YoRuMSuZ
Biz işimize bakalım...
Eski Deyimler - 1
Birkaç eski deyim... Çemrelemek, Dağı ıssız sanma dangadak salma, Seğirtmek Ebişmek, Sarınmak, Küşümlemek, Örselemek, Müzevirlemek, Honça, Bunguna pusmak Mıymıntı
Çemrelenmek, seğirtmek, koşmak Anadolu köylerinde kadınlarımız genelde şalvar giyer, nadiren fistan entari giyenler de vardır. İşte bu giyim ile yürümek kolay olsa da seğirtmek yani koşmak hayli zor olur. Bunun için eğer analarımızın, bacılarımızın acilen bir tehlike karşısında koşması icap ederse işte o zaman fistanın entarini eteğini, şalvarın ise kuyruğunu toplayıp ya uçkura ya da beline bağlayıp koşmasına çemrelemek denir. Kırsalda bir defi hacet ihtiyacında da eteğini çemreyiver derdi analarımız.
Bir ormandan odun toplama dönüşü idi. Yanımızda ki kadınlardan birinin tuvalet ihtiyacı oldu. Diğer kadınlar şurada bir kenarda çemreniver canım kim var ki çevrede deyince, o Osmanlı kadını, Yok aman dikkat edelim gardaşım, dağı ıssız sanma dangadak salma diye bir söz var unutma demişti. Ne anlamlı bir sözdü değil mi?
Ebişmek, sarınmak Bu kelimede Anadoluda bilhassa Konyanın dağ köylerinde çok kullanılır. Bir yola giderken ananın yanındaki çocuğunu sırtına alıp taşımasına ebişme denir. Bu, kısa mesafe gidilecek yol için çocuğu sırtına yüklenip elleriyle arkasındaki çocuğun bacaklarını desteklemesidir. Ya uzak bir yola gidilecekse o zaman çocuğu güzelce battaniye ve bir örgü bir beze sarıp sırtına yüklenmesine çocuğun sarılması denir. Çocuk ananın sırtında uykusunu bile rahatça uyur bu sarılmış vaziyette iken.
Örselemek Sarsmaktan gelir Müşkil durumda bir insanı veya hayvanı hatta eşyayı el hareketleri ya da başka bir yöntemle fazlaca evirip çevirerek sarsmaya Konya yöresi köylerinde örselemek denir. Hastayı fazla örseleme ya osurur ya ***** diye de bir söz vardır.
Müzevirlemek, Laf taşımak
Bu deyim Konyanın dağ köylerinde hatta şehirde bile çok kullanılırdı eskiden. Müzevir, bir lafın yanına üç beş daha katarak yalan yanlış bir lafı karşı tarafa ulaştıranlar için kullanılırdı. Filan gün konuştuğumuzda aramızda filan müzevir vardı ya hemen o konuştuklarımızı adama ulaştırmış müzevirlemiş ne adam yahu, gaç bunun yanında iyi kötü kimse hakkında bir şey konuşmaya gelmez, adamı birbirine düşürür kanlı kinli düşman yapar insanları denirdi.
Küşümlemek . Bu kelime de çok yaygın idi eskiden. Anadolu kırsalındaki köylerde halen kullanılmakta. Bir şeyi, birilerini merak etmek durum ahvalinden haber alamamak. Misal bir çadır reisini işlediği sanılan bir suçtan dolayı karakolda nezarete tıkamışlar da adam arada sırada parmaklıklar arasından karakol komutanına seslenirmiş: Çocuklarım küşümde kaldı beni yarım saatliğine sal da ben onlara bir bakıvırıp geliyim, ne olursun başefendi dermiş.
Honça Eskilerin çok kullandığı kelime de artık kullanılmıyor hatta hiç bilinmiyor bile.
Köylerde bahar gelince döl alma başlar (koyun keçi yavrular). İşte mal sahibinin çoban önüne sürdüğü koyun veya keçilerden biri dağda yavrular, onu çoban akşama kadar muhafaza eder, annesine emzirtir ve akşam mal sahibine o yavruyu ulaştırırsa mal sahibinin çobana verdiği para ya da yiyecek cinsine, hediyeye Honça denirdi.
Bunguna pusmak Bung bunalmaktan daralmaktan geliyor sanırım. Böyle darlık ve bunalım içerisinde olan bir komşusuna veya köylüsüne bazı komşu veya akrabaları tarafından olmadık bir başka zorluk çıkarılması karşısında yahu ne zalim ne gaddar adam, zor durumda olduğumuzu bildiği halde benim bunguma pusuyor yani beni zor duruma düşürüyor derlerdi.
Mıymıntı. Bu deyim de sözünü çabuk bitirmeyen mıy mıy edip duran ne dediği pek anlaşılmayan iş görmez, laf bilmez insanlar için kullanılırdı
Kaynak: İsmail Detseli
Birkaç eski deyim... Çemrelemek, Dağı ıssız sanma dangadak salma, Seğirtmek Ebişmek, Sarınmak, Küşümlemek, Örselemek, Müzevirlemek, Honça, Bunguna pusmak Mıymıntı
Çemrelenmek, seğirtmek, koşmak Anadolu köylerinde kadınlarımız genelde şalvar giyer, nadiren fistan entari giyenler de vardır. İşte bu giyim ile yürümek kolay olsa da seğirtmek yani koşmak hayli zor olur. Bunun için eğer analarımızın, bacılarımızın acilen bir tehlike karşısında koşması icap ederse işte o zaman fistanın entarini eteğini, şalvarın ise kuyruğunu toplayıp ya uçkura ya da beline bağlayıp koşmasına çemrelemek denir. Kırsalda bir defi hacet ihtiyacında da eteğini çemreyiver derdi analarımız.
Bir ormandan odun toplama dönüşü idi. Yanımızda ki kadınlardan birinin tuvalet ihtiyacı oldu. Diğer kadınlar şurada bir kenarda çemreniver canım kim var ki çevrede deyince, o Osmanlı kadını, Yok aman dikkat edelim gardaşım, dağı ıssız sanma dangadak salma diye bir söz var unutma demişti. Ne anlamlı bir sözdü değil mi?
Ebişmek, sarınmak Bu kelimede Anadoluda bilhassa Konyanın dağ köylerinde çok kullanılır. Bir yola giderken ananın yanındaki çocuğunu sırtına alıp taşımasına ebişme denir. Bu, kısa mesafe gidilecek yol için çocuğu sırtına yüklenip elleriyle arkasındaki çocuğun bacaklarını desteklemesidir. Ya uzak bir yola gidilecekse o zaman çocuğu güzelce battaniye ve bir örgü bir beze sarıp sırtına yüklenmesine çocuğun sarılması denir. Çocuk ananın sırtında uykusunu bile rahatça uyur bu sarılmış vaziyette iken.
Örselemek Sarsmaktan gelir Müşkil durumda bir insanı veya hayvanı hatta eşyayı el hareketleri ya da başka bir yöntemle fazlaca evirip çevirerek sarsmaya Konya yöresi köylerinde örselemek denir. Hastayı fazla örseleme ya osurur ya ***** diye de bir söz vardır.
Müzevirlemek, Laf taşımak
Bu deyim Konyanın dağ köylerinde hatta şehirde bile çok kullanılırdı eskiden. Müzevir, bir lafın yanına üç beş daha katarak yalan yanlış bir lafı karşı tarafa ulaştıranlar için kullanılırdı. Filan gün konuştuğumuzda aramızda filan müzevir vardı ya hemen o konuştuklarımızı adama ulaştırmış müzevirlemiş ne adam yahu, gaç bunun yanında iyi kötü kimse hakkında bir şey konuşmaya gelmez, adamı birbirine düşürür kanlı kinli düşman yapar insanları denirdi.
Küşümlemek . Bu kelime de çok yaygın idi eskiden. Anadolu kırsalındaki köylerde halen kullanılmakta. Bir şeyi, birilerini merak etmek durum ahvalinden haber alamamak. Misal bir çadır reisini işlediği sanılan bir suçtan dolayı karakolda nezarete tıkamışlar da adam arada sırada parmaklıklar arasından karakol komutanına seslenirmiş: Çocuklarım küşümde kaldı beni yarım saatliğine sal da ben onlara bir bakıvırıp geliyim, ne olursun başefendi dermiş.
Honça Eskilerin çok kullandığı kelime de artık kullanılmıyor hatta hiç bilinmiyor bile.
Köylerde bahar gelince döl alma başlar (koyun keçi yavrular). İşte mal sahibinin çoban önüne sürdüğü koyun veya keçilerden biri dağda yavrular, onu çoban akşama kadar muhafaza eder, annesine emzirtir ve akşam mal sahibine o yavruyu ulaştırırsa mal sahibinin çobana verdiği para ya da yiyecek cinsine, hediyeye Honça denirdi.
Bunguna pusmak Bung bunalmaktan daralmaktan geliyor sanırım. Böyle darlık ve bunalım içerisinde olan bir komşusuna veya köylüsüne bazı komşu veya akrabaları tarafından olmadık bir başka zorluk çıkarılması karşısında yahu ne zalim ne gaddar adam, zor durumda olduğumuzu bildiği halde benim bunguma pusuyor yani beni zor duruma düşürüyor derlerdi.
Mıymıntı. Bu deyim de sözünü çabuk bitirmeyen mıy mıy edip duran ne dediği pek anlaşılmayan iş görmez, laf bilmez insanlar için kullanılırdı
Kaynak: İsmail Detseli