Ney'in özellikleri nelerdir ?

Suskun

V.I.P
V.I.P
Ney'in özellikleri nelerdir ?

Ney sazlıkta biten alelade bir kamış değildir.

Ney aşığın elinde ateştir' gönüldür.

Tanrı sırrıdır.

Derler ki.................


Peygamber Hz. Davut bir gün bir sazlıktan geçiyormuş. Bu sırada hafif bir rüzgar esmeye başlamış. Kamışlar başlamış ötmeye.. Ama ne ötüş… Hazreti Davut olduğu yerde çivilenmiş kalmış. Bu ses ne ilahi bir ses ne içten terennüm…Bir tanesini koparmış dudaklarına ***ürmüş başlamış üflemeye... Bundan sonra Tanrı'ya olan aşk ve muhabbetini bu kamışla dile getirmiş. Bu kamış O'nun elinde kamış olmaktan çıkar aşk haline gelirmiş. Davut'un ilahileri ve pek meşhur davudi sesi terennümleriyle yanık nefesi ve sesiyle feryat eden bir aşık misali ney ile ilgili olsa gerek.

Yine söylenir ki Hazreti Muhammed (S.A.) Allah sırrını yalnız can yoldaşı Hz. Ali'ye söylemiş kimseye ifşa etmemesini sıkı sıkıya tembih etmişlerdi. Hz. Ali bu ilahi sırrı bir süre içinde gizlemiş fakat sırrın ateşine ağırlığına dayanamamış yüreği parça parça olmuş çöllere düşmüştü. Bir gün perişan sahrada dolaşırken kör bir kuyuya rastlamış içini yakan kavuran ilahi sırrı bu kuyuya boşaltmış ferahlamıştı. Kısa bir süre sonra kuyudan ab—ı hayat gibi sular taşmış vaha haline gelmiş ağaçlar kamışlar bitmişti. Ney bu sazlıkta biten bir kamıştı. Erbabının elinde bu kamış dile geliyor ilahi sırrı ifşa ediyordu.
Alevden nefesi ile hıçkıran yanık ve perişan ney İlahi bir sel sebil aşkla dolu gönül. Mevlana'nın “Benim sırrım feryadımdan uzak değil; fakat gözde kulakta o nur yok. Ten can da tenden gizli değil. Lakin canı görmek için izin yok” diye dile getirdiği aşk sembolü Ney için Mevlana der ki:

Gizli sırlarını söylemede cihanın
0 yanık ney o yanık ney yanık ney
Ney nedir? O busesi güzel cananın
Öptüğü şey öptüğü şey öptüğü şey.

İşte rebap ve neyin sesi aşk evinin temel harcıydı. Bu seslerden nasibini alan aşık vecde gelir semaa girerdi. Gezegenler ve yıldızların güneşin çevresindeki dönüşleri gibi ilahi sevgilinin manevi çevresinde döne döne…
Mevlana “Sema ilahi vuslata erişmek içindir” der. Bu vuslat yolunun zevkini alan aşık zaman ve mekan kayıtlarından kurtulur. Mesnevi'de “zamandan zaman kaydından kurtuldun mu keyfiyetsiz Tanrı'ya mahrem olursun.” Denir. Bu anda “Demirle mıknatıs neyse aşıkla maşuk da odur.” “Sema ederken ne neyden haberimiz olur ne teften” buyurdukları gibi aşığın cezbe hali onu o anda dünya kayıtlarından sıyırır. Bu hal bir süre devam eder. Sonra yavaş yavaş sükuna varır. Tanrı'nın mutlak cemaline ve celaline hamd eder: “Artık öyle bir makama ulaşmıştır ki orada ne zikir ne zikreden ne de zikredilen vardır”. Bunun için Mevlana “Sema aşıkların gıdasıdır. Çünkü onda canana vuslatın hayali vardır” demektir. Tebrizli Şems “Hak'kı isteyen ve ona aşık olanlar sema ettikleri zaman aşkları ve manevi halleri çoğalır” diyerek Mevlana'yı daima sema etmeğe teşvik etmiştir.
 

Top