Gözler Nasıl Görür ve Çalışır ?Gözler Nasıl Çalışır ?

Suskun

V.I.P
V.I.P
4a361b29d9464b90707b751fa4f27e1b_1291759938.jpg




Görme işleminin temel organı olan göz vücudun dışında olup biten olayları kavramakla görevlidir. Ana hatlarıyla bir fotoğraf makinesine benzetilebilir. Her ikisinde de, ön kısımda mercek bulunur. Görüntüyü arka kısımdaki hassas bölgeye yansıtmakla görevlidir. Fotoğraf makinesinde burada ışığa duyarlı fotoğraf filmi yer alırken, gözde retina adlı tabaka bulunmaktadır. Retinaya düşen görüntüler buradaki milyonlarca sinir ucu tarafından alınarak beyindeki görmeyle ilgili merkeze iletilmekte ve görüntü algılanmaktadır.

Fotoğraf makinesinde, görüntüsü alınan cismin uzaklığına bağlı olarak yapılması gereken odaklama ayarı, merceğin ileri geri oynatılmasıyla yapılırken, göz bu işlemi merceğin kırma derecesini değiştirerek sağlamaktadır. Işık yoğunluğu karşısındaki düzenlemeler fotoğraf makinesinde diyaframın açıklığının değiştirilmesiyle sağlanırken, göz bunu, iris adı verilen renkli kısımla sağlamaktadır.

YAPISI

Göz bu kadar karmaşık işlemi çok küçük bir yer işgal ederek gerçekleştirir. Yaklaşık 2.5 cm. çapında küresel bir yapı taşıyan göz, kafanın ön kısmında kaş kemeri, elmacık kemikleri ve burun kemeri arasında oluşan göz çukurunun içinde yer alır.

Gözün ön kısmı hariç tüm çevresini sklera adı verilen beyaz ve sert renkli bir tabaka oluşturur. Ön kısmı, kornea adı verilen saydam bir tabakayla kaplanmıştır. Göz bebeği denilen açıklık ve bunu çevreleyen renkli tabaka (iris) korneanın arkasında yer alır. İrisi kontrol eden kaslar, korneadan giren ışığın şiddetine göre, ortada açıklığın (göz bebeği) genişliğini ayarlar. Buradan giren ışık irisin arkasında yer alan göz merceğinden geçerek gözün arka kısmındaki retina tabakasının üzerine düşer. Göz merceği görmenin net olabilmesi için odaklama görevini kendi şişkinliğini azaltıp arttırarak gerçekleştirir. Kalınlığı arttığı zaman kırma derecesi (diyoptri) artar, diyoptriyi azaltmak istediği zaman da kalınlığını azaltır.

Kornea ile göz merceği arasındaki odacıkta (ön kamara) saydam bir sıvı bulunur. Sürekli olarak üretilen bu saydam sıvı, kornea ile irisin birleştiği köşedeki açıklıktan Schlemm kanalı ile kana karışır. Bu sıvının basıncı vücudumuz tarafından ayarlanmaktadır.

Göz küresinin içi, jelatin kıvamında saydam bir madde (corpus vitreum) ile doludur.

Gözün arka iç kısmını retina denilen 10 kattan oluşmuş bir tabaka kaplar. Retine tabakasını sklera ile retina arasında yer alan damar tabaka (choroid) besler. Fotoğraf filmine benzetilen bu tabakadaki rod hücreleri ışığı kon hücreleri ise rengi algılar. Rod hücreleri kon hücrelerinin yaklaşık 20 katı kadardır. Arkada göz merceğinin karşısına gelen kısım (fovea) biraz çukur yapıdadır. Kon hücrelerinden yoğun olan bu kısımda, sarı leke (makula lutea) denilen ve merkezsel görmeyi sağlayan bölge de yer alır.

Kon ve rod hücreleri üzerlerine gelen ışığı elektrik uyarıları haline çevirir. Buradaki sinir uçları birleşerek optik sinir adını alır ve elektriksel uyarıları beyindeki görme merkezine ulaşır ve böylece görünen madde algılanmış olur.

Görmenin daha güçlü olması için görüntünün olabildiğince sarı leke zerine düşmesi tercih edilir. Bunun için de gözün, görülmesi istenilen cisme yönlenmesi gerekir. Göz bu hareketini sklera tabakasına yapışan 6 adet kasla sağlar.

Gözün ön kısmındaki saydam tabakanın ve dışarıyla temas eden kısımların korunması için konjonktiva adlı ince bir zarla kaplanmıştır. Gerek bu tabakanın ve gerekse korneanın korunması ve kurumasının önlenmesi için gözyaşı adı verilen bir salgı üretilir. Göz çukuru içinde yer alan gözyaşı bezi sürekli olarak bu salgısını üretir ve fazlası, göz çukurunun buruna yakın kısmında yer alan bir kanalla (lakrimal kanal) burna akıtılır.

Gözün ön kısmında yer alan göz kapakları belirli aralıklarla kapanarak gözü nemlendirme görevini yaparken tehlike karşısında refleksle kapanarak gözü tehlikelerden korur.

Gözün birbirinden belirli açıklıkta iki tane olması üç boyutlu görmeyi (stereoskopi) sağlar. Böylece cisimlerin uzaklığını belirlemek de mümkün olabilmektedir.

Göz bozuklukları

Görmenin net olabilmesi için görüntünün tam retina üzerine düşmesi gerekir. Eğer kornea veya göz merceğinin kırma katsayılarında bozukluklar varsa görüntü retina üzerinde odaklanmayacağı için net olmayacaktır.

Hipermetrop

Eğer odaklanma bozukluğu nedeniyle kişiler uzağı net göremiyorsa miyopluk, yakını net göremiyorsa hipermetropluk söz konusu olmaktadır.

Astigmatlık

Korneanın yapısının simetrik olmaması söz konusuysa göz farklı açılarda farklı kırma dereceleri göstereceği için görme net olamayacaktır. Bu, astigmatlık olarak adlandırılır.

Bunun dışında da yaşlanma sonucu göz merceğinin elastikliğini kaybedip odaklama sorunu ortaya çıkarsa, bu genellikle yakını zor görme şeklinde belirir ki, buna da tıp dilinde, presbiyopi adı verilir.

Gözün kırma bozukluklarında , bu kusuru düzeltici mercekler, gözlük ya da kontakt lens halinde kullanılır.

Miyop

Miyopluk ve astigmatlık hallerinde bir dönem gözün ışınsal açılarsa ince kesilerle kırma derecesinin değiştirilmesi (radiyer keratotomi) ameliyatları yapılmışsa da bu işlemin laserli cihazlarla yapılması başlayınca bu yöntem uygulamadan kalkmıştır.
 
Top