Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Mustafa Kemal ATATÜRK
Hayatından Kesitler
Atatürk Konulu Şiirler
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="wien06" data-source="post: 244200" data-attributes="member: 4383"><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: Red">Atatürk'ten Son Mektup / (Halim Yağcıoğlu)</span></span></strong></p><p></p><p>Siz beni hâlâ anlayamadınız,</p><p>Ve anlayamayacaksınız çağlarca da,</p><p>Hep tutturmuş "yıl 1919, Mayısın 19'u" diyorsunuz,</p><p>Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övünüyorsunuz.</p><p></p><p>Mustafa Kemal'i anlamak bu değil,</p><p>Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.</p><p></p><p>Bırakın o altın yaprağı artık,</p><p>Bırakın rahat etsin anılarda şehitler,</p><p>Siz bana neler yaptınız ondan haber verin,</p><p>Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin,</p><p></p><p>Mustafa Kemal'i anlamak yerinde saymak değil,</p><p>Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.</p><p></p><p>Bana muştular getirin bir daha,</p><p>Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan;</p><p>Kuru söz değil iş istiyorum sizden anladınız mı,</p><p>Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı,</p><p></p><p>Mustafa Kemal'i anlamak avunmak değil,</p><p>Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil</p><p></p><p>Hâlâ o acıklı ağıtlar dudaklarınızda,</p><p>Hâlâ oturmuş 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz,</p><p>Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın,</p><p>Uluslar, fethine çıkıyor uzak dünyaların.</p><p></p><p>Mustafa Kemal'i anlamak göz boyamak değil,</p><p>Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil</p><p></p><p>Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız,</p><p>Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil,</p><p>Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar,</p><p>Ancak böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar.</p><p></p><p>Mustafa Kemal'i anlamak ağlamak değil,</p><p>Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.</p><p></p><p>Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü</p><p>Görüyorum ki hâlâ aynı yerdesiniz hiç </p><p>ilerlememiş;</p><p>Birbirinize düşmüşsünüz halka eğilmek </p><p>dururken,</p><p>Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız </p><p>gülen,</p><p></p><p>Mustafa Kemal'i anlamak işitmek değil,</p><p>Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.</p><p></p><p>Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla,</p><p>Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla,</p><p>Bu vatan, bu canım vatan sizden çalışmak ister,</p><p>Paydos öğünmeye, paydos avunmaya, yeter,</p><p>yeter,</p><p></p><p>Mustafa Kemal'i anlamak aldatmak değil,</p><p>Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.</p><p></p><p></p><p></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Atatürk'ü Dinlerken / (Behçet Kemal ÇAĞLAR)</span></span></strong></p><p></p><p>Yay yine gerilmede, fırlayacak yine ok;</p><p>Yine vatanımızın yeryüzünde eşi yok;</p><p>Bozkurt, Ergenekon'u yeni delmiş gibidir:</p><p>Her biri ihtiraını seyre gelmiş gibidir.</p><p>Kalpler ellerde çarpar gibi alkış kopuyor;</p><p>Her ruh bir tutam ışık ve her göz bir damla kor:</p><p>En büyük, en sevgili, en genç, en mert geliyor;</p><p>Dünya imtihanını veren tek fert geliyor;</p><p>Kürsüye her çıkışta, Türk daha yükselecek...</p><p>Dinle: Her cümlesinde doğuyor bir "gelecek";</p><p>Aslan, insan ve Tanrı bir arada bu başta...</p><p>Kıvılcımlar doğuyor bastığımız her taşta,</p><p>Önümüzde mesafe ve zaman çökmekte diz;</p><p>Bir İnönü azmiyle ardındayız hepimiz...</p><p>Yerine getirmeye yeni dileklerini,</p><p>Koymuş on yedi milyon, yola yüreklerini,</p><p>"Marş! Marş!" Öz yurdu fethe!" Şimdi manen, yeniden:</p><p>Deliyor dağı taşı öncümüz gibi tren,</p><p>Fabrikalar kalemiz, kanallar siperimiz</p><p>Ve bu fetih olacak bizim şaheserimiz...</p><p></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: red"><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Atatürk'ün Cenazesini Ankara'da Karşılarken / (Mithat Cemal KUNTAY)</span></span></span></strong></p><p></p><p>Gene on beş sene evvel gibi Gazi geliyor,</p><p>Gene on beş sene evvelki kadar yükseliyor.</p><p></p><p>Gene başlarda oturmuş, gene göklerde başı;</p><p>Yıldırımlar gene bir eski silâh arkadaşı.</p><p></p><p>Ölümün bitmeyen ufkunda yatarken gene sağ;</p><p>Bir avuç toprak olurken gene yüksek, gene dağ.</p><p></p><p>Gene bir memleketin satveti bir tek emeli.</p><p>Koca bir yurdu tutarken gene sapsağlam eli.</p><p></p><p></p><p>Çürüyen göğsü için takızaferler gene dar;</p><p>Gene sağdır, gene sağlamdır O, hem dünkü kadar.</p><p></p><p>Ona hicranla... hayır, sade taabbütle eğil;</p><p>Ölüdür; doğru, fakat öldüğü hiç belli değil. </p><p></p><p></p><p></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Bizsiz Gidiyor / (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)</span></span></strong></p><p></p><p>Fecre benzettiği bayrakla kefenlenmiş Ata,</p><p>Çıktı bir kor gibi mermer kapısından sarayın.</p><p>Gönlümüz, bayrağı öğrendiği günden beri ta</p><p>Duymamıştır bu kadar hüznünü yıldızla ayın!</p><p></p><p>Gidiyor, gizleyerek sır gibi bizden sesini,</p><p>Çıkıyor, ilk olarak bir yola Başbuğ bizsiz.</p><p>Biz, ki dünyada, bırakmazdık onun gölgesini,</p><p>Bu ne hicranlı seferdir ki beraber değiliz.</p><p></p><p>Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil,</p><p>Kanlı bir gözyaşı nehrinde muazzam tabutun.</p><p>Ey ilâhın yüce davetlisi, göklerden eğil,</p><p>Göreceksin, duruyor kalbimiz üstünde putun!</p><p></p><p>Sen ki Gayya'ya düşen on yedi milyon Türk'ün</p><p>Dehşetinden sararırken yüzü yaprak yaprak,</p><p>Onu bir hızla çevirmiştin ölümden daha dün:</p><p>Tunç elin, yalçın iradenle kolundan tutarak.</p><p></p><p>Ve bugün on yedi milyon geliyor bir yere de,</p><p>Ebedî yolculuğundan seni döndürmek için</p><p>-Onu yoktan var eden sendeki derman nerede?</p><p>Gücü ancak yetiyor kabrine yüz sürmek için</p><p></p><p></p><p></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Bu Kadar Yazabildim / (Sami N. ÖZERDİM) </span></span></strong></p><p></p><p>Bir cihan yıkıldı, bir güneş söndü;</p><p>Tanrılar ağlasın, kullar ağlasın.</p><p>Dünya yıldızsız bir geceye döndü;</p><p>Yakınlar ağlasın, eller ağlasın.</p><p></p><p>Cihana öyle bir fert gelmemişti;</p><p>O geldi cihanın seyri değişti, </p><p>O gitti, Allah'ım, o ne gidişti, </p><p>Adıyla can bulan diller ağlasın.</p><p></p><p>Onsuz bu cihanı, göremez gözler;</p><p>Boşuna gelmesin baharlar, güzler;</p><p>Onun benzerini getiremezler:</p><p>Asırlar devirler, yıllar ağlasın.</p><p></p><p>Mateme çevrilsin bütün duygular;</p><p>Ağlamak haline dönsün arzular;</p><p>Gözyaşı halinde çağlasın sular;</p><p>Onsuz yeşermeyen dallar ağlasın.</p><p></p><p>Sanki her taraf boş, her taraf ıssız;</p><p>Sanki bütün varlık kaldı yapyalnız;</p><p>Tabiat yaşar mı böyle ışıksız;</p><p>Onsuz kızarmayan güller ağlasın.</p><p></p><p>Varlık dolmuş onun gür sevgisiyle, </p><p>Sanki can vermişti eşyaya bile.</p><p>En büyük acıyla gelerek dile </p><p>Ona hasret kalan yollar ağlasın.</p><p></p><p>Neşeden kalmamış bir yerde eser, </p><p>Tabiat sanki bu matemle inler;</p><p>Birer mavi göze çevrilip yer yer </p><p>Denizler ağlasın, göller ağlasın.</p><p></p><p>Ay ışıksız kalsın yıldızlar sönsün;</p><p>Rüzgâr hıçkırarak dursun, dövünsün</p><p>Çağlayanlar sussun, yasla düşünsün,</p><p>Irmaklar ağlasın, seller ağlasın.</p><p></p><p>Başını taşlara vursun Sakarya;</p><p>Gediz, Kızılırmak yansın Ata'ya;</p><p>Bu acıyla yalnız bu sular mı ya</p><p>Volga'lar, Tuna'lar Nil'ler ağlasın</p><p></p><p>Gökler güneşiyle, dağlar karıyle;</p><p>Denizler köpürdü dalgarıyle </p><p>Yurdumun yemyeşil ovalarıyle </p><p>Birlikte, stepler, çöller ağlasın.</p><p></p><p>Şimdi yaşlı gözler bir pınar gibi,</p><p>Yaslı gönüllere dünya dar gibi</p><p>Güneşi kapayan bulutlar gibi</p><p>Resmini örten o tüller ağlasın.</p><p></p><p>Sade sema değil, dağ, deniz değil</p><p>Karalar bağlayan ülkemiz değil</p><p>Bu en büyük kayba sade biz değil.</p><p>Bütün âlem, bütün iller ağlasın.</p><p></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: red"><span style="font-size: 15px">Büyük Arzu / (Arif Hikmet PAR)</span></span></strong></p><p></p><p>Ağustos gecesinde mavi ışıklar iniyor tepelerden, </p><p>Lâcivert bir yelpaze gibi açılmış gökyüzü.</p><p>Gazi, çadırdan çıktı, arkasında paşalar,</p><p>Meşin kırbacı dizlerine vuruyor.</p><p>Şöyle bir yukarı kaldırdı başını:</p><p>Bayrağa gönül vermiş gibi yıldızlar...</p><p>Sonra heyecanla İsmet Paşa'ya soruyor:</p><p>- Erat hazır mı İsmet ?</p><p>- Her şey tekmil, Paşam!</p><p>O bir ayna gibi bilirdi içimizi, </p><p>Gözlerinde yarınki şafaklardan izler.</p><p>Karanlıkta baktı, parıldıyor süngüler...</p><p>- Merhaba asker! dedi,</p><p>Saflar önünden geçti;</p><p>Mehmetler "Yaşa, yaşa!" diyordu.</p><p>O altın saçlarını vermiş geceye</p><p>Şimdi her şeyi unutmuş,</p><p>Yalnız büyük bir aşkla</p><p>Afyon sırtlarına doğru</p><p>Haşmetle kartallar gibi süzülmek istiyordu.</p><p>Bir alev çağlayanı halinde</p><p>Akdeniz'e dökülmek istiyordu.</p><p></p><p></p><p></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Büyük Misafir / (Fazıl Hüsnü DAĞLARCA)</span></span></strong> </p><p></p><p>Bir sevinç incilemiş gözleri yaşlar yerine,</p><p>İzi üstünde gül açmış kapanan her yaranın.</p><p>Bir bahar yağmuru halinde derinden derine</p><p>Çağlıyor her yanı alkışla yeşil Marmara'nın.</p><p></p><p>Bu misafirdir, inan memleketin neyse varı,</p><p>Böyle bir yüz mü görür bir daha fâni ömrün?</p><p>Gelin ay Bahr-i Muhit'in köpüren dalgaları,</p><p>Kırk asırlık yolu bir hızda alan Türk'ü görün</p><p></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: red"><span style="font-size: 15px">Çankaya / (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL) </span></span></strong></p><p></p><p>Ey neftî gölgesinden uzanıp birkaç dalın</p><p>Şeref rüyalarına dalan yeşil Çankaya!</p><p>Nasıl kanatlarını sakladın o kartalın,</p><p>Nasıl yettin yıllarca onu barındırmaya?</p><p></p><p>O ki sarsıntısından taçlar düşerdi taçlar,</p><p>Nasıl saydın korkmadan göğsünün çarpışını?</p><p>Nasıl ateş almadı onu görmüş ağaçlar,</p><p>İçinde yanan güneş yakmadı mı dışını?</p><p></p><p>Arzı oynatmak için yeterken her adımı</p><p>Yanardağlar bulurken kül olmuş her yığın dağ,</p><p>O seni yıkmadı mı, o seni yıkmadı mı?</p><p>O eşsiz kahraman ki dünya ağırlığında:</p><p></p><p>On milyon bel iki kat olmuşken eğilmeden</p><p>Onda on beş milyonun boynu birden uzaldı,</p><p>Tanrı, peygamber diye nedir, kimdir bilmeden</p><p>Taptığımız ne varsa hepsi ondan şeklaldı.</p><p></p><p>Şeref rüyalarına dalan yeşil Çankaya,</p><p>Gölgesi baş döndüren bu sırrı anlat bize:</p><p>Nasıl yettin yıllarca onu barındırmaya,</p><p>Seni böyle ebedî kılan hangi mucize?</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="wien06, post: 244200, member: 4383"] [B][SIZE=4][COLOR="Red"]Atatürk'ten Son Mektup / (Halim Yağcıoğlu)[/COLOR][/SIZE][/B] Siz beni hâlâ anlayamadınız, Ve anlayamayacaksınız çağlarca da, Hep tutturmuş "yıl 1919, Mayısın 19'u" diyorsunuz, Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övünüyorsunuz. Mustafa Kemal'i anlamak bu değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Bırakın o altın yaprağı artık, Bırakın rahat etsin anılarda şehitler, Siz bana neler yaptınız ondan haber verin, Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin, Mustafa Kemal'i anlamak yerinde saymak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Bana muştular getirin bir daha, Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan; Kuru söz değil iş istiyorum sizden anladınız mı, Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı, Mustafa Kemal'i anlamak avunmak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil Hâlâ o acıklı ağıtlar dudaklarınızda, Hâlâ oturmuş 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz, Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın, Uluslar, fethine çıkıyor uzak dünyaların. Mustafa Kemal'i anlamak göz boyamak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız, Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil, Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar, Ancak böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar. Mustafa Kemal'i anlamak ağlamak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü Görüyorum ki hâlâ aynı yerdesiniz hiç ilerlememiş; Birbirinize düşmüşsünüz halka eğilmek dururken, Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen, Mustafa Kemal'i anlamak işitmek değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla, Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla, Bu vatan, bu canım vatan sizden çalışmak ister, Paydos öğünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter, Mustafa Kemal'i anlamak aldatmak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. [B][SIZE=4][COLOR="red"]Atatürk'ü Dinlerken / (Behçet Kemal ÇAĞLAR)[/COLOR][/SIZE][/B] Yay yine gerilmede, fırlayacak yine ok; Yine vatanımızın yeryüzünde eşi yok; Bozkurt, Ergenekon'u yeni delmiş gibidir: Her biri ihtiraını seyre gelmiş gibidir. Kalpler ellerde çarpar gibi alkış kopuyor; Her ruh bir tutam ışık ve her göz bir damla kor: En büyük, en sevgili, en genç, en mert geliyor; Dünya imtihanını veren tek fert geliyor; Kürsüye her çıkışta, Türk daha yükselecek... Dinle: Her cümlesinde doğuyor bir "gelecek"; Aslan, insan ve Tanrı bir arada bu başta... Kıvılcımlar doğuyor bastığımız her taşta, Önümüzde mesafe ve zaman çökmekte diz; Bir İnönü azmiyle ardındayız hepimiz... Yerine getirmeye yeni dileklerini, Koymuş on yedi milyon, yola yüreklerini, "Marş! Marş!" Öz yurdu fethe!" Şimdi manen, yeniden: Deliyor dağı taşı öncümüz gibi tren, Fabrikalar kalemiz, kanallar siperimiz Ve bu fetih olacak bizim şaheserimiz... [B][COLOR="red"][SIZE=4][SIZE=4]Atatürk'ün Cenazesini Ankara'da Karşılarken / (Mithat Cemal KUNTAY)[/SIZE][/SIZE][/COLOR][/B] Gene on beş sene evvel gibi Gazi geliyor, Gene on beş sene evvelki kadar yükseliyor. Gene başlarda oturmuş, gene göklerde başı; Yıldırımlar gene bir eski silâh arkadaşı. Ölümün bitmeyen ufkunda yatarken gene sağ; Bir avuç toprak olurken gene yüksek, gene dağ. Gene bir memleketin satveti bir tek emeli. Koca bir yurdu tutarken gene sapsağlam eli. Çürüyen göğsü için takızaferler gene dar; Gene sağdır, gene sağlamdır O, hem dünkü kadar. Ona hicranla... hayır, sade taabbütle eğil; Ölüdür; doğru, fakat öldüğü hiç belli değil. [B][SIZE=4][COLOR="red"]Bizsiz Gidiyor / (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)[/COLOR][/SIZE][/B] Fecre benzettiği bayrakla kefenlenmiş Ata, Çıktı bir kor gibi mermer kapısından sarayın. Gönlümüz, bayrağı öğrendiği günden beri ta Duymamıştır bu kadar hüznünü yıldızla ayın! Gidiyor, gizleyerek sır gibi bizden sesini, Çıkıyor, ilk olarak bir yola Başbuğ bizsiz. Biz, ki dünyada, bırakmazdık onun gölgesini, Bu ne hicranlı seferdir ki beraber değiliz. Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil, Kanlı bir gözyaşı nehrinde muazzam tabutun. Ey ilâhın yüce davetlisi, göklerden eğil, Göreceksin, duruyor kalbimiz üstünde putun! Sen ki Gayya'ya düşen on yedi milyon Türk'ün Dehşetinden sararırken yüzü yaprak yaprak, Onu bir hızla çevirmiştin ölümden daha dün: Tunç elin, yalçın iradenle kolundan tutarak. Ve bugün on yedi milyon geliyor bir yere de, Ebedî yolculuğundan seni döndürmek için -Onu yoktan var eden sendeki derman nerede? Gücü ancak yetiyor kabrine yüz sürmek için [B][SIZE=4][COLOR="red"]Bu Kadar Yazabildim / (Sami N. ÖZERDİM) [/COLOR][/SIZE][/B] Bir cihan yıkıldı, bir güneş söndü; Tanrılar ağlasın, kullar ağlasın. Dünya yıldızsız bir geceye döndü; Yakınlar ağlasın, eller ağlasın. Cihana öyle bir fert gelmemişti; O geldi cihanın seyri değişti, O gitti, Allah'ım, o ne gidişti, Adıyla can bulan diller ağlasın. Onsuz bu cihanı, göremez gözler; Boşuna gelmesin baharlar, güzler; Onun benzerini getiremezler: Asırlar devirler, yıllar ağlasın. Mateme çevrilsin bütün duygular; Ağlamak haline dönsün arzular; Gözyaşı halinde çağlasın sular; Onsuz yeşermeyen dallar ağlasın. Sanki her taraf boş, her taraf ıssız; Sanki bütün varlık kaldı yapyalnız; Tabiat yaşar mı böyle ışıksız; Onsuz kızarmayan güller ağlasın. Varlık dolmuş onun gür sevgisiyle, Sanki can vermişti eşyaya bile. En büyük acıyla gelerek dile Ona hasret kalan yollar ağlasın. Neşeden kalmamış bir yerde eser, Tabiat sanki bu matemle inler; Birer mavi göze çevrilip yer yer Denizler ağlasın, göller ağlasın. Ay ışıksız kalsın yıldızlar sönsün; Rüzgâr hıçkırarak dursun, dövünsün Çağlayanlar sussun, yasla düşünsün, Irmaklar ağlasın, seller ağlasın. Başını taşlara vursun Sakarya; Gediz, Kızılırmak yansın Ata'ya; Bu acıyla yalnız bu sular mı ya Volga'lar, Tuna'lar Nil'ler ağlasın Gökler güneşiyle, dağlar karıyle; Denizler köpürdü dalgarıyle Yurdumun yemyeşil ovalarıyle Birlikte, stepler, çöller ağlasın. Şimdi yaşlı gözler bir pınar gibi, Yaslı gönüllere dünya dar gibi Güneşi kapayan bulutlar gibi Resmini örten o tüller ağlasın. Sade sema değil, dağ, deniz değil Karalar bağlayan ülkemiz değil Bu en büyük kayba sade biz değil. Bütün âlem, bütün iller ağlasın. [B][COLOR="red"][SIZE=4]Büyük Arzu / (Arif Hikmet PAR)[/SIZE][/COLOR][/B] Ağustos gecesinde mavi ışıklar iniyor tepelerden, Lâcivert bir yelpaze gibi açılmış gökyüzü. Gazi, çadırdan çıktı, arkasında paşalar, Meşin kırbacı dizlerine vuruyor. Şöyle bir yukarı kaldırdı başını: Bayrağa gönül vermiş gibi yıldızlar... Sonra heyecanla İsmet Paşa'ya soruyor: - Erat hazır mı İsmet ? - Her şey tekmil, Paşam! O bir ayna gibi bilirdi içimizi, Gözlerinde yarınki şafaklardan izler. Karanlıkta baktı, parıldıyor süngüler... - Merhaba asker! dedi, Saflar önünden geçti; Mehmetler "Yaşa, yaşa!" diyordu. O altın saçlarını vermiş geceye Şimdi her şeyi unutmuş, Yalnız büyük bir aşkla Afyon sırtlarına doğru Haşmetle kartallar gibi süzülmek istiyordu. Bir alev çağlayanı halinde Akdeniz'e dökülmek istiyordu. [B][SIZE=4][COLOR="red"]Büyük Misafir / (Fazıl Hüsnü DAĞLARCA)[/COLOR][/SIZE][/B] Bir sevinç incilemiş gözleri yaşlar yerine, İzi üstünde gül açmış kapanan her yaranın. Bir bahar yağmuru halinde derinden derine Çağlıyor her yanı alkışla yeşil Marmara'nın. Bu misafirdir, inan memleketin neyse varı, Böyle bir yüz mü görür bir daha fâni ömrün? Gelin ay Bahr-i Muhit'in köpüren dalgaları, Kırk asırlık yolu bir hızda alan Türk'ü görün [B][COLOR="red"][SIZE=4]Çankaya / (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL) [/SIZE][/COLOR][/B] Ey neftî gölgesinden uzanıp birkaç dalın Şeref rüyalarına dalan yeşil Çankaya! Nasıl kanatlarını sakladın o kartalın, Nasıl yettin yıllarca onu barındırmaya? O ki sarsıntısından taçlar düşerdi taçlar, Nasıl saydın korkmadan göğsünün çarpışını? Nasıl ateş almadı onu görmüş ağaçlar, İçinde yanan güneş yakmadı mı dışını? Arzı oynatmak için yeterken her adımı Yanardağlar bulurken kül olmuş her yığın dağ, O seni yıkmadı mı, o seni yıkmadı mı? O eşsiz kahraman ki dünya ağırlığında: On milyon bel iki kat olmuşken eğilmeden Onda on beş milyonun boynu birden uzaldı, Tanrı, peygamber diye nedir, kimdir bilmeden Taptığımız ne varsa hepsi ondan şeklaldı. Şeref rüyalarına dalan yeşil Çankaya, Gölgesi baş döndüren bu sırrı anlat bize: Nasıl yettin yıllarca onu barındırmaya, Seni böyle ebedî kılan hangi mucize? [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Ülkemizin kuzeyindeki deniz hangisidir? (bitişik yazınız)
Cevapla
Forumlar
Mustafa Kemal ATATÜRK
Hayatından Kesitler
Atatürk Konulu Şiirler
Top