Bitkilerde Üretim Yöntemleri

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Bitkisel üretim insanların temel uğraşlarından birisi olagelmiştir. Çayır-mera, tarla, bahçe ve süsü bitkileri ile orman ağaçları ana bitkisel üretim dallarıdır. İnsanların gıda, giyim, yapı malzemesi, yakacak ve estetik gereksinmelerini karşıladıkları canlı malzemelerdir.
Bitkisel üretim; insanların gereksinmeleri için seçilmiş tek tek yada toplu haldeki bitkilerin devamlılığını sağlamak ve sürekli yararlanmayı amaçlayan, kontrollü bitki gelişimi olarak tanımlanabilir.
Bitkilerin üretilip yetiştirilmeleri ve kullanımları özel bilgi, deneyim ve teknik gerektiren uğraşlar dizisidir. Bitkilerin çok değişik fiziksel ve genetik özelliklere sahip olmaları; çok değişik ortam ve çevre koşullarına gerek duymaları; üreme ve gelişmelerinin çok farklı tipte olması, üretimlerinde de çok farklı yöntem ve tekniklerin kullanılmasını zorunlu ve yerine göre değişebilir duruma getirmiştir.
Bitkilerin istenilen miktarlarda ve kolaylıkla üretilip-yetiştirilebilmesi ancak bu yöntemlerin ve uygulanacak tekniklerin bilinmesi ile olanaklıdır. Bitki üretimi; iki temel üretim tipinin farklı modifikasyonlarında uygulanan yöntem ve tekniklerin araştırılıp geliştirilmesi ve bölgesel koşullara göre adaptasyon çalışmalarının yapılması ile kitlesel nitelik kazanabilir.

EŞEYLİ ÜRETİM (Tohumla Üretim)
Gelişkin bitkiler, yaşamlarının belirli bir döneminde ya da sürekli olarak meyve ve tohum verirler. Üreme, üretme ve ıslah çalışmalarında temel üretim malzemesi olan TOHUM, bitkisel üretimin ana kaynağıdır.
Tohumla çoğaltmanın bir özelliği, yeni bireyler arasında görülen değişkenliktir. Bu özellikten kaynaklanan ve farklı çevre koşullarına uyma yeteneğine sahip bitkilerin ortaya çıkması mümkün olmaktadır. Bitki ıslahının temelinde bu özellik (melezleme) ten yararlanılır.
Oysa; üretimde, pek çok güçlük ve sorun bu olaydan kaynaklanır.
Bu nedenle tohumla üretimde, sorunların ve bitkinin özelliklerinden kaynaklanan olası sonuçların önceden bilinip çözüm getirilmelidir.
Ekilen tohumlardan çıkacak genç bitkilerin kalitesi, tohumun kalitesi ile doğru orantılıdır. Otsu bitkilerde (sebze ve bahçe çiçekleri) FİDE; odunsu bitkilerde (çalı, ağaç ve ağaççık) ise ÇÖĞÜR olarak adlandırdığımız bu genç bitkilerin nitelikleri ve bunlara uygulanacak kültürel tedbirler türlere göre farklılık gösterecektir.
Tohumla üretime geçmeden, bitki fizyolojisi, tohum ve tohumluğun özellikleri ve ekim öncesi işlemlere ilişkin açıklamaların yapılması yararlı olacaktır.
Bitkilerde tozlanmayı izleyen dönemde, döllenme olayının meydana gelmesi ile meyve tutma ve tohum oluşumu olayının geliştiğini biliyoruz. Bir bölüm bitki kendine döllemlidir. Oysa, bazılarında yabancı tozlama zorunlu bir olaydır. Özellikle iki evcikli bitkilerde, dişi ve erkek çiçekler farklı bitkiler üzerinde oluşur ve gelişirler. Döllenme ve tohum oluşumu için her iki cinsten çiçek taşıyan bitkilerden belirli bir çevre içinde bulunması zorunluluğu bulunmaktadır. Bunlara; İlex, incir, Amerikan cevizi, Antepfıstığı, akçaağaçlar, Taxus, Ailanthus, hurma, ıspanak ve kuşkonmaz örnek olarak gösterilebilirler. Döllenmeyen dişi çiçekler meyva bağlamaz ya da içi boş (tohumsuz) meyve oluşur.
Çiçekleri bir cinsli olan bitkilerden bir bölümünde ise, erkek ve dişi çiçekler aynı bitki üzerinde olmalarına karşın farklı yerlerde bulunur. Bunlarda rüzgar ya da böceklerle döllenme zorunluğu bulunmaktadır.
İki cinsli çiçeklerde ise dişi ve erkek organların farklı zamanlarda olgunlaşmaları ya da kendine döllemsizlik durumunda yabancı tozlama zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu durum dölleyici çeşit bulundurularak önlenebilir.
Döllenmeden sonra oluşan tohumdaki kromozomların yarısı anadan, yarısı da babadan geçmiş olur. böylece bu yeni embriyo, genetik özelliğine bağlı olarak ya anaya, ya babaya da her ikisine de benzemeyebileceği gibi bunların ortak özelliklerini de taşıyabilir. Böyle tohumların meydana getirecekleri bitkilerde çok geniş açılımın olacağı bilinmelidir. Dolayısıyla bu üretim yönteminin uygulanmasında çok dikkatli olunmalıdır.
Yabancı tozlamanın oluştuğu durumlarda tohumun saflığı korunamaz. Melez tohumların oluşumu ise aynı kalitede mal üretimine engel olur. ancak; özel olarak üretilmiş yüksek kaliteli Fı melezlerinin, bu tür karışık ve niteliksiz tohumlarla eş tutulamayacağı bilinmelidir.
Genelde odunsu bitkilerin çoğu heterozigottur. Bu nedenle yabancı tozlama sonucunda ortaya çıkacak genetik varyasyon sonsuzdur.
Çögür ya da fidelerde istenmeyen özellikler yönünden bir ayrım yapılma olanağı varsa ve yüzde olarak belirli sınırlar içinde kalıyorsa, bu tür tohumlar kitle üretimi için değerlendirilebilir.
Tohumların genetik saflığının korunabilmesi amacı ile özel olarak düzenlenmiş koruluk ya da yabancı tozlamalı elemine edebileceğimiz parsellerdeki özel üretim çalışmaları yapılmalıdır.
Tohum Orjini : Tohumun alındığı yörenin ekolojik özelliklerinin bilinmesi yanında ana bitkinin tohum özelliklerinin denenip belirli kalite ölçütlerinin bulunmasından sonra sertifikalı bitki ve tohumlar elde edilmiş olur. Kitlesel üretimde kullandığımız tohumlarda;
· Orijini belli, sertifikalı, saf ve ilaçlanmış,
· Tohumun alınma zamanı ve saklama şekli hakkında bilgi,
· benzer ekolojik bölgelerden ve tercihen aynı yöreden alınması,
· satın alınan tohumlar, ekim dönemine kadar saklamada uygun koşulların yaratılması sağlanmalı,
· ekim öncesinde, tohumun göreceği ön işlemlere ilişkin tavsiye ve direktifler yerine getirilmeli,
· tohumların çimlenmeleri ve genç bitkilerin dış koşullara uyum sağlamalarına kadar geçen dönemde gerekli özel gösterilmeli, gerekli kültürel önlemler alınmalıdır.

Tohum Kaynakları : Orman ağaçları, meyve fidanları ve sebze üretimi için gerekli kaliteli ve sertifikalı tohum gereksinimlerinin karşılanması yanında çim, çiçek, çalı ve ağaç tohumlarının toplama, üretim ve pazarlaması büyük bir potansiyel yaratmış bulunmaktadır. Bu gereksinmelerin karşılanmasında :

· Ticari Tohum Üreticiliği :
Özellikle kültür varyete ve formları melezlerinin yetiştirildiği ya da özel parsel ve arboretumlarda saf olarak üretilen tohumluk malzemelerinin, nitelikleri belli malzeme olarak pazarlaması yapılır.
· Tohum Toplama : Park, orman ya da özel bahçelerden, belirlenen bitkilerden her yıl toplanarak ihtiyaç karşılanır.
· Meyve İşleme Sanayii : Çeşitli meyve ve sebze işleme tesislerinin posa ve artıkları bu amaçla değerlendirilir ya da yöntem ve tesis olarak tohum çıkarmada yararlanılabilir

Tohum Hasadı ve Uygulanacak İşlemler :
Meyvelerin olgunluk zamanları ile tohumun olgunluğu arasında bir ilişki bulunmakla birlikte, kesin bir ayrım yapma olanağı bulunmamaktadır. Bazı tohumlarda, meyve içinde kalma süresi çimlenmeyi geciktirirken, bazılarında meyvenin bitki üzerinde kalması ve hatta bitki üzerinde kış geçirmesi gerekli olmaktadır. Bazılarında ise karaağaçlarda olduğu gibi çiçeklenmeyi izleyen bir aylık dönem içerisinde tohumların alınıp ekilmesi gerekli olabilmektedir.
İşlem sırası :
· Olgunluk Zamanının Saptanması : Literatür bilgileri ve fidanlık deneyimlerinden yararlanılarak, mevsim özellikleri de dikkate alınarak saptanır. Gerektirdiğinde embriyo gelişimini belirlemek amacı ile binokülerde inceleme yapılması ya da embriyo soyularak özel ortamda çimlenme denemesi ile kesin sonuç alınabilir.
· Meyve ve Tohumların Toplanması : Olgunlaşmış ancak, çatlayıp tohumların dökülmelerine neden olacak kadar geciktirilmeden toplanmalıdır. Olgunlaşınca yarılıp çatlayan meyvelere örnek olarak, bazı baklagiller, turpgiller, kapsül şeklinde meyvesi olanlar verilebilir. Bütün meyvesi bir tek tohumdan oluşanlar (sertçekirdekliler), etli meyveliler ve üzümsü meyvelilerin hasadı işleme kolaylığı sağlamak amacı ile meyveler kurumadan yapılır.
Olgunlaşan tohumlar; yerden ya da ağaçtan toplanarak, salkımlar kesilerek, bitki tümüyle
sökülerek ya da bitki sallanarak toplanır.
· Tohumların Meyveden Ayrılması : Kurutulduğunda çatlayan, çiçek tablasına bağlantısı kopan, kapsülleri açılan ya da başak biçimindeki oluşumların gölgede kurutularak, sopa paletli ayırıcılarla harmanlanması yapılır. Etli meyvelerde ise ezme, parçalama ya da fermantasyon işlemi ile parçalanan meyve etinin meyveden ayrılmasında daha çok yıkama geçerli bir yöntem olarak kullanılır. Meyve etinden kalan parçalarla birlikte, boş ve olgunlaşmamış tohumlar da atılır. Yıkanıp temizlenen tohumlar, kurutularak paketlenir ya da katlamaya alınarak soğuk depo ya da mahsenlerde bekletilir.
· Saklama (Tohumların Muhafazası) : Tohumlar, bitkinin özelliğine bağlı olarak değişik sürelerde ve değişik koşullarda saklanırlar. Bazı tohumlar (Populus Acer, Ulmus, Cedrus, Spirea vb.) kısa ömürlüdür. Yaşama yeteneklerini birkaç gün ya da birkaç ayla sınırlıdırr. Bazı tohumların (ceviz, meşe, Acer saccarum, turunçgiller) nem oranı düşürüldüğü ya da kurutuldukları zaman çimlenme güçleri kalmaz. Bazı bitkilere ait tohumların kuru ve soğuk ortamlarda, kapalı kutu ve tenekelerde saklanmaları gerekir. Özel koşullar gerektiren tohumlar dışında kalanlarda, bağıl nemi %50 nin alındaki serin depolarda, torba ya da ağzı açık kaplarda ekim zamanına kadar korumak mümkündür. Ancak, mantari hastalıklara ve böceklere karşı tohumların ve deponun ilaçlanmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Isı ve nemi kontrollü, havalandırılabilen depolar en uygundur.
· Embriyo Gelişimi ve Çimlenme Olayı : Tohumun embriyosu, bitki üzerinde olgunlaşmasından başlayarak, muhafaza ve ekime kadar zehirli bir durgunluk ile çimlenme yeteneğini kazanmış olması durumu dışında embriyo gelişimine ve çimlenebilmesi için gerekli koşulların sağlanmasına (ekime) kadar dışarıdan izlenebilecek bir tepki göstermez. Embriyonun gelişmesi için gerekli dinlenme periyodunun tamamlanmış olmasına rağmen tohumun çimlenmemesi, embriyonun gelişmesini engelleyen bazı etkenlerin bulunması sonucudur. Çimlenmenin olmaması; nem, uygun sıcaklık, oksijen ve istenilen diğer çevre koşullarından bir ya da birkaçının yokluğu yüzünden de olabilir. Bu durum tohumun dışındaki koşulların neden olduğu "Dinlenme" olarak ifade edilir. Tüm çevre koşulları uygun olsa bile, bazı hallerde iç koşullar çimlenmeye engel olabilir. Bu durum;
· Embriyo içerisindeki mevcut koşullardaan (Embriyo dinlenmesi),
· Embriyoyu dıştan kuşatan bazı tohum kısımlarından (Tohum kabuğu),
· Tohum ve meyvenin bazı kısımlarındaki kimyasal faaliyetlerin sebep olduğu durdurma (İnhibatör dinlenmesi) sonucunda olabilir. Bu durumda olan tohum (dinlenme halindeki), çevre koşulları uygun olsa bile iç faktörlerin etkisi ile çimlenme olayı meydana gelmemektedir. Çimlenme olayının engellenmemsinde;
· Su alımına engel olan tohum kabukları, (Cercis, Euonimus, Viburnum)
· Embriyo gelişmesine mekanik olarak direnç gösteren tohum kabukları,
· Embriyoya gazların giriş çıkışını kısıtlayan tohum kabukları,
· Gelişmesini tamamlamamış embriyolar,
· İnhibatörler (Gelişmeyi engelleyici maddeler) gibi koşullar etkilidir.
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Otsu ve odunsu süs bitkilerinin üretiminde benzer yöntemler kullanılmakla birlikte, bu bitkilerdeki yapısal farklılıklar nedeniyle kapalı mekan ve açık alanda üretilen fide ve çöğürlerin geçirdikleri aşamaları ayrı ayrı açıklamakta yarar olacaktır.
ÇİMLENMEYİ UYARICI ÖN İŞLEMLER :
Mekanik Aşındırma : Sert ve su geçirmeyen tohum kabuğunun cilalı dış yüzeyinin aşındırılıp geçirimliliğinin sağlanmasıdır. Basit bidon ya da beton karıştırıcılarının içerisinde kaba çakıl ve kumla karıştırılarak yapılabilir. Tohum ve çakıl irilikleri farklı tutularak ayırma kolaylaşır.
Tohumların Suda Islatılması : Tohum kabuklarının yapısını değiştirerek, çimlenmeyi engelleyici maddeleri yıkamak ve tohum kabuklarını yumuşatarak çimlenme süresinin kısaltılmasını amaçlar. Tohum kabukları yüzünden meydana gelen dinlenmeyi ortadan kaldırdığı gibi su alıp toprakta şişmeleri için geçen zamandan tasarruf sağlanmış olur.
Asitle Aşındırma : Asitle aşındırmanın amacı, sert ve su geçirmez tohum kabuğunun bu olumsuz özelliklerini değiştirmektir. Tohumların derişik sülfürik asitle batırılması etkili bir yöntemdir. İşlem süresi türlere göre farklılık gösterirler. 10 dakika ile 6 saat arasında değişen bu beklemeden sonra tohumların akarsu altında yıkanmaları gereklidir.
Soğukta Katlama : Dinlenme halindeki embiryoların çimlenme olgunluğuna getirilmesi ve tohum kabuklarının yapısının sağlanması amaçlanır. Nemli tohumların çimlenmeden önce belirli bir süre düşük sıcaklıkta tutularak dinlenme halindeki embriyoya sahip çalı ve ağaç tohumlarının çabuk ve yeknesak çimlenmesinde etkin olan bir işlemdir. Bu işlem yapılmadıkça belirli türlerin tohumları çok yavaş, uzun sürede ve düzensiz bir çimlenme gösterir. Bu gelişmenin olabilmesi için sıcaklığın 0-10 oC arasında tutulması, ortamın nemli ve havadar olması, katlamada belirli bir sürenin geçirilmesi zorunlu olmaktadır.
Uyarıcı İşlemlerin Birlikte Uygulanması : İki ya da daha fazla işlemin birleştirilmesinin amacı, sert tohum kabuklarının ve dinlenme halindeki embriyonun getirdiği engeli kaldırmak, karışık bir dinlenme periyodu içinde bulunan embriyonun çimlenmesini teşvik etmektedir.
Ekim Zamanının Ayarlanması : Dinlenme halindeki tohumların çimlenme olgunluğuna gelmesi için gerekli çevre şartlarının ve özel isteklerin yerine getirilmesi amacı ile yapılır. Soğukta katlamaya ihtiyacı olan tohumları sonbahardan ekerek ya da hem soğuk hem de sıcak katlama gerektiren tohumlarda erken ekim yaparak önce sıcak sonra da soğuk katlama gereksinmesi karşılanmış olur. Bazı hallere çimlenme, meyveden tohumlar çıkarılır çıkarılmaz ekilerek hızlandırılabilir. Bu yolla tohum kabukları sertleşip kurumadan ekilerek çimlenme kolaylaştırılmış olur. Etkili yöntemlerin bilinmemesi halinde doğal koşullardaki işleme benzer bir uygulama yapılır.
Kuru Saklama : Taze olarak hasat edildiklerinde, dinlenme durumunda olan bazı tohumların çimlenme olgunluğuna getirilmesi amacı ile yapılır. Taze olarak hasat edilmiş birçok otsu bitki tohumu, bir kuru saklama süresinin sonuna kadar çimlenmezler. Bu dinlenme devresi, bitkinin türüne bağlı olarak, birkaç günden haftaya kadar uzayabilir. Tahılların, sebze ve çiçek tohumlarının kuru olarak yetiştirici eline geçinceye kadar çoğu kez dinlenme dönemini de geçirmiş olur.
Belirli Sıcaklık ya da Sıcaklık Kombinasyonları : Yeni hasat edilmiş bazı tohumların çimlenebilmesi için belirli sıcaklık dereceleri altında kurutulup saklanması gerekir. Yüksek ve sabit sıcaklık, yeni derilmiş bazı bitki tohumlarının dinlenmeden çıkarılması için başarı ile kullanılır.
Tohumların KNO3 Çözeltisi ile Islatılması : Yeni derilmiş pek çok bitki türünde tohumların çimlenmesini teşvik etmek için kullanılmaktadır. Laboratuar çalışmalarında da hızlandırıcı bir yöntem olarak uygulanır. İlk ıslatma %0,2 lik potasyum nitrat çözeltisi ile yapılır. Daha sonra sulama suyu olarak çeşme suyu ya da damıtık su kullanılabilir.
Işık : Bazı yeni hasat edilmiş ve dinlenme halindeki tohumlarda çimlenmeye teşvik amacı ile yararlanılır. Uygulanacak ışığın şiddeti, türe bağlı olarak çimlenmeyi teşvik ya da gecikmesine neden olabilir. Tohumlardaki ışıklanma ihtiyacı hasattan sonra en yüksek durumdadır. Tohumlar kuruyup depolanması sırasında bu gereksinme giderek azalış gösterir. Işıklanma ihtiyacı olan tohumların yüzlek olarak ekimi ile çimlenmede artış izlenir. Işığın uyartan kuvveti, tohumların su alıp şişmelerinden sonra etkili olur. ışıklanmadan sonra, nemli tohumlar kurutulabilir ve karanlıkta, çimlerin yeteneklerini kaybetmeksizin haftalarca saklanabilirler.

a) Otsu Süs Bitkilerinin Tohumla Üretimi :

Mevsimlik çiçeklerin hepsi, perenial bahçe çiçeklerinin büyük bir bölümü çiçekli saksı bitkilerinin (Sineraria, Cylcamen, Primula, Gerbera vb.) bir bölümü Kaktüs ve succulentlerin hemen hepsi, sera ve salon bitkisi olarak kullanılan çiçekli bitkilerin (Begonia, Monstera, Orkideler, Sardunya, Punica, Coleus, Lantana vb.) büyük bir bölümü tohumla üretilebilirler.
Mevsimlik çiçek tohumlarının bir bölümü ile perenial çiçeklerin yaz aylarında ekimi yapılabilenler açıkta ekilip büyütülebilirler. Ekim tavalara serpme ya da sıraya ekim yöntemi ile yapılır. Tohumların özelliğine göre, üstleri örtülmez ya da bir miktar elenmiş gübre ile kapatılıp sulanır. Genç bitkiler iki üç yaprak olduktan ve ele gelecek büyüklüğe eriştikten sonra sökülerek uygun aralıklarla yeni tavarala dikilir. Bu işleme ŞAŞIRTMA denir. Dikilecekleri parsellerin boyatılması ve gerekli boya erişmesi sağlanır. Bu işlemler tümüyle dışarıda yapılır.
Soğanlı yumrulu bitkilere ile kışlık çiçeklerden boşalacak parterlerin erken ilkbaharda gelişkin fidelerle doldurulabilmesi için korunmuş mekanlarda üretim zorunluluktur. Yazlık çiçek tohumlarının, güney illerinde bile korunmuş ortamlarda yetiştirilebildiğini, soğuk bölgelerde ise cam örtü altında yapılabileceği bilinmelidir. Dış koşulların büyüme için uygun olmadığı durumlarda üretim yapıları içindeki tezgahlarda, kasalar içinde yetiştirilen fideler, saksı ya da özel kaplar içinde büyütülürler. Dış koşulların uygun duruma geldiği döneme kadar gelişen, hatta çiçeklenen bu bitkiler, çiçek parterlerine dikilerek istenen etki sağlanmış olur.
Daha hassas ve pahalı olan iç mekan bitkilerinin tohumlarının yine içerde ve örtü altında kontrollü koşullarda yetiştirilmelerinde zorunluluk bulunmaktadır. Özel tohum üreticisi kuruluşlardan alınan bu kıymetli ve az sayıdaki tohumun fire vermeden çimlendirilmesi ve büyütülmesi ancak, ısı, nem ve aydınlatması ayarlanabilen ortamlarda yapılabilir. Tohumların doğmadan saksılara ekimi yapılabileceği gibi bazı hassas türlerin aseptik şartlarda özel besin eriyikleri içerisinde çimlendirilip geliştirilmelerinde zorunluluk olabilir. Yaygın ve kitlesel üretim yapan kuruluşlarda çimlendirme, şaşırtma ve saksılama işlemleri tam otomatik çalışan sistemler içerisinde ve en az insan gücü ile yapılır. İç mekan bitkilerinde çiçeklenme ve satış boyuna erişme zamanına kadar içerde bakımları sürdürülür. Bu yolla periyodik olarak kitlesel üretim gerçekleştirilmiş olur.
b) Odunsu Bitkilerin Tohumla Üretimi :
Ağaç,ağaççık ve çalılardan tohumla üretilmesi mümkün olabilen saf hat ya da homozigot türlerde bu yolla üretim sağlanabilir. Melez olmakla birlikte belirli karakterler yönünden kolayca ayrılabilen tür ve kültür formlarında, çıkan çöğürlerden istenmeyen özelliktekiler elemine edilir. Odunsu bitkilerin tohumlarından hemen hepsi (çok hassas ve küçük olanlar dışında) dışarıda hazırlanan yerlere ve tür için uygun dönemde dikilir. İçerde ekilenler için otsu bitkiler için uygulanan yöntem izlenir. Dışarıya ekileceklerde ise; tohumun türüne (büyük-küçük, katlamalı-katlamasız), uygulanacak işleme (şaşırtma, aşılama, yerinde büyütme vb.) ve işletmenin karakterine bağlı olarak belirlenen yöntem uygulanır.
Çöğür yetiştirme amaçlanıyorsa; çimlenmeyi kolaylaştırıcı ön işlemlerden geçmiş olan tohumlar, sıraya ya da serpme olarak tava ve yastıklara ekilir. Ekim aralıkları tohumun türüne, büyüme hızına, bulunulan ekolojik bölgenin bitki gelişimindeki etkisine göre ayarlanır. Çıkan genç bitkilerde aralık ayarlaması, seyreltme yapılarak sağlanır. Seyreltme amacı ile sökülen bitkiler yeniden dikilebilir. Bazı türlerde ilk dönemde yakıcı güneş ışınlarından korunma amacı ile gölgeleme zorunluluğu olabilir. Mevsim sonunda yaprak döken ya da durgunluk dönemine giren (bitkiler) ÇÖĞÜRLER önce kazık kökleri kesilip sökülürler. Sökülüp boylandıktan sonra demetlenen ÇÖĞÜRLER, özel soğuk depolarda ya da nemli yosun ve torf içine yerleştirilmiş olarak kasa ya da naylon torbalar içinde soğuk depolarda dikim dönemine kadar saklanırlar. Kalem aşısı yapılabilecek durumda olanlar makine yardımı ile aşılarak özel seralarda aşının tutması için bekletilirler. Özellikle güllerde bu yöntem yaygın kullanılır.
İşletmenin karakterine göre çöğürler satılır ya da kendi gereksinimleri için ve büyütülmek üzere hazırlanan yeni yerlerine sıra üzerine dikilir. Bu dikim işlemine REPİKAJ adı verilir. Repikaj, büyütülmek üzere çöğürlerin yeni yerlerine dikimidir. Sıra araları genellikle tek akslı el traktörünün çalışabileceği genişlikte tutulur. Sıra üzerleri ise gelişme hızı ve tarlada kalacağı süreye bağlı olarak ayarlanır.
Hızlı gelişen ve büyük tohumlu türlerde tohumların doğrudan büyütme ya da aşı parsellerine ekimi yapılabilir. Bu durumda tohumlar, ideal sıra ve mesafe ayarlaması yapılarak ekilir. Ancak, gereksiz alan kaybı ve bakım masraflarındaki artış başka bir yolla tolere edilmelidir.
Kaplı üretim yapan işletmelerde ise çöğürler uygun büyüklükteki saksı ya da kaplar içerisine dikilir. Gelişmeye paralel olarak saksı boyları ve aralıkları ayarlanır. Saksılar, altları plastik brandalı kum tavaları üzerine yerleştirilir. Sulamada; yağmurlama ya da sisleme başlıkları kullanılır.
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Eşeysiz çoğaltma; kök,sürgün,yumru,yaprak ya da meristem hücrelerinin özel koşullarda gelişimi sağlanarak yeni fertlerin elde edilmesi olayıdır. Eşeysiz üretim; yeni bitkinin genetik yapısında herhangi bir değişiklik yapılmadan ana bitkinin tüm özelliklerinin yavru bitkilerde ortaya çıkmasını sağlayan bir üretim yöntemidir.
Değerli meyve ve süs bitkilerinin pek çoğu varlıklarını eşeysiz çoğalmaya borçludur. Bu bitkilerin pek çoğu heterezigot (melez) olup, tohumla aynı özelliklerin korunması olanaksızdır.
Kolon : Kökeni tek bir dal yaprak ya da fert olan ve vegatatif yollarla çoğaltılmış olan, genetik yapı bakımından birbirini örnekleyen, mutasyon ya da melezleme ürünü bitki olarak tanımlanabilir.
Eşeysiz çoğaltmanın tercih nedenlerini;
· Kolonun korunması ve devamlılığının sağlanması
· Tohumla çoğaltma olanağı bulunmayan bitkilerin devamlılığının sağlanması (muz, incir, çekirdeksiz çeşitler, steril çiçekliler vb.).
· Çabuk köklenen ve büyüme kolaylığı sağlanması olarak toplanabilir. Vegatatif yolla bitki üretiminde günümüze kadar kullanılmış pek çok üretim yöntemi bulunmaktadır. Bunlardan bir bölümü sadece belirli türler için uygulama alanı bulunmaktadır.
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Sürgün, dal, gövde, yaprak ya da yaprak parçalarının, ana bitkiden ayrılarak , uygun çevre koşulları yaratılmış ortamlarda köklendirilip ana bitkinin tüm özelliklerini taşıyan yavru ya da yavruların elde edilmesidir. Üretimde kullanılan bitki parçasına ÇELİK, bu işleme de ÇELİKLE ÜRETİM adı veriliyor. Çelikle üretim, süs bitkilerinin ticari amaçlarla çoğaltılmalarında kullanılan en yaygın yöntemdir.
Çelikler, bitkiden alındıkları döneme ve kesildikleri bitki bölümüne göre adlandırılırlar. Birbirlerinden az çok ayrıcalık gösteren işlemler uygulanarak köklendirilip geliştirilirler.

· Gövde Çelikleri : Çeliklerin sağlıklı, orta kuvvette, çeşidi bilinen genç bitkilerden alınmasına özen gösterilir. Ticari amaçlarla ve kitle üretimi yapan işletmelerde, çelik alınacak bitkiler özel olarak yetiştirilir, bakım ve çeşide 3-5 yılda bir yenilenerek sağlıklı amaçların devamlılığı sağlanır. Bunlara anaç parsellerinde bakılır ve STOK MALZEME adı verilir. Kışın yaprağını döken bitkilerden odun çelikler kış dinlenme periyodunda yeşil çelikler ise, büyüme mevsiminde ve henüz sertleşmemiş ya da kısmen odunlaşmış dalların ve otsu gövdelerin kullanılması ile hazırlanır.

· Odun Çelikleri : Vegetatif üretme yöntemlerinin en kolay ve ucuzudur. Kolaylıkla hazırlanır, saklanır, taşınır, köklendirmede özel ekipman gerektirmez. Odun çelikleri genellikle tam olgunlaşmış, güneşte gelişmiş bir yıllık sürgünlerden, kış dinlenme dönemi içerisinde alınır. Bu tip çeliklerle, yaprağını döken süs çalılarının hemen hepsi kolaylıkla çoğaltılabilir. Çelik yapılacak sürgünlerin boğum araları normal pişkinleşmiş olmalıdır. Obur dallar, gövde üzerinde gelişmiş ince ve cılız sürgünler, hastalıklı dal parçaları çelik olarak kullanılmaz. Dikimden önce çeliklerin alınarak depolanması gerekir. Hazırlama ve depolamada farklı yöntemler uygulanır.

· Kesilip demetlenen çelikler, ilkbahara kadar kuma ters gömülmüş olarak, kiler ya da depo gibi donma derecesinin altına inmeyen yerlerde, kontrollü soğuk depolarda nemleri korunarak saklanır.
· Kontrollü koşullarda, talaş ve naylon torba içerisinde depolanan çelikler 0 oC - 14 oC arasındaki odalarda bekletilir. Aşırı göz gelişmesinin önlenmesi için sık sık kontrol edilir. Alt kısımda kallus (mühre) oluşup kök taslakları belirmeden gözlerin gelişmesi dikim sonrası bozulma ve kurumalara neden olur.
· Ilıman bölgelerde yaprak dökümünden sonra alınan çelikler hemen yerlerine dikilebilir. Ancak, kemirgenler ve kış aylarında alanın kullanılmayışı sakıncalı olabilir. Öte yandan kolaya köklenen bazı türler katlamaya alınmadan ilkbaharda doğrudan yerlerine dikilebilir.

İbreli ağaç ve çalıların çeliklerinin köklendirilmesi çok yavaş ve oldukça zor olur. köklenmeyi uyarıcı bazı kimyasal maddeler (hormonlar) çeliklerin köklenme yüzdelerinde önemli artışlar sağlarlar. İbrelilerden çelik almak için en uygun zaman, anaçların soğuklanma ihtiyaçlarını tamamlamalarına yakın ve tam dinlenme halinde bulundukları kış aylarıdır (Ocak-Şubat). Çelik materyali olarak bir önceki büyüme mevsiminin pişkinleşmiş tepe sürgünleri kullanılır. Juniperus'larda olduğu gibi daha yaşlı ve uzun dallar da çelik olarak kullanılabilir.

· Yarı Odunsu Çelikler : Geniş yapraklı herdemyeşil türlerin, olgunlaşmış dalları ile yaprağını döken türlerin kısmen odunlaşmış yaz çelikleri bu kapsam içinde ele alınıp değerlendirilmektedir.


Herdemyeşil türlerde çelikler yaz aylarında, büyümenin yavaşlayıp sürgünlerin olgunlaştığı dönemde alınır. Cmelia, Pittosporum, Euonymus vb. gibi herdemyeşil çalıların çeliklerinde mişt altında süratli bir köklenme izlenir. Hormon kullanımı ile süre kısaltılacağı gibi çeliklerdeki gelişme de hızlandırılır.

Çelikler 8-15 cm. uzunlukta, tercihen tepe sürgünlerinden alınır. Kesimler tomurcuk yada yaprağın hemen altından yapılır. Toprağa yada üretim ortamına girecek kısımdaki yapraklar kesilir. Sürgünlerin türgor halinde olduğu sabah saatlerinde kesim yapılır. Alttan ısıtmalı sisleme (Mist) tesisleri çelik köklendirme için ideal sistemlerdir. Kasalar içinde yada doğrudan tezgahlara dikim yapılarak üretimde süreklilik sağlanır.

· Yumuşak Odun Çelikler : Yaprağını döken ve herdemyeşil türlerin yumuşak ve etli ilkbahar sürgünlerinden hazırlanırlar. Forsythia, Magnolia, Weigela vb. bu yolla çoğaltma imkanı olan bitkileridir. Ancak sisleme ve örtü altı üretimi gereklidir.

Çabuk gelişmiş, yumuşak ve gevrek sürgünlerin çelik olarak kullanımı arzu edilmez. Bunlarda köklenme olmadan solma ve çürüme görülür.

· Otsu Çelikler : Perenial (Çokyıllık) yada yarı odunsu bitkilerden (Sardunya, Fuosia, Coleus birçok sera ve salon bitkisi) alınan çelikler bu grupta toplanır. Yumuşak odun çeliklerine benzer yöntemle köklendirilir. Ancak; bunlarda köklenme hızı ve yüzdesi çok yüksektir.
Kaktüs ve sütlü bitki çeliklerinin dikimden birkaç gün önce alınarak tür özelliğine göre belirli bir süre açıkta yada kuru kum içinde bekletilmesi, köklenmeyi arttırıcı, çürüme ve bozulmaları giderici bir önlem olarak uygulanır. Succulent çeliklerinin köklendirilmesinde çok nemli ortamlar yarar yerine zararlı etki yapabilir.

· Yaprak Çelikleri : Yaprak ayası yada yaprak sapı üretim ortamına batırılarak yada yatırılarak köklenme sağlanır. Ana yaprak damarı, sap yada kesilen yaprak damarlarından kök ve sürgün benzeri bitki taslakları oluşur.
· Sanseveria (Paşakılıcı) da olduğu gibi uzun sivri yapraklar, 5-8 cm. parçalara ayrılarak dikilir. Renkli kenarlılarda, ortadaki yeşil bölüm çıkarılarak dikildiğinde başarılı sonuç alınabilir.
· Begonia rex gibi etli ve kalın yaprakların damarları kesilerek ters olarak yaprak üzerine yatırılır. Kesik kısımlardan köklenme ve yeni bitki taslaklarının oluşumu sağlanır.
· Saintpaulıa (Afrika menekşesi), sap, yaprak kenarı ya da tüm yaprak yüzeyi ortama serilerek köklenme ve bitki taslakları oluşturulur.
· Peperomia, Sedum, Crassula, bu yolla çoğaltılabilir.

· Kök Çelikleri : Köklerinde adventif göz bulunduran türlerde, bitkiye zarar vermeyecek şekilde açılarak çıkartılan kalın kökler, 3-5 cm.lik parçalara bölünerek üretim ortamına dikey olarak dikilir. Sökümlerin köklerde bitki besin maddelerinin depolandığı sonbahar ve kış aylarında yapılmasında yarar vardır. Gövdeye yakın kenar üste gelecek şekilde dikim yapılır ve üst uç toprak seviyesinde tutulur.
Rhus ve Ribes gibi türler kök çelikleri ile üretilebilir.


KÖKLENDİRME ORTAMLARI
Pek çok bitki türünün çelikleri, çok kolay köklendikleri için kullanılacak köklendirme ortamının cinsi önemli değildir. Çok güç köklenen bitkilerde köklendirme ortamı, sadece köklenecek çeliklerin yüzde miktarı üzerinde değil, aynı zamanda oluşacak köklerin miktar ve gücünde de etkili olur.

Kışın yaprağını döken bitkilerin odun ve kök çelikleri toprakta yapılır.

Kum, talaş, peat yosunu, torf, perlit, volgan tülfü, yanmış ahır gübresi, yaprak ve dal çürüntüsü, kayın yaprağı çürüntüsü, funda ve kestane toprağı ve bunların farklı oranlarda karışımları; bitki türüne ve üretim yapılan bölgeden sağlanabilecek malzeme niteliğine göre belirlenerek kullanılır.
Köklendirme ortamından istenen özelliklerin başında süzer ve iyi havalanır olmasıdır. İçerisinde hastalık yapıcı patojenlerin bulunmaması yada sterilize edilmiş olması beklenilen bir özelliktir. Bitki besin maddesi içermeleri koyu renkleri ile (Kış aylarında) ısıyı tutmaları yada yaz aylarında açık renkleri ile yansıtmaları istenebilir.

Havalandırılabilen su, pek çok bitki türü için uygun bir üretim ortamıdır
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
KÖKLENDİRMEDE ÇEVRE KOŞULLARI
Odun çeliklerinin açık alanda dikimi, bu bitkilerin doğal koşullara uyma zorunluğunu getirir. Ancak su püskürtme ve örtüleme ile güneşin yakıcı etkisinden çeliklerin korunması yada genç sürgünlerin koruma ve solmalarının önlenmesi getirilecek tedbirlerle sağlanabilir.

İşletme masraflarının yüksek oluşu ve ihmallerin büyük kayıplara beden olabileceği kapalı ortam üretiminde;; kontrollü tutulması kışın ısıtma, yazın havalandırma ile sağlanır. Gece ve gündüz arasındaki ısı farkı 5-10 oC yi geçmemelidir. Çelik köklendirmede gece 16-21 oC, gündüz ise 21-27 oC lik sıcaklık bitki türüne ve mevsime bağlı olarak istenir. Köklendirme tezgahlarında ise 21-24 oC lik toprak sıcaklığı ideal kabul edilir.

Çelik köklendirmede, özellikle yeşil çeliklerin köklendirilmesinde güneş ışığı mutlak gereklidir. Bu amaçla gölgeleme yada mist (sisleme) uygulanması ile suyun serinletici ve rutubeti artırıcı etkisinden yararlanılır. Sileme ile yaprak gübrelemesi ve köklenmeyi uyarıcı maddelerin bitkiye verilmesi de mümkün olacaktır.

Nem, çelik köklendirmede vazgeçilmez temel elemandır. Succulent ve kaktüs çelikleri dışlanacak olursa, tüm yeşil çeliklerde toprak rutubetinden çok hava nisbi neminin yüksek olması arzu edilir. Bu yolla kökler henüz oluşmamış bitki parçalarının besin maddesi ve su gereksinmeleri karşılandığı gibi transprasyonla su kaybı önlenmiş olur.


KÖKLENMEYİ UYARICI YÖNTEMLER
Çeliklerin uçlarının çizilmesi, yararlanması yada ezilmesi kök oluşturma için gerekli uyarının yapılmasını, kallusun oluşumunun hızlandırıldığı varsayılır. Yaralanmış bu bölümlerin köklenmeyi uyarıcı hormonlarla muamelesi ile etki daha da artırılmış olacaktır.

Kullanılabilecek maddelerin çokluğuna rağmen, çeliklerde köklenmeyi uyarıcı kimyasal maddeler, IBA (Indolbütirik asit), IAA (Indolasetik A.) ve NAA (Naftalenasetikasit) tir.

Ticari uygulamalarda; toz preparatlar (Talk için karıştırılmış olanlar) ve çözeltiler kullanılır. Toz preparatlar standart dozlarda ve ticari işletmenin patentli karışımı olarak tavsiyeler doğrultusunda kullanılır. Eriyik halinde olanlar ise çeliklerin uç kısımlarının kısa süre batırılıp çıkarılması yada seyreltik eriyikte uzun süre bekletilmesi ile istenilen sonuca ulaşılmak istenir.


KÖKLENMİŞ ÇELİKLERİN GÖRECEĞİ İŞLEMLER

Köklendirme ortamında 5-10 mm. boya ulaşan yada çelikler hafifçe çekildiğinde kolayca çıkmadığı görülen çelikler yeterli gelişmeyi göstermiş kabul edilerek sökülürler. Köklendirme ortamının başka bir önemi burada söküm sırasında ortaya çıkmaktadır. Köklerin bozulup kopmadan sökümün sağlanması ortamın hafif ve yumuşaklığına bağlıdır.
Köklü çelikler fincan saksılara yada özel kaplara dikilirler. 10-15 gün kadar nemli ve rutubetli bir tünel içerisinde adaptasyon için bekletildikten sonra kontrollü olarak açık alana alınır. Burada kap değiştirilerek gelişmesi sağlanır yada toprağa dikilerek toprakta geliştirilir.
Ticari işletmelerde ve özellikle Akdeniz ve Ege bölgemizde kap içindeki uygulamalar ve yağmurlama sulama uygulamaları ile kısa sürede gelişme ve ticari satış boyuna ulaşma mümkün olacaktır. Bu genç bitkilerden uç alma yapılarak dallarına teşvik edilirken yeni çeliklerin elde edilmesi sağlanır.
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Bitkinin toprakaltı ve topraküstü kısımlarının farklı özellikte, ancak; aynı bitki türünden seçilecek örneklerin özelliklerinin bir bitkide toplanıp bu şekilde yararlanma amacı ile yapılır. Yeni bitkinin üst kısmını (tacını) oluşturan aşılanan kısma KALEM, alt kısmını yada kök bölümünü oluşturan kısma ise ANAÇ adı verilir. İki bitki parçasını birleştirip kaynaştıran tüm yöntemlere AŞILAMA adı verilir. Anaca takılacak kısım, tek bir göz içeren küçük bir kabuk parçası olduğu zaman bu işleme GÖZ AŞISI denir. Anaç-kalem uyuşmazlığı aşılamada en büyük sorundur.

Gül, erik, kiraz, renkli yapraklı süs çalıları, çiçekli süs ağaçlarının çoğaltılmasında aşılama işleminden büyük ölçüde yararlanılır. Yapılma nedenleri ve sağladığı yararları;

· Diğer üretim yöntemleri ile çoğaltılamayan kolonun devamı sağlanır.
· Bazı anaçların özelliklerinden yararlanma (kurağa, nemliliğe dayanıklı)
· Melezleme sonucunda elde edilen çöğürlerin kaliteleri ve sağlayıcıları olarak görülmesi sağlanır.
· Büyük ve verimsiz ağaçların çeşitlerinin değiştirilmesi
· Üretimde sürat ve amaca uygun üretim sağlama
· Bazı ara anaçların olumlu etkilerinden yararlanma

Soğanlar : Özelleşmiş toprakaltı organları olarak kısa, etli, çoklukla dikey duran büyüme konisi içinde çiçek taslakları bulunan, kalın, etli pullarla kaplı bir gövde ekseninden oluşmaktadır. Soğanlar tek çenekli bitkiler tarafından oluşturulurlar.
Dışarıdaki soğan pulları depo, iç pullar ise yaprak benzeri organlardır.
İki tür soğan vardır. Bunlar:
· Kabuklu Soğanlar: Dış pulları kuru ve sertleşerek iç pulları koruma görevini üstlenmişlerdir. Lale, Nergis, Ieucojium örnek verilebilir.
Yemeklik soğan ise en tipik örneğidir.

· Pullu Soğanlar : Bunlarda tüm soğanı kaplayan kabuk yerine, ayrı ayrı soğanı balık pulu gibi görünüş verecek biçimde kaplar. Kolay zararlanabilirler ve kuruyabilirler. Bunlara örnek olarak, Zambak (Lilium), Galanthus (Kardelen), Fritillaria örnek olarak verilebilir.
Soğanımsı Gövdeler (Corm) : Bir soğanımsı gövde, gövde ekseninin, kuru pul benzeri yapraklarla kaplanmış dip kısımdır. Esas olarak yaprak pullarından oluşmuş olan soğanın aksine, boğumlar ve boğum araları iyice belirgin yekpare bir gövde yapısındadır. Büyük bir kısmı depo dokularından oluşur. Soğanımsı gövdeli Gladiolus, Fresia, Crocus gibi bitkilerin çoğaltılması esas olarak doğal yolla oluşan yeni soğanımsı gövdelerle (Crolen) yapılır.
Yumrular : Yedek besin maddelerinin toplanması nedeniyle irileşmiş olan toprak altı gövdesinin kısa uç kısmıdır. Yumru üreten bitkilere örnek olarak patates, Caladium ve yer elması verilebilir. Bir yumruda gövdenin bütün kısımlarını görmek mümkündür. Çoğaltmada bölme yada sürgünlerin çeliklenmesi ile yapılır.
Yumru Kökler : Bazı çok yıllık otsu bitkiler, şişkin ve fazla miktarda depo maddeleri içeren yumru kökler oluştururlar. Görünümleri türlere göre değişiklik gösterirlerse de iç ve dış yapıları tipik kök özelliği taşır. Yumru kökler, gerçek yumrulardan üzerinde boğum ve boğum arası bulunması ile ayrılır. Yıldız (Dahlia) yumruları dikildikleri ilkbaharda yeni sürgün oluştururlar. Bunlar başlangıçta yumrudaki depo maddelerini kullanarak gelişirler. Sonbaharda ana gövdeye bağlı yumru kök saçağı oluşur. Ilıman bölgelerde kış dinlenmesini dışarıda yapabilirler. Yumrulu begonya da birincil kazık kök irileşerek, tekbir yumru kök halini almıştır. Bu yumru kök çok yılık olup, her yıl aynı yumru gelişerek büyüt.
Rizomlar : Toprak altında yada toprak yüzeyinde büyüyen yatay bir gövdedir. Alt yüzünden verdiği köklerle toprağa tutunur. Üst kısımda yaprak ve çiçek sürgünleri bulunur. Rizom, şişkin ve etli yada uzun ve silindirik şekilde olabilir. Rizomlu bitkilerin çoğaltılması, çelikleme yada rizonların bölünmesi yoluyla yapılır. Eğreltiler, Convullaria, İris, Hemerocallis, ayrık cinsi çim bitkileri bu grupta sayılabilirler.
Yalancı Soğanlar : Bazı orkide türlerinde görülen ve birkaç boğumdan oluşan etli ve iri gövde parçasından oluşmuş özelleşmiş bir depo organıdır. Yalancı soğanlar, büyüme mevsiminde yatay duran rizomun yanlarından yada tepesinden çıkıp dikine büyüyen kısımlarıdır. Yaprak ve çiçekler, türe bağlı olarak, yalancı soğanın tepe yada dip kısmında oluşurlar. Genel özelliklerine değindiğimiz soğanlı, yumrulu ve rizomlu bitkilerin dış mekanda en çok kullanımı olanlar ile kesme çiçekçilikte yararlanılanların özel üretimleri ilgili bölümlerde ayrıca verilecektri.
SÜS BİTKİLERİ ÜRETİMİ VE DAMIZLIK MALZEME SORUNU
Üretim malzemesi olarak tohum, çelik, yumru, rizon ve soğanların elde edilebileceği anaç bitkilerin yetiştirilip kullanılmasına DAMIZLIK (Stok malzeme) üretimi, bu amaçla kurulan tesislere DAMIZLIK BAHÇESİ yada ARBORETUM adı verilir.
Damızlık malzeme; hastalıklardan arınmış, saf, türün tüm özelliklerini gösteren bireylerden oluşmalıdır. Bu malzeme, nöbetlemeye sokularak ve belirli sürelerde yenilenerek gençlik ve üretkenliği sürdürülür. Damızlık bulundurulması ve bunlardan yararlanılarak kitle halinde genç bitkilerin üretiminin sağlanması, özel ihtisas ve bilimsel çalışmayı gerektiren bir konudur. Sağlam ve güvenilir bir damızlık üretim işletmesinin bulunmadığı durumlarda; damızlık yetiştirilmesi, üretim malzemesi hazırlığı, fide, çöğür ve köklü çeliklerin yetiştirilmesi yanında bunların bakım ve geliştirilme işlemlerinin bir işletme bütünü içinde çözümlenmesi gibi zor ve külfetli bir çalışma düzeni içine girme zorunluluğu ortaya çıkar. Bu durum, konularda fazla dağınıklığı, koruma ve aşırı ihtimam gerektiren anaçların bakımı ve yenilenmesi ile yeni türlerin devreye sokulması gibi konulara yeterince eğilinemeyeceği, sonuçta, verim düşüklüğü ve bozuk kaliteye neden olacağı bilinmelidir.
1. Tohum ve Tohumluk Malzeme Temini
Tohumla üretim, bahçe çiçekleri, succulentler, bazı ağaç ve çalı türlerinde geniş çapta uygulanmaktadır. Bunlardan özellikle melezleme yolu ile elde edilenlerin tohumları, oldukça pahalı ve açılma göstermeleri nedeni ile bunlardan alınan tohumların yeniden kullanılması sakıncalı olabilir. Bu gibi durumlarda, damızlık üretim yapan kuruluşlardan sürekli tohum alınması söz konusu olacaktır.
Çim bitkileri, mevsimlik ve parenial çiçekler, Primula, Cineraria, Gerbera Cyclamen gibi saksı çiçeklerinin tohumları, ihtisas sahibi uzman kuruluşlarca üretilebilir. Amatör yada profesyonel çalışmalara uygun olarak paketlenerek saflık, çimlenme gücü ve türün yada kültür formunun sunulan özellikleri garanti altına alınıp belgelenir.
Pek çok çalı ve ağaç türleri (melez ve kültür formları dışında) tohumla üretilebilirler. Tohum alınacak ana bitkiler önceden belirlenip, bitkinin özellikleri yanında tohumların özellikleri yıllık kayıtlarla desteklenir.
Tohum üretimi genellikle dış mekanda yapılır. Mevsime bağlı üretimler yada iç mekanda kullanılacak saksı bitkilerinin tohumları kapalı ortamlara ekilerek, fideleri yine kapalı mekanlarda geliştirilir. Yatırımlar ve verilen emeğin karşılığı olarak elde edilecek ürünün kalitesi ve sağlanacak gelirin miktarı, ekilen tohumun kalitesi ile doğrudan ilgilidir.
2. Stok Malzeme Yetiştirilmesi ve Köklü Çelik Üretimi
Süs bitkilerinin çelikle üretiminde anaç (Stok-Damızlık) materyalin amaçlanan üretim kapasitesine ulaşılabilecek ölçüye tutulup geliştirilmesi ilk ve temel koşuldur. İster sera çiçeklerinde, ister kesme çiçekçilikte isterse süs ağaç ve çalılarının üretiminde olsun; üretim yapılarının yakınında bir yerde STOK malzemesinin depolanması ve geliştirilmesi için uygun koşulların yaratılmasında zorunluk vardır.
Ağaç ve çalıların çeliklerinin, park ve bahçelerdeki yerleri belirlenip kartları düzenlenmiş bitkilerden alınabilirse de iç mekan bitkileri ile kesme çiçekçilikte gerekli çeliklerin alınabilmesi için mutlaka çelik kesmek amacı ile özel ortamlarında yetiştirilecek stok malzemenin ayrıcalıklı bakım koşulları altında bulundurulması gerekir.
Çevrede köklenmiş çelik üretimi yapan işletmelerin bulunması halinde üretim programı çerçevesinde, köklenmiş çelikler hazır olarak istenen zamanda ve miktarda satın alma yoluna gidilmesi gerekecektir.
Ağaç ve çalıların çelikle üretiminde gerekli tesislerin yoğun olarak yaz aylarında çelir durumda olması, kış ayları için sera ve üretim tesislerinin boşaltılacağı anlamına gelir. Böylece yaz aylarında çelik köklendirme ve adaptasyon için kullanılan sera alanları, kış üretim döneminde kesme çiçek yada saksı çiçeklerinin üretimi amacı ile değerlendirilir.
3. Yumru, Soğan ve Rizomların Çoğaltılması
Özelikle kesme çiçekçilik yapan işletmelerin ihtiyacı olan soğan, yumru ve rizomların özel olarak yetiştirilip, üretimde zamanlama yapabilme olanağı sağlamak üzere soğukta depolanmaları zorunludur. Hastalık ve zararlılardan arındırılıp, soğuklama ihtiyaçları ısısı ayarlanabilen depolarda karşılanan, standart tür ve boyuttaki malzeme kooperatifler yada özel işletmeler tarafından üreticiye aktarılır. Bu yolla üreticiler, üretim takvimine göre materyalini alır ve istediği dönemde ürün alacak biçimde dikimini yapar.
Kesme çiçek üretimi için hazırlanıp kullanılan bu malzeme yeni bir üretim dönemi için kullanılmaz. Ancak yaz aylarında açıkta yapılan bu tür üretimden sonra, çiçek sapları kısa kesilecek olursa, yeni oluşacak yumru ve soğanlar bahçe çiçeği olarak değerlendirilmek üzere bekletilebilirler. Bu uygulamanın ekonomik ve pratik yararları işletme bünyesinde düşünülmelidir. Bunların büyütülmesi için harcanan zamanda yeni bir ürün için hazırlık ve dikimin yapılması ile elde dilecek gelirin daha fazla ve tatminkar olacağı bilinmelidir.
 
Top