Metinde Bakış Açısı... Anlatıcı ve Bakış Açıları

Suskun

V.I.P
V.I.P
Metinde Bakış Açısı...
Anlatıcı ve Bakış Açıları



Anlatım bir yazı içerisinde konu, ana fikir ve diğer unsurlarla şekillenen fikir, olay, durum, betimleme, duygu veya tanımlamaların birisine veya birkaçına dayalı bir mevzunun bir yazıda okura aktarılma yöntemidir. Yazar aktarmak istediği bu iletiyi yazının ve konunun; türü, amacı ve yöntemine en uygun bir anlatıcı kisvesine girerek aktarır. Yani kahraman (Birinci tekil), gözlemci, ilahi bakış açılarından yazıdaki anlatacaklarını yansıtmaya en uygun olabilecek birini tercih eder.


Her anlatmaya dayalı eserin mutlaka bir anlatıcısı bulunmalıdır. Söz konusu anlatıcının, tahkiyeli eserde görülüşü rolü ve fonksiyonu geçmişten günümüze kadar oldukça farklılık arzeder.

Muhtemelen devrin şartları gereği, eski tahkiyeli eserlerde anlatıcı, kendini gizlemek yerine açıkça hissettirmek yolunu tutmuştur.

Tahkiyeli eser terminolojisinde "yazar-anlatıcı" adıyla anılan bu kişiler, gerekli gördüklerinde olayların akışını keserek çeşitli bilgiler verirler, yorumlar yaparlar. Üstelik bunu, yazarın asli görevi olarak kabul ederler. Günümüzde bu anlayış tamamen değişmiştir. Modern romanlarda anlatıcı, mümkün mertebe kendini gizlemeyi hedeflemiştir. İşte bu bilgiler çerçevesinde. Tahlil edilen tahkiyeli eserde, anlatıcının konumunu belirlemek gerekir.


Anlatımı yönlendiren, biçimlendiren yazarın amacıdır. Bir yazar, acaba söz veya yazıyla başvururken neyi amaçlar? Kendini dinleyecek ya da okuyacak olanlar üzerinde nasıl bir etki yaratmak ister?

Bir yazıdaki anlatımda muhtemel olarak:

a)
Bir şeyi açıklamak, bir düşünceyi aydınlatmak, bir durum ya da karakteri incelemek, bir terimi tanımlamak isteyebilir. Bu durumda yazarın amacı açıktır; Okuyucuya bilgi vermek.

b)Okuyucunun bir konuyu ya da olgu üzerindeki yerleşmiş duygu, düşünce, davranış ve kanılarını değiştirmeyi amaçlayabilir.

c) Duyduklarını, gördüklerini okuyucunun da duymasını, görmesini, kısaca izlenim kazanmasını isteyebilir.

d)Okuyucuya bir olayı oluşuyla birlikte gelişme halinde vermeyi amaçlayabilir. Bu, olmuş ya da olabilecek herhangi bir olay olabilir. Bundan yazarın amacı okuyucuyu olayın içine götürme, olayları oluş, gelişme ve zaman sırasına göre anlatmadır.


Bütün anlatımlarda genellikle bu dört ana amaçtan biri ya da birkaçı vardır.


Bakış Açısı


Kısaca ifade etmek gerekirse " bakış açısı" : " anlatılanın görüldüğü ve yansıtıldığı anlatıcı biçimi" dir. Bir başka söyleyişiyle, tahkiyeli eserlerde anlatıcının olaylar, figürler, nesneler, fikirler, zaman ve mekân gibi anlattığı hemen her şey karşısındaki takındığı tavra bakış açısı denir.


Yazar yazının temel anlatıcısı olmakla birlikte yazısının amacına türüne ve yazıda alacağı role ve tavra uygun olarak bir anlatım şekli veya bir anlatıcı tipi tercih eder.

Fikir yazılarında anlatıcı yazarın kendisidir ve fikir yazılarındaki anlatan ve anlatıcı yazarın kendisi olmalıdır. Çünkü anlatılanlar ve fikirler yazıya imzasını atan kişi olmalıdır. Fikir yazılarında yazar kendini saklamak , bir başka anlatıcı kisvesine bürünmek ihtiyacını hissetmez .


Olay yazılarında ise olayı anlatan olayı kendi başından geçiyormuş, gözlemleyen birisi tarafından anlatılmış ya da her şeyi bilen birisi tarafından aktarılmış gibi anlatıcı tiplerinden birini seçmelidir. Olaylar seçilen bu anlatıcı tipinin ağzından aktarılır.

Bir bakış açısı şu şekiller ve tutumlarla anlatıcı olarak karşımıza çıkabilir:


a. Tarafsız (nötr), fikir belirtmeyen.
b. Sezdiren, tesbit ve teşhis eden.

c. Beğenen, takdir ve tasdik eden.)
ç. Tenkit yönelten ve öz eleştiride bulunan.)
d. Tehzil (alay) eden, küçümseyen.



Bir yazıda tek bir bakış açısını tercih etmek en uygun yoldur. Bir yazıda bunlardan bir kaçını birden bir yazıda ve bir arada görmek de mümkündür.


Bakış açısını bulabilmek için Olan biten kimin gözünden ve kime göre anlatılıyor? sorusunu sormalıyız.

1- İlahi Bakış Açısı

İlahi bakış açısında anlatıcı herkes ve her şey hakkında bilgi sahibi olan, herkesin geçmişini, geleceğini bilen, herkesin düşüncelerini okuyan, içinden geçenleri bilen, tanrısal bir anlatıcıdır. Ondan hiçbir şey gizli değildir. Her şeyi bilen anlatıcı öyküdeki her olaya, her kişiye, her düşünceye geçmiş ve gelecekle ilgili her plan ve entrikaya vakıftır. Ondan saklanan hiçbir bilgi, duygu, düşünce, sır, vb olamaz. Herkesin beynine, duygularına, düşüncelerine, geçmiş ve geleceğine gidip gelebilir. Olayların başından ve sonucundan haberdardır. Geniş kadrolu roman, öykü ve tiyatrolar için bir uygun anlatıcı şeklidir.


Anlatıcı, öyküde anlatılanların tamamını bilen bir varlıktır. Kahramanların gizli konuşmalarını, kafalarından ve gönüllerinden geçeni anlatır. Zaman zaman kendi yorumlarını ekleyebilir, açıklamalarda ve yargılarda bulunabilir. Öyküde ne kadar kişi varsa her birinin açısından olayları ayrı ayrı görmemiz sağlanır. Öyküyü kimi zaman hızlandırma, kimi zaman da yavaşlatma olanağı vardır.

Anlatıcı olayların içerisinde yer almaz.
Her şeyi bilen bir anlatıcının bakış açısıdır.
Anlatıcı kişilerin zihinlerinden geçenleri, geçmişte yaşadıklarını bütün ayrıntısı ile bilir.
Anlatıcı, olayları anlatır, istediği yerleri özetler.
Bu durumda anlatıcı, kahramanlardan daha fazlasını bilir.
Üçüncü ağızdan anlatıcı ile birleştirilebilir.


2- Gözlemci Bakış Açısı

Vakaya karışmadığı halde ( bazen da vakanın içindeki birisi tarafından ) olayları dışarıdan gözlemleyerek aktaran anlatıcı tipidir. İlahi bakış açısına benzemekle beraber. Gözlemci anlatıcı herkesin beynine giren her şeyden haberdar, her düşünceyi okuyan her duyguyu ve planı bilen hâkim bir bakış açısına sahip değildir.


Çözümlemeler gözlem, tutum ve davranış analizlerine dayandırılır. Olayların, kişilerin entrikaların, duyguların ve düşüncelerin analizi, anlatımı sentez, sezgi, akıl yürütme ve tahlil metodu ile yapılır. Zaman zaman bu tip analizlere kahramanlar konuşturularak ulaşılır.

Bu yöntemde olaylar dışarıdan görüldüğü biçimiyle nesnel bir tarzda aktarılır. Olaylar bize anlatılmıyor da kişinin gözünün önünde oluyormuş izlenimi verilir. Kişilerin duygu ve düşünceleri eylemlerinden çıkartılır. Kişiler ve iç dünyaları ile ilgili kendi söyledikleri ve davranışlarını dikkatle izleyerek bir fikir sahibi olunabilir.



Anlatıcı olayların içerisinde yer almaz.
Olayları bir kamera tarafsızlığı ile anlatır.
Anlatıcı, olayları sadece dışarıdan gözlemleyen bir şahit konumundadır.
Görünüşte tarafsız olan bir şahit gibi olup biteni anlatır.
Bu durumda anlatıcı, kahramandan daha az şey bilir.
Üçüncü ağızdan bir anlatım vardır.


3- Kahraman Anlatıcı Bakış Açısı


Anlatıcı olayı yaşayan kişinin kendisidir. Olaylara hep bu merkezden bakılır. Anlatılanlar olayı yaşayan kişinin penceresinden aktarılır. Duygular değerlendirmeler, düşünceler, fikirler analizler, tasvirler gözlemler vb ben merkezli anlatıcının değerlendirilmesine tabidir. Okur ben merkezinden her şeyi öğrenir. Yaklaşım o yüzden hep taraflı ve birinci tekil kişinin ağzından ve görüş açısından aktarıldığı haliyledir. Ben anlatıcı tipli yazılarda değerlendirmeler yapan, gözlemleyen, kendi penceresinden anlatan anlatıcı böylece olayların kendi dünyasına yansımalarını okura aktarırken kendi psikolojisini algılama biçimini, olayların ruhundaki izlerini, kendine özgü değerlendirme biçimin yansıtır.

Bu yöntemde olayı anlatan ben vardır. Bu ben, öykünün kahramanı olabileceği gibi tanık ya da gözlemcisi olabilir. Olayları anlatan kişinin bilgisi, deneyimi, algılama ve yorumlama yeteneğiyle sınırlıdır. Olaylar ancak anlatıcının başından geçtiği ya da gözüyle gördüğü (tanık olduğu) biçimiyle anlatıldığından inandırıcılığı yüksektir.

Anlatıcı, hikâyenin bir kahramanıdır.
Hikâyeyi bize kendi bakış açısından anlatır.
Anlatıcı gördüğünü, duyduğunu, bildiğini anlatır.
Bu durumda anlatıcı ve kahraman eşit bilgiye sahiptir.
Birinci ağızdan anlatım vardır.


Bir edebî metinde birden fazla bakış açısıyla yazılmış bölümler bulunabilir. Aynı konu farklı biçimlerde anlatılır. Aynı manzarayı izleyenler farklı noktalara dikkat ederler; farklı biçimde konu olarak ele alınır.

Bu bakış açıları, anlatıcının kahramanları karşısında farklı tavırlar almasını sağlar. İlahi bakış açısında, anlatıcı her şeyin bilgisine ve görüşüne sahiptir.
Gözlemcide ise sadece bir gözlemcidir. Birinci hal, ikinci hale göre anlatıcıya kahramanlarını daha çok yargılama imkânı verir. Bakış açıları, okuyucunun olay karşısındaki tavrını da etkiler. Bakış açısı değiştikçe okuyucunun olaya katılım tarzı değişir.
 
Top