• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Hereke Hakkında Bilgiler - Nasıl Gidilir? Nerede Kalınır? Ne Yenir? Ne yapılır?

Mc_ÖRGE

Kaptan
Özel üye
İzmit'e bağlı küçük bir ilçe. Gebze'den sonra Dilovası ve Tavşancıl'ı geçince varılıyor. Yüzünü denize, sırtını yeşile dayamış bir yamaç üzerine kurulmuş. Küçüklüğüyle tezat olan özelliklere sahip. Dünyada Hereke adını bilen birçok meraklı var. Halı meraklıları. Dünyanın en kaliteli yün ve ipek halıları burada üretilmişler ve bu isimle anılıyorlar.

hereke.jpg


Körfezde, denizin kıyısına kurulmuş, sevimli bir Osmanlı kasabası. Daha çok bu imparatorluğun ve cumhuriyet döneminin izlerini taşıyor. Giderseniz, treni tercih ediniz. İstasyonlara bayılacaksınız. Hele Hereke İstasyonuna. Küçücük, sevimli şimdiki haliyle de biraz perişan bir istasyon. Gittiğimde, buluşacağım noktayı, istasyondaki kaç kişiye sorduysam cevap alamadım. Hemen herkes yabancıymış, söyleyemediler. Anladım ki üniversitenin hareketli bir zamanında gitmişim. Yani Hereke küçük bir yer ama, devamlı oalarak dışarıdan gelenleri var.

İstasyonun hemen altında tarihi bir cami var. Karşı tarafa geçip, kentin merkezine doğru yürüdüm. Sevimli istasyon binalarını geçip, tarihi ilkokulun (depremde hasar aldığından yıkılıp aynı şekliyle yeniden yapılmış) yanından yukarıya doğru çıktım. Küçük bir cadde, belediyenin önünden Güzel Sanatlar Fakültesine doğru çıkıyor. O kadar güzel bir okul ki insanın yeniden üniversite sınavlarına giresi geliyor. 1995 yılında özelleştirilen Sümerbank çalışanlarının lojmanlarıymış.

Konumu:​

Bir hayli yüksekte bulunan Hereke Yaylası’nın eteğinde, deniz kenarına kurulmuş Hereke. Asıl Hereke, “Yukarı Hereke” adıyla bir hayli yukarıda büyükçe bir köy konumunda, ama merkeze bağlı bir mahalle. Aşağıda kurulu olan Hereke merkezi, hareketli bir yer. İçinde Kocaeli Üniversitesi var, sahilde de Osmanlı İmparatorluğu’nun göz bebeği Hereke Halı ve İpekli Dokuma Fabrikası. Sahil boyunca fabrikanın yanında, yöresinde okullar, tarihi Kaiser II.Wilhelm Köşkü, bu sene Balkan Birinciliğini alan Kürek Takımı Okulu bulunuyor. Hemen yanında bulunan Marinanın çevresinde de oldukça güzel cafeler, restoranlar, yeşil alanlar var. Doğuya doğru devam edildiğinde geniş bir alan boyunca uzayan, belediye tarafından hazırlanmış, denizle yeşilin iç içe geçtiği harika bir piknik alanı bulunuyor. Bunu özellikle belirtiyorum ki, özel aracınızla geçtiğinizde de Hereke’ye biraz vakit ayırıp özellikle bu çay bahçelerinden veya yeşil alanlardan faydalanınız. Uzun bir yolculuk öncesindeki küçük bir mola sizi dinlendirecektir.

Türkiye'nin tek Heykel Yarışması Hereke'de yapılıyor​

Eğer sanata meraklıysanız, yukarıda anlatılan yeşil alan içine serpiştirilmiş heykeller ruhunuza da bir dinginlik katacaktır. Heykeller, Hereke Belediyesinin gelenekselleştirdiği bir etkinlikte yapılıyorlar. Uluslararası bir Heykel Sempozyumu yapılıyor her sene. Katılacak olanlar nasıl bir malzeme kullanacaklarını bildiriyorlar. Malzemeler yarışma kurulu tarafından hazırlanıyor. Bir ay boyunca Hereke’de misafir edilen yerli ve yabancı heykeltıraşlar çalışmalarını tamamlayıp Hereke’ye bırakıyorlar. Belediyenin ve Üniversitenin işbirliğiyle yapılan bu muhteşem sanatsal etkinliğin ürünlerini, deniz kenarında, tren yolunun kenarında büyükçe bir yeşil alan içinde takip edebilirsiniz.

Hereke Halı ve İpekli Dokuma Fabrikası:​

Osmanlı İmparatorluğunda ilk markalaşma, Hereke adıyla yapılmış. Meraklıları, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar biliyorlar Hereke’yi.

1843 Yılında Osmanlı İmparatorluğunun ilk özel işletmesi olarak kurulan Hereke Dokuma Fabrikası, 1845 yılında devrin sultanı Abdülmecit adına Gebze Tapusuna tescil ettirilir. Hereke Fabrika-i Humayunu adını alır. Fabrika, başta Dolmabahçe Sarayı olmak üzere, İstanbul’da, batılı uslüpta yapılmakta olan kasır ve köşklere döşemelik kumaş, perde, tül perde, saray mensuplarına giyim kuşam ihtiyacı için ipekli ve pamuklu kumaş, mendil, çorap, yatak, masa örtüleri, bornoz gibi ihtiyaçları üretir.

1891 Yılında, II.Abdülhamit hazineden para aktararak tezgah sayısını arttırır. Fransa'dan özel tezgahlar, Uşak, Manisa, Gördes’ten halı ustaları getirterek, Hereke halıcılığının kuruluşunu sağlar. Ve dokunan halı, seccade ve kumaşlarla Osmanlı İmparatorluğunun ilk markası yaratılır.

Hereke Fabrika-i Humayunu, bütün saraylara, kasır ve köşklere ihtiyaçları doğrultusunda dokuma yaparken, resmi hediyeler de yine bu tezgahlardan çıkıyordu. Marmara Körfezindeki bu küçük kıyı kasabası, dünya çapında bilinen bir isme dönüşüyordu. Günümüz Hereke'si, üretim konusunda gerçek bir açık müze. Hemen girişinde bulunan Nuh Çimento Fabrikası dev bir sanayi sitesi. Fakat kentin içinde gezerken I9.Yüzyıl ortalarından itibaren memleketin sanayi hamlelerini hüzünlü bir şekilde izleyebiliyorsunuz. Cumhuriyetin kuruluş yıllarından sonra ülke ekonomisinin temel taşı olmuş şeker fabrikaları, Paşabahçe veya Sümerbank’ın zamanla işlevsizleştirilerek özeleştirmelerinin ağır dramı burada gözler önüne seriliyor. Şimdi Kocaeli Üniversitesinin kullandığı Sümerbank’tan kalan tesislerin azameti karşısında şaşıracaksınız. Oralardan yapılan üretimle bu ülkenin geleceği güven altına alınmıştı bir zamanlar. Hereke ve çevresinden gelenler umutla çalışmışlardı.

Özelleştirme denilen hastalığın çare olmadığı ve iyi bir yaşam standardının ancak çalışıp üretmekle hayata geçirilebileceği burada daha kolay anlaşılıyor.

Sahilde bulunan Osmanlı padişahlarına ait Hereke Fabrika-i Humayunu da 1933 yılında Sümerbank'a devredilmişti. 1995 Yılında özelleştirme esnasında bu fabrika ayrılarak TBMM’ne bağlandı ve yine saray ile köşk ve kasırlar için belirli miktarda üretim yapmaya devam etti. Şimdi bir müze/fabrika haline getiriliyor, gelecek sene de 165.yıldönümü kutlamalarına hazırlanıyor. Hereke’de şimdi de yoğun bir ipek veya yün Hereke Halıcılığı dokuması var. Önceleri çok sayıda Hereke'li halı dokumacılığı yapıyormuş. Her Cumartesi sabahı çok erken satlerde Merkeze getirdikleri halılar, daha omuzlarındayken alıcı buluyormuş. Ama şimdi bunlar parmakla gösterilecek kadar azalmışlar. Yine de özellikle Han Halıcılık bu konuda çok iddialı üretimler yapmaya ve Hereke adının dünyanın her yerinde yaşamasına devam ediyor.

Hereke Yaylası ve Hacet Bayramı:​

Hereke, küçük ama şanslı bir yer. Denizi, yeşili ve geriye yönelik hatırlanmaya değer özel zamanları olan bir yer. Hereke Yaylası’nda daha önceleri yapılan Hacet Bayramı artık yapılmadığından, yayla uzun yıllar atıl kalmış. Halbuki büyük şehrin hemen yakınında bulunan bu yaylaların bir çok etkinlik için bulunmaz mekan olabileceğini söylüyor Hereke’li yöneticiler.

Hacet Bayramı 1980’li yıllara kadar devam etmiş. Sonra, çok kalabalık ve kontrol edilemez hale gelince vazgeçilmiş. Yılda bir defa yapılan kutlama için Yukarı Hereke’nin erkekleri yaylaya gidiyorlarmış. Kadınları da yılın 364 günü erkeklerin gittiği kahvelere gidip oturuyorlarmış. Yaylada büyük ateşler yakılıp, hayvanlar kesiliyor, büyük kazanlarda etler, nohutlu pilavlar pişirilip yeniliyormuş.Toplu namaz ve dua sonrasında güreş, at yarışları, koşu yarışmaları yapılıyormuş.

Yayla çok büyük ve geniş bir platodan oluşuyor. İçilecek suyu var. Bir tarafı ağaçlarla çevrili. İleride yine başlayan ağaçların arasında bol su kaynakları ve dereler var. Hereke Yaylasına çıkmak için oldukça yükselmek gerekiyor. Yükseldikçe de körfeze hakim bir manzaranın içine giriyorsunuz.

Ulaşım:​

Hereke'ye, Haydarpaşa’dan trenle gidebilirsiniz. Çok küçük bir kasaba. Yaklaşık olarak bir saat on dakikada gidiyor Tren. Gebze’den sonra Dilovası ve Tavşancılı ve hemen sonrasında Hereke geliyor.

Hereke'nin içinden hemen tren yolu paralelinde E-5, onun paralelinde de Otoban geçiyor. Deniz yoluyla da gidilebiliniyor Hereke'ye.
 
Top