediler. Gelişmiş bir yazılı edebiyatları olmamasına karşın, zengin bir sözlü edebiyatları vardır.

Nüfus

Balkarların çoğunluğu Kabardey-Balkarya’da yaşar ve 2002 verilerine göre bu cumhuriyette yaşayan Balkarların sayısı yaklaşık 105 bindir.

Tarih

Balkarlar, Kırım Tatarları ve Kumıklara yakın bir halktır. Hunların 4. yüzyıldaki Batı’ya göçünün ardından Kafkasya’da kalan Bulgar kabilesinden geriye kalan bir halk olduğu ve Kafkasya’da hayli eski tarihten bu yana yaşadığı da ileri sürülür.

Kendilerini Taulular (Dağlılar) olarak da adlandıran Balkarların kökeni üstüne kesin bilgi yoktur. V. F. Müller ve J. Marvadt'a göre Kuban Bulgarlarından gelirler. Bazı araştırmalara göre de uzun süre göçebe olarak yaşadıktan sonra Kafkas Bulgarlarını oluşturmuşlardır. Uzun yıllar Karaçaylılarla birlikte yaşayan Balkarlar ise, adlarının Kırım'dan göç ettikleri sırada kendilerine önderlik eden Malkar adında bir beyden geldiğine inanırlar. Kökenlerinin Hazar Türklerine dayandığını ileri sürenler de vardır. Bunlara göre Balkarlar 10 ve 11. yüzyıllara değin bağımsız yaşamış, daha sonra Ruslar ya da Osetler tarafından Kafkasya'ya sürülmüşlerdir.

Altın Orda ve Kırım hanlıklarının egemenliği altında kaldıktan sonra, 15. yüzyıl sonlarında Kırım Hanlığı'yla birlikte Osmanlılara bağlanan Balkarlar, 1827'de Rusların egemenliğine girdiler.1917 Ekim sosyalist devrimi sonrasında, Karaçaylarla birlikte Kuzey Kafkasya Bağımsız Cumhuriyeti içinde yer aldılar; 1921'de de Kabartay özerk yönetim birimine (oblast) katıldılar.

Balkarlar, II. Dünya Savaşı sırasında, Nazi Almanya’sıyla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle 1944’te Stalin tarafından, haksız yere, sürgün edildi. Bu sürgünün (soykırım - halkın büyük bir kısmı açlık ve sefaletden ölmüş, bir kısmı yurtlarına geri dönememiştir, 1957 de Kuruşev Balkarlara haklarını iade etmiştir) ardından Balkarların da yaşadığı Kabardey-Balkar Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nden “Balkar” ibaresi kaldırıldı. Bu bölge, 1957’ye değin Kabardey Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak adlandırıldı. Bu tarihte Bakarların dönmesine izin verilince, bölge yeniden eski adını aldı. Balkarlar, Sovyetler Birilği'nin dağılmasının ardından, aynı cumhuriyette yaşadıkları Kaberdeylerle çeşitli anlaşmazlıklar yaşadılar. Rusya Federal Kanunları yerine, parlementoda ezici çoğunluğu olan Kabardeyler, yerel yasalar çıkararak, Balkar köylülerinin topraklarını ellerinden almaya çalışmaları, Hasaniya Belediye Başkanının faili meçhul bir şekilde öldürülmesi, ve sorumlu kişilerin bulunamayışı, bölgede ana gerginliklerden birkaçını oluşturmaktadır. Halkın ileri gelenleri Rusya Federal Yasalarının ve Rusya Anayasa Mahkemesinin Balkarlar lehine almış olduğu kararları Kabardey Balkar Cumhuriyetinde uygulanması için, Moskovada Anayasa Mahkemesi önünde haftalarca süren açlık grevi başlatmışlardır. Kabardey yöneticilerin federal kanunlara uymamakta ısrar etmeleri durumunda, Federasyona bağlı olmakla birlikte, Balkarlar ayrı bir cumhuriyet olma yönünde adım atmaktadırlar. Bununla birlikte günümüzde Kabardeylerle birlikte aynı cumhuriyet içinde yaşamaktadırlar.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
BAŞKURDİSTAN CUMHURİYETİ

Başkurdistan Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu'na bağlı federe cumhuriyettir. 11 Ekim 1991 tarihinde özerkliğine kavuşmuştur.

Yüzölçümü :143.600km²
Nüfusu : 3.944.000
Başkenti : Ufa

Başkurdistan Özerk Cumhuriyeti Güney Urallardan batıya doğru Belaya ve Kama nehirlerine kadar uzanır. 1552'de Kazan Hanlığı'nın yıkılmasından sonra Baskurtlar ve Tatarlar Ruslara karşı birlikte ayaklanmış ancak, XVIII yy'ın sonlarında Rus egemenliğine girmek zorunda kalmışlardır. Başkurtlar Tatarlarla iç içe yaşamışlardır. Başkurtça daha çok konuşma dilinde kullanılmıştır. 1926'da ise ilk Başkurtça kitap yayınlanmıştır. Etnik yapı olarak Tatarlara yakındırlar. İlk kez 1919'da S.S.C.B. içinde Başkurd SSC kurulmuştur.

Başkurdların ana dili olan Başkurtça,Tatarca'ya yakın olup hemen hemen bu lehçeyle aynıdır. Başkurtların % 68'i Özerk Başkurdistan'da yaşamakta olup, geriye kalan % 32 si Ural bölgesindedir. Başkurtlar daha çok kentsel yörelerde değil kırsal bölgelerde yerleşiktirler. Başkurt halkının yaşamında Mitolojinin ve destanların ayrı bir yeri bulunmakladır. Başkurdistan'ın dışında, Başkurtlar, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Ukrayna ve Rusya Federasyonu'nun diğer bölgelerinde yaşamaktadırlar. Ülke Asya ile Avrupa'nın birleştiği bölgedir.



Bulunduğu zaman dilimi

Başkurdistan, Yekaterinburg zaman dilimindedir (YEKT/YEKST). UTC'e göre saat farkı +0500 (YEKT)/+0600 (YEKST).

Ekonomik Durum

Başkurdistan 'ın ekonomik yapısı tarıma, hayvancılığa ve sanayi'ye dayalıdır. Ülkede 647 kolhoz ve 95 sovhoz bulunmaktadır. Başlıca tarım ürünleri, Çavdar, Yulaf, Darı, Keten, Şeker Pancarı, Patates, Ayçiçeği'dir. Başkurdistan, Petrol, Doğalgaz ve boru hatlarına sahiptir. Rafinerler ve petrokimya fabrikaları ana ekonomiyi saglur. Ayına, kömür, bakır, boksit, altın, manganez krom vardır. Yılda 40 milyon ton petrol, 3.5 dm3 doğal gaz üretilmektedir. îmalat sanayi'yi gelişmiş olup, petrol, doğalgaz, demirçelik, kömür, elektrik, çimento, şeker, kereste, pamuklu ve yünlü dokuma ekonomi de önemli yer tutmaktadır. Uçak imalatı, gübre, deri, tütün, gemi inşa, demir ve karayolu taşıtları yapılmaktadır.

Enerji

Ufa, Sterlitamak, İsinbay, Kumertau, Karmavoua'da büyük enerji santralleri bulunmaktadır.

Ulaştırma

Demiryolu, denizyolu, karayolu, hava yolu sağlanmaktadır.

Eğitim

Başkurdistan'da, eğitim gelişmiştir. Eğitim Rus veBaşkurtça ile yapılmaktadır. Ana okulları ve 10 yıllık orta okulları bulunmaktadır. Ayrıca Türk girişimcilerinin açtığı okullar bulunmaktadır. Anaokul: 71 adet, 65.000 öğrenci. Ortaokul: 3175 adet, 563.00 öğrenci. Üniversite : 9 adet, 54.000 öğrenci okumaktadır.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
ÇUVAŞİSTAN

Rusya Federasyonu içinde Çuvaşistan​

Çuvaşistan veşa Çuvaş Cumhuriyeti Çuvaş Türkçesi: Ч ваш Республики, Ч ваш Ен), veya Çuvaşya (Чува шия), Rusya Federasyonu’nun federe cumhuriyetidir. Cumhuriyetin adını aldığı Çuvaşlar, Türk halklarından biridir. Çuvaşistan, Rusya’nın orta kesiminde yer alır ve Haziran 1920’de kurulmuştur. Yüzölçümü 18.300km²'dir. Nüfusu yaklaşık 1.350.000'dir. Başkenti Çeboksarı'dır.

Çuvaşların, X-XVI. yy'larda eski Türk boylarının (îdil Bulgar'nın) karışmasından meydana geldikleri yazılmıştır. Ayrıca Çuların Suvar ya da Suvaz adlı Türk adından geldiği de öne sürülmektedir. Çuvaşların % 15 Başkır ve Tatar bölgesindedir.

Çuvaşların yaşadığı bölge 16. yy'da Rusların eline geçmiş, bölgede 1920'de özerk yönetim birimi oluşmuş, Nisan 1925'te de özerk Cumhuriyet haline gelmiştir. SSCB'nin dağılmasından sonra da (1991) Çuvaşistan Özerk Cumhuriyeti adını almıştır.

Çuvaşlar Orta Volga bölgesinde, kapalı bir toplum olarak yaşarlar. Cumhuriyetin yüzölçümü 18.300 km2 dir. Ülkenin üçte biri ormanlarla kaplıdır. Nüfusu 1.500.000'dir. Ancak Çuvaş nüfusu 2.000.000'u bulmaktadır. Nüfusun %60'ı şehirlerde yaşamaktadır.


Zaman Dilimi

Çuvaşistan Moskova Zaman Dilimindedir. (MSK/MSD). UTC'e göre saat farkı +0300 (MSK)/+0400 (MSD).

Ekonomi

Çuvaş ekonomisi sanayi ve tarıma dayalıdır. Sanayi kolunda makine, dokuma, elektrik, alkol, kağıt, kereste, kimyadır. Çuvaşistanda yaklaşık 300 sanayi kuruluşu bulunmaktadır.

Tarım Kesimi

Başlıca ürünleri tahıl, kenevir, patates, sebze, keten, şeker pancar ve tütündür. Bölgede büyük ve küçükbaş hayvancılığın yanısıra domuz yetiştiriciliği de önemli yer tutar. Tarım kolhoz ve sovhozlarda yapılır. Et, süt, yumurta üretimi yüksektir.

Din

Çuvaş Türkleri'nin dinleri Hıristiyan Ortodokstur.

Eğitim

İlk olarak 1872'de Çuvaş Türkçesi yapılmıştır. Çuvaşlarda eğitim düzeyi diğer cumhuriyetlerde olduğu gibi yüksektir. Halen ülkede:

24 Anaokulunda 22.000 öğrenci,

702 Ortaokulda 280.000 öğrenci,

3 Üniversitede 19.000 öğrenci

bulunmakta olup, eğitim Çuvaş Türkçesiyle yapılmaktadır.Halkın % 77'si Çuvaş Türkçesi'ni kullanmaktadır. Ülkede Türk girişimcilerin açmış olduğu okullar bulunmaktadır.

Ayrıca, Çuvaşistan'da 801 kütüphane, 1200 kulüp bulunurken, yılda 3 milyon kitap basılmakta ve 30 gazete çıkarılmaktadır.

Ülkenin ulaştırma ağı kara ve deniz yoluyla yapılır. Demiryolları ve karayolları Moskova, Gorki, Kazan, Ulyanovsk ve başkent Çeboksarı'ya ile bağlantılıdır.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
DOĞU TÜRKİSTAN ÖZERK BÖLGESİ

Yönetim Şekli Özerk Bölge

Başkent Urumçi

En Büyük Şehir Urumçi

Yönetici Ismail Tiliwaldi

Alan 1.660.000 km²

Nüfus

- Yoğunluk 19.630.000

11,8/km²

GSMH

- Kişi Başına 220 milyar Yuan


Doğu Türkistan'da Diller

Sincan Uygur Özerk Bölgesi (Uygurca: شىنجاڭ ئۇيغۇر ئاپتونوم رايونى; Shinjang Uyghur Aptonom Rayoni; Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içerisindeki Uygur özerk bölgesi. Doğu Türkistan olarak da adlandırılır. Güneyde Tibet Özerk Bölgesi, güney doğuda Qinghai ve Gansu eyaletleri, doğuda Moğolistan, kuzeyde Rusya, kuzeybatıda Kazakistan ve batıda Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan ve Hindistan kontrolündeki Keşmir bölgesiyle komşudur. 1.646.700 km² yüzölçümü ile Çin Halk Cumhuriyeti’nin en geniş idari bölgesidir. Başkenti Urumçi dir.

Mançuların kurduğu Qing Hanedanı döneminde Yeni Topraklar anlamına gelen "Xinjiang" (Mançu dilinde "Ice Jecen") adı verilmiştir. Ancak bu isim kimi zaman eleştirilmekte, Doğu Türkistan ya da Çin Türkistan’ı gibi isimlerin kullanılması savunulmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti hükümeti ise bu tür isimlerin kullanılmasını ayrılıkçılık veya Pan-Türkizm olarak nitelemektedir.


Tarih

Hun ve Han Hanedanı Çatışması
Çin’in Han Hanedanı (M.Ö 206 – M.S. 220) döneminde Xinjiang bölgesi merkezi Moğolistan steplerinde bulunan Hun İmparatorluğu’nun hakimiyeti altında bulunmaktaydı. M.Ö. 2.yy’da Çin bölgedeki yerel devletlerle Hunlara karşı ittifak oluşturmak amacıyla ilk defa Zhang Qian adında bir elçiyi batıya göndermiştir. Bundan sonra bölgenin hakimiyeti için Han Hanedanı ve Hunlar arasında başlayan uzun mücadele Çin’in lehine sonuçlandı. M.Ö 60 yılında Han Hanedanı bugünkü Bayin'gholin Moğol Özerk İli yakınlarındaki Wulei’de kurulan Batı Bölgeleri Vilayeti’ne bağlanarak Çin himayesine girmiştir; Çin buradan başlayarak batıdaki Pamir Dağlarına kadar uzanan bölgeyi kontrolü altında tutmaktaydı.

Çin’de Wang Mang karışıklıklarının yaşandığı dönemde Vilayette isyanlar başgösterdi ve M.S 13 yılında Xinjiang tekrar Hun hakimiyetine döndü. Daha sonra bölgeye defalarca sefer düzenleyen Han Hanedanı 74-76, 91-107 yılları arasında, ve 123’ten sonra vilayet yönetimini tekrar kurdu. Han Hanedanı’nın devrilmesinin ardından Batı Bölgeleri Vilayeti Wei Hanedanı (265’e kadar) ve Batı Jin Hanedanı (265’ten sonra) tarafından devam ettirildi.

  1. – 6. yüzyıllar arası
  2. yüzyıldan başlayarak kuzeyden gelen göçebe akınlarına maruz kalan Batı Jin Hanedanı yıkılınca Kuzeybatı Çin’de Han Çinlisi olmayan halklar tarafından çeşitli krallıklar kuruldu. Bunlardan Önceki Liang, Önceki Qin, Sonraki Liang, ve Batı Liáng Batı Bölgeleri Vilayetini egemenliği altına almaya çalıştı. Sonunda Kuzey Çin’i egemenliği altında birleştiren Kuzey Wei imparatorluğu Xinjiang’ın güneydoğusunu hakimiyeti altına aldı. Batı bölgeleri ise Shule, Yutian, Guizi ve Qiemo gibi yerel devletlerin elinde kalmıştı; buna karşılık Turpan çevresindeki orta bölgeler Gansu merkezli Kuzey Liang krallığının ardılı olan Gaochang’ın kontrolu altındaydı.

Göktürk İmparatorluğu
5. yüzyılın sonlarına doğru bölgeye giren Tuyuhun ve Rouran (Avar) boyları Xinjiang’daki Çin egemenliğine son verdi. 6. yy’da Rouran hakimiyeti altındaki Altay bölgesinde Göktürkler tarih sahnesine çıktı. 1 yüzyıl içerisinde Rouranları yenerek nüfuzu batıda Aral Denizi, doğuda Baykal Gölünü aşan ve tüm Orta Asya’yı kapsayan geniş bir Göktürk İmparatorluğu kurdular. İmparatorluk 583’te doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı; Xinjiang ise Batı Göktürklerin egemenliğinde kaldı. 609 yılında Çin’in Sui Hanedanı Tuyuhunları yenerek güneydoğu Xinjiang’ı elegeçirdi.

Tang Hanedanı ve Hanlıklar
Çin’de 618 yılında kurulan Tang Hanedanı bölgede hızlı bir yayılma göstermiştir. 620'ler ve 630'lardan başlayarak Göktürkler üzerinde baskısını arttıran Tang Çin’i 657’de Batı Göktürk İmparatorluğu’nun yıkılmasına yol açmıştır. Xinjiang ise bu dönemde Anxi Vilayeti’ne ( "Huzurlu Batı Vilayeti") bağlanmıştı. Ancak bu vilayet Tang Hanedanının sonuna kadar varlığını sürdürememiştir. 8.yy’daki Anshi İsyanı döneminde, Tibet Tang dönemi Çin’inin Xinjiang’dan Yunnan’a kadar olan geniş bir bölümünü ele geçirmişti. Bundan sonra Xinjiang’ın güneyi Tibet’in kontrolüne girerken, Kuzey Xinjiang’da Uygur İmparatorluğu’nun hakimiyetine girdi.

9. yüzyılın ortalarında Tibet ve Uygur İmparatorluğu zayıflamaya başladı. Çeşitli Türk boylarının oluşturduğu Karahanlı Devleti 10. ve 11. yüzyıllarda Batı Xinjiang’ın kontrolünü ele geçirdi. Bu arada 840’da Uygur İmparatorluğunun Kırgızlar tarafından parçalanmasından sonra kimi Uygur boyları bugünkü Turfan ve Urumçi çevresine yerleşir. Burada kurulan Uygur devleti kimi zaman çeşitli devletlerin himayesine girse de 13. yüzyıla kadar Xinjiang’ın doğusuna hükmetmiştir. Kimi araştırmacılar Karahanlılar ve Uygurların arasındaki benzerliklere değinmektedir. Ancak Uygurlar, Müslümanlığa geçen batıdaki komşuları Karahanlılar’dan farklı olarak Manicilik dinini benimsemiş ve Budizm ile Hıristiyanlığa hoşgörülü yaklaşmışlardır.

1132’de, Mançurya’daki Kitan İmparatorluğu’nun ardılları Kuzey Çin'deki Jurchen'lerin baskısından kaçarak Xinjiang’a girmiştir. Burada Kara-Kitan Hanlığı’nı kurarak Tarım havzasının büyük bölümünü 13. yüzyıla kadar hakimiyetleri altında tutmuşlardır.

Moğol Dönemi
Moğolistan’ın hakimiyeti altında birleştiren Cengiz Han batıya doğru ilerlemeye başladığında Uygur devleti 1209’da Moğollara ittifak teklif eder. Cengiz Han’a vergi ve asker vermeyi öneren Uygurlar, buna karşılık Turfan-Urumçi bölgesinin egemenliğini elinde tutmayı başarır. 1218’de Cengiz Han Kara-Kitan devletini yıkar. Kara-Kitanların İslamiyete karşı baskıcı tutumları nedeniyle Cengiz Han Kaşgar bölgesinde bir kurtarıcı olarak karşılanır.

Cengiz Han’dan sonra Moğol İmparatorluğu oğulları arasında paylaşılır. Xinjiang ise Çağatay Hanlığı’nın payına düşmüştür; ancak Moğolistan’daki ve Çin’deki diğer Moğol Hanlıkları burada hak iddia eder. 15. yüzyılda Çağatay Hanlığı parçalanır; Gulja, Yarkand, ve Turfan devletleri kurulur.

17. yüzyılda Dzungarlar (Oyratlar, Kalmıklar) bölgede bir İmparatorluk kurar. Bunlardan Kalmıklar egemenliklerini Çin Seddinden Don Nehrine; Himalayalar’dan Sibirya’ya kadar genişletir.

Mançu İmparatorluğu
Çin’de Mançular tarafından kurulan Qing Hanedanı 18.yy’ın ortalarında Xinjiang’ın hakimiyetini Dzungarlar’ın elinden alır. Qing Hanedanı Tarım Havzası ve Çungarya bölgesinde kendine bağlı küçük hanlıklar oluşturmak ister. Ancak 1758-1759 yıllarında çıkan isyanlar üzerine bu planını değiştirerek direk merkeze bağlı bir askeri yönetim kurar. İki bölge birleştirilerek Ghulja’daki İli Generali’nin yönetimine verilir.

19, yüzyılın ortalarında Rus İmparatorluğu Çin’in kuzey bölgelerine baskısını arttırır. Afyon Savaşı, Taiping İsyanı gibi karışıklıkların içinde bulunan Çin’in uç karakollardaki etkinliği büyük ölçüde kısıtlanmıştır. 1864’te Xinjiang’da Çinli Müslümanların (Huiler) ve Uygurların başlattığı geniş çaplı isyanlar bölgede Çin egemenliğinin kalkmasına neden olur. 1865’da komşu Hokand Hanlığından Yakup Bey Kaşgar’a girer; ve ardından gelen altı yıl boyunca neredeyse tüm Xinjiang’ı ele geçirir. Ancak 1871’de kargaşadan yararlanan Ruslar Gulja dahil olmak üzere zengin İli nehri vadisini işgal eder.

Qing Hanedanı generali Zuo Zongtang 1875-1877 arasında bölgenin kontrolünü tekrar ele geçirerek Yakup Beyin hakimiyetine son verir. 1881’de diplomatik çabalarla Gulja bölgesini geri alınır. 1884’te Qing Hanedanı Xinjiang eyaletini kurarak burayı Çin idari sistemine bağlar.

Qing Hanedanının Ardından
1912’de Qing Hanedanının yerini Çin Cumhuriyeti alır. Xinjiang’daki Qing valisi Yuan Dahua kaçarak yerini Yang Zengxin’e bırakır. Xinjiang’ın Çin Cumhuriyetine devrini gerçekleştiren Yang Zengxin 1928’daki ölümüne kadar bölgenin valisi olarak kalır. 1930’larda patlak veren isyanlar 1933’de Kaşgar’da Birinci Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin (1. DTC) ilanıyla sonuçlanır. Kısa süreli 1. DTC’nin ardından Çinli bir savaşbeyi olan Sheng Shicai Xinjiang’ın kontrolünü ele geçirir. 1944-1949 arasında Xinjiang’ın kuzeyinde bugünkü İli Kazak Özerk Bölgesinde Sovyetler Birliğinin desteğiyle İkinci Doğu Türkistan Cumhuriyeti (2. DTC) kurulur. 2. DTC 1949’da Halkın Kurtuluşu Ordusu’nun Xinjiang’a girmesiyle birlikte sona erer.

1 Ekim 1955’te Xinjiang Eyalet statüsünden çıkarılarak Özerk Bölge olarak ilan edilir.

Süregelen Gerginlikler
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Xinjiang politikaları çeşitli çevreler tarafından eleştirilmektedir. Uluslararası İnsan Hakları örgütleri ve bağımsızlık taraftarları Çin Halk Cumhuriyeti’nin bölgedeki Han Çinlisi olmayan kültürleri baskı altında tuttuğunu iddia etmektedir. Buna karşılık Xinjiang’da yaşayan birçok Han Çinlisi yerli etnik grupların kayrıldığı, kendilerine karşı ayrımcılık yapıldığını savunmaktadır. 1949’dan beri bölgede birçok defa etnik çatışmalar meydana gelmiştir.Ayrıca Çin'in Lop gölü civarlarında nükleer denemeler yaptığı söylenmektedir. 1990’ların sonundan günümüze kadar olan dönemde durum göreceli olarak sakindir.

Coğrafya ve jeoloji
Uygur Kadını, Hotan
Xinjiang Çin Halk Cumhuriyeti’nin en büyük idari bölgesidir; Çin’in toplam yüzölçümünün altıda birinden fazlasını kaplar. Bölge Tianshan Dağları (Tanrı Dağları) tarafından iki havzaya bölünmüştür: Çungarya Havzası ve Tarım Havzası. Xinjiang’ın (aynı zamanda Çin’in) en alçak noktası deniz seviyesinin altında 155 metredir. En yüksek noktası ise, 8611 metre ile Keşmir sınırında yer almaktadır.

Önemli nehirler
Tarım Nehri

Önemli şehirler
Urumçi
Kaşgar
Turfan
Karamay
Yining
Shihezi
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
GAGAUZYA

Gagavuz Özerk Bölgesi

Milli Marş: Yok

Başkent Yok

En Büyük Şehir Komrat

Resmi Dil Gagavuz Türkçesi, Moldovaca, Rusça

YönetimCumhurbaşkanı

Başbakan Corci Tabunçi -Stepan Esir

Kuruluş 23 Nisan 1994

Yüzölçümü 1.685km²

Para Birimi Moldova Lirası​

Gagauzya, Moldova'da bulunan özerk bir bölgedir. İdari merkezi Komrat şehridir. 1.850 km²'lik alanda, 2000 yılı sayımında göre 161.100 kişi yaşar. 3 şehir ve 29 köyden oluşur.

Etnik yapı
Gagauz: 82.0%
Moldovyalı: 7.8%
Bulgar: 4.8%
Rus: 2.4%
Ukraynalı: 2.3%

Çevre
Bölgenin genel toprak fonu 150.100 hektarı tarım arazisi olmak üzere 181.100 hektardır. (65.400 hektar karbonatlı toprak; 63.400 hektar olağan kara toprak). Bu toprak çeşitlerinin nem oranı daha azdır ve bir hektar üzerinde bir metrelik katmanda yaklaşık 280-350 ton humus bulunmaktadır. Toprağın verimliliği Moldova genelinde daha düşük olup 71-82 derecededir.
Iklim sıcaktır. +10 derecedeki sıcaklık yılda 179-187 gündür. Aktif sıcaklıkların tutarı 3.300 derecenin üzerindedir. Ortalama yağış oranı 350-370 mm. Yıllık hidrotermik katsayısı 0,7-0,8'dir. Bu nedenle bölge sık sık kuraklıktan olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Mineral ham madde kaynakları tahmini 23 milyon m³ kil (kiremit ve tuğla üretiminde son derece kalitelidir) ve 18 milyon m³ çakıllı kum yatakları vardır. Bölgenin su stokları genelde yer altı sularından oluşmaktadır (tahmini hacim 8-10 milyon m³). Yeryüzü suları (küçük dere ve göller) kısıtlıdır ve mineralleşme oranı yüksek olduğu için sulamada kullanılamaz.
Ormanların ve yerel enerji kaynaklarının mevcut olmaması nedeniyle bölge enerjiyi dışardan temin etmek mecburiyetindedir. Gelecekte, diğer ülkelerin tecrübesinden faydalanarak güneş ve rüzgar enerjisi alternatif enerji kaynakları olarak gündeme getirilebilir.

Sosyal durum
Eğitim ve kültür
Gagauz Bölgesinde İlkokul, ortaokul ve lise düzeyinde eğitim veren 55 okul bulunmaktadır. Bu okullardan bir kısmı yalnız ilkokul, ortaokul, lise eğitimi verirken bir kısmı bu eğitimlerin tamamını vermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli ayni ve nakdi yardımlarda bulunmuş olduğu Komrat üniversitesi bulunmaktadır.
Komrat'ta TİKA'nın kurduğu yöredeki en önemli kültür merkezi niteliğinde olan, Atatürk Kütüphanesi'nde bilimsel çalışma yapmak isteyenler için ilgili her türlü kaynak bulunmaktadır. Çadır-Lunga şehrinde bulunan Gagauz Ana dilinde oyunların sahnelendiği Mihail Çakır Gagauz Milli Tiyatrosu bulunmaktadır.
Gagauz Bölgesi'nin idari Merkezi olan Komrat şehrinde, Çadır-Lunga, Vulkaneşti şehirlerinde ve Komrat'a bağlı olan Beşalma köyünde, Gagauz tarihi ile ilgili önemli bir kaynak niteliğinde olan Antropolojik bir kaynak niteliğinde olan müzeler bulunmaktadır. Gagooğuz bölgesinde okul kütüphanelerinden bağımsız olarak 45 kütüphane bulunmaktadır.
Düz Ava ve "Kadınca" adlı Gagauz milli şarkı ve oyun (folklor) toplulukları da faaliyette bulunmaktadır. Bunların dışında da diğer benzer topluluklar da mevcuttur.

Hayat standardı
2000 Yılının Ocak - Kasım tarihleri arasındaki dönemde bir çalışanın ortalama aylık maaşı 285 ML olmuştur. Aralık 2000 tarihi itibariyle maaş borcu 31,3 ML dir.

Ocak-Eylül 2001 döneminde bir çalışanın ortalama aylık maaşı 329 ML olmuştur. 1 Eylül 2001 tarihi itibariyle maaş borcu 27,4 milyon ML dir. (Devlet memurlarına 7,8 milyon ML)

Altyapı
Alt yapının yeniden yapılanması, devlet ve özel mülkiyet şekilleri ile birlikte yeni hukuki, ekonomik ve organizasyon ilkelerine dayanmaktadır. Gagauzya.nın alt yapısındaki en zayıf yeri içme suyu temini ve sulamadır. Alt yapının diğer dallarında olduğu gibi su temini de çok büyük sermaye gerektirmektedir. Fakat bu sorunun çözümü önceliklidir, çünkü bu bölgenin sosyo- ekonomik kalkınması ön şartı bu sorunların çözülmesinden geçmektedir.

Haziran 1994 yılında Türkiye Cumhuriyeti Gagauz Bölgesinin içme suyu ve sulama projesinin gerçekleştirilmesi için 35 milyon Dolarlık kredi açmış fakat, Moldova Parlamentosu söz konusu kredinin ancak 15 milyon Dolarlık kısmını onaylamıştır. Bu miktar ile Komrat şehrindeki içme suyu projesi tamamen ve Çadır-Lunga projesi kısmen gerçekleştirilmiştir. Kredinin ikinci kısmının onaylanması ile ilgili çalışmalar halen devam etmektedir.

Son zamanlarda alt yapıya yapılan yatırımların devlete ait kısımda azalma, özel sektöre ait kısımda ise artış kaydedilmektedir.

Kullanılmakta bulunan kara yollarının uzunluğu 451,5 km. Bunlardan 219,8 km ulusal karayolları, 192 km ise - mahalli karayollarıdır. Karayollarının % 86.sı asfaltdır.

Gagauz Bölgesi'ndeki şehirlerde 100 kişiye 18 telefon, köylerde ise 100 kişiye 8,5 telefon düşmektedir. Bütün bölge televizyon ve radyo yayınlarının kapsamı dahilidedir. TIKA nın teknik yardımı ile yenilenen Gagauz radyosu şimdilik Komratın tamamı ile Çadır-Lunga şehrinin bir kısmından izlenebilmektedir. Bu radyonun Gagauzyanın tamamında izlenebilmesi için çalışmalara devam edilmektedir. Radyodan Gagauzca yayınlardan arta kalan dönemde TRT-FM yayınları verilmektedir

Siyasi yapı
Siyasi-Hukuki Statü
Gagauzya'da Yönetim, Moldova Cumhuriyeti Anayasası, "Gagauz Yeri Özel Hukuki Statüsü" Kanunu, Gagauz Ana Kanunu ve Gagauz Halk Topluşu.nun çıkardığı yerel kanunlara göre yürütülmektedir.

Moldova Cumhuriyeti'nin, bağımsız devlet olarak statüsü değiştirildiği takdirde, Gagauz halkı kendi kaderini tayin etme hakkına sahiptir. Gagauzya; siyaset, ekonomi ve kültür konuları ile ilgili sorunları Gagauzya Özel Hukuki Statüsü Kanununun verdiği yetkiler çerçevesinde bağımsız olarak çözmektedir. Gagauzya, kendi milli simgelerine sahiptir, arması, bayrağı ve marşı vardır. Ancak Gagagauzya nın muhtariyetin getirdi tam yetkilere sahip olduğunu söylemek güçtür. Örneğin halen kendi bütçesini yapamamakta, harcamalarını merkezi bütçenin izni dahilinde yapabilmektedir.

Gagauzya Başkanı
Yürütme başında olan Gagauzya'nın üst görevlisi Başkandır. ve en buyuk baskan tasya muysa dir.

Gagauzya Başkanı seçimle dört sene için halk tarafından seçilir. Gagauzya Başkanı, aynı zamanda Moldova Cumhurbaşkanı'nın kararı ile Moldova Cumhuriyeti Hükümet Üyeliğine de yetkilidir.

Gagauzya'nın daimi icraat organı İcraat Komitesidir. Gagauzya Başkanı tarafından önerilerek Halk Meclisi tarafından dört sene için tayin edilir. İcraat Komitesi Halk Meclisi'ne yasa taslağı gönderme veya o konuda yasa çıkarılmasını isteme hakkına sahiptir.

Gagauzya'nın idari birimleri (bakanlık) Daire Başkanları, aynı zamanda Moldova Cumhuriyeti'nin ilgili Bakanlıkları ve makamları gibi kurumların üyeleridir.

Yasama organı
Gagauzya'nın üst temsil organı yerel kanunları çıkarma hakkına sahip Halk Topluşu (meclisi) dir. Gagauzya'ya dahil olan her yerleşim yeri Halk Topluşu'nda en az bir millet vekili ile temsil edilmektedir. Halk topluşundaki milletvekili sayısı 34 tür.

Tarihçesi
Şu an yaklaşık 250 bin Gagauz eski SSCB topraklarında yerleşiktir. Büyük bir kısmı Moldova güneyi'ndeki Bucak yöresinde yaşamaktadır. Gagauz köyleri Ukrayna'daki Odesa ve Zaporojye illeri'nde, Romanya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Kabardey'da da yer almaktadır. Moldova'da "Gagauz Cumhuriyeti" dışında, Kişinev'de 8.000, Bender'de 1.600 ve Dinyester nehrinin kuzey yakasında 3.300, Balkanlar'daki Bulgaristan ve Yunanistan'da yaklaşık 20 bin Gagauz yaşamaktadır.

Gagauzlar Ortodoks Hristiyan kökenli etnik Türklerdir. Bizans yazılı kaynaklarında Oğuzlar XI Yüzyılda Tuna nehrini geçip Balkanlardaki Makedonya, Paristrione, Yunanistan ve Bulgaristan.da yerleşen göçebe boyları olarak kaydedilmiştir. XI. Yüzyılda Balkanlara göç eden Gagauzlar Ortodoks Hristyanlığını kabul etmişler daha sonra Osmanlı yönetimi altında kalmışlardır. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda Balkanlarda başlayan ve bağımsız olma hedefini güden hareketler sırasında Bulgarların baskısına dayanamayan Gagauzlar, 1750-1846 yılları arasında Tuna nehri üzerinden Rusya'ya göç etmişler ve Tuna bölgelerine (1769-1791) ve Besarabya'ya (1801- 1812) yerleşmişlerdir. Ruslar Gagauzlara toprak vererek Tuna sınırı boyunda yerleşmelerini sağlamışlar ve Rusça öğrenmelerini kolaylaştıracak bir ortam yaratmışlardır. Moldova'da yaşayan ve Türkçe konuşan, Ortodoks Hıristiyan Gagauz halkının bir bölümü XIX. Yüzyılın başında Türk - Rus savaşları sırasında Bulgaristan'dan Moldova'ya gelmiş ve 1906 yılındaki 15 günlük bağımsızlık dönemi dışında, sırasıyla Rus, Romen ve Sovyet yönetimi altında yaşamışlardır.

Çok sayıda tarihçi, etnograf ve dil uzmanları XIII. Yüzyılda Dobruca topraklarında idari merkezi Korbuna şehri olan "Dobruca Prensliği" veya "Uzi Eyalet" adı altında kurularak iki yüzyıldan fazla yaşamış devlete sahip olan Gagauzları Türk Dünyası'nın en orijinal halklarından biri olarak kabul etmektedirler.

Köylülerin ayaklanması sonunda Komrat Cumhuriyeti'nin ilan edildiği 1906 yılındaki beş günlük bağımsızlığın dışında Gagauz halkı, Rusya İmparatorluğu, Romanya, Almanya (İkinci Dünya Savaşı döneminde) ve Sovyetler Birliği'nin egemenliği altında kalmıştır.

Sovyetler Birliği'nde demokrasiye yönelik değişikliklerinin başlatıldığı 1980'lerin sonunda Gagauz aydınları çevresinde yer alan milli bilinç yayılmaya başlamış olup Gagauzların kültür ve ekonomik sorunlarının mevcudiyetini ileriye sürme imkanı ortaya çıkmıştır. Gagauz aydınlarının faal üyeleri, diğer etnik azınlıklarının gayretlerini de birleştirip 1988 yılında "Gagauz Halkı Hareketi"ni kurmuşlardır. 1989 Mayıs ayında ilk kongresini yapan "Gagauz Halkı" adlı hareket, güney Moldova'da başkenti Komrat olmak üzere kurulacak özerk Gagauz Cumhuriyeti'nin kendi kültürel ve ekonomik işlerini büyük ölçüde kontrol etmekle birlikte, yine Moldova'ya bağlı özerk bir yönetim talebiyle ilk önemli çıkışını yapmıştır. Gagauzlar, 21 Ağustos 1990'da Özerk Gagauz Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni, güneyde Gagauzların en yoğun yaşadığı Komrat yöresinde ilan etmişlerdir. Bu karar, Moldova Yüksek Sovyeti tarafından iptal edilmiştir. 25 Ekim 1990'da Gagauzlar, Gagauz Cumhuriyeti'ni oluşturmaya yönelik seçimler yapmış, ancak Moldova milliyetçileri bu girişimi, yöreye 50,000 silahlı gönüllü göndererek önlemeye çalışmış ve Rus askerlerinin müdahalesiyle şiddet önlenmiştir. Devam eden seçimler sonucunda 31 Ekim'de Komrat'ta yeni bir Gagauz Yüksek Sovyeti kurulmuş, Stepan Topal Başkan seçilmiştir. Moldova'nın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra (27 Ağustos 1991), Gagauzlar da kendi cumhuriyetlerini ilan etmişlerdir. Moldova Meclisi 23 Aralık 1994 tarihinde " Gagauz Yeri " Özel Hukuki Statüsünü yasa olarak çıkarmıştır. Yasaya göre, Gagauzlara Moldova Anayasası'na ters düşmemek şartıyla, çeşitli sahalarda yasa çıkarma hakkı verilmiştir. Gagauz Yeri'nin en yüksek mercii Başkandır ve Gagauz Yeri'nin tüm makamları Başkan'a bağlıdır. Gagauz Yeri'nin Resmi dili Gagauzca, Moldovanca ve Rusçadır. Gagauzlara bu kanunla Geleceklik Hakkı tanınmıştır. Gagauzlara özel statü tanıyan bu yasaya göre (Madde 113), Millet Kongresi, kültür, bilim, eğitim, iskan, belediye hizmetleri, sağlık, spor, bütçe, ekoloji, finans ve ekonomi alanlarında Moldova Anayasası'na ters düşmemek kaydıyla kanun yapmaya yetkili kılınmıştır

Ekonomik yapı
Gagauzya verimli toprakları dolayısıyla oldukça yüksek bir tarım potansiyeline sahiptir. Aşağıda belirtilen alanlarda yeni yatırımların yapılması ve çağdaş teknolojilerin kullanılması durumunda yüksek verim alınabileceği düşünülmektedir: üzüm işleme, şarap üretimi meyva işleme (şeftali, kaysı, erik, elma, armut, ayva vb.); ayçiçeği, mısır, buğday, soya üretimi ve işleme; süt mamulleri üretimi; yün ve deri işleme; yün ve deri mamulleri üretimi; tütün ve tütün mamulleri üretimi

Toprağın özel mülkiyetin elinde olması çiftliklerin gelişmesini teşvik etmektedir. Gagauzya'nın, işletme sermayesi, kiralama (leazing) usulü öncelikli olmak üzere tarım makinalarına, çağdaş teknolojilere ve tarım ürünleri ambalajlama teknolojilerine ihtiyaç bulunmaktadır

Altyapı yatırımları
2000 Yılında Gagauz Bölgesinde yerleşik her türlü mülkiyet şekillerine sahip şirketler ve kuruluşlar tarafından 22 milyon ML'lik inşaat işleri dahil olmak üzere 28 milyon ML tutarında alt yapı yatırımı yapılmıştır. Bir önceki yıla kıyasla bu veriler % 13 ve % 11 oranlarda gerçekleşmiştir. Sanayi tesislerin inşaatında 25 milyon ML harcanmıştır (yapılan yatırımların % 89.udur). 1999 yılına göre % 12 oranda gerçekleşmiştir. Gagauz Bölgesi'nde 2000 yılında 5100 m2'lik konut işletmeye açılmıştır. 2000 yılında üretilen konut miktarı 1999 yılında üretilen konutun % 82 sine denk düşmektedir

Sanayi
2000 Yılında Gagauz Özerk Bölgesi'ndeki sanayi işletmeler tarafından 163 milyon ML tutarında ürün (iş, hizmet) istihsal edilmiştir. Bir önceki yıla göre % 7,5 oranda azalma kaydedilmiştir.

Bir önceki yıla göre konfeksiyon üretimi 3 kat, konserve üretimi 1,9 kat, şarap üretimi 1,6 kat artmıştır. Bunun yanı sıra, ısı enerjisi üretimi % 40, makarna mamulleri ve yem üretimi % 74, hayvansal yağ üretimi % 73, Et üretimi % 69, salam, sucuk mamulleri ve bitkisel yağ üretimi % 63, ekmek üretimi % 42, süt mamulleri üretimi % 41 bulgur ve fermentasyonlu tütün üretimi % 32 oranlarda azalmıştır.

Gagauz Bölgesi sınırları dahilinde bulunan sanayi işletmeler tarafından Ocak - Eylül 2001 dönemini kapsayan süre içersinde 163 milyon ML'lik (2000 yılının aynı dönemine göre % 16 oranda artış kaydedilmiştir) üretim gerçekleştirilmiştir

Şu an Gagauzya.nın sanayi potansiyeli 30 civarında büyük sanayi tesisiyle tanıtılmaktadır. Bunlardan 17'si gıda sanayi tesisleridir.

Sanayideki istihdam yaklaşık 4 bin kişidir (2000 yılı). Gagauzya'nın sanayi sektörü; 150 bin ton üzüm işleme, 10 bin ton tütün mayalama, 148 bin ton un üretme, 200 bin ton yem üretme, 21 bin ton et işleme, 21 bin ton süt mamulleri üretme kapasitesine sahiptir

Ana sanayi tesisleri
Sekiz büyük şarap fabrikası,
Basarabia-Agroexport. Konsorsiyumu (meyve-sebze konserveleri, meyve suları),
Üç un fabrikası,
Tütün fermantasyon fabrikası,
Et Kombinası,
Üç süt fabrikası,
Üç yem fabrikası,
Bir kilim fabrikası,
Yedi konfeksiyon fabrikası,
Elektrotermik makinaları fabrikası,
Betonarme mamulleri fabrikası,

Tarım
Tarım sektörü, gıda ve tarıma dayalı sanayinin hammadde ihtiyacını karşılamaktadır. Bölge nüfusunun çalışma çağındaki kesimin büyük bir kısmı bu sektörde istihdam edilmekte olup, Gagauzya.nın sosyo-ekonomik gelişmesinin temeli de tarıma dayalıdır. Öncelikli tarım dalları: üzümcülük, meyva ve sebzecilik, tütüncülük,mısır,tahıl ürünleri üretimidir. Gelişmiş bir alt sektör olarak ayçiçeği ve mısır tohumculuğuda önem arz etmektedir.

İç Ticaret ve Hizmetler
2000 Yılında perakende satış cirosu 76 milyon ML tutarında gerçekleşmiştir (1999 yılına göre % 88,1). 1 Ocak 2001 tarihi itibariyle perakende ticaretteki 46 günlük ticareti temin eden mal stoku 12 milyon ML tutarındaydı [5].
Ocak-Eylül 2001 döneminde perakende satış cirosu 72 milyon ML tutarında gerçekleşmiştir (2000 yılının aynı dönemine göre % 121). 1 Ekim 2001 tarihi itibariyle perakende ticaretteki 50 günlük ticareti temin eden mal stoku 17 milyon ML tutarındaydı.

Ulaştırma
2000 Yılında nakliyat şirketleri tarafından 2,3 bin ton eşya (1999 yılına göre % 62) ve 383,5 bin yolcu (1999 yılınna göre % 84) taşınmıştır

Eylül 2001 döneminde nakliyat şirketleri tarafından 1,4 bin ton eşya (2000 yılının aynı dönemine göre % 67) ve 291,5 bin yolcu (2000 yılının aynı dönemine göre % 106) taşınmıştır.

Valkaneş Serbest Bölgesi
Gagauz Bölgesi'nin ilk serbest girişimcilik bölgesi olan Valkaneş Sanayi Parkı 143,7 Hektarlık arsaya sahip olarak Moldova Cumhuriyeti'nin güneyinde üç ülkenin (Moldova, Romanya, Ukrayna) kavuştuğu yerde bulunmaktadır. Romanya ile sınıra kadar 35 km, Ukrayna ile sınıra kadar 1 km. Serbest Girişimcilik Bölgesi, Tuna nehri üzerindeki Reni Deniz Limanı (Odesa Bölgesi, Ukrayna, 38 km.) ve Galats Deniz Limanı (Romanya, 48 km.) ile bağlayan ana demiryolu hattının yanında bulunmaktadır. Odesa şehri 260, Kişinev şehri 180 km. uzaklıktadır.

Valkaneş Sanayi Parkı Serbest Girişimcilik Bölgesi ile ilgili Kanun Moldova Cumhuriyeti Parlamentosu tarafından 19 Şubat 1998 tarihinde kabul edilmiştir. Serbest Bölgenin kuruluş amacı yabancı yatırımı ve teknolojiyi çekmektir. Bölgenin faaliyet süresi 25 yıl olarak belirlenmiştir. Moldova Cumhuriyeti Kanununda, bölgede faaliyet gösteren firmalar için elverişli iş şartları sağlayan garantiler ve muafiyetler öngörülmüştür. Bölgenin yönetim organı Moldova Cumhuriyeti Hükümeti tarafından atanan Genel Müdürünün başında olduğu idaredir. Serbest Bölgenin Idaresi, bölgenin ekonomi hayatının geliştirilmesi ile ilgili konularda geniş yetkilere sahiptir. Serbest Bölgede, yabancı sermayenin de payı olan Moldova'daki gerçek ve tüzel kişiler ve tamamen yabancı şirketler faaliyette bulunabilir. Serbest Bölgede faaliyet gösterecek firmaların tescili bölgenin idaresi tarafından yapılmaktadır.

Valkaneş Sanayı Parkı Serbest Girişimcilik Bölgesi'nde şu faaliyet türleri belirlenmiştir:
Ekoloji açıdan temiz sanayi üretimi,
Nakliyat, depo ve iletişim hizmetleri,
Inşaat,
Finans aracılığı,
Toptan ticaret,
Gayri menkul ile ilgili muameleler,
Ferdi hizmetler,
Otelcilik ve lokantacılık.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
HAKASYA


Rusya Federasyonu Hakasya
Hakasya Cumhuriyeti (Rusça:Республика Хакасия}}; Hakasça: Хакасия Республиказы) veya Hakasya. Sibirya'da Rusya Federasyonu'na bağlı bir cumhuriyet. Orta Sibiryanın güneyinde yer alır.


Tarihi
Hakaslar, Türk boyu olup Güney Doğu Sibirya da yaşamaktadırlar. Hakaslar 1900'lü yıllarda Sovyetler Birliğine katılmış, 1930 da Özerk bölge statüsüne kavuşmuşlardır. Hakaslar eski şamanizm inancına sahiptirler. Hakasların iki bin yılı aşan tarihleri onların bir Kırgız grubu olduğunu göstermektedir. Tanrı Dağı Kırgızlarının dünyaca ünlü büyük destanları Manas da bu tarihi olaydan bahsetmektedir. Manas Destanı'nın anlattığına göre Tanrı Dağı Kırgızları Yenisey bölgesinden bugünkü vatanlarına Manas Han önderliğinde göç etmişlerdir. IXX yüzyıl Çin kaynakları Kırgızlardan "Heges" veya "KieKiaSe" adıyla bahsetmektedir. Sonraki yıllarda Tanrı Dağı Kırgız boylarının Müslümanlaşma ve yaşanılan bölgeler arasındaki mesafenin uzak olması nedeniyle Yenisey Kırgızları'nın ayrı bir kimlik benimsemesini ve Hakas adını kabullenmeleri sonucunu doğurmuştur.

Coğrafi Yapı
Yüzölçümü 61.900 km2 dir.
Yenisey Irmağının yukarı kesimindeki geniş Minusinsk Havzasının batı yarısında yer alır. Yenisey Irmağının kollarından, Abakan Irmağı bölgenin ortasından geçer. Irmak vadisinin güneyinde, Karagoş Dağında 2.930 m'ye kadar yükselen Batı Sayan Dağları bulunur. Kuzeyindeki Akaban ile Kuznetsk Alatau Dağlarının en yüksek noktasıyla 2.178 m yüksekliğindeki Verhni Zub'dur. Kapalı havuzda kurak ve sert bir kara iklimi egemendir. Bu nedenle alçak kesimler bozkırlar ve ormanlık alanlarla kaplıdır. Ama 1954'ten sonra özelliklede bakir ve boş topraklann çoğu tarıma açılmıştır. Dağlar çam, köknar ve ladin ormanlarıyla kaplıdır.

Zaman Dilimi
Hakasya Krasnoyarsk zaman dilimindedir (KRAT/KRAST). UTC'e göre saat farkı +0700 (KRAT)/+0800 (KRAST).

Nüfus
Hakaslar eskiden göçebe olan Sibiryalı bir Türk halkıdır. Ama günümüzde bölge nüfusunun yaklaşık % 80'ini Ruslar oluşturur. Toplam nüfusu 498.384 olan Hakas Muhtar Bölgesi nüfusunun ancak % 11.1'i Türk'dür. 1989 nüfus sayımına göre nüfusları 110.000 olan Hakas'lar başlıca Krasnoyarsk Kray'ına bağlı olan Hakas Muhtar Bölgesinde yaşamaktadırlar. Hakasların Kırgız ve Sagay diye iki kolu bulunur

İdari Yapı
İdari merkezi Abakan'ın dışında Minusinsk kenti bulunmaktadır. Güney Doğu Sibirya'da bulunan bu bölge, Rusya'nın Krasnoyarks vilayetine bağlıdır. Rusya'nın oluşumunda ve 18. yüzyılda Rusya'ya katılmış, 1930'da Muhtar Bölge olarak yer almıştır.

Ekonomik Yapısı
Hakas Muhtar Bölgesi, ekonomik kaynaklardan kömür, demir, altın, mermer vs. sanayi bakımından zengindir. Ayrıca kereste işletme sanayii gelişmiştir. Ekonomi tarım ve hayvancılığa (özellikle küçükbaş) dayanmaktadır. Bitki üretimi de yeterli düzeydedir. Koyun ve keçi besiciliği hala önemli bir ekonomik etkinliktir. Alçak kesimlerde gerçekleştirilen sulama projeleri otlaklarda beslenen hayvan sayısını, ekili arazilerin yüzölçümünü ve başta buğday, yulaf, darı ve patates olmak üzere tarımsal üretimi artırmıştır. Rusların bölgeye yerleşmesinede etkili olan bakır madenciliği 18. yy'dan beri önemini korumaktadır. Abaza ve Teya'da zengin demir cevherleri. yukarı Çulım'da altın, Çemogorsk'ta kömür, Aksiz'de barit çıkartılmaktadır. Bölgede ayrıca bakır, tungsten yatakları da vardır. Ormanlar önemli bir kereste kaynağıdır.

Enerji
1980'lerin başında Yenisey Irmağı üzerindeki Sayanagorsk'ta yapılan 6.400 megavat kapasiteli hidroelektrik santralından Minusinsk Havzasındaki sanayi için gerekli enerjinin sağlanması planlanmış ve elektrik enerjisi gereksinimini karşılamaktadır.

Eğitim ve Kültür
Hakasya'da 269 ortaokulda (91 bin öğrenci), 7 Anaokulunda (770 öğrenci), 1 üniversitede (6500 öğrenci) bulunmaktadır. Eğitim sistemi devletin mülkiyetindedir. Burada yılda 15.000 kitap, 1 dergi (2200 tiraj), 1 gazete bulunmaktadır. 250 kütüphane, 1 müze, 1 tiyatro, 280 kulüp vardır.

Dil
Hakasça [Uygur] şivesine yakındır. Bugün bir yazı diline sahip olan Hakaslar'ın dil ve edebiyat enstitüleri mevcuttur. Güney Sibirya'da yaşayan Hakas Türklerinin kullandığı Türk lehçesi, Türk lehçelerinin sınıflandınlmasında Doğu Türkçesi öbeğine girer. Hakaslar Çarlık döneminde zorla kabul ettirilen Kiril alfabesini Sovyet Devriminden sonra bırakıp Latin alfabesine geçmişler, ama 1939'dan sonra yeniden Rus alfabesini kullanmak zorunda kalmışlardır. Moğolca ve Çince öğelerin de rastlandığı Hakasça'nın sözcük dağarcığı daha çok ortak Türkçenin sözcüklerinden oluşur. Belli başlı ses değişimlerine örnek olarak b->p- (bar "var" / par, biz / pis). d/z (adak "ayak" / azah), y/c (yahşi "güzel" / cahsı, yıl / çıl), z/s (yüz / çüs) gösterilebilir. Hakaslar zengin bir halk edebiyatı geleneğine sahiptirler. Türkolog W. Radloff'un Hakas lehçesi edebiyatı ve etnografyasıyla ilgili geniç çalışmaları vardır.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
KARAKALPAKİSTAN


Başkent: Nukus

Yüzölçümü: 160,000 km²

Nüfus: 1,200,000 (2005)

Nüfus Yoğunluğu: 7.5 kişi/km²

Kısaltması: UZ-QR

Karakalpak Özerk Cumhuriyeti​


Karakalpakya veya Karakalpakistan (Özbekçe: Qoraqalpog‘iston Respublikasi veya Қорақалпоғистон Республикаси; Karakalpakça: Қарақалпақстан Республикасы veya Qarakalpaqstan Respublikasi), Özbekistan’a bağlı özerk bir cumhuriyettir. Özbekistan’ın batı kesiminde yer alır. Başkenti Nukus’tur (Karakalpakça: Nökis). Karakalpakya, tarihsel Harezm topraklarını kapsar. yüzölçümü 165.000 km²'dir. Karakalpakistan'ın nüfusu yaklaşık 1.200.000'dir. Bu nüfusun 400.000'i Karakalpak, 400.000'i Özbek ve 300.000'i Kazak'tır.

Karakalpakya, Nisanın 1925'te, o tarihte Kazak Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin özerk bir bölgesiydi. Ancak bu özerk bölge 20 Temmuz 1930'da SSCB'ye devredildi. İki yıl sonra (20 Mart 1932) Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti statüsünü kazandı. Aralık 1936'da Özbekistan SSC'ne bağlandı.

Karakalpakça, Türk dillerinin Kıpçak grubuna girmektedir. Kazak ve Nogay dillerine de yakındır. Bunlar da yazı dilinde önce Arap alfabesini, 1928-40 arası Latin alfabesini ve daha sonra Kiril alfabesini kullanmışlardır.

1914'te bu bölgede 553 cami mevcuttu. Bugün bu bölgedeki bir resmi dini faaliyetler Taşkent'teki müftülüğün kontrolü altındadır. İbadete açık olam cami sayısı hakkında herhangi bir bilgi mevcut olmamakla birlikte, on'dan fazla olmadığı tahmin edilmektedir.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
KIRIM

Başkent

En Büyük Şehir Akmescit

Akmescit

Resmi dil Kırım Tatar Türkçesi,Ukraynaca,Rusça

Yönetim

- Cumhurbaşkanı

- Başbakan Muhtar Cumhuriyet

Viktor Yushchenko

Viktor Plakida

Yüzölçümü

- Toplam

26,200 km²

Nüfus

- Toplam

- Yoğunluk

1,994,300

76/km²

Para Birimi Grivna​

Kırım (Kırım Tatarcası: Qırım, Ukraynaca: Крим - Krım, Rusça: Крым - Krım) resmi adıyla Kırım Özerk Cumhuriyeti(Kırım Tatarca: Qırım Muhtar Cumhuriyeti; Ukraynaca: Автономна Республіка Крим, Avtonomna Respublika Krym; Rusça: Автономная Республика Крым, Avtonomnaya Respublika Krym )- Karadeniz'ın kuzeyinde yarımada.Ukrayna devleti sınırları içinde bulunan özerk bir devlettir. Eskiden Ukrayna topraklarına Perekop yarımadası ile bağlanmakta olup yapılan kanalla Ukrayna ile fiziki bir bağlantısı kalmamıştır.


Coğrafya

Kırım Karadeniz 'in kuzeyinde Azak denizi 'nin güneyinde bir yarımadadır. Kerç yarımadası ile doğuya doğru uzanır. Kuzeye doğru çorak stepler hafif engebelerle 1000-1500 metreye doğru yükselir.Dikenli fundalıkları ,koyun ,keçi üretimiyle Akdeniz 'i andırır. Güney yamaçları sert eğimlerle ,kayalık körfezlere iner. Kuzey rüzgarlarına kapalı olan bu alanda gerçek bir Akdeniz iklimi egemendir. Ortalama sıcaklık Yalta 'da 13C dir ve yılın ancak 70 günü yağmurludur fakat kışları oldukça serttir. Yağışlar kış ve sonbahar mevsiminde olur.

Tarih

Karadeniz'in kuzeyinde tarih boyunca, jeopolitik önemini koruyan Kırım'ın bilinen en eski sakinleri, MÖ XI. Yüzyıldan itibaren Kırım'a gelerek yerleşyen Tavrlar ve bir İranî kavim olan Kimmerlerdir. MÖ VII. Yüzyılda doğudan gelen İskitler Kırım'ı 1000 yıla yakın bir süre hakimiyetine almışlardırr. Kırım, MÖ II. Yüzyılda Sarmatlar ve Alanların, MS III Yüzyılda ise Germen menşeli Gotların istilasına uğramıştır. Kırım'ın konumu ve ticari önemi başta Miletliler olmak üzere Yunanlıları daha sonraları da Roma, Bizans ve İtalyanları da cezbetmiş ve bunlar Kırım sahillerinde koloniler kurmuşlardır. Kırım asırlar boyunca en önemli ticaret bölgelerinden biri olmuştur.

Esas itibariyle göçebe olan Hunlar, Kırım'a ilk gelen Türk kavmidir. Hunlar, MS IV. Yüzyılda Kırım'ı ele geçirmişler fakat kalıcı bir iz bırakamamışlardır. Sonraki dönemlerde Köktürkler, Onogurlar ve Kuturgurlar da bu güzel yarımadaya gelmişlerdir. MS VII yüzyılda Hazar Türkleri Kırım'a hakim olmuşlardır. Hazarlar, İdil (Volga) ile Kafkaslar arasında büyük bir İmparatorluk kuran ve Musevi dinine mensup bir Türk hanedanı ile İslam, Hıristiyan ve Göktanrı dinlerine mensup tebaadan oluşuyordu.


Yine savaşçı bir Türk kavmi olan Peçenekler, Karadeniz'in kuzeyini ele geçirerek Balkanlara doğru sarkmışlar ve bunların büyük bir kolu da X. Yüzyılın başlarında Kırım'a yerleşmişlerdir.Kırım'ın etnik ve kültürel yapısında en derin tesiri yapan ve en güçlü mirası bırakan Türk kavmi olan Kıpçaklar, aynı yüzyılın sonlarında Peçenekler'i mağlup ederek stepleri ve Kırım'ı ele geçirerek, iki yüzyılı aşkın bir süre buraların hakimi olmuşlardır. Kıpçakların zengin kültürel mirasının pek çok izleri bugün dahi bütün canlılığı ile Kırım Türklerince yaşatılmaktadır. XI. Yüzyılın sonlarına kadar Türklerin çoğunluğu İslamiyet'i kabul etmişlerdi.


Kırım'daki İslam varlığı Anadolu Selçuklularının Sudak ve çevresini 1220'lerde bir süre için ele geçirmeleri ve Kıpçakların Müslüman ülkeleriyle sıkı ilişkileri sayesinde daha da güçlenmiştir.

12. Yüzyıl başlarında en kudretli devrini yaşamış olan Anadolu Selçuklu Devleti'nden Kırım'a ticaret yapmak maksadıyla pek çok Türk tüccarı gelmiştir. İlk Selçuklu-Kırım münasebeti Emir Hüsameddin Çoban'ın 1221 yılında yaptığı Kırım seferi ile başlamıştır.

Cengiz Han'ın orduları 1223'de bütün Kıpçak steplerini Rusya, Ukrayna ve Kırım'ı hakimiyetlerine almışlardı. Ancak kısa süre sonra Cengiz İmparatorluğu parçalandı ve bu muazzam devletin batısında Altın Ordu imparatorluğu ortaya çıkmıştır.

Altın Ordu Hakimiyeti Kırım'ın etnik, dini ve siyasi geleceğini kesin olarak belirlemiş ve Kırım'ın tamamen Türkleşmesini sağlamıştır.

1357 ve peşi sıra gelen yıllarda Timur akınları yüzünden Altın Ordu Devleti bölünerek ortaya Kırım, Kazan, Sibir, Astrahan hanlıkları ile Nogay Mirzalığı çıkmıştır. 15. Yüzyılın ilk yarısında Kırım, müstakil Hanlığı'nı ilan etmiştir.



Kırım Hanlığının kuruluşu

Kırım Hanlığı'nın kurucusu Hacı Giray'dır. Hacı Giray, Cengiz soyundan gelen bir Altın Ordu prensi idi. Çağında dünyanın en kuvvetli devleti olan Altın Ordu İmparatorluğu 14.Yüzyıl sonlarında zayıflayıp taht kavgaları baş gösterince, Hacı Giray, Altın Ordu tahtı üzerindeki hak iddiasından vazgeçmeksizin 1428 yılı civarında kendisini Kırım Hanı ilan etti. Böylelikle bilfiil Kırım Hanlığını kuran Hacı Giray, Hanlığın ilk parasını da 1441-1442 yıllarında Solhat şehrinde bastırttı. Başşehir olarak Bahçesaray seçildi. Hacı Giray'ın soyundan gelenler "Giray"hanedanı adıyla Hanlığın sonuna kadar yaklaşık 350 yıl boyunca tahtın sahipleri oldular.

Osmanlılar ile Kırım Hanlığı ilişkilerine gelince ;Kefe'deki Tatar büyüklerinden bazıları, bilhassa Eminek Bey (Mirza), Cenevizlilerin Kefe'den ve Kırımdan atılmaları için, Osmanlı padişahı ve İstanbul fatihi Sultan Mehmed'e mektuplar yazarak, Osmanlı donanmasını Kefe'nin zaptı ve Kırım Hanlığı'nı da zapt-u rapt altına koymasını ricaya başladı. Zaten İstanbul'un Türkler tarafından alınmasını müteakip, Anadolu sahillerindeki Ceneviz kolonilerine de birer birer son verilmişti. Bu defa sıranın Kefe'ye geldiği de aşikardı. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet Han, 1475 İlkbaharında Gedik Ahmed Paşa kumandasında büyük bir Osmanlı donanmasını Kırıma yolladı. Kefe'nin Osmanlılar tarafından alınmasından sonra Gedik Ahmed Paşa tarafından ,Kırım Hanının Hanlık hakları tanınmış ve aralarında yapılan antlaşma gereği; Cenevizlilere ait şehirler, başta Kefe, Azak, Taman, Osmanlıların idaresinde kalacak ve Kırım Han'ı da, devlet-i aliyye'nin "dostuna dost, düşmanına düşman " olacaktı. Kırım Han'ı Mengligiray'ın buna göre Osmanlı padişahına sefer esnasında yardım etmesi gerekmekte idi. Buna karşı Osmanlı padişahı da Mengligirayı Kırım tahtında tutmayı ve desteklemeyi taahhüt ediyordu. Kefe'nin zaptından az sonra Azak (Tana) ve diğer kolonilerde Osmanlılar tarafından ele geçirilince, Kırım'ın güney sahili, Kerç Boğazı'nın her iki kıyısı ve Azak şehri çevresindeki belli bir saha Osmanlı Devleti'nin hükmü altına girdi ve, Kırım Hanlığıda Osmanlı Devletine bazı şartlar altında bağlanmış oldu.

Bu suretle, 1475 ilkbaharından itibaren Kırım Hanlığı bakımından çok büyük bir değişiklik hasıl oldu: Şimdiye kadar Kırım'ın içişlerine karışan ve aynı zamanda tehlike dahi teşkil eden Hıristiyan-Cenevizlilerin Kefe'de ve diğer şehirlerdeki hakimiyetlerine son verildi. Ve Onların yerine devrin en büyük devleti olan ve İslam Dünyasının önderliğini eline alan Osmanlı Padişahının hükmü kaim oldu.Ayrıca bu bağlanış ile Kırım Hanlığının devam etmesi garanti altına konduğu gibi, Kırım'ın ekonomik ve bilhassa Kültür gelişmesi bakımından da büyük faydaları oldu.

Kırım Hanlığının Osmanlı Devletine bağlanmasının en mühim neticesi ise siyasidir. Şöyle ki, Kırım'da istikrar sağlanmış ve han oğulları arasında sürüp giden iç mücadelelerin önü büyük ölçüde alınmıştır. Bununla Kırım Hanlığı asayişe kavuşmuş ve Çengiz soyundan "Giray'lar" sülalesinin idaresinde bu hanlıkta XVIII. Yüzyıl sonlarına kadar devam edip gitmiştir. Halbuki Osmanlı himayesinden mahrum kalan ve kendi mukadderatları ile baş başa bırakılan Altın Ordu artığı diğer hanlıklar (Kazan Hanlığı, Astarhan Hanlığı, Kasım Hanlığı ve Nogay Ulusu) birer birer Rusya tarafından yutulmuşlardır.

Kırım Hanlığı, ilk defa 1484'te Sultan 2.Beyazıt'ın Akkirman Seferi'ne katılarak Osmanlı İmparatorluğu ile işbirliği yapmıştır. Yavuz Sultan Selim]'e kızını vermiş olan Kırım hanı Mengli Giray, ona askeri destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etmiştir. Bundan sonra Hanlıkları Osmanlı Sultanı'nın özel fermanı ile tasdik olunmuştur.

1552'de Korkunç namıyla bilinen 4. İvan, Kazan ve 1556'da Astrahan hanlığı'nı işgal ederek Rusya'ya bağlamıştır. Bu hadiseden sonraki yüzyıllarda bu Rusya bölgelerde, Hristiyanlaştırma ve Ruslaştırma politikaları uygulanmıştır. Kazan'ın işgaline karşılık 1553'te Devlet Giray Han Moskova'yı tahrip etmiştir.

Viyana Meselesi

Bu arada 2.Viyana Kuşatmasına değinmek gerekiyor.Çünki Kırım Hanına bağlı güçlerin yeterli gayreti göstermemeleri bozgun nedeni olarak belirtilerek Kırım kuvvetleri haksız bir şekilde karalanmak istenmişlerdir. Bu savaşta Kırım atlıları Avusturya'nın içlerine kadar baskınlar düzenlemişler ele geçirdikleri düşman askerleri sayesinde çok önemli istihbarat bilgileri elde ederek ,tedbirler alınmasını sağlamışlardır. Fakat Muradgerey Han'ın, Jan Sobieski kumandasındaki Leh kuvvetlerine karşı istenen mukavemeti yapmadığı öne sürülmüş, Han Muradgiray azledilerek yerine Hacıgiray getirilmiştir. Mamafih Muradgiray'a karşı yöneltilen bu kabil ithamların haksız olduğu anlaşılıyor. Viyana bozgunundan Kırım Hanını sorumlu tutmak için elde yeter derecede deliller yoktur.

Zaten savaş sonrası muharebeyi kısa sürede bozularak terkeden ve geri çekilen Vezir Koca Arnavut İbrahim Paşa bozgunun en önemli sorumlusu sayılarak sorgulanmış ve "Savaş alanını erkenden terkedip ordunun moralini bozduğu ve yenilgiye kapı açtığı " gerekçesiyle boğdurulmuştur.

Özellikle Silahtar Mehmet Ağanın vesikaları incelendiğinde; Tatar hanının , Merzifonlu Kara Mustafa Paşa 'yı düşman karşısında uyarmasından, Paşa'ya yaptığı tekliflerden, bahsedilmekte ve bu tekliflerin Paşa tarafından dikkate alınmadığı ve üstelik Tatar'ları aşağılayıcı ifadeler kullandığından bahisle, Han ile Sadrazam'ın aralarının bozuk olduğu vurgulanmakta ve belkide bu nedenle bozgunun Kırım kuvvetlerine fatura edildiği sanılmaktadır. Nitekim bozgun sonrası dönüş yolunda Han, Paşa ile anlaşamamasının sonucu olarak,Tatar Hanlığı görevinden alınıp yerine Hacıgiray atanmış vezirliğine de önceki Han'ın da veziri olan Bahadır Ağa yeniden getirilmiştir. Görevden alınan Han'a yıllık 4 pul akça bağlanmıştır.

Halen günümüzde de Türkiye'deki birçok yayın organında, değişik zamanlarda Viyana konusu gündeme getirilmesi Tatarların tepkisine neden olmaya devam etmektedir.

Kırım Hanlığının sonu

Kırım Hanlığının zaman içerisinde Osmanlıya paralel olarak güçsüzleşmesi sonucu, Ruslar 1736'da Kırım'a girerek Bahçesaray'da 2000 evi ve Hansaray'ı yakmıştır. Bu münasebetle şehirdeki birçok sanat ve kültür eserleri harap olmuş, kütüphanelerdeki kıymetli el yazmaları yok edilmiştir. Rusların, Rum ve Ermeni Kiliselerini de yağma ettikleri ve yıktıkları göz önünde tutulursa, Rus Vahşeti nin derecesi hakkında kolayca bir hükme varılabilir. Bu Rus tahribatından sonra Bahçesaray bir daha eski haline getirilememiştir. Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasında 1774 yılında imzalanan Küçük Kaynarca antlaşması ile Kırım Hanlığı Osmanlı himayesinden çıkmıştır. 1783'te Rusya'nın işgaline maruz kalan Kırım Türkleri'nin esaret yılları böylece başlamıştır.

Kırım'ın kaybedilmesinin Osmanlı İmparatorluğunda tesirleri çok büyük oldu.Çünkü ilk defa Müslüman bir halkın yaşadığı yer kaybediliyordu.

Ruslar'ın Kırım'daki Türkler'e uyguladıkları baskı ve imha politikaları Kırım Türkleri'ni Osmanlı İmparatatorluğu sınırları içerisindeki başka bölgelere göçe zorlamıştır. Göçlerin büyük çoğunluğu dalgalar halinde Türkiye'ye, Romanya'ya, Bulgaristan'a yapılmıştır. En büyük göç dalgaları, 1792, 1860-63, 1874-75, 1891-1902 senelere arasında olmuştur. Bu göçler, Rusya'nın, Kırım'daki Türk nüfusunu azaltma politikasını gerçekleştirmesine sebep olmuştur. 1783'te Kırım'daki Türk nüfus %98 iken 1897'deki nüfus sayımına göre Türk nüfus % 35'e düşmüştür. Kırım Türkleri bu göç sırasında yollarda büyük kayıplar vermiştir.

Yakın Tarih

Kırım'da kalan Kırım Türkleri bu esaretten Bolşevik ihtilali'nin yarattığı karmaşadan istifade ederek kısa bir süre içinde olsa kurtulmuşlar ve yapılan seçimlerde Kırım Tatar halkının vekilleri belirlenmiştir. 9 Aralık 1917'de Kırım Tatar Milli Kurultayı toplanmıştır. Kurultay, 26 Aralık 1917'de Kırım Halk Cumhuriyeti'nin kurulduğunu ilan etmiş ancak Akyar'da üstlenen Bolşevik denizciler Kırım Türkleri'ne saldırarark Kırım Müftüsü ve Kırım Hükümeti Başkanı Numan Çelebi Cihan'ı tutuklayarak 23 Şubat 1918'de Akyar'da şehit etmişlerdir.

Kırım Tatar Milli Kurultayı 1918 yılı Mayıs ayında yeniden toplanarak Süleyman Sülkiyeviç başkanlığında yeni Kırım Hükümeti Haziran ayında kurulmuş daha sonra 11 Kasım 1921'de Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ilan edilerek Veli İbrahim bu cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

1927 yılından sonra Rus rejimi gerçek yüzünü göstermeye başlamış, Kırım'daki Türk aydınları katledilmiştir. Başlatılan din aleyhtarı kampanya ile de binlerce Müslüman Türk aydını Sibirya ve Urallar'a sürülmüştür. 1920-1941 yılları arasında Ukrayna'da yaşanan kıtlıktan Kırım halkı da etkilenmiştir. Bu dönemde genel kıtlık nedeni ile Ukrayna'da yetişen bir çok tarım ürünü diğer Sovyet Cumhuriyetleri'ne gönderilmiştir. Binlerce Kırım Türkü açlıktan hayatını kaybetmiştir. 1941 yılında Alman orduları Kırım'ı işgal etmiştir. 8 Nisan 1944 yılında Kırım'a Rus hücumu başlamıştır. 18 Nisan'dan sonra Kırım'ın bütün bölgeleri Sovyetlerin eline geçmiş ve Nazi işgali sırasında Almanlar'a yardım ettikleri iddası ile 18 Mayıs 1944 yılında bir çok Kırım Türkü Kırım'dan sürgün edilmişlerdir.

Sovyet Hükümeti, 4 Mart 1945 tarihinde aldığı ve 25 Haziran 1945 yılında yayınladığı Kararname ile Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetini ortadan kaldırarak, Kırım oblası (Sovyet idari sisteminde bir nevi eyalet) statüsüne getirilerek, yine Rusya'ya bağlı bırakılmıştır. Daha sonra Kruşçev, Rus-Ukrayna kardeşliğinin 1000. Yılı bahanesiyle Kırım Oblastı'nı Rusya'dan alarak Ukrayna'ya bağlamıştır.

Kırım Türklerinin sürgün edilmesinden sonra Rus göçmenlerin iskanına hız verilerek Kırım, Rusların ezici bir çoğunlukla yaşadığı yer haline getirilmiştir.

Kırım Türklerinin Vatan Kırım'a dönme ve milli haklarını yeniden elde etme mücadeleleri neticesinde Sovyet Hükümeti 5 Eylül 1967 yılında yayınladığı bir Kararname ile Kırım Tatarlarına haksızlık yapıldığını kabul etmiştir. Ancak Kararname, dolaylı bir şekilde Kırım'ın Tatarların olmadığını ifade ediyor ve onlara Kırım'ın yolunu açmıyordu.

Sovyet Hükümeti, Kırım Tatarlarına karşı haksızlık yapılarak suç işlendiğini ancak 1987 yılında Kırım Tatarlarının Kızıl Meydanda bütün dünyayı şaşkına çeviren kitlesel gösterileri neticesinde açıkça kabul ve ilan etti. Kırım Tatarlarının Kırım'a döndürülmelerine razı oldu ve Kırım Tatar probleminin çözümü için bir devlet komitesi kuruldu. Ancak bu komiteler ve dolayısıyla Sovyet hükümeti Kırım Tatar meselesinin çözümü için ciddi ve müspet bir adım atmadılar meseleyi sürüncemede bıraktılar.

Kırım Tatar Milli Hareketi Teşebbüs Gurupları 5. Genel Kongresinde Taşkent'de 2 Mayıs 1989 yılında Kırım Tatar Milli Hareketi Teşkilatı kuruldu ve teşkilat başkanlığına Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu getirildi.

Kırım Tatar Milli Hareketi Teşkilatı , 1989 yılı güzünden itibaren çadır şehirler kurarak Kırım'a göçü hızlandırdı ve Kırım Oblastı Hakimiyeti üzerinde baskıları arttırdı.1989da Kırımda ikamet eden Kırım Tatar nüfusu 20.000 civarında iken, bu sayı 1990 yılı Martında 76.499'e 1991 yılı Martında ise 150.000 civarına ulaşmıştı.

20 Ocak 1991'de Kırım'da referandum yapıldı, referandumda oy kullanan 1,441,019 seçmenden 1,343,855'i Kırım Muhtar Sosyalist Cumhuriyetinin kurulmasına evet dedi.

Bunun üzerine Ukrayna Yüksek Sovyeti Kırım'ın tekrar Rusya'ya bağlanmasını önlemek için 12 Şubat 1991'de Ukrayna'ya bağlı Kırım Muhtar Cumhuriyeti'nin kurulmasını kararlaştırdı.

Yeni anayasa hazırlanıp parlamento seçimleri yapılıncaya kadar Kırım Oblası Şurasının 22 Mart 1991'de yapılan toplantısında, Kırım Yüksek Sovyeti Seçimleri yapıldı. Cumhurbaşkanlığına da Kırım Komünist Partisi 1.Sekreteri Nikolay Barov getirildi.

Kırım Türkleri bu durumu şiddetle protesto ettiler. Milli iradelerini ortaya koymak için Kırım Tatar Milli Hareketi Teşkilatı öncülüğünde Milli kurultaylarını toplama kararı aldılar. Kırım Türkleri, Kırım, Özbekistan, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan, Kafkasya, Rusya, Ukrayna, Litvanya, Tataristan, Letonya ve başka Sovyet ülke ve şehirlerinde demokratik seçimlerini yaparak vekillerini Kırım'a gönderdiler.

II.Kırım Tatar milli Kurultayı 26 Haziran 1991'de Akmescit şehrinde toplandı. Kurultay, Kurultayın ana fikri ve prensiplerini vurgulayan ve Kırım Tatarlarının kendi kaderlerini belirleyeceklerini ilan eden 5 maddelik bir "Kırım Tatarlarınına Milli Egemenlik Bildirisi"ni oybirliği ile kabul etti ve Rusların kontrolündeki Kırım Muhtar Sovyet Cumhuriyetini tanımadığını ilan etti.

Kurultay, aynı zamanda Kırım Tatar halkının en yüksek ve yetkili tek organı olarak Kırım Tatar Milli Meclisini belirledi ve onun 33 kişilik üyesini seçti. Meclis başkanlığına da Kırım Tatarlarının tanınmış insan hakları savunucusu ve Milli yolbaşçısı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu seçimle getirildi.

O tarihlerde henüz dağılmamış olan ve son günlerini yaşayan Sovyet yönetiminin yıllardır, halkından kopmuş, halkına zarar veren, ekstermist olarak suçladığı Kırımoğlu demokratik ilradesiyle Kırım Tatar halkının yıllardır, gerçek temsilcisi olduklarını göstermiyorlardı.

Kırım Yüksek Sovyeti, hazırladığı Anayasa ile Kırım Tatarlarını görmezlikten geldi. Kırım Tatar Milli Meclisi'nin itirazları ve hazırladığı Anayasa taslağı dikkate alınmadı. Bu durum Kırım'da gerginliği tırmandırdı. Bu arada 1 Ekim 1992'de Kırım'daki hakimiyet organları Kırım'ın gerginliği tırmandırdı. Bu organları Kırım'ın deniz kıyısındaki bir köyündeki Kırım Tatar çadır şehirlerini bastılar. Sakinlerini feci şekilde dövdüler. Yapılmakta olan kulübeleri buldozerle yıktılar ve Kırım Tatarlarının yıllardır biriktirdikleri paralarla aldıkları inşaat malzemelerini yağmaladılar. 27 Kırım Tatarı yaralandı. Ve 26 kişi tutuklandı. Kırım'daki hakimiyetin bu tutumu durumu iyice gerginleştirdi. Kırım Tatar Milli Meclisi tutukluların serbest bırakılmasını talep etti. Tutuklu Kırım Tatarları önünde 6 Ekim 1992 günü toplanan binlerce Kırım Tatarının gösterileri ve polis barikatlarının aşılarak Kırım Yüksek Sovyeti'ne yürümeleri karşısında Kırım'daki Rusların kontrolündeki hükümet, geri adım atmak mecburiyetinde kaldı.

Kırım Yüksek Sovyeti, 18 Eylül 1993'de yeni seçim kanununu kabul etti.Kırım Tatarları bu kanunu dikkate alınmadı. Kırım Tatarları bu durumu Yüksek Sovyet önünde düzenledikleri gösterilerle protesto etmeye başladılar. Akmescit şehri etrafındaki ana yolları ve demir yolları kapatıldı. Kırım Tatar Milli Meclisi Kırım Yüksek Sovyeti'nin bu kararını gözden geçirmeye ve Kırım Tatarları lehine değişiklikler yapmaya çağırdı.

Kırım Tatarlarının şiddetli tepkileri ve kararlı tutumları karşısında Kırım Yüksek Sovyeti 14 Ekim 1993'te toplandı ve seçim kanununa eklemeler yaparak Kırım Tatarlarına 14 kişilik kota verilmesini kabul etmek mecburiyetinde kaldı.

Son değişikliklerde Kırım Yüksek Sovyet'indeki sandalye sayısı 80'lden 98'e yükseltildi.14 yer Kırım Tatarlarına, 1'er yer Rum, Ermeni, Alman ve Bulgarlara verildi.

27 Mart ve 10 Nisan 1994 tarihlerinde iki turlu olarak yapılan seçimlerde Kırım Tatar Milli Kurultayı'nın listesinden 14 Kırım Tatarı parlamentoya girdi.

İlerleyen zaman içerisinde, Kırım Cumhurbaşkanı Meşkov ve Kırım Parlamento Başkanı Tsekov arasındaki, Rusya Blokunda parçalanmalara yol açtı. Bu parçalanmadan en karlı çıkanlar Kırım Tatarları oldular. Bu arada Meşkov'un ve parlamentonun Kırım'ı Ukrayna'dan ayırmak ve Rusya'ya bağlamak ürüttükleri siyasetin bir adımı olarak, Kırım'da bağımsızlık referandumuna gitme kararları üzerine Ukrayna, Kırım anayasasını ve Cumhurbaşkanlığı makamını 17 Mart 1995 tarihinde lağv etti. SSCB'nin dağılmasından sonra ilk defa Ukrayna'nın ilk defa Kırım'la Rusya yanlıları üzerinde sert ve kararlı tutum takınması, Parlamentodaki dengeleri de etkiledi. Meşkov'un koltuğunu kaybetmesinden sonra Tsekov'u 5 Temmuz 1995'de görevinden Kırım parlamentosu yerine Yevhen Suprunyuk'u seçti Değişen dengeler içerisinde Kırım siyasetinde ağırlığını izlediği akıllı politikalarla günden güne arttıran Kırım Tatar Milli Meclisi ve parlamentodaki Kırım Tatar millet vekillerinden Refat Çubar Kırım parlamentosu başkan yardımcılığına, Lenur Arif'de bakanlık statüsündeki Milliyetler Komitesi başkanlığına seçildi.

1991 yılına kadar Kırım'da hemen hiçbir önemli resmi göreve alınmayan Kırım Türkleri, 13 Ekim 1994 tarihinde A.Françuk başkanlığında kurulan Kırım Hükümetinde Dr. İlmi Ömer'in başbakan yardımcılığına getirilmesiyle durumlarını daha da güçlendirdiler.

Bölgeler ve Şehirler

Kırım'ın bölgeleri

Bölgeler:
1 Akmeçet Bölgesi
2 Akmescit Bölgesi
3 Akşeyh Bölgesi
4 Bahçesaray Bölgesi
5 Canköy Bölgesi
6 Curçı Bölgesi
7 İçki Bölgesi
8 İslâm Terek Bölgesi
9 Krasnoperekopsk Bölgesi
10 Karasubazar Bölgesi
11 Kurman Bölgesi
12 Sak Bölgesi
13 Seyitler Bölgesi
14 Yedi Kuyu Bölgesi

Şehir idareleri:
15 Aluşta
16 Akmescit
17 Canköy
18 Ermenbazarı
19 Kefe
20 Kerç
21 Kezlev
22 Krasnoperekopsk
23 Sak
24 Sudak
25 Yalta
26 Akyar — Bu bölge Kırım Özerk Cumhuriyeti'ne bağlı olmayıp merkeze bağlıdır
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
TATARİSTAN CUMHURİYETİ


Resmi diller

Tatar Türkçesi ve Rusça


Ülke

Tataristan Cumhuriyeti


Başkent

Kazan


Cumhurbaşkanı

Mintimer Şeymiyev


Başbakan

Rustam Minnihanov


Yüzölçümü

68,000 km²



Nüfus

– Total (2005)

Nüfus yoğunluğu



tahmini

3,642,000

40/km²


Para birimi

Ruble​


Tataristan Cumhuriyeti (Tatar Türkçesi: Tatarstan Respublikası; Rusça: Респу блика Татарстан veya eski adıyla Татария), Rusya Federasyonuna bağlı bir cumhuriyettir.

İdil Nehri havzasının orta kesiminde. Moskova'nın yaklaşık 700 kilometre doğusunda, 68 bin kilometrekare büyüklüğünde, İdil Nehri ve Kama nehirlerinin birleştiği noktanın çevresinde yer alır. Bölgede yaşayan Tatarlara, Kazan veya İdil Tatarları ismi verilir.

Federasyon içindeki ikinci büyük etnik ve dini grubu teşkil ederler. Önemli şehirleri Bugulma, Almetyevsk, Çistopol'dur. Nüfus yoğunluğu 54'tür. Nüfusun % 48'ini Tatarlar, % 43'ünü Ruslar, % 4'ünü Çuvaşlar, % 5'ini diğer milletler meydana getirir.

Başkent Kazan 1000 yıllık bir şehirdir ve ilginç mimarisiyle ilgi çekmektedir.


Coğrafik özellikler

Tataristan toprakları genelde alçak ve engebelidir.İdil Irmağının batısında yüksekliği 235 metreye ulaşan arazi İdil Tepelerinin en kuzey ucunu meydana getirir. Doğu'da Ural Dağlarına doğru yükselen bölgenin güneydoğusunda, yaklaşık 338 m yükseklikteki Bugulma-Belebey Platosu yer alır.İdil Irmağı bölge topraklarının batı ucundan kuzey-güney doğrultusunda akar. Toprakların büyük bölümünü İdil'in bir kolu olan Kama Nehri sular. Vyatha ve Byelaya nehirleri Kama Nehrinin en önemli kollarıdır.

Tataristan'da kara iklimi hakimdir. Kışlar uzun ve sert, yazlar ise sıcak geçer. Senelik yağış miktarı ortalama 420-510 mm'dir.En çok yağış yaz aylarında görülür.Kar kalınlığının 60 santimetreye ulaştığı olur.

Cumhuriyet topraklarının % 16'sı ormanlarla kaplıdır. Nehir kenarlarındaki taşkın ovalarında geniş çayırlar yer alır.

Zaman Dilimi

Tataristan Moskova Zaman Dilimindedir (MSK/MSD). UTC'e göre saat farkı +0300 (MSK)/+0400 (MSD).



Kazan Kremlini.

Tarihçe

Kazan Tatarları, İdil-Kama Bulgarlarıyla 13. yüzyılda Orta Asya'dan bu bölgeye gelen Kıpçak Türklerinin torunlarıdır. Bir Türk boyu olan Bulgarlar 7. asırda bu bölgeye yerleşmeye başladılar. Dokuzuncu asırda bir devlet kurdular. İslamiyeti resmen 922'de kabul ettiler. Moğol istilasından sonra bölgede kurulan Altınordu Devletinin hakimiyeti altına girdiler. On beşinci asrın ikinci yarısında Altınordu Devleti yıkıldı ve hakim olduğu bölgelerde Kazan, Kırım, Kasım, Astırahan, Sibir Hanlıkları ve bağımsız Nogay Uruğları ortaya çıktı. Uzun mücadelelerden sonra Ruslar Kazan Hanlığını yıkarak bölgeye hakim oldular (15 Ekim 1552).

On sekizinci asırda Müslüman Tatarlar, Rusların siyasi iktisadi ve dini baskıları yüzünden yurtlarını terk ederek bugünkü Başkortostan'a Urallara ve ötesine göç etmek mecburiyetinde kaldılar. 1774'te çıkan Pugaçev isyanı sonunda Tatarlar, Ruslardan bir takım dini ve ticari serbestlik aldılar. 1789'da yayınlanan bir kararnameyle Orenburg'da müftülük kuruldu ve İslamiyet resmen Ruslar tarafından tanınmış oldu. Bu durum ancak yarım asır sürdü. 1860'lı yıllarda Tatarlar devletin Hıristiyanlaştırma ve Ruslaştırma politikalarına ufak çapta isyanlarla cevap verdiler. Bir kısmı da çeşitli bölgelere ve Anadolu'ya göç ettiler Fakat buna taviz vermediler.

1917 İhtilali Rusya'da çarlığın devrilmesine ve geniş politik faaliyetlere sebep oldu. Bütün Rusya Müslümanlarının kurultayı toplandı ve ilk defa çarın tayin etmediği bir müftü seçildi. 1917 Haziran ayında Kazan'da toplanan kurultaydaysa “İç Rusya ve Sibirya Müslüman Türk-Tatarlarının” medeni muhtariyeti ilan edildi. Ardından 120 kişilik Millet Meclisi için seçimler yapıldı. Bu meclis 29 Kasım 1917'de İdil-Ural Devleti projesini ilan etti. Bu Devlet 1918'de Bolşevikler tarafından ortadan kaldırıldı. Bolşevikler Sovyet Sosyalist Tatar-Başkurt Cumhuriyetini kurduklarını açıkladılar. 23 Mart 1919'da Başkurt, 27 Mayıs 1920'de de Tatar muhtar cumhuriyetleri kuruldu. Böylece Tatar-Başkurt Cumhuriyetinin yerine iki ufak muhtar cumhuriyetin kurulması bölgede Türk birliğinin parçalanmasına sebep oldu.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin dağılması sürecinde, 1990'da Tataristan'da tam siyasi bağımsızlığını ilan etti. Rusya'dan ayrılma niyetini bildirince Rusya Parlamentosu buna ret cevabı verdi. Bu bağımsızlık halen hiçbir devlet tarafından tanınmamıştır. Rusya Federasyonu içerisinde Tataristan Cumhuriyeti olarak bulunmaktadır.

Eğitim

Eğitim Tatarca ve Rusça yapılmaktadır. İlk ve orta öğretimde Tatarca, yüksek öğrenimde ise Rusça kullanılır. Ülkede okuma-yazma bilmeyen yoktur. Ülkede 13 üniversitede, 70.000 öğrenci bulunmaktadır. Kazan Devlet Üniversitesi, Rusya Federasyonu'nun ikinci en eski üniversitesidir. Kazan Üniversitesi 1804'te kurulmuştur. Üniversiteye bağlı 17 fakülte vardır. Tatarlar genelde müslüman bir toplum olmakla beraber evrensel insanlık değerlerini benimseyebilmiş farklılıklara açık aydın bir toplumdur.

Ekonomi

Tataristan tarım ve sanayi ülkesidir. Tatar ekonomisi tarım ve hayvancılığa bağlı olmakla birlikte, endüstri de gelişmiştir. Deri, kumaş, metal işleme ve petrol üretimi, doğal gaz, uçak fabrikası, bilgisayar ve optik aletler fabrikaları bulunmaktadır. Ortalama yılda 100 milyon ton petrol üretmektedir.

Ülkenin en büyük tabii zenginliği petrol ve doğal gazdır. Petrol ve doğal gaz Elmet, Leningorsk, Alabuga, Mendelyevsk şehirlerinde çıkarılır. Çıkarılan petrol boru hattıyla Moskova, Perm, Gorkiy, Kuybişev, Yaroslav, Rezon ve Başkırdistan'daki rafinerilere gönderilir. Petrol ve doğal gaz sanayiinin yanında kimya ve petrokimya sanayii de gelişmiştir. Kimya fabrikalarında polietilen, aseton, sentetik kauçuk, film gibi dört bine yakın kimyevi madde imal edilmektedir. Ayrıca Kazan'da uçak, bilgisayar, kamyon ve dizel motor fabrikaları vardır.

Ülkede tarım faaliyetleri eski Sovyetler Birliğinin diğer bölümlerinde olduğu gibi devlet çiftliği (Sovhoz) ve kollektif çiftlik (Kolhoz) ler tarafından yürütülür. Başlıca tarım ürünleri çavdar, buğday, mısır, bunak, keten, şekerpancarıdır. Ayrıca sebzecilik ve meyvecilikle, hayvancılık ve buna bağlı olarak mandıracılık gelişmiştir.

Tataristan'da ulaşımda nehirlerden faydalanılır.Irmak limanlarıyla Moskova ve İdil Nehri havzasının diğer şehirlere düzenli yolcu taşımacılığı yapılır. Demiryolu ulaşımı fazla gelişmemiştir. Ülkenin kuzeybatı ve güneydoğu ucundan Moskova ve Urallara uzanan iki ana hat geçer. Birçok merkeze karayolu bağlantısı vardır.
 
Top