Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Mustafa Kemal ATATÜRK
Hayatından Kesitler
Atatürk Konulu Şiirler
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="wien06" data-source="post: 244210" data-attributes="member: 4383"><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: Red">Mustafa Kemal'in Mangası / (Cahit KÜLEBİ)</span></span></strong></p><p></p><p>Askerler geceyi beklediler,</p><p>Bozkır gecesini!...</p><p>Sıcak toprak üstünden</p><p>Bir buğu yükseliyordu.</p><p>Yıldızlara baktı Hasan Çavuş,</p><p>Dedi: "Emme de parlak bu gece"</p><p>Bir sigara yaktı.</p><p></p><p>Mangasından tekmil getirdi Memiş Onbaşı:</p><p>Aydınlı İsmail'in bacağında sızı varmış,</p><p>Tireli Hüseyin sabaha kadar uykusuz kalmış.</p><p>Bodur Ali ah diyor bir memlekete gitsem,</p><p>Yine hafiften bir türkü tutturmuş,</p><p>Giresun'lu Rüstem</p><p>Tüfeği elinden düşmez Bergama'lı Ahmet'in,</p><p>Avrat, tüfek, at,</p><p>Namus sözüdür, diyor,</p><p>Büyük taarruz bir an önce başlasın istiyor.</p><p></p><p>Az ötede Mustafa Kemal'in Çadırı</p><p>Gecede bir gümüş ehram gibi pırıldar.</p><p>Kapısında bir nöbetçi</p><p>Kulak vermiş içerdekileri dinliyor.</p><p>Silâh sesleri duyar gibi</p><p>Ürperiyor yağız teni</p><p>Kulakları pusuda bir kaplan gibi dikilmiş,</p><p>Düşünüyor Büyük Taarruzun neticesini!...</p><p></p><p>"Mustafa Kemal"i gördüm,</p><p>Bir şeyler süzüldü ışık ışık içime.</p><p>Daha dağ, daha kaleyim.</p><p>Bir başlasın top sesleri hele,</p><p>Afyon'a girmezsek iki saatte,</p><p>Öleyim" diyor...</p><p>Mustafa Kemal'in mangasında, </p><p>Korkudan eser yok</p><p>Günlerdir yarı aç, yarı tok</p><p>Bir kaşık tuzu bulunsun diye vatan macerasında,</p><p>Paşalar Paşanın kumandasında</p><p>Zaferden zafere koşuyor</p><p></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: red"><span style="font-size: 15px">Mustafa Kemal'in Saati / (Muzaffer UYGUNER)</span></span></strong></p><p></p><p>Mustafa Kemal derlerdi, </p><p>Sonradan duydum adını,</p><p>Beni yumuşak parmaklarile okşar, </p><p>Eğilip bakardı ışıklı gözlerile. </p><p>Ona ben gösterirdim zamanını;</p><p>Güneş ışığında, ay ışığında, </p><p>Yıldız ışığında, mermilerin ışığında. </p><p>Senelerce dolaştık beraber, </p><p>Çöllerde, dağlarda, salonlarda. </p><p>Soğukta beraber titredik. </p><p>Beraber terledik sıcaklarda. </p><p>Kalbinin atışlarını duyardım</p><p>Ve anlardım düşünüp hissettiklerini. </p><p></p><p>Çanakkale'ye gitmiştik neden sonra, </p><p>Bütün gürültülere alışmıştım. </p><p>Şehitlere, yaralılara, seslere alışmıştım. </p><p>Top sesleri, denizin gürültüsü, kalbinin sesi, </p><p>Atların, katırların o acayip kişnemesi, </p><p>Hilâl bıyıklı kahramanlar </p><p>Kanla sulanan toprak, </p><p>Göklere uçan gövde bacak, </p><p>Türklüğün inatlı mukavemeti</p><p>Ürpertirdi zaman zaman beni. </p><p></p><p>Bir gündü, amansız bir boğuşmanın sonu. </p><p>Rüzgârda susmuştu toprak gibi, </p><p>Denizde dev gibi gemiler ve gölgesi bulutların,</p><p>İleri mevzilerdeydik </p><p>Her zaman olduğu gibi, </p><p>Gözleri ufuklardaydı, eli düşüncesinde. </p><p>Düşüncelerin en incesinde...</p><p>Kalbinin atışlarını dinliyorum. </p><p>Zaman endişeliydi.</p><p></p><p>Rüzgâr durmuştu. </p><p>Bir top patladı uzaklardan,</p><p>Bir şarapnel geliyordu bize doğru.</p><p>Saliselerine varıncaya kadar hızının, </p><p>Hesapladım, hesapladım da</p><p>Önüne koyuverdim kendimi</p><p>Bir anda duruverdi tıkırtılarım,</p><p>Ama onun kalbi durmadı...</p><p></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: red"><span style="font-size: 15px">Mustafa Kemal'ler Tükenmez / (Halim YAĞCIOĞLU)</span></span></strong> </p><p></p><p>Tükenir elbet </p><p>Gökte yıldız denizde kum tükenir</p><p>Bu vatan bu topraklar cömert</p><p>Kutsal bir ateşim ki ben sönmez</p><p>İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez.</p><p></p><p>Ben de etten kemiktendim elbet</p><p>Ben de bir gün göçecektim elbet</p><p>İki Mustafa Kemal'im var iyi bilin</p><p>Ben işte o ikincisi sonsuzlukta </p><p>Ruh gibi bir şey görünmez</p><p>İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez </p><p></p><p>Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda </p><p>Bilimin yapıcılığın aydınlığında</p><p>Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben </p><p>Evrensel yepyeni buluşlarda </p><p>Geriliği kovmuşum ben dönmez</p><p>İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez</p><p></p><p>Başın mı dertte beni hatırla </p><p>Duy beni en sıkıldığın an </p><p>Baştan sona her şeyiyle bu vatan</p><p>Sakın ağlamasın kasımlarda </p><p>Fatih'ler Kanuni'ler ölmez </p><p>İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez</p><p></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: red"><span style="font-size: 15px">Ne Anlatılmaz Şey / (Cevdet ATMACA)</span></span></strong> </p><p></p><p>Çoğalır ağaran günle birlik</p><p>Bu senin gücün ölümden öte</p><p>Toprağı deviren traktörde </p><p>Mutlu gürültülerinden makinelerin </p><p>Çoğalır ağaran günle birlik</p><p>Bu senin gücün ateşte</p><p>Ocakları kaynatan yeniden </p><p>Silâhların şavkıyan çeliğinde.</p><p></p><p>Gider inanmışlığımız daha yıllara </p><p>Nice öykülerini yazarız</p><p>Anıtlara kitaplara </p><p>Yaşarken evrenin üstünde </p><p>Sen erkinlik adına</p><p>Sen kavgadan önce barış </p><p>Gider inanmışlığımız daha yıllara </p><p>Büyürken oğullarımız, kızlarımız.</p><p></p><p>Duyuyor musun ne anlatılmaz şey </p><p>Milyonların korosunda </p><p>Uğul uğul kasım yeli </p><p>Dolanır dağ taş şehir köy</p><p>Iraksın hem o kadar yakın</p><p>Tedirgin sabahın oluşunda</p><p>Duyuyor musun ne anlatılmaz şey </p><p>Kuşun kurdun susuşunda. </p><p></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: red"><span style="font-size: 15px">Niçin? / (Ziya GÖKALP)</span></span></strong> </p><p></p><p>Bu halkın başında bir kahraman var, </p><p>Şan onundur ama millete yarar. </p><p>Haklıdır bu şandan korksa düşmanlar </p><p>Dostlardan da varmış tiksinen, niçin?</p><p></p><p>Arttıkça bu dâhi Türk'ün şöhreti </p><p>Dağılan milletin arttı vahdeti </p><p>Sulhta da faydalı böyle kuvveti </p><p>Yıpratmak daha harp bitmeden niçin?</p><p></p><p>Toplandı Lozan'da dostlar, düşmanlar </p><p>Lloyd George saçıyor yine bühtanlar </p><p>Lâzımken müttehit olmak bu anlar </p><p>Ayrılanlar varmış sürüden niçin?</p><p></p><p>Millet fedâidir kahramanına </p><p>Kim taş atabilir onun şanına?</p><p>Dil uzatma sakın Türk aslanına!</p><p>Anlatayım sana bilmezsen niçin...</p><p></p><p>O millî dehanın tam Kemâl'idir</p><p>Türk'ün hem celâli, Hem cemâlidir</p><p>Mefküre görünmez, o timsâlidir</p><p>Mefküreye çattın, söyle sen niçin?</p><p></p><p>Uyanık bulunun ey Türk gençleri!</p><p>İrtica sevemez bu hür rehberi </p><p>Susturun mantıkla, kin güdenleri </p><p>Borcumuz savaşmak ebeden, niçin?... </p><p></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: red"><span style="font-size: 15px">O Geliyor / (Celal Sahir EROZAN)</span></span></strong></p><p></p><p>Yıl, 1919,</p><p>Mayısın on dokuzu. </p><p>Kızaran ufuklardan kaldırıyor başını</p><p>Yeryüzüne can veren</p><p>Cana heyecan veren</p><p>Al yüzlü oğan güneş!</p><p>Takanın burnu nasıl Karadeniz'i yırtar;</p><p>Siz de bir anda öyle yırtınız uykunuzu,</p><p>Uyanın Samsunlular!</p><p>Kurutacak gözlerde umutsuzluk yaşını </p><p>Al yüzlü oğan güneş!</p><p>Bugün Çaltı burnundan gülerek doğan güneş!</p><p></p><p>Yıl, 1919, </p><p>Mayısın on dokuzu.</p><p>Uyanın Samsunlular!</p><p>Uyumak ölüme eş, </p><p>Diriltin ruhunuzu.</p><p>Ufukta bir gemi var!</p><p></p><p>Fakat bu gemi niçin böyle yavaş geliyor?</p><p>Acaba yolu mu az, yoksa yükü mü ağır?</p><p>Bu gemi umut yüklü, inan yüklü, hız yüklü;</p><p>İçinde bu vatanın derdiyle yanan bağır, </p><p>Kurulacak yarını düşünen baş geliyor.</p><p>Bir baş ki gökler gibi bir küme yıldız yüklü!</p><p>Bu gemi onun için böyle yavaş geliyor </p><p></p><p>Yıl, 1919, </p><p>Mayısın on dokuzu.</p><p>Ufukta duran gemi gitgide yaklaşıyor</p><p>Sanki harlı bir ateş </p><p>Yakıyor ruhumuzu.</p><p>Beklemek üzüntüsü her gönülden taşıyor.</p><p>Üzülmemek elde mi?</p><p>Hız yüklü, inan yüklü, umut yüklü bu gemi!</p><p></p><p>O umut yayıldıkça ruhlara sıcak sıcak, </p><p>O hız doldukça bütün damarlara kan gibi, </p><p>Gizli gizli inleyen her yürek canlanacak, </p><p>Ateşler püskürecek uyanan volkan gibi!</p><p></p><p>Gittikçe büyükleşen</p><p>Gölgene dikilmekten</p><p>Karardı gözlerimiz.</p><p>Koş, atıl, gemi, sana engel olmasın deniz!</p><p></p><p>Ak saçlı dalgaları birer birer kes de gel!</p><p>Kuşlar gibi uç da gel, rüzgâr gibi es de gel!</p><p></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: red"><span style="font-size: 15px">O Gün / (A. Celâl ŞİMŞEK)</span></span></strong></p><p></p><p>Sarı yapraklarını döküyordu ağaçlar</p><p>O gün bir garip güneş doğuyordu;</p><p>Sonra birden duruverdi zaman </p><p>Kulak kesildi ağaçlar, taşlar</p><p>Seyhan nehrine baktım</p><p>İçin için ağlıyordu. </p><p></p><p>Bir korkulu rüzgâr esiyordu</p><p>Karanlık sarmıştı dört bir yanı</p><p>Susuyordu insanlar, susuyordu Taş-köprü </p><p>Ağlıyordu herkes, ağlıyordu zaman</p><p>Kıyamet mi kopuyordu ne var?</p><p></p><p>Kollarımdaki kitaplarım yere düştü birden,</p><p>Elim-ayağım tutuldu, </p><p>Baktım çocuklara ağlıyordu, </p><p>Ağlıyordu bütün Türkiye </p><p>O gün karanlık bir rüzgâr esiyordu </p><p>Ve son yapraklarını döküyordu ağaçlar...</p><p></p><p>Güneş tutulmuş gibiydi o gün,</p><p>Güneşin yası var dediler etraftan </p><p>Bugün dünyanın yası var.</p><p>Seyhan nehrine baktım hâlâ ağlıyordu</p><p>Bir bir eğilmişti Toroslar.</p><p></p><p>Baktım her yanda bir üzünç,</p><p>Baktım her yanda bir eksik,</p><p>İşimizi gücümüzü elden bırakıp</p><p>O gün saat dokuzu beş geçe</p><p>Tarihle birlikte ağladık.</p><p></p><p>10 kasımdı o gün, </p><p>Kimi dedi, kıyamet koptu bugün </p><p>Kimi dedi keşke kıyamet kopsaydı, </p><p>Kimi dedi, benim canımı al Tanrım, O'nun yerine;</p><p>Yalnız gökyüzünde bir çift mavi göz </p><p>Işık tutuyordu yeryüzüne</p><p>Bakışları nur gibi aydınlık.</p><p></p><p>O gün dağların en büyüğü devriliyordu</p><p>Bir güneş batıyordu yalın kılıç</p><p>Yas tutuyordu herkes. </p><p>İşte o gün içimizde Atatürk </p><p>Yeniden bir güneş gibi doğuyordu</p><p></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: red"><span style="font-size: 15px">O İhtilal Bayrağı / (Ankaralı Aşık Ömer)</span></span></strong></p><p></p><p>- Ankara'nın 18. Atatürk gününde -</p><p></p><p>On sekiz yıl... ne zorlu, ne emsalsiz, ne çetin...</p><p>Fert halinde bir timsal azmiyle bir milletin:</p><p>Işık saçlı, gök yüzlü, Tanrı sözlü bir timsal:</p><p>Sivas'tan Ankara'ya geldi Mustafa Kemal.</p><p>O gün Türk milletinin şahlanan hıncıydı o.</p><p>O gün mazlum Asya'nın kahhar kılıcıydı o.</p><p>Tutuşturmuş değdiği fikri, hissi, toprağı</p><p>Alev saçlı, gök gözlü o ihtilal bayrağı;</p><p>Dolmuş boş gönüllere, kör gözleri fer olmuş;</p><p>Girdiği her savaşta en son muzaffer olmuş;</p><p>Çıkmış meydana Türk'ün en çok daraldığı gün;</p><p>Odur yenen son makûs talihini Türklüğün</p><p>Pirene'den, Tuna'dan, Mohaç'tan, Pilevne'den</p><p>Ta Sakarya'ya kadar gerisin geri giden</p><p>Müthiş, makus bir bahtı yenebilir ancak o,</p><p>En haklı ihtilalin en başında sancak o;</p><p>Ona ta canevinde yer vermeli insanlar,</p><p>Osmanlı anlayamaz, onu ancak Türk anlar:</p><p>Ateşinde erimek, yeniden şekle girmek,</p><p>Ona ram olmak değil, biraz o olmak gerek;</p><p>Her haliyle örnek o, Türk için erkek için;</p><p>Onu anlamış olmak ve onu sevmek için</p><p>Daralınca gönlünde o azmi bulmak gerek</p><p>Ona diz çökmek değil, ona doğrulmak gerek.</p><p>Şarklılık, Osmanlılık, gerilik bir tarafa:</p><p>Garplı kafa, Türk gönül, ak alın, olgun kafa....</p><p>İstediği hasada bu yerde rençberiz biz,</p><p>Onun "Mustafa Kemal" dediği gençleriz biz.</p><p>Ankara bayramını gönülden kutlarız,</p><p>Bir daha bunalırsan "o" vardı, bizler varız...</p><p>Atatürk! Burçlarında bekliyoruz bir nöbet;</p><p>Bizce birdir seninçin yaşamak, ölmek, emret;</p><p>Emret: kanı çekilmiş damarlara dolalım;</p><p>Bir an senen izinden saparsak kahrolalım.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="wien06, post: 244210, member: 4383"] [B][SIZE=4][COLOR="Red"]Mustafa Kemal'in Mangası / (Cahit KÜLEBİ)[/COLOR][/SIZE][/B] Askerler geceyi beklediler, Bozkır gecesini!... Sıcak toprak üstünden Bir buğu yükseliyordu. Yıldızlara baktı Hasan Çavuş, Dedi: "Emme de parlak bu gece" Bir sigara yaktı. Mangasından tekmil getirdi Memiş Onbaşı: Aydınlı İsmail'in bacağında sızı varmış, Tireli Hüseyin sabaha kadar uykusuz kalmış. Bodur Ali ah diyor bir memlekete gitsem, Yine hafiften bir türkü tutturmuş, Giresun'lu Rüstem Tüfeği elinden düşmez Bergama'lı Ahmet'in, Avrat, tüfek, at, Namus sözüdür, diyor, Büyük taarruz bir an önce başlasın istiyor. Az ötede Mustafa Kemal'in Çadırı Gecede bir gümüş ehram gibi pırıldar. Kapısında bir nöbetçi Kulak vermiş içerdekileri dinliyor. Silâh sesleri duyar gibi Ürperiyor yağız teni Kulakları pusuda bir kaplan gibi dikilmiş, Düşünüyor Büyük Taarruzun neticesini!... "Mustafa Kemal"i gördüm, Bir şeyler süzüldü ışık ışık içime. Daha dağ, daha kaleyim. Bir başlasın top sesleri hele, Afyon'a girmezsek iki saatte, Öleyim" diyor... Mustafa Kemal'in mangasında, Korkudan eser yok Günlerdir yarı aç, yarı tok Bir kaşık tuzu bulunsun diye vatan macerasında, Paşalar Paşanın kumandasında Zaferden zafere koşuyor [B][COLOR="red"][SIZE=4]Mustafa Kemal'in Saati / (Muzaffer UYGUNER)[/SIZE][/COLOR][/B] Mustafa Kemal derlerdi, Sonradan duydum adını, Beni yumuşak parmaklarile okşar, Eğilip bakardı ışıklı gözlerile. Ona ben gösterirdim zamanını; Güneş ışığında, ay ışığında, Yıldız ışığında, mermilerin ışığında. Senelerce dolaştık beraber, Çöllerde, dağlarda, salonlarda. Soğukta beraber titredik. Beraber terledik sıcaklarda. Kalbinin atışlarını duyardım Ve anlardım düşünüp hissettiklerini. Çanakkale'ye gitmiştik neden sonra, Bütün gürültülere alışmıştım. Şehitlere, yaralılara, seslere alışmıştım. Top sesleri, denizin gürültüsü, kalbinin sesi, Atların, katırların o acayip kişnemesi, Hilâl bıyıklı kahramanlar Kanla sulanan toprak, Göklere uçan gövde bacak, Türklüğün inatlı mukavemeti Ürpertirdi zaman zaman beni. Bir gündü, amansız bir boğuşmanın sonu. Rüzgârda susmuştu toprak gibi, Denizde dev gibi gemiler ve gölgesi bulutların, İleri mevzilerdeydik Her zaman olduğu gibi, Gözleri ufuklardaydı, eli düşüncesinde. Düşüncelerin en incesinde... Kalbinin atışlarını dinliyorum. Zaman endişeliydi. Rüzgâr durmuştu. Bir top patladı uzaklardan, Bir şarapnel geliyordu bize doğru. Saliselerine varıncaya kadar hızının, Hesapladım, hesapladım da Önüne koyuverdim kendimi Bir anda duruverdi tıkırtılarım, Ama onun kalbi durmadı... [B][COLOR="red"][SIZE=4]Mustafa Kemal'ler Tükenmez / (Halim YAĞCIOĞLU)[/SIZE][/COLOR][/B] Tükenir elbet Gökte yıldız denizde kum tükenir Bu vatan bu topraklar cömert Kutsal bir ateşim ki ben sönmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez. Ben de etten kemiktendim elbet Ben de bir gün göçecektim elbet İki Mustafa Kemal'im var iyi bilin Ben işte o ikincisi sonsuzlukta Ruh gibi bir şey görünmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda Bilimin yapıcılığın aydınlığında Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben Evrensel yepyeni buluşlarda Geriliği kovmuşum ben dönmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez Başın mı dertte beni hatırla Duy beni en sıkıldığın an Baştan sona her şeyiyle bu vatan Sakın ağlamasın kasımlarda Fatih'ler Kanuni'ler ölmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez [B][COLOR="red"][SIZE=4]Ne Anlatılmaz Şey / (Cevdet ATMACA)[/SIZE][/COLOR][/B] Çoğalır ağaran günle birlik Bu senin gücün ölümden öte Toprağı deviren traktörde Mutlu gürültülerinden makinelerin Çoğalır ağaran günle birlik Bu senin gücün ateşte Ocakları kaynatan yeniden Silâhların şavkıyan çeliğinde. Gider inanmışlığımız daha yıllara Nice öykülerini yazarız Anıtlara kitaplara Yaşarken evrenin üstünde Sen erkinlik adına Sen kavgadan önce barış Gider inanmışlığımız daha yıllara Büyürken oğullarımız, kızlarımız. Duyuyor musun ne anlatılmaz şey Milyonların korosunda Uğul uğul kasım yeli Dolanır dağ taş şehir köy Iraksın hem o kadar yakın Tedirgin sabahın oluşunda Duyuyor musun ne anlatılmaz şey Kuşun kurdun susuşunda. [B][COLOR="red"][SIZE=4]Niçin? / (Ziya GÖKALP)[/SIZE][/COLOR][/B] Bu halkın başında bir kahraman var, Şan onundur ama millete yarar. Haklıdır bu şandan korksa düşmanlar Dostlardan da varmış tiksinen, niçin? Arttıkça bu dâhi Türk'ün şöhreti Dağılan milletin arttı vahdeti Sulhta da faydalı böyle kuvveti Yıpratmak daha harp bitmeden niçin? Toplandı Lozan'da dostlar, düşmanlar Lloyd George saçıyor yine bühtanlar Lâzımken müttehit olmak bu anlar Ayrılanlar varmış sürüden niçin? Millet fedâidir kahramanına Kim taş atabilir onun şanına? Dil uzatma sakın Türk aslanına! Anlatayım sana bilmezsen niçin... O millî dehanın tam Kemâl'idir Türk'ün hem celâli, Hem cemâlidir Mefküre görünmez, o timsâlidir Mefküreye çattın, söyle sen niçin? Uyanık bulunun ey Türk gençleri! İrtica sevemez bu hür rehberi Susturun mantıkla, kin güdenleri Borcumuz savaşmak ebeden, niçin?... [B][COLOR="red"][SIZE=4]O Geliyor / (Celal Sahir EROZAN)[/SIZE][/COLOR][/B] Yıl, 1919, Mayısın on dokuzu. Kızaran ufuklardan kaldırıyor başını Yeryüzüne can veren Cana heyecan veren Al yüzlü oğan güneş! Takanın burnu nasıl Karadeniz'i yırtar; Siz de bir anda öyle yırtınız uykunuzu, Uyanın Samsunlular! Kurutacak gözlerde umutsuzluk yaşını Al yüzlü oğan güneş! Bugün Çaltı burnundan gülerek doğan güneş! Yıl, 1919, Mayısın on dokuzu. Uyanın Samsunlular! Uyumak ölüme eş, Diriltin ruhunuzu. Ufukta bir gemi var! Fakat bu gemi niçin böyle yavaş geliyor? Acaba yolu mu az, yoksa yükü mü ağır? Bu gemi umut yüklü, inan yüklü, hız yüklü; İçinde bu vatanın derdiyle yanan bağır, Kurulacak yarını düşünen baş geliyor. Bir baş ki gökler gibi bir küme yıldız yüklü! Bu gemi onun için böyle yavaş geliyor Yıl, 1919, Mayısın on dokuzu. Ufukta duran gemi gitgide yaklaşıyor Sanki harlı bir ateş Yakıyor ruhumuzu. Beklemek üzüntüsü her gönülden taşıyor. Üzülmemek elde mi? Hız yüklü, inan yüklü, umut yüklü bu gemi! O umut yayıldıkça ruhlara sıcak sıcak, O hız doldukça bütün damarlara kan gibi, Gizli gizli inleyen her yürek canlanacak, Ateşler püskürecek uyanan volkan gibi! Gittikçe büyükleşen Gölgene dikilmekten Karardı gözlerimiz. Koş, atıl, gemi, sana engel olmasın deniz! Ak saçlı dalgaları birer birer kes de gel! Kuşlar gibi uç da gel, rüzgâr gibi es de gel! [B][COLOR="red"][SIZE=4]O Gün / (A. Celâl ŞİMŞEK)[/SIZE][/COLOR][/B] Sarı yapraklarını döküyordu ağaçlar O gün bir garip güneş doğuyordu; Sonra birden duruverdi zaman Kulak kesildi ağaçlar, taşlar Seyhan nehrine baktım İçin için ağlıyordu. Bir korkulu rüzgâr esiyordu Karanlık sarmıştı dört bir yanı Susuyordu insanlar, susuyordu Taş-köprü Ağlıyordu herkes, ağlıyordu zaman Kıyamet mi kopuyordu ne var? Kollarımdaki kitaplarım yere düştü birden, Elim-ayağım tutuldu, Baktım çocuklara ağlıyordu, Ağlıyordu bütün Türkiye O gün karanlık bir rüzgâr esiyordu Ve son yapraklarını döküyordu ağaçlar... Güneş tutulmuş gibiydi o gün, Güneşin yası var dediler etraftan Bugün dünyanın yası var. Seyhan nehrine baktım hâlâ ağlıyordu Bir bir eğilmişti Toroslar. Baktım her yanda bir üzünç, Baktım her yanda bir eksik, İşimizi gücümüzü elden bırakıp O gün saat dokuzu beş geçe Tarihle birlikte ağladık. 10 kasımdı o gün, Kimi dedi, kıyamet koptu bugün Kimi dedi keşke kıyamet kopsaydı, Kimi dedi, benim canımı al Tanrım, O'nun yerine; Yalnız gökyüzünde bir çift mavi göz Işık tutuyordu yeryüzüne Bakışları nur gibi aydınlık. O gün dağların en büyüğü devriliyordu Bir güneş batıyordu yalın kılıç Yas tutuyordu herkes. İşte o gün içimizde Atatürk Yeniden bir güneş gibi doğuyordu [B][COLOR="red"][SIZE=4]O İhtilal Bayrağı / (Ankaralı Aşık Ömer)[/SIZE][/COLOR][/B] - Ankara'nın 18. Atatürk gününde - On sekiz yıl... ne zorlu, ne emsalsiz, ne çetin... Fert halinde bir timsal azmiyle bir milletin: Işık saçlı, gök yüzlü, Tanrı sözlü bir timsal: Sivas'tan Ankara'ya geldi Mustafa Kemal. O gün Türk milletinin şahlanan hıncıydı o. O gün mazlum Asya'nın kahhar kılıcıydı o. Tutuşturmuş değdiği fikri, hissi, toprağı Alev saçlı, gök gözlü o ihtilal bayrağı; Dolmuş boş gönüllere, kör gözleri fer olmuş; Girdiği her savaşta en son muzaffer olmuş; Çıkmış meydana Türk'ün en çok daraldığı gün; Odur yenen son makûs talihini Türklüğün Pirene'den, Tuna'dan, Mohaç'tan, Pilevne'den Ta Sakarya'ya kadar gerisin geri giden Müthiş, makus bir bahtı yenebilir ancak o, En haklı ihtilalin en başında sancak o; Ona ta canevinde yer vermeli insanlar, Osmanlı anlayamaz, onu ancak Türk anlar: Ateşinde erimek, yeniden şekle girmek, Ona ram olmak değil, biraz o olmak gerek; Her haliyle örnek o, Türk için erkek için; Onu anlamış olmak ve onu sevmek için Daralınca gönlünde o azmi bulmak gerek Ona diz çökmek değil, ona doğrulmak gerek. Şarklılık, Osmanlılık, gerilik bir tarafa: Garplı kafa, Türk gönül, ak alın, olgun kafa.... İstediği hasada bu yerde rençberiz biz, Onun "Mustafa Kemal" dediği gençleriz biz. Ankara bayramını gönülden kutlarız, Bir daha bunalırsan "o" vardı, bizler varız... Atatürk! Burçlarında bekliyoruz bir nöbet; Bizce birdir seninçin yaşamak, ölmek, emret; Emret: kanı çekilmiş damarlara dolalım; Bir an senen izinden saparsak kahrolalım. [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Ülkemizin kuzeyindeki deniz hangisidir? (bitişik yazınız)
Cevapla
Forumlar
Mustafa Kemal ATATÜRK
Hayatından Kesitler
Atatürk Konulu Şiirler
Top