Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Edebiyat / Kitap
Dünyadaki en önemli doğal destanlar
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="Suskun" data-source="post: 426887" data-attributes="member: 21093"><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">11. Kirke'nin adasındaki esaret</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Burası büyücü Kirke'nin (Circe) yaşadığı büyük bir adaydı. Burasının Latium kıyılarındaki bugün "Capo Circeo" ya da Cape Circaeum diye anılan yer olduğu biliniyor. Roma'ya 100 km mesafedeki bu kıyı, etrafındaki sığlıklar yüzünden deniz tarafından bakıldığından ada gibi görünür. Odysseus, Güneş Tanrısı Helios ile Okeanos'un kızı Perseis'ten doğma Kirke'nin yanında 1 yıl kadar kaldığı söylenir. Güzel bir kız olan Kirke, çok güçlü bir büyücüydü. Odysseus'un karaya çıkardığı öncü grubu aldı ve bir ziyafet düzenledi. İçtikleri şarabın içine ilâç koyarak hepsini uyuttu sonra da onları domuza çevirdi. İçlerinden sadece Eurylochus şaraptan içmedi ve fırsatını bularak kaçtı ve Odysseus'a yetişerek durumu anlattı. Odysseus tam adamlarını kurtarmak için kıyıya atılacakken Zeus'un emriyle Hermes gelerek Odysseus'a Kirke'nin büyülerinden uzak durmasını öğütledi. Odysseus inat edince Hermes ona sadece kutsal ve seçilmiş rahiplerin elleriyle toplandığında etki eden özel "malu" isminde bir ot verdi. Odysseus bu otu cebine koyarak Kirke'nin karşısına çıktı. Hermes, Odysseus'a Kirke'yi nasıl yeneceğini öğretmişti: Kirke, Odysseus'a içinde uyuşturucu olan bir şarabı içirecekken, içinde Hermes'in, onun da domuz şekline dönmemesini sağlayacak malu bitkisini atacak ve kılıcıyla Kirke'ye saldırıp, kendisine ve arkadaşlarına kötülük yapmayacağına dair yemin ettirecekti. Öyle de oldu. Kirke, Odysseus'un gücü karşısında etkilendi ve onu yatağına aldı. Tayfasını eski hallerine çevirinceye kadar Odysseus, onun tekliflerini geri çevirdi. Sonunda Kirke boyun eğerek adamları eski haline çevirdi. Odysseus'un Kirke'den Telegonus isminde bir oğlu oldu. 1 yıl kadar burada kaldılar. Ama Odysseus'un arkadaşları artık ona eve dönmesi gerektiğini hatırlatınca, Kirke buna Zeus'tan korkuğundan razı oldu ama bir tavsiyesi vardı: Ölüler Ülkesine (Hades) gidip yoldaki tehlikeler için kahin Teiresia'nın (Tiresias) ruhuna danışacaklardı. Kahinin ruhundan gereken açıklamaları aldıktan sonra tekrar buraya döneceklerdi. Odysseus eğer dönmez ise evine yine ulaşamayacaktı. Çünkü, bir tehlike daha vardı (Sirenler) ve bunu sadece Kirke biliyordu.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">12. Ölüler Ülkesi Hades'e iniş</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Odysseus Kirke'nin teklifini kabul etti ve hemen yelkenler açıldı. Hades'in dünya üzerinde birkaç girişi bulunuyordu. Kendilerine en yakın olan girişe ulaşmak için doğuya doğru ilerlediler. Persephone'nin diktiği sık ağaçlardan ibaret koruluğun bulunduğu yerden İtalya'da karaya çıkıldı. Kurban kesmek için yanlarına birkaç koyun alıp, Hades'e akan Styx nehrinin Acheron kolunun kıyısına geldiler. Irmak boyunca yürüyüp Styx'in iki büyük kolu Acheron ve Phlegethon'un birleştiği yerdeki büyük bataklıklara geldiler. Bu bataklıkların diğer tarafında Kerberos, yeraltında girişin önünde nöbet tutuyordu. Karşıya geçmeleri mümkün olmadığından, yeraltındaki ölüleri bulundukları tarafa çekebilmek için koyunları Hades'e adayarak kestiler ve kanlarını topraktaki çukurca bir yerde biriktirdiler. Kurban kesmenin amacı ölülerle konuşabilmek için Hades'in iznini alabilmek içindi. Kan kokusuna bir çok ruh gelip etraflarında dolaşmaya başladı. Odysseus'un beklediği Teiresia epey bir müddet sonra geldi. Odysseus diğer ruhları kılıcıyla kovaladı ve ona evine nasıl döneceğini sordu. Teiresia ona iki seçeneği olduğunu söyledi. Ya karayı (Balkan Yarımadasını) Ren Nehri oluyla katedip, İstros (Tuna) nehri yoluyla Karadeniz'e çıkıp, boğazdaki çarpışan mavi kayaları (Symplegad'lar) geçip ülkesine uzun yoldan dönecekti ya da kısa yol olan Scylla-Charybdis geçidinden (Messina Boğazı) geçecekti. Odysseus zaten çok fazla zaman kaybettiğinden ikincisini seçti. Ayrıca, hareketli dev buz kütlelerinden ibaret Symplegad'lardan İason hariç kimse geçememişti ki o da zaten Zeus'un yardımıyla geçebilmişti Altın Postlu Koç'un postunu bulmak için.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Teiresia ona ölüler ülkesinden ayrıldıktan sonra yemyeşil bir adaya geleceklerini, orada otlayan Helios'un sığırlarına kesinlikle dokunmamaları öğüdünü aldı. Helios'un sığırlarını geçtikten sonra karşılarına gelecek dar ve bol anaforlu Scylla-Charybdis geçidini nasıl geçeceklerini de söyledi. Orada boğazı tutan iki canavar kızdan Scylla'nın bulunduğu nispeten suyun daha akıntısı az kısmına yönelmelerini söyledi. Tekneye küreklerle iyice hız verdikten sonra adamlar sinerek saklanacaklar ve tekne hiç kürek çekilmeden Scylla'nın bulunduğu yerden sessizce geçecekti. Scylla 6 kafasıyla 6 adamı alıp yemekle meşgulken gemi boğazdan geçmiş olacaktı. Odysseus bunu duyunca Teiresia'nın söylediklerinden adamlarına hiç bahsetmemeye karar verdi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ayrıca, evine sağsalim dönmesinin bir şartının da Poseidon'un öfkesini geçirmek olduğunu da belirtti. Poseidon'un öfkesini yatıştırmak için yapması gereken ise şuydu. İyi yapılmış bir tekne küreğini alacak ve karada iyice içerilere yayan olarak bu küreği taşıyacaktı taa ki denizi hiç görmemiş insanlara denk gelip taşıdığının harman atmaya yarayan bir eşya olduğunu sanmalarına kadar. Denize bu kadar yabancı, ekmeklerine denizin tuzunu hiç koymamış bu halka rastlayınca kurbanını Poseidon'a kesecek ve affedilecek, ancak ondan sonra evine dönebilecek ve yaşlanarak ölecekti. Odysseus Teiresia'ya teşekkür edip, hazır gelmişken ölüler ülkesinde biraz gezinmek istedi. Etrafında gördüğü çeşitli hayallerin ona gerçek gibi görünmesiyle zaman geçirirken karşısına büyük savaşçı Akhilleus'un hayali geldi. Akhilleus o sıralar Hades'te idi ve annesi Thetis sayesinde Tuna nehrinin denize döküldüğü yerin karşısındaki Leuke adasındaki ebedi istirahatgâhına Zeus'un onayıyla henüz geçmemişti. Akhilleus'un yanında Aias da (Ajax) vardı. Aias hâlâ Odysseus'a kırgındı ve konuşmak istemedi. Çünkü, Truva Savaşında Akhilleus öldükten sonra onun silahlarını Akhilleus'tan sonraki en büyük savaşçı kim ise o alsın demişti Akhilleus'un annesi Thetis. Oysa, silahları ne yapıp edip Odysseus Aias'ın elinden almıştı. Odysseus burada Aias'tan özür dilemedi ve Akhilleus'la konuşmayı tercih etti. Akhilleus ise ona burada olmaktansa dünyada ölümlü bir köle olmayı tercih ettiğini söyledi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Odysseus onlardan ayrıldıktan sonra Hades'ten çıkış yolunda eski arkadaşı Elpenor'a rastladı. Elpenor, öldüğünde cesedi için düzgün bir cenaze töreni yapılmadığından dolayı burada sorunlar yaşadığından dem vurup Odysseus'a yalvardı ve ona gidip mezarını bulup yapması gerekenleri söyledi. Odysseus ölüler ülkesinde fazla kalmanın iyi olmayacağını düşünerek çıktı ve tekrar gemisine geldi. Aiaie'ye (Korsika) döndü. Kirke, Odysseus ve adamlarının geri döndüklerini ve verdikleri sözü tuttuklarını görünce, yollarının üzerinde bulunan sirenlerin adasından ve tehlikesinden bahsetti. Kirke'ye göre hepsi kulaklarını balmumundan tıkaçlarla tıkamalı ve onların içli şarkılarını hiç duymadan oradan geçip gitmeliydiler. Ama Kirke şunu da Odysseus'a söyledi. Eğer Odysseus merakına yenilir de sirenlerin acayip etkileyici şarkılarını duymak isterse, kendisini mutlaka geminin direğine bağlatmalıydı. Yoksa bu şarkılara kimse dayanamaz denize atlar ve adaya çıkar çıkmaz da bu yaratıklar tarafından öldürülüp yenirdi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">13. Sirenlerin karşı konulamaz şarkıları</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Yola çıktıktan sonra Kirke'nin bahsettiği yarı kuş, yarı kadın şeklindeki Sirenlerin dayanılmaz şarkılarından korunmak amacıyla, Odysseus'un adamları kulaklarını balmumundan yaptıkları tıkaçla tıkadılar. Odysseus ise kulaklarına birşey tıkamadı. Çünkü o meraklıydı ve sürekli konuşulan bu sirenlerin şarkılarını duymayı arzuluyordu. Bu yüzden, kendisini geminin direğine bağlattı ve adamlarına tembih etti. Ne kadar yalvarırsa yalvarsın, sirenlerden uzaklaşıncaya kadar kendisini çözmeyeceklerdi. Çok geçmeden Sirenlerin bulunduğu adanın önlerine geldiler. Sirenlerin yürek paralayan şarkılarını duyan Odysseus, beklendiği gibi adamlarına kendisini serbest bırakmaları için çok yalvardı, dil döktü, vaadlerde bulundu. Ama adamları sirenler gibi onu da duymadılar ve ne dediğini anlamadılar. Odysseus debelendikçe adamları ipleri daha da sıkı bağladılar. Bu şekilde bu belalı yerden geçip kurtuldular. Daha sonra Odysseus'u çözdüler.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">14. Scylla ve Charybdis Canavarları</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Daha sonra Sicilya ve İtalya arasındaki yüksek uçurumdan ibaret bir geçide (Messina Boğazı) geldiler. Geçidin bir tarafı anaforlu, diğer tarafı anaforsuz ve sakindi. Denizin anaforsuz ve sakin olduğu uçurumdan birisinde denizden yüksekçe bir mağara vardı ve mağaranın içindeki Crataeis'in kızı Scylla'nın 20 ayak uzunluğundaki ayakları mağaradan aşağı sallanıyordu. 6 kafası ise gelen gemileri görebilmek için her yöne bakacak şekildeydi. Suyu anaforlu ve yüksek akıntılı olan diğer tarafta Poseidon'un kızı Charybdis oturmaktaydı ve günde üç kez bu suya girip çıkardı. Odysseus'un gemisini geçide sokunca Scylla'nın bulunduğu taraftaki sakin sulara yöneltti. Adamlarına kürek çekerek iyice hız vermeyi, canavara yaklaştıklarında ise herkesin sinerek saklanmasını söyledi. Adamlar denileni yaptılar fakat tekne Scylla'nın mağarasının altından geçerken, 6 kafasıyla canavar uzanarak 6 adamını kapıverdi. Herbir kafa bir adamı yerken, tekne bu sefer anaforların bulunduğu karşı tarafa yöneldi. Akıntının çektiği gemi Charbydis'e doğru yaklaştığı sırada Odysseus ölü bir sığırı denize atarak kendisi de, adamları da denize atladılar. Ölü sığıra tutunarak kurtuldular. Gemisini ise anafor yuttu. Anaforun tekneyi batırdığı yere dalan Charbydis, ise aramalarına rağmen yiyecek insan bulamadı. Teknesinden 6 kişiyi kurban vererek geçtikleri bu geçitten sonra, kalan adamları Odysseus'tan kuşkulanmaya, söylenmeye başladılarsa da Odysseus aldırış etmedi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">15. Sicilya'da tayfalar söz dinlemiyorlar</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Daha sonra Güneş Tanrı Helios'un beyaz ve kutsal sığırlarının otladığı yemyeşil Thrinakie (Thrinacia) adasına geldiler. Odysseus adamlarına güvenmediğinden, karaya çıkılmayacağı emrettiyse de, içlerindeki en ödlekleri olan Eurylochus, her nasılsa Odysseus'un emrine karşı çıktı. Odysseus ise akılsızlık edip geri adım attı ve adamların karaya çıkmalarına izin verdi. Rüzgârsız günler yüzünden bir süre orada kaldılar. Odysseus adamlarına, hem Kirke'den hem de Teiresia'dan daha önce aldığı öğüt uyarınca sığırlara kesinlikle dokunmamalarını söylediyse de, kavurma etleri tükendiğinden kendisi keşifte uzaklardayken iken, geçitte arkadaşlarını bile bile kaybetmelerine sebep olan Odysseus'a zaten kızgın tayfaları birkaç sığırı bile bile yakalayıp kestiler. Theiresias'ın üzerine basa basa sakınmalarını bildirdiği gibi bu olay onların hepsinin ölümüne sebep olacaktı. Sığırları gözetleyen Helios'un kızları Lampetia ve Phaethusa, durumu derhal babalarına bildirdi. Helios doğruca Zeus'a gidip şikayet etti ve eğer adaleti sağlamazsa yeraltını gündüz, dünyayı da gece yapacağını, gidip Güneş'i alıp, yeraltındaki karanlıklar ve ölüler ülkesine koyacağını söyledi. Zeus bunun üzerine, tam denize açılmak üzere olan Odysseus'un gemisine müthiş bir yıldırım gönderdi. Gemi paramparça oldu, tayfaların hepsi boğuldu. Odysseus sağ kalmak için kırık yelken direğine tutundu. Akıntılarla gele gele Scylla-Charybdis geçidine geldi. Geçidi bir zarar görmeden bir daha aştı. Bu sırada devamlı hayâller gördü. Gördüğü hayâllerde ülkesini, İthaca'yi ve kraliçesi, karısı Penelope'yi gördü. 9 gün daha denizde çalkalandıktan sonra peri Kalypso'nun adasına (Tunus) kıyıya tükenmiş halde çıktı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">16. Su Perisi Kalipso'nun Ülkesinde Esaret</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Odysseus tam yedi yılını Atlas'ın kızı olan bu perinin yanında geçirdi. Kalipso (Calypso), Ogygia Yarımadasında saltanat süren bir periydi ve Odysseus'u çok sevmişti. Ondan burada birlikte kalmalarını, Odysseus'un da kocası olmasını istedi. Eğer Odysseus bu teklifi kabul ederse Calypso onu ölümsüz yapacaktı. Ama bir tek şartı vardı. Ona bağlı kalacaktı ve ülkeyi terketmeyecekti. Kalipso Odysseus'a sonsuz hayatı vaad etti ama Odysseus bu teklifi red etti. Kalipso, Odysseus'un gitmesine izin vermedi. Olayı Olympos'tan izleyen Athena ve Zeus, Hermes aracılığıyla bir emir gönderdi. Kalipso, Odysseus'u alıkoymaktan vazgeçecek ve hemen onu serbest bırakacaktı. Böylece, 2. defa Hermes'in Zeus'tan getirdiği emirle Odysseus serbest kalıyordu. Kalypso bunun üzerine Odysseus'u çağırdı ve istemeye istemeye onu serbest bıraktığını söyledi. Ayrıca, ona bir sal yapması için de yardım etti. Yanına türlü yiyecek, su ve şarap vererek onu uğurladı. Poseidon, oğullarından birisinin tek gözünü kör eden Odysseus'u tekrar denizde bir salla yolculuk ettiğini görünce, yarattığı birbirinden yüksek dalgalar ve fırtınayla salı batırdı. Ama, tanrıça İno'dan yardım gören Odysseus, yüzerek dürüst ve iyi bir halk olan Phaecian'ların adasına (Scheria adası, Korfu) çıktı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">17. Phaecian'ların Ülkesinde Alkinoos'un Sarayı</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Phalak prensesi Nausikaa, sık sık yaptıkları gibi yine birgün arkadaşlarıyla ırmak kıyısına top oynamaya gitti. O gün top ırmağın gerisindeki koruluğa düştü ve orada günlerce yüzmekten yorgun Odysseus'u gördüler. Onu uyandırdılar. Uyanınca hizmetçi kızlar kaçıştı, yalnız Nausikaa, erkekliği yosunlarla örtülü çıplak Odysseus'tan ürkmedi. Nausikaa, hizmetçilerine bu yakışıklıyı öğrenince, kılık değiştirmiş olarak Penelope'ye gitti ve ona şöyle dedi: "Ben Odysseus'un arkadaşıyım. Kendisi daha sonra buraya gelecek. Taliplileri oyalamak için bir oyun tertiplemenizi istedi. Odysseus'un yayına her kim kirişi takıp, 12 sıra çatılmış balta başlarının arasından oku atıp geçirebilirse Penelope ile evlenebilecek." Bu yay, Apollon'un yaylarından birisiydi ve Truva Savaşından önce Apollon bu yayı Odysseus'a hediye etmişti. Apollon, yayın nasıl eğilerek kirişin geçirileceğini de göstermişti. Kendisinden başka hiç kimsenin bunu yapamayacağını bildiğinden böyle bir oyun tezgahladılar. Zaten o zaman kadar da Penelope, taliplileri oyalamak adına hergün bir kefen örüyor, kefen bittiğinde kendi seçeceği birisiyle evleneceğini söylüyordu. Her gece, gündüz ördüklerini sökerek, ertesi gün yeniden başlıyordu. Kefen, Odysseus'un babası Leartes için örülüyordu güya. Penelope'un hizmetçilerinden birisi bu sırrı taliplilerden birisine anlatınca da hepsi bir olup Penelope'a sabırlarının tükendiğini, artık içlerinden birisini seçmeleri gerektiğini tam söyledikleri gün Odysseus, Penelope'a kimliğini gizleyerek gidip yaya ipin takılması tezgahını söylemişti. Sabırsız talipliler teker teker yayı eğerek kirişi ucuna takmayı denediler. Hiçbirisi bunu başaramayınca kenardan onları izleyen dilenci kılığındaki Odysseus yayı alarak bacaklarının arasına aldı ve vücuduyla abanarak kirişi taktı, oku atarak 12 balta başının arasından geçirdi. Arkasından Athena sihiri bozarak Odysseus'un gerçek yüzünü herkese gösteriverdi. Odysseus, taliplilerin o şaşkınlığı arasında geniş salondaki tüm kapıları hizmetçilerine kapattırdı. Telemachus, Athena ve Eumaeus yardımıyla da haberci Medon ve taliplileri eğlendirmek zorunda bırakılan ozan Phemius hariç tüm taliplileri öldürdü. Arkasından da Telemakhos taliplilere hizmet eden tüm kadın hizmetçileri öldürdü.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">20. Penelope'un testi</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Penelope, bu yaşlı adamın hâlâ kocası olduğuna inanmıyordu. Bunu test etmek için eskiden yattıkları yataklarının salona taşıtılması emrini verince Odysseus çok kızdı. Çünkü yatak odalarındaki yataklarının bir tarafı canlı bir zeytin ağacından destek alıyordu. Bunu bilen sadece Penelope ve Odysseus olduğundan, Penelope kızgın kocasını yatıştırdı ve onun gerçekten Odysseus olduğuna artık inandığını söyledi. Penelope test için Odysseus'un affını diledi ve Odysseus onu affetti. Taliplilerden Antinous'un babası Eupeithes, Odysseus'u sonradan öldürmek ve tahta geçmek istedi ise de, Odysseus'un babası Leartes, Eupeithes'i öldürdü. Athena, Odysseus'un yaşamının barış içinde geçerek, onun yaşlanarak yavaş yavaş mutlu bir şekilde ölmesini istediğinden, ölen tüm taliplilerin ailelerini intikam almamaları için uyardı. Odysseus, İthaka kralı olarak uzun yaşadı ve eceliyle öldü.</span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Suskun, post: 426887, member: 21093"] [COLOR="#0000CD"][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR="#FF0000"] 11. Kirke'nin adasındaki esaret[/COLOR] Burası büyücü Kirke'nin (Circe) yaşadığı büyük bir adaydı. Burasının Latium kıyılarındaki bugün "Capo Circeo" ya da Cape Circaeum diye anılan yer olduğu biliniyor. Roma'ya 100 km mesafedeki bu kıyı, etrafındaki sığlıklar yüzünden deniz tarafından bakıldığından ada gibi görünür. Odysseus, Güneş Tanrısı Helios ile Okeanos'un kızı Perseis'ten doğma Kirke'nin yanında 1 yıl kadar kaldığı söylenir. Güzel bir kız olan Kirke, çok güçlü bir büyücüydü. Odysseus'un karaya çıkardığı öncü grubu aldı ve bir ziyafet düzenledi. İçtikleri şarabın içine ilâç koyarak hepsini uyuttu sonra da onları domuza çevirdi. İçlerinden sadece Eurylochus şaraptan içmedi ve fırsatını bularak kaçtı ve Odysseus'a yetişerek durumu anlattı. Odysseus tam adamlarını kurtarmak için kıyıya atılacakken Zeus'un emriyle Hermes gelerek Odysseus'a Kirke'nin büyülerinden uzak durmasını öğütledi. Odysseus inat edince Hermes ona sadece kutsal ve seçilmiş rahiplerin elleriyle toplandığında etki eden özel "malu" isminde bir ot verdi. Odysseus bu otu cebine koyarak Kirke'nin karşısına çıktı. Hermes, Odysseus'a Kirke'yi nasıl yeneceğini öğretmişti: Kirke, Odysseus'a içinde uyuşturucu olan bir şarabı içirecekken, içinde Hermes'in, onun da domuz şekline dönmemesini sağlayacak malu bitkisini atacak ve kılıcıyla Kirke'ye saldırıp, kendisine ve arkadaşlarına kötülük yapmayacağına dair yemin ettirecekti. Öyle de oldu. Kirke, Odysseus'un gücü karşısında etkilendi ve onu yatağına aldı. Tayfasını eski hallerine çevirinceye kadar Odysseus, onun tekliflerini geri çevirdi. Sonunda Kirke boyun eğerek adamları eski haline çevirdi. Odysseus'un Kirke'den Telegonus isminde bir oğlu oldu. 1 yıl kadar burada kaldılar. Ama Odysseus'un arkadaşları artık ona eve dönmesi gerektiğini hatırlatınca, Kirke buna Zeus'tan korkuğundan razı oldu ama bir tavsiyesi vardı: Ölüler Ülkesine (Hades) gidip yoldaki tehlikeler için kahin Teiresia'nın (Tiresias) ruhuna danışacaklardı. Kahinin ruhundan gereken açıklamaları aldıktan sonra tekrar buraya döneceklerdi. Odysseus eğer dönmez ise evine yine ulaşamayacaktı. Çünkü, bir tehlike daha vardı (Sirenler) ve bunu sadece Kirke biliyordu. [COLOR="#FF0000"] 12. Ölüler Ülkesi Hades'e iniş[/COLOR] Odysseus Kirke'nin teklifini kabul etti ve hemen yelkenler açıldı. Hades'in dünya üzerinde birkaç girişi bulunuyordu. Kendilerine en yakın olan girişe ulaşmak için doğuya doğru ilerlediler. Persephone'nin diktiği sık ağaçlardan ibaret koruluğun bulunduğu yerden İtalya'da karaya çıkıldı. Kurban kesmek için yanlarına birkaç koyun alıp, Hades'e akan Styx nehrinin Acheron kolunun kıyısına geldiler. Irmak boyunca yürüyüp Styx'in iki büyük kolu Acheron ve Phlegethon'un birleştiği yerdeki büyük bataklıklara geldiler. Bu bataklıkların diğer tarafında Kerberos, yeraltında girişin önünde nöbet tutuyordu. Karşıya geçmeleri mümkün olmadığından, yeraltındaki ölüleri bulundukları tarafa çekebilmek için koyunları Hades'e adayarak kestiler ve kanlarını topraktaki çukurca bir yerde biriktirdiler. Kurban kesmenin amacı ölülerle konuşabilmek için Hades'in iznini alabilmek içindi. Kan kokusuna bir çok ruh gelip etraflarında dolaşmaya başladı. Odysseus'un beklediği Teiresia epey bir müddet sonra geldi. Odysseus diğer ruhları kılıcıyla kovaladı ve ona evine nasıl döneceğini sordu. Teiresia ona iki seçeneği olduğunu söyledi. Ya karayı (Balkan Yarımadasını) Ren Nehri oluyla katedip, İstros (Tuna) nehri yoluyla Karadeniz'e çıkıp, boğazdaki çarpışan mavi kayaları (Symplegad'lar) geçip ülkesine uzun yoldan dönecekti ya da kısa yol olan Scylla-Charybdis geçidinden (Messina Boğazı) geçecekti. Odysseus zaten çok fazla zaman kaybettiğinden ikincisini seçti. Ayrıca, hareketli dev buz kütlelerinden ibaret Symplegad'lardan İason hariç kimse geçememişti ki o da zaten Zeus'un yardımıyla geçebilmişti Altın Postlu Koç'un postunu bulmak için. Teiresia ona ölüler ülkesinden ayrıldıktan sonra yemyeşil bir adaya geleceklerini, orada otlayan Helios'un sığırlarına kesinlikle dokunmamaları öğüdünü aldı. Helios'un sığırlarını geçtikten sonra karşılarına gelecek dar ve bol anaforlu Scylla-Charybdis geçidini nasıl geçeceklerini de söyledi. Orada boğazı tutan iki canavar kızdan Scylla'nın bulunduğu nispeten suyun daha akıntısı az kısmına yönelmelerini söyledi. Tekneye küreklerle iyice hız verdikten sonra adamlar sinerek saklanacaklar ve tekne hiç kürek çekilmeden Scylla'nın bulunduğu yerden sessizce geçecekti. Scylla 6 kafasıyla 6 adamı alıp yemekle meşgulken gemi boğazdan geçmiş olacaktı. Odysseus bunu duyunca Teiresia'nın söylediklerinden adamlarına hiç bahsetmemeye karar verdi. Ayrıca, evine sağsalim dönmesinin bir şartının da Poseidon'un öfkesini geçirmek olduğunu da belirtti. Poseidon'un öfkesini yatıştırmak için yapması gereken ise şuydu. İyi yapılmış bir tekne küreğini alacak ve karada iyice içerilere yayan olarak bu küreği taşıyacaktı taa ki denizi hiç görmemiş insanlara denk gelip taşıdığının harman atmaya yarayan bir eşya olduğunu sanmalarına kadar. Denize bu kadar yabancı, ekmeklerine denizin tuzunu hiç koymamış bu halka rastlayınca kurbanını Poseidon'a kesecek ve affedilecek, ancak ondan sonra evine dönebilecek ve yaşlanarak ölecekti. Odysseus Teiresia'ya teşekkür edip, hazır gelmişken ölüler ülkesinde biraz gezinmek istedi. Etrafında gördüğü çeşitli hayallerin ona gerçek gibi görünmesiyle zaman geçirirken karşısına büyük savaşçı Akhilleus'un hayali geldi. Akhilleus o sıralar Hades'te idi ve annesi Thetis sayesinde Tuna nehrinin denize döküldüğü yerin karşısındaki Leuke adasındaki ebedi istirahatgâhına Zeus'un onayıyla henüz geçmemişti. Akhilleus'un yanında Aias da (Ajax) vardı. Aias hâlâ Odysseus'a kırgındı ve konuşmak istemedi. Çünkü, Truva Savaşında Akhilleus öldükten sonra onun silahlarını Akhilleus'tan sonraki en büyük savaşçı kim ise o alsın demişti Akhilleus'un annesi Thetis. Oysa, silahları ne yapıp edip Odysseus Aias'ın elinden almıştı. Odysseus burada Aias'tan özür dilemedi ve Akhilleus'la konuşmayı tercih etti. Akhilleus ise ona burada olmaktansa dünyada ölümlü bir köle olmayı tercih ettiğini söyledi. Odysseus onlardan ayrıldıktan sonra Hades'ten çıkış yolunda eski arkadaşı Elpenor'a rastladı. Elpenor, öldüğünde cesedi için düzgün bir cenaze töreni yapılmadığından dolayı burada sorunlar yaşadığından dem vurup Odysseus'a yalvardı ve ona gidip mezarını bulup yapması gerekenleri söyledi. Odysseus ölüler ülkesinde fazla kalmanın iyi olmayacağını düşünerek çıktı ve tekrar gemisine geldi. Aiaie'ye (Korsika) döndü. Kirke, Odysseus ve adamlarının geri döndüklerini ve verdikleri sözü tuttuklarını görünce, yollarının üzerinde bulunan sirenlerin adasından ve tehlikesinden bahsetti. Kirke'ye göre hepsi kulaklarını balmumundan tıkaçlarla tıkamalı ve onların içli şarkılarını hiç duymadan oradan geçip gitmeliydiler. Ama Kirke şunu da Odysseus'a söyledi. Eğer Odysseus merakına yenilir de sirenlerin acayip etkileyici şarkılarını duymak isterse, kendisini mutlaka geminin direğine bağlatmalıydı. Yoksa bu şarkılara kimse dayanamaz denize atlar ve adaya çıkar çıkmaz da bu yaratıklar tarafından öldürülüp yenirdi. [COLOR="#FF0000"]13. Sirenlerin karşı konulamaz şarkıları[/COLOR] Yola çıktıktan sonra Kirke'nin bahsettiği yarı kuş, yarı kadın şeklindeki Sirenlerin dayanılmaz şarkılarından korunmak amacıyla, Odysseus'un adamları kulaklarını balmumundan yaptıkları tıkaçla tıkadılar. Odysseus ise kulaklarına birşey tıkamadı. Çünkü o meraklıydı ve sürekli konuşulan bu sirenlerin şarkılarını duymayı arzuluyordu. Bu yüzden, kendisini geminin direğine bağlattı ve adamlarına tembih etti. Ne kadar yalvarırsa yalvarsın, sirenlerden uzaklaşıncaya kadar kendisini çözmeyeceklerdi. Çok geçmeden Sirenlerin bulunduğu adanın önlerine geldiler. Sirenlerin yürek paralayan şarkılarını duyan Odysseus, beklendiği gibi adamlarına kendisini serbest bırakmaları için çok yalvardı, dil döktü, vaadlerde bulundu. Ama adamları sirenler gibi onu da duymadılar ve ne dediğini anlamadılar. Odysseus debelendikçe adamları ipleri daha da sıkı bağladılar. Bu şekilde bu belalı yerden geçip kurtuldular. Daha sonra Odysseus'u çözdüler. [COLOR="#FF0000"]14. Scylla ve Charybdis Canavarları[/COLOR] Daha sonra Sicilya ve İtalya arasındaki yüksek uçurumdan ibaret bir geçide (Messina Boğazı) geldiler. Geçidin bir tarafı anaforlu, diğer tarafı anaforsuz ve sakindi. Denizin anaforsuz ve sakin olduğu uçurumdan birisinde denizden yüksekçe bir mağara vardı ve mağaranın içindeki Crataeis'in kızı Scylla'nın 20 ayak uzunluğundaki ayakları mağaradan aşağı sallanıyordu. 6 kafası ise gelen gemileri görebilmek için her yöne bakacak şekildeydi. Suyu anaforlu ve yüksek akıntılı olan diğer tarafta Poseidon'un kızı Charybdis oturmaktaydı ve günde üç kez bu suya girip çıkardı. Odysseus'un gemisini geçide sokunca Scylla'nın bulunduğu taraftaki sakin sulara yöneltti. Adamlarına kürek çekerek iyice hız vermeyi, canavara yaklaştıklarında ise herkesin sinerek saklanmasını söyledi. Adamlar denileni yaptılar fakat tekne Scylla'nın mağarasının altından geçerken, 6 kafasıyla canavar uzanarak 6 adamını kapıverdi. Herbir kafa bir adamı yerken, tekne bu sefer anaforların bulunduğu karşı tarafa yöneldi. Akıntının çektiği gemi Charbydis'e doğru yaklaştığı sırada Odysseus ölü bir sığırı denize atarak kendisi de, adamları da denize atladılar. Ölü sığıra tutunarak kurtuldular. Gemisini ise anafor yuttu. Anaforun tekneyi batırdığı yere dalan Charbydis, ise aramalarına rağmen yiyecek insan bulamadı. Teknesinden 6 kişiyi kurban vererek geçtikleri bu geçitten sonra, kalan adamları Odysseus'tan kuşkulanmaya, söylenmeye başladılarsa da Odysseus aldırış etmedi. [COLOR="#FF0000"] 15. Sicilya'da tayfalar söz dinlemiyorlar[/COLOR] Daha sonra Güneş Tanrı Helios'un beyaz ve kutsal sığırlarının otladığı yemyeşil Thrinakie (Thrinacia) adasına geldiler. Odysseus adamlarına güvenmediğinden, karaya çıkılmayacağı emrettiyse de, içlerindeki en ödlekleri olan Eurylochus, her nasılsa Odysseus'un emrine karşı çıktı. Odysseus ise akılsızlık edip geri adım attı ve adamların karaya çıkmalarına izin verdi. Rüzgârsız günler yüzünden bir süre orada kaldılar. Odysseus adamlarına, hem Kirke'den hem de Teiresia'dan daha önce aldığı öğüt uyarınca sığırlara kesinlikle dokunmamalarını söylediyse de, kavurma etleri tükendiğinden kendisi keşifte uzaklardayken iken, geçitte arkadaşlarını bile bile kaybetmelerine sebep olan Odysseus'a zaten kızgın tayfaları birkaç sığırı bile bile yakalayıp kestiler. Theiresias'ın üzerine basa basa sakınmalarını bildirdiği gibi bu olay onların hepsinin ölümüne sebep olacaktı. Sığırları gözetleyen Helios'un kızları Lampetia ve Phaethusa, durumu derhal babalarına bildirdi. Helios doğruca Zeus'a gidip şikayet etti ve eğer adaleti sağlamazsa yeraltını gündüz, dünyayı da gece yapacağını, gidip Güneş'i alıp, yeraltındaki karanlıklar ve ölüler ülkesine koyacağını söyledi. Zeus bunun üzerine, tam denize açılmak üzere olan Odysseus'un gemisine müthiş bir yıldırım gönderdi. Gemi paramparça oldu, tayfaların hepsi boğuldu. Odysseus sağ kalmak için kırık yelken direğine tutundu. Akıntılarla gele gele Scylla-Charybdis geçidine geldi. Geçidi bir zarar görmeden bir daha aştı. Bu sırada devamlı hayâller gördü. Gördüğü hayâllerde ülkesini, İthaca'yi ve kraliçesi, karısı Penelope'yi gördü. 9 gün daha denizde çalkalandıktan sonra peri Kalypso'nun adasına (Tunus) kıyıya tükenmiş halde çıktı. [COLOR="#FF0000"] 16. Su Perisi Kalipso'nun Ülkesinde Esaret[/COLOR] Odysseus tam yedi yılını Atlas'ın kızı olan bu perinin yanında geçirdi. Kalipso (Calypso), Ogygia Yarımadasında saltanat süren bir periydi ve Odysseus'u çok sevmişti. Ondan burada birlikte kalmalarını, Odysseus'un da kocası olmasını istedi. Eğer Odysseus bu teklifi kabul ederse Calypso onu ölümsüz yapacaktı. Ama bir tek şartı vardı. Ona bağlı kalacaktı ve ülkeyi terketmeyecekti. Kalipso Odysseus'a sonsuz hayatı vaad etti ama Odysseus bu teklifi red etti. Kalipso, Odysseus'un gitmesine izin vermedi. Olayı Olympos'tan izleyen Athena ve Zeus, Hermes aracılığıyla bir emir gönderdi. Kalipso, Odysseus'u alıkoymaktan vazgeçecek ve hemen onu serbest bırakacaktı. Böylece, 2. defa Hermes'in Zeus'tan getirdiği emirle Odysseus serbest kalıyordu. Kalypso bunun üzerine Odysseus'u çağırdı ve istemeye istemeye onu serbest bıraktığını söyledi. Ayrıca, ona bir sal yapması için de yardım etti. Yanına türlü yiyecek, su ve şarap vererek onu uğurladı. Poseidon, oğullarından birisinin tek gözünü kör eden Odysseus'u tekrar denizde bir salla yolculuk ettiğini görünce, yarattığı birbirinden yüksek dalgalar ve fırtınayla salı batırdı. Ama, tanrıça İno'dan yardım gören Odysseus, yüzerek dürüst ve iyi bir halk olan Phaecian'ların adasına (Scheria adası, Korfu) çıktı. [COLOR="#FF0000"] 17. Phaecian'ların Ülkesinde Alkinoos'un Sarayı[/COLOR] Phalak prensesi Nausikaa, sık sık yaptıkları gibi yine birgün arkadaşlarıyla ırmak kıyısına top oynamaya gitti. O gün top ırmağın gerisindeki koruluğa düştü ve orada günlerce yüzmekten yorgun Odysseus'u gördüler. Onu uyandırdılar. Uyanınca hizmetçi kızlar kaçıştı, yalnız Nausikaa, erkekliği yosunlarla örtülü çıplak Odysseus'tan ürkmedi. Nausikaa, hizmetçilerine bu yakışıklıyı öğrenince, kılık değiştirmiş olarak Penelope'ye gitti ve ona şöyle dedi: "Ben Odysseus'un arkadaşıyım. Kendisi daha sonra buraya gelecek. Taliplileri oyalamak için bir oyun tertiplemenizi istedi. Odysseus'un yayına her kim kirişi takıp, 12 sıra çatılmış balta başlarının arasından oku atıp geçirebilirse Penelope ile evlenebilecek." Bu yay, Apollon'un yaylarından birisiydi ve Truva Savaşından önce Apollon bu yayı Odysseus'a hediye etmişti. Apollon, yayın nasıl eğilerek kirişin geçirileceğini de göstermişti. Kendisinden başka hiç kimsenin bunu yapamayacağını bildiğinden böyle bir oyun tezgahladılar. Zaten o zaman kadar da Penelope, taliplileri oyalamak adına hergün bir kefen örüyor, kefen bittiğinde kendi seçeceği birisiyle evleneceğini söylüyordu. Her gece, gündüz ördüklerini sökerek, ertesi gün yeniden başlıyordu. Kefen, Odysseus'un babası Leartes için örülüyordu güya. Penelope'un hizmetçilerinden birisi bu sırrı taliplilerden birisine anlatınca da hepsi bir olup Penelope'a sabırlarının tükendiğini, artık içlerinden birisini seçmeleri gerektiğini tam söyledikleri gün Odysseus, Penelope'a kimliğini gizleyerek gidip yaya ipin takılması tezgahını söylemişti. Sabırsız talipliler teker teker yayı eğerek kirişi ucuna takmayı denediler. Hiçbirisi bunu başaramayınca kenardan onları izleyen dilenci kılığındaki Odysseus yayı alarak bacaklarının arasına aldı ve vücuduyla abanarak kirişi taktı, oku atarak 12 balta başının arasından geçirdi. Arkasından Athena sihiri bozarak Odysseus'un gerçek yüzünü herkese gösteriverdi. Odysseus, taliplilerin o şaşkınlığı arasında geniş salondaki tüm kapıları hizmetçilerine kapattırdı. Telemachus, Athena ve Eumaeus yardımıyla da haberci Medon ve taliplileri eğlendirmek zorunda bırakılan ozan Phemius hariç tüm taliplileri öldürdü. Arkasından da Telemakhos taliplilere hizmet eden tüm kadın hizmetçileri öldürdü. [COLOR="#FF0000"]20. Penelope'un testi[/COLOR] Penelope, bu yaşlı adamın hâlâ kocası olduğuna inanmıyordu. Bunu test etmek için eskiden yattıkları yataklarının salona taşıtılması emrini verince Odysseus çok kızdı. Çünkü yatak odalarındaki yataklarının bir tarafı canlı bir zeytin ağacından destek alıyordu. Bunu bilen sadece Penelope ve Odysseus olduğundan, Penelope kızgın kocasını yatıştırdı ve onun gerçekten Odysseus olduğuna artık inandığını söyledi. Penelope test için Odysseus'un affını diledi ve Odysseus onu affetti. Taliplilerden Antinous'un babası Eupeithes, Odysseus'u sonradan öldürmek ve tahta geçmek istedi ise de, Odysseus'un babası Leartes, Eupeithes'i öldürdü. Athena, Odysseus'un yaşamının barış içinde geçerek, onun yaşlanarak yavaş yavaş mutlu bir şekilde ölmesini istediğinden, ölen tüm taliplilerin ailelerini intikam almamaları için uyardı. Odysseus, İthaka kralı olarak uzun yaşadı ve eceliyle öldü.[/FONT][/SIZE][/COLOR] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
En iyi yönetim şekli?
Cevapla
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Edebiyat / Kitap
Dünyadaki en önemli doğal destanlar
Top