Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Eğitim
Belirli Gün Ve Haftalar - Şiirler
İstanbul'un Fethi Konulu Şiirler
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="Suskun" data-source="post: 265185" data-attributes="member: 21093"><p><strong></strong></p><p><strong><span style="color: Red">İstanbul...</span></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;</strong></p><p><strong>Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;</strong></p><p><strong>Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;</strong></p><p><strong>Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;</strong></p><p><strong>Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>O manayı bul da bul!</strong></p><p><strong>İlle Istanbul'da bul!</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong><span style="color: Red">İstanbul...</span></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;</strong></p><p><strong>Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Oynak sular yalının alt katına misafir;</strong></p><p><strong>Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,</strong></p><p><strong>Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?</strong></p><p><strong>Cumbalı odalarda inletir "Katibim" i...</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Kadını keskin bıçak,</strong></p><p><strong>Taze kan gibi sıcak.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong><span style="color: Red">İstanbul...</span></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!</strong></p><p><strong>Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,</strong></p><p><strong>Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından</strong></p><p><strong>Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;</strong></p><p><strong>Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Gecesi sünbül kokan</strong></p><p><strong>Türkçesi bülbül kokan,</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Fetih marşı</span></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek; </strong></p><p><strong>Dağlardan çektiler, kalyonlar çekilecek...</strong></p><p><strong>Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek...</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Yürü: "Hala, ne diye oyunda oynaştasın?</strong></p><p><strong>Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın! </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Sende geçebilirsin yardan, anadan, serden...</strong></p><p><strong>Senin de destanını okuyalım ezberden... </strong></p><p><strong>Haberin yok gibidir taşıdığın değerden... </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Elde sensin, dilde sen... Gönüldesin, baştasın: </strong></p><p><strong>Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın! </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Yüzüne çarpmak gerek, zamanenin fendini,</strong></p><p><strong>Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini? </strong></p><p><strong>Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;</strong></p><p><strong>Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Bu kitaplar Fatih’tir, selim’dir, Süleyman’dır; </strong></p><p><strong>Şu mihrap sinanüddin, şu minare Sinan’dır;</strong></p><p><strong>Haydi, artık, uyuyan destanını uyandır! </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Bilmem neden gündelik işlerle telaştasın? </strong></p><p><strong>Kızım, sende Fatihler doğuracak yaştasın; </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Delikanlım, işaret aldığın gün atandan</strong></p><p><strong>Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan; </strong></p><p><strong>Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan...</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın... </strong></p><p><strong>Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!</strong></p><p><strong>Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!</strong></p><p><strong>Yürü, arslanım, fetih hazırlığı başlasın... </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Yürü, hala ne diye, kendinle savaştasın? </strong></p><p><strong>Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Arif Nihat ASYA</strong></p><p><strong></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Suskun, post: 265185, member: 21093"] [B] [COLOR="Red"]İstanbul...[/COLOR] Tarihin gözleri var, surlarda delik delik; Servi, endamlı servi, ahirete perdelik... Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at; Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat... Şahadet parmağıdır göğe doğru minare; Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?.. Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet; Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet... O manayı bul da bul! İlle Istanbul'da bul! [COLOR="Red"]İstanbul...[/COLOR] Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği; Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği. Oynak sular yalının alt katına misafir; Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir. Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar, Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar... Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi? Cumbalı odalarda inletir "Katibim" i... Kadını keskin bıçak, Taze kan gibi sıcak. [COLOR="Red"]İstanbul...[/COLOR] Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler... Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu, Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu. Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından. Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar; Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar... Gecesi sünbül kokan Türkçesi bülbül kokan, [COLOR="Red"]Fetih marşı[/COLOR] Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek; Dağlardan çektiler, kalyonlar çekilecek... Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek... Yürü: "Hala, ne diye oyunda oynaştasın? Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın! Sende geçebilirsin yardan, anadan, serden... Senin de destanını okuyalım ezberden... Haberin yok gibidir taşıdığın değerden... Elde sensin, dilde sen... Gönüldesin, baştasın: Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın! Yüzüne çarpmak gerek, zamanenin fendini, Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini? Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın; Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın! Bu kitaplar Fatih’tir, selim’dir, Süleyman’dır; Şu mihrap sinanüddin, şu minare Sinan’dır; Haydi, artık, uyuyan destanını uyandır! Bilmem neden gündelik işlerle telaştasın? Kızım, sende Fatihler doğuracak yaştasın; Delikanlım, işaret aldığın gün atandan Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan; Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan... Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın... Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın! Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin! Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın! Yürü, arslanım, fetih hazırlığı başlasın... Yürü, hala ne diye, kendinle savaştasın? Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın! Arif Nihat ASYA [/B] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Ülkemizin kuzeyindeki deniz hangisidir? (bitişik yazınız)
Cevapla
Forumlar
Eğitim
Belirli Gün Ve Haftalar - Şiirler
İstanbul'un Fethi Konulu Şiirler
Top