Mide Kanseri ve Tedavisi Hakkında

~meLek~

GalataSaray'ım
Mide sindirim sisteminin bir parçasıdır ve karnın üst sol kısmında diyaframın altında bulunur. Üst ucu yemek borusu ile bağlantılıdır alt ucu ise adına kapıcı dediğimiz halka şeklindeki kapama kasları ile onikiparmak bağırsana bağlıdır.

Midedeki kötü huylu tümörler genellikle mukoza zarında gelişir ve % 95 oranında bez epitelinden (adenokarsinom) yola çıkar. Skuamöz epitel karsinomlar lenfomlar – yani lenf dokusunda gelişen kanserler – ve kas yapısında gelişen sarkomlar daha ender görülür.

Hastalığa yeni yakalananların yılda toplam olarak yaklaşık 20.000 kişiyi bulduğu mide karsinomu erkeklerde en sık görülen beşinci kadınlarda ise en sık görülen dördüncü kötü huylu tümördür.
Mide Kanserinin nedenleri:
• Mide kanserinin oluşumunda beslenme alışkanlıkları önemli bir rol oynamaktadır.
• Beslenmeye dayalı iyi bilinen risk faktörleri; çok tuzlu yemeklerin sıklıkla yenilmesi ve taze meyve ve sebzenin az tüketilmesidir.
• Izgarada pişirilmiş tütsülenmiş ve tuzlu salamura gıdaların sıklıkla yenmesi de riskli olabilmektedir. Izgara ve tütsüleme esnasında tam olmayan yanma sonucu kanseri tetikleyen maddeler oluşmaktadır (kanserojenler). Et ürünlerinin salamurası (tuzlama) yapılırken nitrat tuzları ve nitrit tuzları kullanılmaktadır. Bunlar ısıtma esnasında veya mide içinde Nitrosaminleri oluştururlar ki bunlarda kuvvetli birer kanserojendir. Nitrosaminler gıdaların bakteri veya mantarlarla teması esnasında da oluşabilmektedir.
Yukarıda bahsi edilen mide karsinomu vakalarındaki gerilemenin nedeni soğutucu ve dondurucu araç ve gereçlerin (buzdolabı derin dondurucu) genel olarak daha sık kullanılmaya başlanması ve taze meyve ve sebzenin daha kolay tedarik edilebilmesine dayandırılabilir. Tuzlamak gibi konservasyon metodları (yiyeceklerin bozulmasını önlemek) son on yıllarda dondurucu ve soğutucular ve/veya vakumlu steril ambalajlar sayesinde geri planda kalmıştır.
• Mide kanseri kronik bir mide mukozası iltihabı şekli olan ve mide ülserinde sıklıkla ortaya çıkan helicobacter pylori bakterisinin sebep olabileceği atrofik gastritis ile bağlantılı olabilmektedir. Helicobacter enfeksiyonu ile mide kanseri arasında yakın bir bağlantı olasılığının çok olduğu kabul edilmektedir. Büyük bir olasılıkla midenin helicobacter ile uzun süreli bir istilası (enfeksiyonun çocuk yaşta gerçekleşmesi) daha yüksek bir risk oluşturmaktadır bu nedenle yetişkin yaşta bu bakterinin ortadan kaldırılması rizikonun azaldığı anlamına gelmemektedir.
• Sigara ve aşırı alkol tüketimi risk faktörü olarak kabul edilmektedir çünkü bunların tüketimi büyük bir olasılıkla mide mukozası iltihabına yani gastrite neden olabilmektedir. Adenomatöz mide polipleri de (mukoza bezlerinde başlangıçta iyi huylu oluşumlar) mide kanseri hastalığı için risk faktörleri arasındadır.
Örneğin bir ülser hastalığı nedeniyle midenin kısmen alınması da (günümüzde ender olarak uygulanmaktadır) mide kanseri riskini arttırmaktadır.
• Kalıtım yoluyla alınan genler de mide kanserinin oluşmasını destekleyebilir. Ancak burada iki tür mide karsinomu biribirinden ayrı tutulmalıdır: Biri öncelikle sınırlı olarak büyüyen intestinal tür diğeri ise difüz tür olanıdır ki bu türü daha kötü huylu olup hızla çevredeki dokuları sarar. İntestinal türde daha çok beslenme faktörleri ön planda olurken difüz türde genetik faktörler sorumlu tutulmaktadır.
Belirtiler
En sıklıkla
• Hazımsızlık
• İştahsızlık
• Yemeklerden sonra şişkinlik hissi
• Kusma
• Yorgunluk
• Bağırsak işlevinde kan yada siyah dışkı
• Kilo kaybı
Teşhis
En emniyetli ve kesin sonuç veren muayene şekli mikroskop (Histoloji) ile ayrıntılı incelemenin yapılması için doku örneklerinin de alınmasını sağlayan daha önce bahsi edilen mide içinin gözetlenmesidir (gastroskopi). Kuşkulu bölgenin derinlerinden ve kenarlarından alınan örnekler olası kanserin mide duvarına ne kadar yayıldığını tespit etmeye yarar. Kontrast maddelerle mide ve bağırsaklara uygulanacak ilave bir röntgen muayenesi mide duvarının geniş alanlarını da inceleme imkanı verir.
Tedavi
Mide kanserinde ameliyat en önemli ve en belirleyici tedavi önlemidir. Buna ilave olarak kemoterapi ve bazı durumlarda ışın tedavisi (Radyoterapi) de uygulanmaktadır.
Tedaviden sonra ne oluyor?
Tedavinin tamamlanmasından sonra yani ameliyattan sonra erişilebilecek en iyi netice olarak hastalar tümörlerinden tamamen kurtulmuş olurlar. Bundan sonraki tıbbi kontrolün amacı tedavinin istenmeyen sonuçları ile olası bir geri dönüşü yani hastalığın olası yeniden nüksetme halini tespit etmektir. Genelde tedavi sonrası kontroller ilk zamanlar 3 ayda bir yapılır 2 yıldan sonra ise 6 ayda bir gereklidir. Muayene normalde vücudun incelenmesini laboratuar testlerini röntgen ve ultrason muayenesini ve midenin bir bölümü alınmış ise bir de gastroskopiyi kapsar.
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Mide Kanseri Tedavisi

Mide kanseri tedavisi gastroenterolog, medikal onkolog, kanser cerrahı ve radyasyon onkoloğu tarafından yapılır. Tedavi planlanırken hastalığın evresi göz önüne alınır. Başlıca tedavi yöntemleri:
  1. Cerrahi: Evre 0, 1, 2, 3 hastaları cerrahi için uygundur. Kanserin evresine göre midenin bir kısmı veya tamamı çıkarılabilir. Yakındaki lenf bezleri temizlenir. Kanser çok ileri evrede olsa bile ameliyat düşünülebilir. Böylece tümörün kanaması ve büyüyerek mideyi tıkaması önlenir. Buna palyatif cerrahi denir ve hastanın yaşam kalitesini iyileştirmek için yapılır. Kanser çok erken evrede saptanmışsa endoskopik olarak çıkarılabilir. Ameliyat laporoskopik veya açık cerrahi olarak yapılabilir. Bazı hastaların ameliyattan sonra beslenme zorluğu çekeceği düşünülerek operasyon esnasında bağırsağa bir tüp yerleştirilir. Böylece sıvı besinler direkt hastanın bağırsağına verilmiş olur. Mide ameliyatlarından sonra kanama, pıhtı atması ve yakındaki organların zarar görmesi gibi komplikasyonlar olabilir. Bazen kesi yerlerinden sızıntı olabilir. Ameliyattan sonra hastalarda mide bulantısı, mide ekşimesi, karın ağrısı ve ishal görülebilir. Hastalar azar azar ve sık sık beslenirler. Ameliyattan sonra vitamin eksikliğine karşı vitamin ilaçları verilir.
  2. Kemoterapi: Kemoterapi kanserin durumuna göre ameliyattan önce veya sonra başlanabilir. Ameliyattan önce kemoterapiye Neoadjuvan tedavi denir. Tümörü küçültmek için uygulanır. Ameliyattan sonra kemoterapi tekrarlanır. Ameliyattan sonra kemoterapi vermeye Adjuvan tedavi denir. Amaç geride kalmış tüm kanser hücrelerini öldürmektir. Beraberinde radyoterapi verilebilir. Özellikle ameliyatla tamamen çıkarılamayan kanserlerde tercih edilir. Kemoterapi metastaz yapmış mide kanserinde ana tedavi olarak planlanabilir. Kemoterapiden sonra hastalarda mide bulantısı ve kusma, iştah kaybı, saç dökülmesi, ishal, daha sık enfeksiyon, trombosit düşüklüğünden dolayı çabuk deri morlukları, yorgunluk ve nefes darlığı görülebilir. Kanser ilaçları ayrıca nöropati, kalp hasarı, el-ayak sendromu yapabilir.
  3. Yeni jenerasyon hedefe yönelik ilaç tedavisi: Bu ilaçlar direkt kanser hücrelerini hedef alarak iyileşmeye yardımcı olurlar.
  4. Radyoterapi: Ameliyattan sonra radyoterapi çıkarılamayan kanser hücrelerini öldürmek için uygulanır. Radyasyon tedavisinden sonra hastalarda deride kızarma, mide bulantısı, kusma, ishal, yorgunluk ve kan hücrelerinde düşme olabilir.
  5. İmmünoterapi: Bu tedavi kişinin bağışıklık hücrelerinin kanser hücrelerini bulup yok etmesi için uygulanır. Bazı yan etkileri olmasına rağmen fayda gören hastalar olmaktadır.

Mide Kanseri Nasıl Önlenir?​

Mide kanserini önlemenin kesin bir yolu yoktur. Ancak bazı tedbirlerle risk azaltılabilir. Mide ağrısı, hazımsızlık, şişkinlik gibi şikayetleri olan kişiler doktora danışmadan mide ilacı kullanmamalıdır. Tanıda gecikmeye yol açabilir. Füme gıdalar, salamura gıdalar, tuzlu kuru et ve balık tüketimi azaltılabilir. Taze sebze ve meyve tüketimi arttırılabilir. Tam buğday ekmeği ve bakliyatlar faydalıdır. Diyetteki lif miktarını arttırmak gerekir. Yeşil çayın faydaları ile ilgili çalışmalar vardır. Kanser riskini azaltmak için kilo kontrolü gereklidir. Aşırı kilo kanser riskini arttırır. Tuzu ve şekeri azaltmak faydalıdır. Aşırı sıcak içecek tüketmemek gerekir. Düzenli egzersiz tüm kanser türlerinde riski azaltır. Tütün kullanımından kaçınmak önemlidir. Helicobacter pylori enfeksiyonu saptandıysa tedavisini düzenli yaptırmak gereklidir. Genetik yatkınlığı olan kişiler aralıklı tarama yaptırabilirler. Bu hastalığın erken yakalanmasını sağlayabilir.
 
Top