Çölde Yaşayan Hayvanlar

Suskun

V.I.P
V.I.P
Çölde Yaşayan Hayvanlar

Hayvanlar bitkilere bağımlı olduğu için, çöllerde hayvan sayısı, doğal olarak öteki yerlerdekinden azdır. Çöl hayvanları çölden çöle ve kıtadan kıtaya değişiktir. Çölhayvanları, başlıca özellikleri küçüklükleri ve kolaylıkla saklanmalarını sağlayan açık renkli postları olan hayvanlardır. Bunlar arasında, sayısı en çok olanlar kemiricilerdir. Etçiller ise, en çok bilineni çöl tilkisi olan birkaç türle temsil edilir. Suyun çok az bulunduğu bu alanlarda yaşayan birçok hayvan türünün ortak özelliği, suyu, besini oksitleme sürecinin bir yan ürünü olarak elde etmeleridir. Sözgelimi, çöl hayvanları 100 gr yağı oksitleyerek 107,1 gr su, 100 gr karbonhidratı oksitleyerek 50 gr su ve 100 gr proteini oksitleyerek 41,3 gr su elde edebilirler. Besinlerindeki az miktarda suyun yanma katılan bu su, ihtiyaçlarını karşılamaya yeterlidir. Etçiller suyu doğrudan doğruya avlarının kanından ve etinden elde ederler.

Çöl hayvanlarının çoğunun yaşayabilmesini sağlayan etmenlerden biri de, gece dolaşmalarıdır. Geceleri hem nemlilik gündüze oranla daha yüksektir, hem de ısı daha düşüktür. Bu yüzden, geceleri terleme daha azdır. Gündüzleri, güneş çorak toprağı kavururken, hayvanlar toprağın altına girer, kayaların gölgesine gizlenir yada herhangi bir bitki topluluğunun altına sığınırlar.

Çöl memelilerinin birçok türünün arka bacakları normalden çok daha uzun, son derece güçlü ve sıçramaya uygundur. Bu duruma en çok kemiriciler arasında (Arap tavşanı ve sıçan gibi) rastlanır: Boyutlarından beklenmeyecek kadar uzun sıçramalarla dolaşır, böylece yiyecek bitkiler, böcekler yada daha büyük hayvanların yemeklerinin artıkları ararken büyük uzaklıkları aşarlar. Çöl kuşları da, hızla yer değiştirebilirler.

Ama genellikle, sürekli olarak çölde kalan türler, vahaların yakınından ayrılmazlar. Vahalar bunların uygun bir çevre ve düzenli besin böcekler, sürüngenler, küçük memeli hayvanlar bulabilecekleri tek yerdir. Yaşamaya elverişsiz çöl iklimine kendilerine özgü uyma biçimleri yönünden en ilgi çekici omurgalılar, yılanlarla kertenkelelerdir. Bu sürüngenler soğuk kanlı, yani beden ısılarını düzenleyemeyen hayvanlardır; beden ısıları çevrenin ısısıyla birlikte değişir. Isıya karşı öylesine duyarlıdırlar ki, 39°C’ı aşan sıcaklıklar kısa sürede ölmelerine yol açar. Oysa yazın, çöldeki ısı derecesi güneşte 65 -70°C’ı bulur, gölgede ise 40°C’ı aşar. 15°C’ın altındaki ısılarda, çöl yılanları uyuşuk olur ve kolayca avlanırlar. Isı düzenleme sistemleri, dış ısıya az çok uyan bir derinlikte, bir kum tabakasının altına saklanmaktan oluşur. Yalnızca, boynuzsu çıkıntılarla örtülü gözleri açıkta kalır. Bu durumda avlarını bekler, şimşek hızıyla yakalar ve ağızlarında kurbanlarıyla hızla, saklanma yerlerine yada inlerine dönerler. Orada gövdeleri çeperlere değerek durup, güneşte kaldıkları kısa süre içinde biriken fazla ısıyı dışarı verirler. Normal beden ısılarına kavuşunca avlarını yutar ve bir kez daha kumun altına saklanmak üzere, yüzeye dönerler.

Çölde, omurgalılar dışında, hemen hemen tümü böcek yada örümceğimsilerden olan çok sayıda omurgasız hayvan yaşar. Örümceğimsilerin büyük bölümünü akrepler ve örümcekler oluştururken, böceklerin hemen tümü, kınkanatlılardır. Bunların en değişik iklim koşullarına uyma yetenekleri sınırsızdır denilebilir. Sözgelimi çöl peygamber devesi gibi bazı türler, 51°C’a kadar sıcaklıklara dayanabilirler.

Vahalardaki hem omurgalı, hem omurgasız öteki hayvanların, varlıklarını sürdürmek için zengin su kaynaklarına ihtiyaçları vardır. Çölün birbirine uzak vahalarındaki bugünkü dağılımları, bir zamanlar buralarda yaygın bir su sistemi, ve farklı iklim koşulları bulunduğunun belirtisidir. Bu hayvanlar, sürüngenler (timsah gibi), hem karada hem suda yaşayan hayvanlar (su kurbağası gibi), balıklar ve böceklerdir. Bugün bu yaratıkların sayısı iyice azalmıştır ve dünya çöllerinden suyun çekilmesi nedeniyle, bir gün gelip tümü ölecektir.
 
Top