İlkçağ Filozofları

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Sofist Filozoflar

-Protagoras
-Leontinoi'li Gorgias
-Antiphon
-Elis'li Hippias
-Alkidamos
-Lykophron
-Kallikles
-Keos'lu Prodikos
-Kritias
-Simonides
-Chalkedon'lu Thyrasymakos
-Ahonymus Lamblichi


ayrac.gif


Sofist Filozofların Temel Düşünceleri

Birbirinden bağımsız olarak çalışan sofistler daha çok etik, siyasal ve toplumsal sorunlar üzerinde durmuşlardır. Bunlar; tek tek insana değer verilmesi, hakim olan dinin devletin geçerlilikte var olan hukukun bağlarından kurtarılması, her türlü yasanın yerine doğanın konulması ve zayıf muhakemeyi kuvvetli muhakeme haline getirmektir.

Kendilerinden önceki doğa filozofları temel maddenin ya da nedeninin ne olduğunu kendilerine sormuşlar; su, hava, ateş, toprak, atom vb. şeklinde cevaplar vermişlerdir. Sofistlerin ilki ve en ünlüsü Protagoras ise bu türden bir doğa felsefesinden uzaklaşmış, evreni bilmeyi dışta bırakmış ve temel nedenleri bu yönde arayışlara kuşkuyla yaklaşmıştır. İnsanın her şeyin ölçüsü kabul etmiş ve çelişmezlik ilkesini inkar etmiştir. Aynı zamanda Heraklitos'un her şeyin değiştiği önermesini Protagoras hiçbir şeyin belirli bir şey olamayacağı ve mutlak bir varlık aramanın anlamsız olduğunu öne sürerek reddeder. Bir diğer önemli sofist düşünür Leontinoi'li Gorgias varoluşla ulaşabilmeyi imkansız sayıyordu. Ona göre ne varlık vardır ne de varlığın bilgisi mümkündür.

Bilginin bir başkasına aktarılması söz konusu değildir. Sofistler insanları yetiştirmek üzere onlara bilgi ve hitabet sanatını öğretmeye çalışmışlarıdr, onlar aracılığıyla felsefe dış dünyadan insan dünyasına yöneltilmiş olmalıdır. Dil konusunda ilk incelemeler de bir anlamda sofistlere bağlıdır. Gorgias, Prodikos ve Hippias'ın eşanlamlılık, gramer ve biçimsellik konularında açıklamaları olmuştur. Aynı şekilde sofistler mantık üzerinde de durmuşlar ve önermelerin nasıl katlanıp çürütüldüğüyle ilgilenmişlerdir. Felsefenin bir eğitim meselesi olarak uygulanması, toplumsal ayrımların ve eşitsizliklerin insan ürünü olarak değerlendirilmesi, herkesin eşit olduğu düşüncesinin geliştirilmesi, doğal hukukun savunulması, dinin ve tanrının reddedilmesi, sofistlerin belli başlı felsefi konularıdır.

Bu şekilde sofistler, otorite ve geleneği sarsmışlardır. Sofistlerin görüşleri konusunda en önemli kaynak Platon diyaloglarıdır. Platon, Protagoras adlı eserinde bir sofist toplantısının renkli betimlemesini verir. Sophites adlı eserinde ise sofistlerin görüşlerini tartışır.

Platon
Sofist sözcüğü önce zengin gençlerin peşinde koşan ve karşılığında ücret alan kişi için, sonra ruhla ilgili bilgiler ithal eden tüccar için, daha sonra da aynı bilgileri isteyene satan çerçi için, manevi ürünlerini bize satan kimse için kullanılmıştır. Söz savaşı sanatında bir yarışmacı, yani yükselme hırsına tartışma sanatını yer seçen bir kimse anlamına geliyordu. Kullanış şekli çok kuşkuludur ama bununla ruhu bilgiye engel teşkil eden kanılardan temizleyen bir kişinin tanımladığını kabul ederek onu da diğerleri arasına katıyoruz.

Xenophon, Sokrates
Bilgelik öğretmenlerinden birçoğunun aksine Sokrates evrenin doğası ya da diğer şeyler üstüne, sofistlerin kozmos dediği yerde durumun nasıl olduğunu ve gökyüzündeki süreçlerin hangi zorunluluktan dolayı gerçekleştiğini araştırarak, görüş belirtmedi.

Aristotales, Sofistlerin Çürütülüşü
Sofizm gerçek değil, sahte bilimdir ve sofist de gerçek değil sahte bilim taciridir.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Sokrates

AeLdp.gif
Heykeltıraş Sophroniskos'un ve ebe Fenarete'nin oğlu olan Sokrates, Antik Yunan filozofudur. Yunan Felsefesinin kurucularındandır.

Özel hayatına ilişkin fazla bir şey bilinmeyen sokrates, Platon ve Ksenophon'a kadar uzanan bir geleneğe göre kendisine üç çocuk veren Ksanthippi ile evlidir. Platon ve Ksenophun çizdiği portreye göre basık burunlu, patlak gözlü, sarı dudaklı ve göbeklidir. Alçakgönüllü, alışkanlıkları ve felsefeden başka bir uğraşı olmadığı bilinen sokrates, başta öğrencisi Platon olmak üzere Yunan gençleri üzerinde giderek kendisini taklit etmeye varan derecede yükselen bir etki yaratır.

Sokrates gibi yalın ayak yürürler, yıkanmazlar. Hatta bu grup özentisini alaya almak için Aristophanes Kuşlar adlı komedyasında bir terim icat eder. Bu terim Esokraton'dur. Uzun saçlı olurlar, açlık çekerler, yıkanmazlar, Sokrateslik taslayanlardır. Ahlak felsefesinin kurucusu olarak kabul edilen Sokrates'in yaşamının en belirgin olaylarından biri M.Ö 399 yılında hakkında açılan davadır. Platon'un Sokrates'in Savunması adlı eserinde anlattığı kadarıyla Sokrates, şehrin tanrılarına inanmamak onların yerine başka tanrılar koymak ve böylece gençliği zehirlemekle suçlanır. Sokrates bu suçlamalar karşısında ölüme mahkum edilir. Yazılı bir eseri bulunmamaktadır.


ayrac.gif

Sokrates'te Felsefi Başlangıç
Sokrates'in felsefi yaşamına başlangıçlık eden olay Delphoi Tapınağı ziyaretidir. Sokrates felsefesinin ana temalarını ele alan başlıca kaynak Sokrates'in Savunması adlı diyalogtur. Bu diyalog Sokrates hakkında açılan dava sonrasında Platon tarafından kaleme alınan bir felsefi başkaldırıdır. Bu eser, sokrates'in felsefi yaklaşımı uyarınca sürdürdüğü yaşamını sergiler. Sokrates yaşam tarzını ve yaşam tarzı nedeniyle sahip olduğu güçlü düşmanlıkları sergilemek amacıyla dostu Khairephon'un Delphoi Tapınağı kahini Pythies'e kendisi ile ilgili ziyaretini aktarmayı gerekli görür.

Khairephon, kahine Sokrates'ten daha bilge birisinin bulunup bulunmadığını sorduğunda kahin, ondan daha bilge birisinin bulunmadığını söyler. Bu bilgiyi alan Sokrates önce şüpheye düşer, çünkü hiçbir şey bilmediğinin farkındadır. Tanrı yalan söylemeyceği için kahinin sözlerinin doğruluğundan şüphe etmemek durumundadır. öylece söz konusu kehanetin, çözümlenmesi gereken bir bilmece olduğunu düşünerek araştırmaya koyulur. Önce adı bilgeye çıkan politikacıya, sonra ozanlara, daha sonra da sahip oldukları Sophia ile ünlü olan ustaların ve zanaatkarların yanına gider. Onlara sorduğu sorularla, onların bilge olmadıklarını kavrar.

Sokrates bunların cehaletin pençesinde kıvrandıklarını fark eder ve hem bilmedikleri şeyleri bildiklerini sandıklarını hem de neleri bilmediklerinin farkında olmadıklarını anlar. Cehaletten daha büyük bir kötülük yoktur. Sokrates o kişilerden farklı olarak; bilmediğini bilir, tam da bu noktada o kişilerden daha bilge olmaktadır. Yani Sokrates kendi cehaletinin farkında olmak gibi insani bilgeliğe sahiptir. Yani sokrates kendini bilmekte ve kendini tanımaktadır.


Sokrates, kahinin söylediği sözlerin gerçek anlamını bulmak için uyguladığı sorgulama sonunda Pythies'in ne demek istediğini anlamıştır. Onların arasında en bilge olduğu doğrudur. Çünkü kendisi hiçbir şey bilmediğinin farkındadır. Sokrates böylece insanlarla, gerçek bilginin tek sahibi olan tanrılar arasında aracı durumundadır. Bu konum aslında Platon'un Lysis ve Şölen adlı eserlerinde belirttiği gibi, filozofun konumudur.

Sokrates'in kendini tanı ilkesinin başlıca sebebi; her kişinin yaratılıştan iyi olduğu görüşünden gelir. Kimse bile bile kötü değildir. Her kötülük bilgisizlikten gelir ve sokrates'in akılcılığı buna denk gelmektedir.

ayrac.gif

Sokrates'in Diyalektik Uslamlama Yöntemi
Kehanet anlatısı, genellikle Sokrates'in, bilgelikleriyle ünlenenlere yöneltip onları bunalttığı soruları akla getirir. Bu tür yaklaşımlar ‘çürütme' denen belli bir kalıp içerisinde sergilenir. Bu yöntem felsefe tarihinin ilk yöntemi bakınımdan oldukça önemlidir. Eski Yunanca'da 'sınamadan geçirmek' ya da ‘çürütme' anlamına gelen elenchos yöntemi, doğruluğundan şüphe duyulmayan bir sava karşı yöneltilen çeşitli sorularla, yapılan açıklamalarla, savın kapsamının olabildiğince genişletilmesiyle, en sonunda savın kendi içine taşdığı çelişki ve tutarsızlıkların kanıtlanmasıyla doğruluk savlarının çürütülmesinin amaçlandığı düşünsel diyalektik bir süreçten oluşmaktadır. Sokrates tarzı bu çürütmenin aşamaları şöyledir;

1.Yanıtlayan, çürütmenin amacını oluşturacak p önermesini savunur.
2.Sokrates akıl yürütmenin ürünü q ve r önermeleri üzerinde yanıtlayanla tartışmasız hem fikir olur.
3.Sokrates'i yanıtlayan q ve r önermelerinden ancak karşıt -p önermesine ulaşacağını kanıtlar.
4.Sokrates bu noktada p'nin yanlış, karşıt p'nin doğru olduğunu gösterildiğini ileri sürer.


Sokrates'e göre çürütme uygulaması o denli önemlidir ki, Savunma da bunun felsefeyle aynı şey olduğunu savunur. Filozofça yaşamanın insanın kendisini ve başkasını sürekli sınamak olduğunu açıklar. Bu manada Sokrates'in diyalektik uslamlama yönteminin amacı insanların iyiye, güzele, erdeme yönelik sürekli bir felsefe arayışı içinde olmalarının sağlanmasıdır. Diyalektik yöntemde yanıt arayan hemen bütün sorular, ‘Güzel nedir?', ‘Bilgi nedir?' gibi ne?-lik bildiren bir şeyin özünü ya da doğasını bilmeye yönelikana soru yapısından türerler. Sokrates karşılıklı konuşmalardan yola çıkarak yüzeysel bilginin, bir kavramı tanımlatmayı, tanıtlatmayı amaçlayan sorularla diyaloğu istenen doğrultuda yönlendirir. Bu karşılıklı konuşmalarda konuşmacıların söylediklerinde bulunan tutarsızlıklar ve çelişkiler ortaya çıkarılarak yüzeysel bilginin, en önemlisi de doğru bilinen sanıların bırakılmasını sağlamış olacaktır.

Diyalektik yönteminin en belirgin örnekleri Kriton ile Lysis diyaloglarıdır. Sokrates'in uyguladığı biçimiyle bu yöntem bilginin bulunmaktan çok hep aranması gereken bir şey olarak görüldüğünn başlıca kanıtıdır.

Sokrates öldükten sonra ‘Sokratik Diyaloglar' edebiyatı ortaya çıkmıştır. Diyaloglar arasında ilk sırayı Platon'un yazdıkları almaktadır. İkinci sırada ise Ksenophon Apomnemoneumata yapıtı yer alır.

Sokrates'in kişiliği üzerine birbirine karşıt görüşler ortaya atılmıştır. Platon'a göre dengeli bir kişi olan Sokrates çağdaşı Spintharos'a göre sert mizaçlı nefsine hakim birisidir. Sokrates'e karşı bir saldırı da vardır. Aristophanes'in M.Ö 423 yılında sergilediği Bulutlar adlı komedyasında Sokrates, sözcüklerle oynayan, öğretileri ile ahlakı ve devleti baltalayan gençleri babalarıyla, devletin otoritesini sorgulamaya yönelten bir sofist olarak canlandırılarak eleştirilmiştir.

Sokrates'le ilgili diyaloglarda Sokrates'in içindeki tanrısal sesten bahsedilir. Bu güç ona ne gibi davranışlardan kaçınması gerektiği konusunda ilham vermektedir. Sokrates'i Kant, ‘aklın ideali', Hegel'i ‘bir insanlık kahramanı, felsefesini yazmayan ama yaşayan gerçek bir filozof' olarak tanımlar. Nietzsche ise tersine, onu, ölüm korkusu nedir bilmeyen, yaşayan biri olarak değil de salt akıl olarak ölen ve hayatın içgüdüsünden tamamıyla kopmuş bir canavara benzetir.

Sokrates'e ait yazılı bir eser günümüze ulaşmamıştır. Bu nedenle tüm öğretimini sözel olarak yaptığı yargısına varılmaktadır. Sokrates hakkındaki bilgiler başkalarının aracılığı ile günümüze kadar gelmiştir. Bugün fiilen sahip olduğumuz eserleri yazmış olan başlıca filozof Platon'dur. Sokrates'in ruhunu yaşatmak, Platon için, Sokrates'in yaptığı tarzda felsefe yapmak anlamına gelmektedir. Platon, Sokrates öldüğünde otuz bir yaşındadır. Sokrates öldükten sonra M.Ö 4. yüzyılın ilk yarısında Atina'nın ünlü okulu olan ve bugünkü modern üniversitenin ilk örneği sayılabilecek Akademia Okulu'nu kurarak, orada eserlerini yazmıştır.
 
Düzenleyen yönetici:

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Thales

6dFgs.jpg
Anadolulu bir filozof olan Miletli Thales, Sokrates öncesi dönemde yaşamıştır. Felsefe tarihinde ilk filozof olduğu için felsefenin ve bilimin öncüsü kabul edilmektedir. Eski Yunan'ın Yedi Bilgelerinin ilkidir. Thales, birçok kişi tarafından felsefe ve bilimin kurucusu olarak düşünülmektedir. Thales'e ait günümüze ulaşan hiçbir metin yoktur ne yazık ki. Yaşadığı döneme ait kaynaklarda adı bulunmasa da, Thales hakkındaki bilgiler Herodot ve Diogenes gibi antik yazarlardan öğrenilir. Bertrand Russell'e göre felsefe, Thales ile başlamıştır.

Miletli Thales M.Ö 547-548 yılları arasında Milet, Karya'da doğmuş ve M.Ö 624-625 yılları arasında vefat etmiştir. Thales'in gelenkleri arasında İon felsefesi, Milet Okulu ve doğalcılık yer almaktadır. Thales; etik, metafizik, matematik ve astronomi dallarıyla ilgilenmiş; ayrıca da Anaksimandros'u etkilemiştir. Felsefe ve bilime getirdiği önemli katkılar ise; suyun maddenin ilk öğesi oluşu ve Thales kuramıdır.


Yedi bilgelerin ilki sayılan Thales'e göre bilge kişinin ilk ödevi, kendini topluluğun hizmetine vermekti. Diğer yedi bilgeler ise; Lindoslu Kleobulos, Atinalı Solon, Ispartalı Khilon, Lesboslu Pittakos, Prieneli Bias ve Periandrosso'dur.


ayrac.gif


Thales Teorileri
Thales felsefe ve bilimi getirmeden önce Yunanlılar doğayı ve dünyanın temel maddesini mitoloji, Tanrılar ve kahramanlarla açıklıyorlardı. Yeryüzündeki bütün olaylar tanrılarla bağdaştırılıyordu.

Thales'in suyu ana madde olarak düşünmesi ve doğadaki olayları birleştirerek açıklamaya çalışması bakımından önem kazandı. Doğa olaylarının nedenlerini doğanın içinde aradı ve mitolojik açıklamalar ile ussal açıklamalar arasında bağdaştırma yaptı. Thales'in arkasından öğrencileri Anaksimandros ve Anaksimenes'de aynı çizgide ilerledi.

Tanrısal Güç
Her şey tanrılarla dolmuş olabilir. Tanrısal olmayan hiçbir şey yoktur diye açıklar ve tanrısal gücü, mıknatıs taşındaki çekme kuvveti gibi bir hayat gücü olarak yorumlamıştır. Bazıları ruhun ölümsüz olduğunu söyleyen ilk kişi olarak Thales'i düşünürler.

Su maddenin ilk öğesi
Thales maddenin ilk öğesi olarak suyu öne sürüp, savunmuştur. İlk öğe olduğundan dolayı suyun üzerinde bulunduğunu ve dünyanın su tarafından taşındığını söylemiştir. Dünya bir suyun üzerinde kuruluymuş ve suyun hareketliliği sebebiyle sallandığı zaman insanlar deprem oluyor sanıyormuş.

Aynı zamanda Thales her şeyin temelinin meydana geldiği şey olduğunu da düşünmüştür. Madde ile güç doğal bir bütündür ve henüz birbirinden ayrılmamışlardır. Temel maddede yaratma gücü vardır.

Astronomi
Herodot'un ve Eudemos'un açıklamalarına göre Thales, Güneş tutulmasını önceden hesaplayıp haber vermiştir. Astronomi ile uğraşan ve gün dönümlerini önceden hesaplayan biri olarak ilk astronot olmuştur ve ayın son gününe 30. gün adını o vermiştir. Yılın içindeki mevsimleri bularak, yılı 365 güne bölmüştür. Gölgemizin bizimle aynı uzunlukta olduğu zamanı gözleyerek, piramitlerin gölgelerinden ölçümler yapmıştır ve Nil nehrinin yükselmesinin rüzgara bağlı olduğunu bulmuştur.

Matematik-Geometri
Thales'in matematik alanında çığır açtığını söylemek mümkündür. Eski Yunan bilginlerinden Kallimakhos'un aktardığı bir düşünceye göre denizcilere kuzey takım yıldızlarından Büyükayı yerine Küçükayı'ya bakarak yön bulmalarını öğütlemiştir. Aynı zamanda Mısırlılardan geometriyi öğrenip Yunanlılara tanıtmıştır. Thales tarafından bulunan bazı geometrik teoremleri;

- Çap çemberi iki eşit parçaya böler.
– Bir ikizkenar üçgenin taban açıları birbirine eşittir.
- Paralel iki doğrunun kesişme noktasındaki ters açılar birbirine eşittir.
- Köşesi çember üzerinde olan ve çapı gören açı, dik açıdır.
– Tabanı ve buna komşu iki açısı verilen üçgen çizilebilir.
 
Düzenleyen yönetici:

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Zenon

1g3Rb.jpg
Kıbrıslı Zenon, M.Ö 335-263 yılları arasında yaşamıştır ve Stoa Okulu'nun kurucusu olan yunan filozoftur. Akademi'de Krates'in nezaretinde felsefeyle meşgul olan Zenon, Stoalılar tarafından benimsenen temel ilkeleri belirlemiştir.

Zenon'a göre gerçek olan her şey maddidir; fakat evren pasif bir maddeden oluşmamıştır. Değişen bir yapısı olan düzenli bütün olan evrendeki pasif maddeden başka, doğadaki düzenleyici, aktif öğreyi temsil eden bir güç daha vardır. Aktif güç, maddeden farklı değildir; ancak maddenin değişik bir görünümüdür. O, hava akıntısı ya da nefes gibi, sürekli olarak hareket eden ince bir şeydir. Zenon bu gücün ateş olduğunu söyler ve bu ateş var olan her şeye yayılır. Bu maddi ateşin en temel özelliği akıldır. Bu ateş, evrendeki en yüksek varlık türüdür. Zenon'a göre, Tanrı her şeydir. Yani, Tanrı bireyleri birbiriyle birleştiren ateş ya da sıcak nefestir. O, doğanın içindeki akıl ya da rasyonel güçtür. Tanrı'nın ateş ya da rasyonel bir güç olduğunu söylemek, doğaya aklın ve akıl ilkesinin egemen olduğunu söylemekten başka bir şey değildir.


Madde kendisinde bulunan bu akıl ilkesine göre davranır. Zenon, bilgi anlayışında, sözcüklerin düşünceleri ifade ettiğini, düşüncelerin ise, bir nesnenin zihin üzerindeki etkisi sonucu ortaya çıktığını söyler. Zihin, doğuştan boş bir levhadır ve düşünce dağarcığını dış dünyadaki nesnelerden etki aldıkça doldurur. Zenon, insan ve ahlak anlayışında, dünyanın bir parçası olan insanın da aynı şekilde maddi bir varlık olduğunu ve tanrısal ateşten pay aldığını söyler. İnsandaki bu ateş, onun ruhunu meydana getirir. O, insan ruhunun en iyi ifadesini akılda ve akıllılıkta bulduğunu savunur. Zenon'un ahlakı ise, bir yandan akla ve bilgiye, bir yandan da doğal düzene boyun eğmeye dayanır.
 
Düzenleyen yönetici:
K

Kayıtsız Üye

Ziyaretçi
Hazırladığım ödevde kaynak belirtme zorunluluğu var fakat internet siteleri kaynak olarak kabul edilmiyor. Konunun kaynağı nedir öğrenebilir miyim ?
 
Top